Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Siyaset

Yeniden Refah Partisi lideri Erbakan’dan ‘Filistin’ çağrısı

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, İsrail’in Filistin Devleti’nin başkenti Kudüs’e yapılan saldırıları sonlandırmak üzere, Türk Silahlı Kuvvetlerinin öncülüğünde bir Barış Gücü oluşturulması çağrısında bulundu.

İsrail güçlerinin teravih namazını kılmak üzere Mescid-i Aksa’ya gelen Filistinlilere ses bombaları ve plastik mermi ile saldırısı sonucu çok sayıda insan yaralanmıştı. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Erbakan, İsrail işgali ve vahşetine dünyanın sessiz kaldığını, İslam alemi olarak sadece boş laf yerine artık fiili olarak harekete geçilmesi gerektiğini belirtti.

Mescid-i Aksa’nın yine Siyonist bir tecavüzle yine Siyonist terörle karşı karşıya olduğunu aktaran Erbakan, “Şu mübarek Ramazan ayında Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyen İsrail polisi, resmen terör estiriyor. Çok daha acı bir tablo ise Gazze’de yaşandı. İsrail’in Gazze’ye yaptığı füze saldırılarında 9’u çocuk 20 kişi şehit oldu. Mescid-i Aksa’ya, Filistinli Müslümanlara yönelik şiddetli saldırılar 4 gündür devam ediyor. Dünya Siyonizmi tarafından atılan bu adım karşısında 50 seneden beri ifade ettiğimiz gibi, tüm İslam alemi olarak yapmamız gereken; boş laflar, sözlü kınamalar ve ağlayıp – sızlanma yerine, mutlaka fiili adımlar atmak ve yaptırımlar ortaya koymaktır! Gün bugündür, gün “namusumuza”, Mescidi Aksa’ya, Kudüs’e sahip çıkma günüdür! Gün kıyama kalkma ve mutlaka fiili adımlar atma günüdür. Kudüs’ün hamisi ‘Sultan Abdulhamid Han’ın torunları olarak, bu kıyamı en güçlü şekilde bizlerin yapması gereklidir” ifadelerini kullandı.

Yapılan vahşetin planlı olduğunu, asıl hedefin Büyük İsrail projesi kapsamında Filistin ve Kudüs’ten sonra İran ve Türkiye’nin topraklarını yutmak olduğunu belirten Erbakan, “Biz şuurlu Müslümanlar olarak çok iyi biliyoruz ki; bu iş Kudüs’le ve Filistin’le bitmiyor, bunun arkasından sıra Suriye’nin, Irak’ın, İran’ın ve Türkiye’nin önemli bir kısmının yutularak, Büyük İsrail’in kurulmasına geliyor Allah muhafaza buyursun. Büyük İsrail’in merkez olduğu, Siyonistler dışında 7 milyar insanın köle olduğu tek dünya devletini kurmaktır. Siyonizm inancının gereğini, tıynetinin gereğini 5000 senedir yapıyor ve yapacak, istediğiniz kadar kınayın, lanetleyin, telin edin, onlar üzerine düşeni yapıyor da, asıl önemli olan biz ne yapıyoruz ? Müslüman ülkelerin yöneticileri ne yapıyor? 1948’de İsrail’in kurulmasından bu yana sürekli toplantı yapıyorlar. Toplan, konuş, konuş, en sonunda da bir bildiri yayınla, ‘bu olayları kınıyoruz, lanetliyoruz’ deyip dağıl. Sen istediğin kadar kına, istediğin kadar lanetle, adamlar adım adım hedefe yürüyor. Gün konuşma günü değil, yapma günüdür. Artık adım atma vakti geldi de geçiyor” açıklamasını yaptı.

