Siyaset

Bahçeli: Önümüzdeki bayram günlerinde ülkelerine gidebilen Suriyeli sığınmacıların tekrar geri dönmelerine de hiç gerek yoktur

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Önümüzdeki bayram günlerinde ülkelerine gidebilen Suriyeli sığınmacıların tekrar geri dönmelerine de hiç gerek yoktur. Suriye’de ateş söner sönmez herkes evine barkına Türkiye’nin güvencesi altında kavuşmalıdır” dedi.

Utku Şimşek
ANKARA-
MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin haftalık olağan Meclis Grup Toplantısı’nda konuştu. Küresel enflasyonun tırmanışının her ülkenin ortak sancısı olduğunu vurgulayarak sözlerine başlayan Bahçeli, “Bu sorunun nasıl ve hangi damardan patlayarak ortaya çıktığı bellidir. Fiyat artışları, ekonomik sıkıntılar, hayat pahalılığındaki konjonktürel sıçrayışlar bugünkü dünya manzarasında tüm ülkeleri meşgul eden, salgın ve Ukrayna kriziyle daha da karmaşıklaşan bir vakadır. İnancımızın gücüyle, dayanışma ve yardımlaşmanın bereketiyle içine girilen dar geçitlerden çıkılacak, ferah ve selamet dolu günlere inşallah ulaşılacaktır. İyimserliğimizi her zaman muhafaza ederek, ülkemize güvenerek enflasyon canavarının başının ezileceği günleri de çok yakında görmemiz mümkün olacaktır. Bu canavarın arkasına saklanarak, dahası fiilen işbirliği yaparak Türkiye’yi taşa tutmaya, atılan her adımı sekteye uğratmaya çabalayan karanlık muhalefet anlayışının biliniz ki kaybetmesi ve kaynattığı dedikodu kazanında haşlanması mukadderdir” ifadelerini kullandı.

“İsrail güvenlik güçlerinin Mescid-i Aksa’ya yönelik mütecaviz eylemlerini kınıyorum”

İsrail güvenlik güçlerinin Filistinlilere ve Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırılarına da değinen MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Her Ramazan’da olduğu gibi bu Ramazan’da da İsrail güvenlik güçlerinin Filistinli kardeşlerimize reva gördüğü orantısız saldırıları, şiddet sahnelerini, Mescid-i Aksa’ya yönelik mütecaviz eylemlerini kınıyorum. Unutmayınız, kutlu ceddimiz Filistin’i 400 yıl boyuna tek top mermisi atmadan huzur ve güven içinde yönetmiştir. Mescid-i Aksa’nın maneviyatına ve tarihi statüsüne zarar vermeye çalışmak kabul edilemez bir ilkelliktir, ateşle oynamaktır ve sadece bölgesel değil küresel bir felakete çağrıdır. İsrail’i haksız ve hukuksuz saldırılarından vazgeçmeye davet ediyor, çıkan olaylarda hayatlarını kaybeden Filistinli masumlara Allah’tan rahmet, yaralı kardeşlerimize de şifalar diliyorum” şeklinde konuştu.

“Türk milleti her zaman mazlumların yanındadır”

Son zamanlarda sığınmacı ve mültecilere yönelik olarak provakatif eylemlerin arttığına dikkat çeken Bahçeli şunları kaydetti:

“Milli bekamızın tarihsel sürekliliğini canlı tutmak, mazi kayıtlarını gelecek hedefleriyle eklemleştirip kültürel zenginliği titizlikle korumak başlıca görevimizdir. Bize göre Türkiye’nin bekası sınır aşan düzensiz göçlerin akıbetiyle ve kontrol dışı akınıyla yakından ve ters orantıyla bağlantılıdır. Bu sorunun elbirliğiyle, istismarına çanak tutmadan, provokasyon ortamını beslemeden, ihtirastan uzak bir yaklaşımla, hepsinden önemlisi akılcı, adilane, insani, vicdani ve kalıcı stratejilerle köklü bir şekilde çözmek milli bir sorumluluk olarak değerlendirilmelidir. Türk milleti zorda kalanlara, darda olanlara, uzanacak el bekleyenlere, çare arayanlara, imdat çığlığı atanlara hiçbir zaman bigane kalmamış ve mesela Suriyeli sığınmacılara kapısını ve kucağını sonuna kadar açmıştır. Bu tavır asil ve alicenap bir tavırdır. Tarihi, kültürel ve inanç temelinde inkârı mümkün olmayan müştereklerimiz bulunan sığınmacıların geçici koruma statüsüyle buyur edilip güvence altına alınması gayet doğal ve insani bir muameledir. Türk milleti her zaman mazlumların yanındadır.”

