AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Rize ziyaretine ilişkin, “Bir muhalefet partisi genel başkanı Amerikan sözcüsü ağzıyla konuşuyor. Bu çok hayret verici bir şeydir. Bu konuşmayı yapıyor, korkunç tepkiler alıyor. Bazılarına göre siyasi hayatının en büyük hatasını yapıyor, belki bitişine sebep olacak bir hata. Hemen arkasından iftira attığı Recep Tayyip Erdoğan’ın memleketine gidiyor. Apaçık provokasyon işidir” dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, katıldığı bir televizyon programında gündeme dair soruları cevapladı. Şen, “Akşener, Erdoğan’a Netanyahu benzetmesi yaptıktan sonra Erdoğan’ın memleketine gidiyor. Burada apaçık bir provokasyon var” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in açıklamalarına ve Rize ziyaretine ilişkin konuşan Şen, “Bir muhalefet partisi genel başkanı Amerikan sözcüsü ağzıyla konuşuyor. Bu çok hayret verici bir şeydir. Bu konuşmayı yapıyor, korkunç tepkiler alıyor. Bazılarına göre siyasi hayatının en büyük hatasını yapıyor, belki bitişine sebep olacak bir hata. Hemen arkasından iftira attığı Recep Tayyip Erdoğan’ın memleketine gidiyor. Apaçık provokasyon işidir. Şunu söyleyebilir; ‘biz 15 gün önceden planlamıştık.’ Planlar bazı durumlarda gözden geçirilebiliyor, değiştirilebiliyor. Böyle bir durumda doğrudan, çok güzel, harika bir provokasyon filmi çekeriz diye Rize’ye gittiler. Bunlar kınanır, siyaset nezaket dili. En ağır sözlerini kınama şeklinde gösterir, bunun ötesine geçmemeye çalışır. Bazıları bunu yeterli bulur bulmazlar. Siyasal ahlak diye düşündüğümüzde edep diye bir kavram yok mu? Nerede o” diye konuştu.
Saadet Partisi ile ittifak sinyali
“Saadet Partisi ile ittifak yapılır mı?” sorusunu değerlendiren Şen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu ve Milli Görüş Vakfı Başkanı Oğuzhan Asiltürk ile görüşmesini hatırlatarak, “Bu çok olumlu bir yaklaşım ve beraberlik, bunun devamının geleceğini düşünüyorum. Bunu Saadet Partisi içinde uygun görmeyen yöneticiler olabilir, bu demokratik haklarıdır. Neticede bir şeye karar verilmesi gerekiyor. Rahmetli Erbakan hocamızın hayali ve ideali olan büyük Türkiye’nin yanında mı olunacak yoksa ‘biz iktidara geldiğimizde bu projelerin hepsini durduracağız’ denilen, Türkiye’yi geride bırakan, bağımsızlığına engel olan birileri ile mi birlikte olunacak?” ifadelerini kullandı.
“Bu büyük projelerden en çok CHP istifade ediyor”
Cumhur İttifakı’nın siyasi bir birliktelik, siyasi bir iktidar oluşturma çabası olmadığını söyleyen Şen, şunları kaydetti: “Bu siyasi bir birliktelik değil. Cumhur İttifakı bir siyasi iktidar oluşturma çabası değil, büyük Türkiye oluşturma çabası. Şunu derseniz bu kabul olur Millet İttifakı tarafında, ‘Biz daha büyük Türkiye ortaya koymak istiyoruz. Sizin bu yaptığınız çalışmaları yeterli bulmuyoruz.’ Fakat Millet İttifakı tarafı diyor ki, bu nasıl milletten taraf olmaksa, nasıl millet ise bu, ‘Hepsini durduracağız, aslında Türkiye’yi durduracağız’ diyor. Oranın amiral gemisi CHP. Dolayısıyla amiral gemisinin kaptanı diyor ki, ‘Biz bu büyük projeleri durduracağız.’ Biten bütün projelerden en çok siz istifade ediyorsunuz. Çünkü bu milletin, ülkenin sermaye düşmanlığı yapmıyorum helalinden kazanana helali hoş olsun ama zengin tabakası ağırlıklı olarak size oy veriyor. Bu büyük projelerden en çok CHP istifade ediyor. En az kim istifade ediyor söyleyeyim mi? AK Parti.”