BM’de 29 Kasım 2012 tarihinde yapılan oylamayla Filistin’in Uluslararası Statüsü ‘Devlet’ olarak tanındığını, dünyada da 150’ye yakın devletin de bunu kabul ettiğini kaydeden Erbakan, “İslam İşbirliği Teşkilatı ise 13 Aralık 2017 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirdiği Olağanüstü Liderler Zirvesi’nde, Filistin Devleti’nin başkentinin İsrail tarafından işgal altında tutulan Kudüs olduğunu tüm dünyaya deklare etmişti. Bu iki karardan hareketle; İslam İşbirliği Teşkilatı Türkiye’nin çağrısıyla acil olarak tekrar toplanmalı, Filistin Devleti’nin talebiyle, Filistin Devleti’nin başkentine yapılan saldırıları sonlandırmak üzere, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin katılımıyla bir Barış Gücü oluşturulmalıdır. Bağımsız devletlerin kendi topraklarına yabancı güçleri davet etmesi uluslararası bir haktır ve bu hak Filistin Devleti tarafından acilen kullanılmalıdır. Oluşturulacak Barış Gücü’ne en büyük desteği ve katılımı da TSK sağlamalıdır” değerlendirmesini yaptı.

Filistin’e daha önce Merhum Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan tarafından Filistin devletinin talebiyle asker gönderildiğini hatırlatan Fatih Erbakan, “Bu adım daha önce Merhum Erbakan Hocamız tarafından atıldı. 54. Hükümet döneminde Türkiye, Filistin Devleti’nin talebiyle El-Halil kentini korumak üzere Filistin’e asker gönderdi. Siyonizm karşısında laf değil, icraat konuşur. Bu icraatları da ‘kuvvet ve kudret sahibi ABD ve İsrail değil, Cenabı Allah’tır’ diyenler gerçekleştirebilir. Bu adımlar bugün atılmazsa, yarın Yeniden Refah Partisi iktidarında mutlaka atılacaktır” ifadelerini kullandı.

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Siyaset

11. Cumhurbaşkanı Kayseri’ye geliyor

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ismini taşıyan üniversitenin Cumhuriyetin 100. Yılı dolayısıyla düzenleyeceği programlara katılmak üzere Kayseri’ye gelecek.

KAYSERİ-Abdullah Gül Üniversitesi, Cumhuriyetin 100. kuruluş yıldönümü dolayısıyla bir dizi etkinlikler düzenleyecek. 13 Ekim’de başlayacak olan “Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında Sürdürülebilir Kalkınma Sürecinde Türkiye” isimli program, açılış konuşmaları ile başlayacak.

14 Ekim’de de devam edecek olan programa 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de katılacak. Gül, programın açılışında da bir konuşmada yapacak. “Demokrasi ve Dış Politika” ve “Eğitim, Bilim ve Teknoloji”, “Ekonomi ve Kalkınma”, “Kültür, Sanat ve Edebiyat” konulu panellerin yapılacağı programda “Cumhuriyet” temalı fotoğraf sergisi de gezilecek.
2 gün sürecek olan program, değerlendirmeler ile sona erecek.

Okumaya devam et

Siyaset

İYİ Parti lideri Akşener: Tek başımıza aziz milletimizin huzuruna çıkacağız

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Önümüzdeki yerel seçimlerde 81 ilde kendi adaylarımızla, hür ve müstakil siyasetimizle, tek başımıza aziz milletimizin huzuruna çıkacağız” dedi.

Doğukan Gürel – Ömer Faruk Karataş
ANKARA-
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) gerçekleştirilen grup toplantısında konuştu. Yerel seçimlerde 81 ilin tamamında kendi adaylarını çıkartacaklarını ve seçime tek başlarına gireceklerini söyleyen Akşener, böylece Millet İttifakı’na kapıları tamamen kapatmış oldu.

“Milletten değil, pazarlıktan medet uman ittifak siyasetini reddediyoruz”

