Gündem

Türk Ocakları Samsun Şube Reisi Serkan Şen: Allah Türk’ü korusun ve yüceltsin

Türk Ocakları Samsun Şube Reisi Serkan Şen, 3 Mayıs’ın Türk Milliyetçileri için anlamı olduğunu söyledi. Omuzlarına bırakılmış mücadele yüküne her daim “Eyvallah” diyen “Necip Türk Milletinin Asil Evlatları”na seslenen Serkan Şen, “Bundan 77 sene evvel Türk devletine çöreklenmiş komünizmin kızıl çocuklarını ifşa edip buna göz yuman yetkilileri keskin bir dille uyaran Türklük şuuru yargılanmıştı. Zamanın devletlilerinin kendi uhdelerine almaya kalktıkları bu şuura sahip çıkan memleketin cefakâr evlatları milletin geleceğine umut olmak üzere mesken tuttukları Ankara meydanlarında fikir hayatımızın makus talihine meydan okumuşlardır.” dedi.

Serkan Şen, Türklüğü, ‘hâkimiyeti sınırlı halk’ konumuna indirgemeye yeltenenlere Türk Milliyetçilerinin gereken uyarıyı yaptığını kaydederek, “3 Mayıs 1944’te görülen davada Türkçe düşünme hakkını tutup kaldırmışlar, davayı Ankara caddelerinde vargüçleriyle kınamışlardır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk adına kurduğu devletimizi Komünist Rusya’nın çekim alanına sokmaya kalkışanlara göğüslerini siper edebileceklerini dosta düşmana göstermişlerdir. Türkistan’ı yutan canavara Türkiye’de geçit vermeyeceklerini tüm dünyaya haykırmışlardır. Onların cevval duruşlarını siyasetleri için tehdit gören iktidar sahipleri Anadolu’nun tunç yürekli evlatlarına tabutluk denen işkencehaneleri reva görmüşlerdir. Dar ağacına selam veren bu nesli ve ülkülerini Rüstem Behrudi’nin dizeleri şöyle tasvir eder:

Kırgız’am, Özbek’em, Kazak, Türkmen’em,
Başkırd’am, Kerkük’em, ele görk menem,
Senin gözlediğin garip Türk menem,
Selam, darağacı… Aleyküm selam

Atsızları, Toganları, Gökyayları, Sançarları, Serdengeçtileri, Başbuğ Alparslan Türkeş ve nice dava erlerini sindireceklerini, Turan sevdasını söndüreceklerini sananlar yanıldılar. Zira bu kahramanlar bırakın tabutluğu, magmanın derinliklerine atılsalar dahi lav olup fışkıracak imana sahiptiler. 3 Mayıs, milletinin varlığı için ateşten gömlek giyenlerin Türk’e diz çöktürülemeyeceğini tarihin şahitliğiyle ispatladıkları şerefli bir vaktin yıldönümüdür.” diye konuştu.

Şen, Türk Milliyetçilerinin, Oğuz Ata’nın torunları, Dedem Korkut Dualıları olduğunu vurgularken, medeniyetin, zamanın ruhuna nüfuz etmeyi başarabilenlerin ürünü olduğuna değinerek, şöyle devam etti:

Yakın coğrafyalarımız başta olmak üzere dünyada yaşanan çatışmalar millet bilincini edinemeyen toplumların sömürgeci devletlerin elinde oyuncağa dönüştüklerini göstermiştir. O nedenle kültürel önceliklerimiz uyarınca çıkış noktamız ne olursa olsun varış noktamız Türklük olmalıdır. Dünyayı Türkçe okumanın tasasını taşıyanların temel vasfı fedakarlıktır. Türk milletinin değerleriyle yüceltilmesi mücadelesinin adı olan Türkçülükte bencilliğe yer yoktur. Türkçülük Aleme nizam vermek gibi bir iddianın peşinde koşanlar küçük hesaplarla uğraşamazlar. İnleyişi semayı inleten Mazlum Uygur’u, Nazlı Kırımı, Yaslı Türkmeni,  Kanlı Balkanları, Bahtı Kara Karabağ’ı, Güney Türkistan’ı dert edinebilen koca yürekli insanlara Türkçü denir.

3 Mayıs 1944’ten bu yana 77 yıl geçmiştir. Bugün karşı karşıya bulunduğumuz salgın, aynı zamanda insanlık tarihinde yaşanacak kırılmanın habercisidir. Teknolojinin her sorunun üstesinden gelebileceği algısı yerle bir olmuştur. Felaketler karşısında ancak milli devletlerin sağlam durabileceği anlaşılmıştır. Bir fikir akımı olarak ortaya çıktığı günden itibaren Türkçülüğün haklı öngörüleri teker teker gerçekleşmiştir. Millet ve devlet hayatında kulak verilip ciddiye alınabilecek yegâne görüş Türk milliyetçilerine aittir. Bu doğrultuda yıl içinde gerçekleşen iki hadise bizleri özellikle gururlandırmıştır. İlki soydaş Azerbaycan’ın Karabağ’da elde ettiği zaferdir. İkincisi ise Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin isminin “Türk Dilli Ülkeler” değil “Türk Devletler Konseyi” şeklinde değiştirilmesi kararıdır. Bu gelişmelerin aksine okullarımızda okutulan öğrenci andının mahkeme kararı ile kaldırılmış olması Türk milliyetçilerinin hazmedebileceği bir tutum değildir. Hatadan bir an önce geri dönülmelidir.
Yakın zamanda uluslararası alanda şahit olduğumuz riyakârlıklar, muhataplarımızın tarih boyunca biriktirdikleri kinin yansımasıdır. Roma’nın çocukları Atilla’nın torunlarından, Fatih’in evlatlarından alacakları intikamın şehvetiyle gerçeği hunharca tekmelemişlerdir. Üzerimize bırakılmaya çalışılan soykırım yaftasını asla kabul etmeyeceğiz. Bu vesileyle başarıyla gerçekleştirdikleri tehcir için Talat ve Enver Paşa’nn aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Malta Sürgünü’nden yüzlerin akıyla dönen yiğitleri minnetle anıyorum. Boğazlayan Kaymakam’ı Kemal Bey’in temiz ruhuna dualar yolluyorum. Görünen o ki yakın geleceğimiz Sevr’in hayalperestleriyle Cumhuriyetin ülkücüleri arasındaki mücadelenin daha sıcak yaşanacağı gelişmelere gebedir. Muzaffer olabilmemizin ön şartı zorluklara hep birlikte göğüs gerebilmemizdir. Birliğimizin kesişme noktası Türklüğümüzdür. Asaletimiz adımızda gizlidir. Aydınlık yarınları “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım” diyebilen, varlığını Türk varlığına armağan edebilen nesiller inşa edecektir. Önümüzdeki yıl 3 Mayıs Türkçüler Günümüzü meydanlarda kutlama umuduyla sözlerime son verirken kadim niyazımızı tekrar ediyorum. Allah Türk’ü korusun ve yüceltsin!

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Trendler