Karşıyaka yangını şüphelisi: Patlayıcıyı tahtayla sıkıştırırken alev aldı
İzmir’in Karşıyaka ilçesinde 2 bin 196 hektar alanın zarar gördüğü orman yangınını kaçak kazı yaparken çıkardıkları gerekçesiyle tutuklanan 5 şüpheliden M.İ., jandarmadaki ifadesinde, “E.Y., 13 Ağustos’ta kazı alanında kayalar üzerinde delikler deldi. Saat 12.00-13.00 sıralarında ilk deliğe koyduğu patlayıcıyı patlattı. Şiddetli ses çıktı, patlama olan yerde tahribat yoktu. E.Y. ikinci delik açıp, patlayıcı koydu. Patlayıcıyı tahtayla sıkıştırırken alev aldı” dedi.
Kadir ÖZEN İZMİR-Yamanlar Dağı’nda geçen TRT vericisinin alt tarafındaki ormanda 13 Ağustos’ta, saat 21.30 sıralarında yangın çıktı. Alevler, 15 Ağustos’ta yoğun çalışmalarla büyük ölçüde söndürüldü. Ancak aynı gün saat 21.00 sıralarında, söndürülen alanda kalan büyük odun ve kütüklerde hızı 70-80 kilometreyi bulan rüzgarın etkisiyle alevler tekrar canlandı ve yangın geniş bir alana yayıldı. Yangında 17 ev yandı, 105 ev boşaltıldı, 44 iş yeri de tahliye edildi. Karşıyaka‘da başlayan ve Bayraklı ile Çiğli ilçesine yayılan orman yangını, 5 günde kontrol altına alınabildi. Yangında 2 bin 196 hektar alan zarar gördü.
8 ŞÜPHELİ GÖZALTINA ALINDI
Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma çerçevesinde İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, çalışma yaptı. Yangının çıktığı TRT vericisinin alt tarafında detaylı inceleme yapan, 150 saatlik kamera görüntüsünü inceleyen ekipler, bölgede tarihi eser kaçakçılığı için kaçak kazı yapan ve yangına neden oldukları iddia edilen 8 şüpheliyi gözaltına aldı. Şüphelilerin adreslerindeki aramalarda, tarihi eser olduğu değerlendirilen 40 obje, imitasyon banknotlar, polis emeklileri derneği üyelik kartı, polis gazetesi kimlik kartı, polis araç tanıtım kartı ve sahte olduğu değerlendirilen pasaportlar ele geçirildi. Jandarmadaki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden E.Y., S.K. ve M.İ., ‘Taksirle yangına neden olmak’ ve ‘Kaçak kazı yapmak’, D.Y. ve A.S. de ‘Kaçak kazı yapmak’ suçlamasıyla tutuklandı. 3 şüpheli de adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
‘KAZI ALANINDA KAYALAR ÜZERİNDE DELİKLER DELDİ’
Şüphelilerin jandarmadaki ifadeleri ortaya çıktı. 3 gün bölgede bulunduğunu belirten şüphelilerden M.İ., “3 gün boyunca bölgede yer aldım. Kazı alanında jeneratör, hilti gibi alet ve ekipmanlar vardı. E.Y., 13 Ağustos’ta kazı alanında kayalar üzerinde delikler deldi. Patlayıcı maddeyi deliğe doldurdu, kablo bağladı. Saat 12.00-13.00 sıralarında ilk deliğe koyduğu patlayıcıyı patlattı. Şiddetli ses çıktı, patlama olan yerde tahribat yoktu. E.Y. ikinci delik açıp, patlayıcı koydu. Patlayıcıyı tahtayla sıkıştırırken alev aldı. Yangın E.Y.’nin üzerine sıçradı. Kıyafetleri hafif şekilde yanarken, kollarında hafif kızarıklar oluştu. E.Y.’ye bu işi beceremeyeceğini vazgeçmesi gerektiğini söyledim. Bir kez daha denediler yine olmadı” dedi.