Mevcut siyasi ittifaklara dikkat çekerek, ittifak siyasetini reddettiklerini belirten Akşener, “İşin en acısı da ne biliyor musunuz? Bugün yaşadıklarımızın tek suçlusu AK Parti olmasına rağmen mesuliyetin sadece AK Parti’de olmaması. Eğer ki siyasetin popülizmle değil akılla, şahsi çıkarlarla değil milletin sesiyle yapılmasını sağlayabilseydik bugün her şey çok farklı olabilirdi. İYİ Parti olarak biz sadece yaptıklarımızdan değil, yapamadıklarımızdan da mesuliyet hissedenleriz. Çünkü bizim anlayışımıza göre mesuliyeti reddederek siyaset yapılmaz. Evet, ne yazık ki bugünlere gelmemize engel olamadık. Ancak yarın için mücadele etmekten vazgeçecek değiliz. Einstein der ki, ‘Delilik, aynı şeyleri yapıp, farklı sonuç beklemektir.’ İşte bu yüzden biz herkesin kendi iktidar sahasında, halinden gayet de memnun olduğu statüko siyasetini reddediyoruz. Ceketlerin, kola kutularının millete seçenek olarak sunulduğu dayatma siyasetini reddediyoruz. Her türlü öfkeyi, kini, kutuplaşmayı besleyen popülist siyaseti reddediyoruz. Toplum vicdanının yaralarını, merhem elindeyken kaşıyıp kanatmayı seçen çıkarcı siyaseti reddediyoruz. Her daim siyaset esnafının kazanıp milletin kaybettiği basiretsiz siyaseti reddediyoruz. Ez cümle milletten değil, pazarlıktan medet uman ittifak siyasetini reddediyoruz” ifadelerini kullandı.

“Tek başımıza aziz milletimizin huzuruna çıkacağız”

Yaklaşan yerel seçimler hakkında da konuşan Akşener, “Aslında biz bundan sonra da en iyi bildiğimiz şeyi yapmaya devam edeceğiz. İl il, ilçe ilçe, sokak sokak, kapı kapı gezip milletimizin ayağına gideceğiz. Her bir vatandaşımızın taleplerini, isteklerini ve varsa eleştirilerini dinleyeceğiz. Onlara bahaneler değil, çözümlerimizi anlatacağız. Kayıkçı kavgalarını, suni gündemleri değil, milletin gerçek gündemini konuşacağız. Nasıl ki, dün korkaklığın sessizliği her yeri sarmışken milletin sesini haykırdıysak, bugün de milletin sesini yine tek başımıza duyuracağız. Nasıl ki 25 Ekim 2017’de çıktığımız bu kutlu yolda tüm engelleri, iftiraları, baskıları tek başımıza göğüslediysek, bugünden sonra da tek başımıza olacağız. Önümüzdeki yerel seçimlerde 81 ilde kendi adaylarımızla hür ve müstakil siyasetimizle tek başımıza aziz milletimizin huzuruna çıkacağız” dedi.

“İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya da milletimiz adına teşekkür ediyorum”

İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğüne gerçekleştirilen terör saldırısı girişimi hakkında konuşan Akşener, “Biliyorsunuz, geçtiğimiz pazar günü hep birlikte büyük bir endişeyle uyandık. Ankara’da İçişleri Bakanlığı’nın önünde hain bir terör saldırısı yaşandı. Şükürler olsun ki saldırı amacına ulaşamadan bertaraf edildi. Bu vesileyle buradan kahraman Türk polisimizi yürekten kutluyor, şükranlarımızı sunuyorum. Yaralanan polislerimize de acil şifalar diliyorum. Ayrıca uzunca bir süredir alışılagelenin aksine süreci ciddiyet ve şeffaflıkla yürüten İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya’ya da milletimiz adına teşekkür ediyorum. Gerek bu süreçte, gerekse de son dönemde emniyet teşkilatımızın suç örgütlerine karşı yürütmüş olduğu başarılı operasyonlar, sayın bakanın kararlı bir duruş sergilediğini gösteriyor. Ancak tabii ki AK Parti bünyesindeki bazı odakların bu duruştan ne kadar memnun olduğu meçhul. Çünkü bu odakların, bu devletin, bu Cumhuriyetin yetiştirdiği liyakatli insanlarla problemi olduğunu çok iyi biliyoruz. Onların önünü açmak yerine yolunu kesmek istediklerini de biliyoruz. Nitekim geçtiğimiz günlerde benzer bir durumun Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek için de geçerli olduğunu söylemiştim. Dolayısıyla buradan sormak istiyorum: Artık, kendi kendini tüketen bir cadı kazanına dönüşen AK Parti bünyesinde dün Sayın Mehmet Şimşek’i, bugün Sayın Ali Yerlikaya’yı hedef alanlar acaba yarın kime odaklanacak? Sıradaki şanslı yarışmacı acaba kim olacak? Yoksa Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan mı?” ifadelerini kullandı.