“Biz demografik istikbalimizi, bununla iç içe geçmiş egemenlik ve istiklal haklarımızı düşünmek, dert etmek, ne yapabiliriz sorusuna köklü cevaplar bulmak zorundayız”

Düzensiz göç ve sığınmacı sorununun soğukkanlı ve sağduyulu bir şekilde kavranması gerektiğine dikkat çeken Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

“Düzensiz göç ve sığınmacı sorununu, soğukkanlı ve sağduyulu şekilde kavramanın daha da ötesinde dün, bugün ve gelecek mizanında stratejik akılla ve milli çıkarlarımıza muvafık halde analiz etmek, tedbir geliştirmek mecburiyetindeyiz. Biz demografik istikbalimizi, bununla iç içe geçmiş egemenlik ve istiklal haklarımızı düşünmek, dert etmek, ne yapabiliriz sorusuna köklü cevaplar bulmak zorundayız. Anadolu coğrafyasının en az yüz yıl, hatta beş yüz yıl sonraki nüfus yapısının nasıl olacağını, bu kapsamda doğabilecek muhtemel risk ve tehditlerin nesnel boyutunu bütün yönleriyle hesaba katmak, muhasebesini yapmak, bihakkın sonuca varmak durumundayız. Gecikemeyiz, geride kalamayız, atalete düşemeyiz, ağırdan alamayız. Biz yalnızca bu döneme değil, geleceğin Türk asırlarına, Türk varlığına, Türk coğrafyasının her karışına, her köşesine karşı da maddi ve manevi sorumluluklar taşıyoruz. Bizden sonraki nesillere kuşku duyacakları, zora girecekleri, kendi ülkelerinde garip olacakları, çok bilinmeyenli denklemlerle kilitlenmiş bir vatan coğrafyası, bir nüfus müktesebatı asla ve kata bırakamayız.”

“Türkiye’de geçici koruma statüsüyle bulunuyorken asayişi ve toplumsal huzuru kim ya da kimler bozuyorsa derhal, gözünün yaşına bakılmadan sınır dışı edilmelidir”

Bahçeli ayrıca düzensiz göç ve sığınmacılarla ilgili son dönemdeki konulara da değinerek şunları söyledi:

“Biz düzensiz göç ve sığınmacı konusunu duygusallıktan arınarak gerçekçi bir temele oturtmakla, ortak bir iradeyle Türkiye’nin ve Türk milletinin gündeminden kademeli bir şekilde çıkarmakla mezunuz, mesulüz ve buna da muktediriz. Son günlerde ülkemizde geçici koruma statüsüyle bulunan Suriyeli sığınmacıları bahane ederek toplumsal infialin ateşini tutuşturmak arayışında olan bazı görevli provokatörlerin, sosyal medyada taşeronluk yapan müfsitlerin devrede olduğu net olarak görülmektedir. En küçük bir anlaşmazlığın, incir kabuğunu doldurmayacak ihtilafların büyütülmesi, toplumun geneline körüklenerek yayılması hedeflenmektedir. Oyun sinsidir, tehlike kol gezmektedir. Bu karmaşık ve riskli sürecin iç cephesi olduğu kadar, dış tazyik ve tertibinin de bulunduğu gün gibi ortadadır. Hepinizin ve herkesin bilhassa dikkatini çekiyorum, duygusallıkların tetiklediği cepheleşmelerin açtığı öfke ve nefret çukurları ve buna taammüden refakat edilmesi feci sonuçlara kapı aralayacaktır. Kötü niyet sahipleri bir kıvılcımın nerelere kadar yayılacağını ya bilerek ya da bilmeden sorumsuzca siyasi ve toplumsal eylem halindedir. İstanbul Bağcılar’da bir densizin, bir serserinin sokak ortasına sandalye koyarak oturması dahi kor halinde duran gerginliği anında tırmandırmış, günlerce ülke gündemini meşgul etmiştir. Ankara Altındağ’da yaşananların toz bulutu bile henüz dağılmış değildir. Öncelikle şunu söylemek isterim ki, Türkiye’de geçici koruma statüsüyle bulunuyorken asayişi ve toplumsal huzuru kim ya da kimler bozuyorsa derhal, gözünün yaşına bakılmadan sınır dışı edilmelidir. Türkiye onun bunun elinde oyuncak olamayacaktır. Türkiye’de hakim güç ve irade Türk milletidir. Eşkıyalığa hiç kimse heves etmemelidir. Huzur bozucu fiillerin failleri de yaptıklarının bedelini misliyle ödemelidir.”

“Önümüzdeki bayram günlerinde ülkelerine gidebilen Suriyeli sığınmacıların tekrar geri dönmelerine de hiç gerek yoktur”

Düzensiz göçün adı konmamış bir istila olduğunu söyleyen MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Mutlak süratte önüne geçilmeli, yakalananlar derhal gönderilmelidir. İkinci olarak ve esasen Suriyeli sığınmacıları sabahtan akşama ülkelerine göndermek hem doğru hem de mümkün değildir. Uluslararası hukuktan doğan sorumluluklarımız vardır. Fakat Suriyeli sığınmacıların ülkelerinden ayrılış ve kopuşlarına neden olan ağır şartlar ortadan kalkar kalkmaz güvenli ve gönüllü bir şekilde geldikleri gibi uğurlamak da bizim asıl önerimiz, asıl önceliğimiz ve şaşmayacağımız hedefimizdir. Misafirin ve misafirliğin süresi sınırlıdır. Türk milletinin mevcut nüfus dokusunun, toplumsal huzur ve güvenliğinin sağlam esaslara bağlanması vazgeçilmez amacımızdır. Her insanın kendi yurdunda emniyetli ve esenlik içinde yaşamaya hakkı vardır. Özellikle önümüzdeki bayram günlerinde ülkelerine gidebilen Suriyeli sığınmacıların tekrar geri dönmelerine de hiç gerek yoktur. Suriye’de ateş söner sönmez herkes evine barkına Türkiye’nin güvencesi altında kavuşmalıdır. Ülkemizin ekonomik büyümesine, sosyal gelişmesine ve milli bütünleşmesine destek veren, katkı sunanlar da başımızın üstündedir. Onlara diyecek bir şeyimiz yoktur” diye konuştu.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Trendler