‘KAZAMAYINCA ZEMİNİ PATLATARAK AÇMAK İSTEDİK’
Şüphelilerden E.Y. ise kendisinin de arkadaşlarının çağırması üzerine bölgedeki kazı çalışmalarına katıldığını belirterek, şunları anlattı:
“Kazı sırasında sert bir zemine denk geldik. Kazamayınca bu kez zemini patlatarak açmak istedik. Kazı alanında 2 delik açtık. Sarı renkli, toz şeklindeki patlayıcı malzemeyi deliğe akıttığımız sırada ağaçla sıkıştırmak isterken bu malzeme patlamadı. Ancak olduğu yerde yandı ve duman çıkarttı. Kayayı kırmadı, Aynı malzemeyi ikinci deliğe doldurduk. İstenilen etkiyi göstermedi. İşi yapamayacağımı söyledim. Orman yangını ile de ilgim yoktur. Son olarak orayı 13 Ağustos’ta saat 16.00 ile 17.00’de terk ettim ve bir daha uğramadım.”(DHA)
Hamile eşini boğarak öldürüp ‘bana muska yazılmış’ diyen sanığın akıl sağlığı yerinde çıktı
Adana’da 7 aylık hamile eşi Hatice Demir’i (20) boğarak öldüren Emrah Demir (28), ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle tutuklu yargılandığı davanın duruşmasında, “O gece uyuşturucu alıp geldiğim evin içinde Azrail’i, 3 harflileri görüyordum. Bana muska yazılmış. Bana muska yazan büyücünün Allah belasını versin” dedi. Hastane raporunun okunduğu duruşmada Demir’in akıl sağlığının yerinde olduğu belirtildi.
Neşet KARADAĞ ADANA-Olay, 29 Ekim 2023’te Seyhan ilçesi Kavaklı Mahallesi’nde meydana geldi. Emrah Demir ile 1 yıllık eşi, 7 aylık hamile Hatice Demir arasında gece saatlerinde tartışma çıktı. Gece boyu süren tartışma, sabaha karşı kavgaya dönüştü. Emrah Demir, bağırmaması için eliyle, eşinin yüzünü kapattı. Bir süre sonra eşinin hareketsiz kaldığını gören Demir, sokağa çıkıp komşularına, “Galiba eşimi öldürdüm” diye bağırdı.
İhbarla adrese sevk edilen polis ve sağlık ekipleri, Hatice Demir’in hayatını kaybettiğini belirledi. Gözaltına alınan Emrah Demir, ifadesinde “İşten geldikten sonra alt katta oturan annemlerle yemek yedik, sonra yukarı çıktık. Ben televizyon izlerken, eşim yatmak istediğini söyledi ve gitti. Bir süre sonra kalkıp, yanıma geldi ve uyumayacağını söyledi. Ben de ‘Gel, birlikte televizyon izleyelim’ dedim. Buna da karşı çıktı ve tartışma başlattı. Sonrasında ne olduğunu hatırlamıyorum” diyen Emrah Demir, sevk edildiği adliyede tutuklandı.
Emrah Demir hakkında, ‘Eşi kasten öldürmek’ suçundan Adana 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle açılan davaya devam edildi. Duruşmaya sanık Emrah Demir, tutuklu olduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Öldürülen Hatice Demir’in annesi Belgin, babası Ali Turgut ile tarafların avukatlarının da hazır bulunduğu duruşmada mahkeme başkanı, sanık Emrah Demir’in akıl sağlığı ile ilgili Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nden raporun gönderildiğini, raporda sanığın akıl sağlığının yerinde olduğunun belirtildiğini söyledi.
‘UYUŞTURUCU NEDENİYLE HATIRLAMIYORUM’
Daha sonra söz hakkı verilen sanık Emrah Demir, uyuşturucu bağımlısı olduğunu ve bu yüzden kimseye zarar vermemek için geç evlendiğini söyledi. Eşini nasıl öldürdüğünü, uyuşturucu nedeniyle tam hatırlamadığını belirten sanık Demir, “Uyuşturucu bağımlısı biriyim. Tedavi görmek istiyorum. Cezaevinde kafamı devamlı duvarlara vuruyorum. Kimseye zarar vermek istemiyorum. O geceyi hatırlamıyorum. Kayınvalidem, kayınpederim ben ölünceye kadar annem ve babamdır, onlara acı çektirdiğim için çok üzgünüm. Başları sağ olsun. Ölen hanımefendi eşime başsağlığı diliyorum. Eşimi öldürmemin nedeni uyuşturucu bağımlısı olmamdır. O gece uyuşturucu alıp geldiğim evin içinde Azrail’i, 3 harflileri görüyordum. Bana muska yazılmış. Bana muska yazan büyücünün Allah belasını versin” dedi.(DHA)