Okumaya devam et

Siyaset

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan açıklamalar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Klasörler dolusu delile rağmen terör elebaşlarına yönelik hiçbir adım atılmamasını ne kendimize ne milletimize izah edemiyoruz” dedi.

Mehmet Kalay
ANKARA-
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Danıştay Eğitim Tesisi Açılış Töreni ve IASAJ Seminer Kapanış Toplantısı”nda konuştu. Erdoğan, 2 gün boyunca verimli toplantıların yapıldığına inandığı seminer programının idari yargı için hayırla vesile olmasını diledi. Bağımsız, idari otoritelerin, işlemlerinin, yargısal denetimi, teması altında düzenlenen program süresince dünyanın farklı köşelerinden yüksek yargı mensuplarını Türkiye’de ağırlama fırsatı bulduklarını belirten Erdoğan, “Burada dile getirilen görüş ve içtihatların başta idari yargı camiamız olmak üzere tüm katılımcıların ufkunu açtığına inanıyorum. 5 kıtadan yaklaşık 100 üyesiyle Yüksek İdari Yargı mercileri arasında tecrübe paylaşımına imkan sağlayan birlik, bu yönüyle çok önemli bir istişare ve işbirliği zemini sunmaktadır. Şura-yı devlet dahil 155 yıllık güçlü geleneğiyle Danıştay’ımız 35 yılı aşan birliği üyelik döneminde Türkiye’yi başarıyla temsil etmektedir. Dönem başkanı, yönetim kurulu üyesi ve yürütme komitesi üyesi olarak birlikte aktif rol üstlenen Danıştay’ımıza 2025 yılına kadar sürdüreceği ikinci yönetim kurulu üyeliğinde muvaffakiyetler temenni ediyorum. Bu vesileyle şurayı devletten bugüne, Danıştay’da emeği geçen başkanlarımıza, üyelerimize, hakim savcılarımıza ve personelimize ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum” diye konuştu.

“Türkiye Yüzyılı’nı adaletin de yüzyılı yapmakta kararlıyız”

Resmi açılın yapıldığı eğitim tesisinin inşasına fiilen geçen Eylül ayında başlandığını ifade eden Erdoğan, “Afrika’dan Avrupa’ya pek çok bölgesinden kıymetli yüksek yargı mensuplarını misafir ettiğimiz bu önemli etkinliği Danıştay’ımızın eğitim tesisinin açılışıyla adeta taçlandırıyoruz. Bugün resmi açılışını yaptığımız eğitim tesisinin inşasına fiilen geçen yıl Eylül ayında başlanmıştı. Tesisimizi 10 ay gibi çok kısa bir sürede tamamlayarak Danıştay’ımızın hizmetine sunduk. Toplantı salonu, fuaye alanı, açık terası ve 500 kişilik çok amaçlı salonuyla toplam 785 metrekare alana sahip eğitim tesisimiz başkanlığın hizmet içi eğitim başta olmak üzere birçok ihtiyacını karşılayacaktır. Tesisin kurumumuza hayırlı olmasını diliyor, Sayın Danıştay Başkanımızla birlikte kazandırılmasında emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Milletimizin teveccühü ile 2002 yılında ülkeyi yönetme sorumluluğunu ilk kez üstlendiğimizde adaleti 4 önceliğimizden biri olarak ilan etmiştik. Ülkemizin içinde bulunduğu şartlar ne olursa olsun bu önceliklerimizden hiçbir zaman taviz vermedik. Bu hedefimizin bir yanında hak ve özgürlüklere dair devrim niteliğinde düzenlemeler varken diğer yanında adalet hizmetlerindeki altyapı eksikliklerinin giderilmesi bulunuyordu. Merdiven altı denilebilecek yerlerde adalet dağıtılmaya çalışıldığı o kötü manzaraları tamamen unutturmak için çok ciddi çaba harcadık. Yüksek yargı organlarımızın tamamını sundukları hizmetin mehabetine ve saygınlığına uygun hizmet binalarına kavuşturmaya gayret ettik. Allah’a hamdolsun bu çabalarımızda muvaffak olduk. Bugün yüksek yargı organlarımızın hepsi modern, ferah, görkemli, her türlü ihtiyacın gözetildiği binalarda milletimize hizmet veriyor. Türkiye Teknoloji’nin de getirdiği imkanlar sayesinde adalet hizmetlerinin sunulmasında her geçen yıl çıtayı biraz daha yükseltiyor. ‘Geç gelen adalet, adalet değildir’ düsturuyla yargı kurumlarımızın görevlerini hakkıyla ve zamanında ifa edebilmeleri için gereken her türlü desteği sağlıyoruz. İster adli ister idari olsun adliyenin kapısını adaletin de kapısı haline getirinceye kadar durmadan, dinlenmeden çalışmayı sürdüreceğiz. Milletimize vaadimiz olan Türkiye Yüzyılı’nı adaletin de yüzyılı yapmakta kararlıyız, azimliyiz. Bunu da yürütmesi, yasaması ve yargısı ile hep beraber dayanışma içinde hareket ederek gerçekleştireceğiz. Danıştay’ımızın güzide bu gayretlerimizde bizlere verdikleri ve verecekleri tüm destekler için şimdiden teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

“Amacımız Cumhuriyet’imizin ikinci asrını daha emin adımlarla birlik ve beraberliğimizi daha da kuvvetlendirmiş bir şekilde girmektir”


Ekim ayının Türkiye tarihinde çok önemli bir yere sahip olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “29 Ekim’de bu topraklarda kurduğumuz son devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl dönümüne ulaşacağız. Cumhuriyetimizin 100’üncü yaşını bir anma etkinliğinden öte yeni reform hamlelerimizle hak ettiği şekilde kutlamak istiyoruz. Son bir asrın kapsamlı muhasebesini yaparken aynı zamanda milletimizin demokratik kazanımlarını daha da güçlendirmeye çalışıyoruz. Amacımız Cumhuriyet’imizin ikinci asrını daha emin adımlarla birlik ve beraberliğimizi daha da kuvvetlendirmiş bir şekilde girmektir. Vatandaşlarımızın özgürlük alanlarını genişletme idealimizin tepesinde ülkemizi darbe anayasasından kurtarmak vardır. Vesayetçilerin, 27 Mayıs 1960 darbesiyle Türkiye’nin ayağına vurduğu 12 Eylül rejiminin perçinlediği prangaların sökülüp atılma vakti artık gelmiştir. Sivil anayasa talebi iradesine gerektiğinde canı pahasına sahip çıkan aziz milletimize anasının ak sütü gibi helaldir. Bu talebe siyaset kurumu başta olmak üzere sorumluluk makamında olan hiç kimsenin kulak tıkama lüksü yoktur. Pazar günü 28. dönem 2’nci yasama yılına başlayan meclisimizde yeni anayasaya dair yapıcı tavrımızı ve beklentilerimizi ortaya koyduk. 85 milyonun tamamının kırmızı çizgileri haricinde her konuyu görüşmeye, tartışmaya ve müzakereye açık olduğumuzu ifade ettik. Yeni dönemde milletimize verilecek asıl müjdenin Türkiye’yi sivil, kuşatıcı, özgürlükçü bir anayasayla buluşturmak olacağı anlaşılıyor. Temsil kabiliyeti son yılların en yüksek seviyesine ulaşan meclisimizin milletimizin her bir ferdinin işte benim anayasam diyerek bağrına basacağı sivil bir anayasayı yapmasının önünde hiçbir mani bulunmuyor. Uzun yıllar sonra ilk kez yeni anayasa konusunda parlamentomuzda ve kamuoyumuzda oluşan müspet atmosferi bu bakımdan çok kıymetli gördüğümüzü belirtmek istiyorum” ifadelerini kullandı.


Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.