TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid El Meşri ile görüştü TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Halid El Meşri ile makamında görüştü. Şentop, görüşmede ikili ilişkilerin daha da derinleşmesinin önemine değinerek, “Bu gayeyle yakın zaman önce, Türkiye Büyük Millet Meclisinde Türkiye-Libya Parlamentolar Arası Dostluk Grubunu kurduk.
Grubun başkanlığını, geçmişte Trablus Büyükelçiliğimizde de görev yapmış bir diplomat ve aynı zamanda Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türk Grubu Başkanı olan Denizli Milletvekilimiz Ahmet Yıldız bey yürütmektedir. Dostluk Grubumuzun gerçekleştireceği çalışmaların ülkelerimiz ve parlamentolarımız arasındaki ilişkilerin kurumsallaşmasına büyük fayda sağlayacağına inanıyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Libya Yüksek Devlet Konseyi arasındaki ilişkiler de sağlam bir zeminde gelişmeye devam etmektedir. Yakın zamanda Temsilciler Meclisinden bir parlamenter heyetin de ülkemizi ziyareti söz konusudur” ifadelerini kullandı.
Şentop şöyle konuştu: “İlerleyen dönemde siyasi desteğimize ilaveten, halklarımız arasındaki kardeşlik bağlarını daha da perçinlemek hedefiyle toplumun temel yapısına dokunan eğitim ve kültür gibi alanlarda iş birliğine odaklanmakta da fayda mülahaza ediyoruz. Enerji, finans, ulaştırma, altyapı gibi alanlarda ülkelerimiz arasında ciddi bir iş birliği potansiyeli de mevcuttur. Firmalarımız, Libya’nın kalkınmasına ve yeniden imarına katkıya hazırdır. Ağustos 2020’de imzalanan Mutabakat Muhtırası çerçevesinde gerekli adımların atılması firmalarımızın Libya’ya geri dönüşlerini daha da hızlandıracaktır.”
Libya Yüksek Devlet Konseyi Başkanı Halid El Meşri, TBMM’nin 1952 yılında gönderdiği tebrik mesajını verdi. El-Meşri, “Türkiye Büyük Millet Meclisi 14 Aralık 1952 tarihinde gerçekleşen genel kurulda bu kararı almıştır. Kardeşlik ve dostluğumuzun altını çizmekten gurur duyuyorum” şeklinde konuştu. El Meşri, Türkiye ve Libya arasındaki ilişkilereei işaret ederek, “Bu mazbatayı almaktan gurur duyuyoruz. Hediyemizi kabulünüz için çok teşekkür ederim. Yakın ve uzak tarih kardeşliğimizi kanıtlar niteliktedir. Seçimlerden bahsettiniz, Türkiye Libya’nın yanında yer almasaydı şu an seçimlerden değil Trablus’ta toplu katliamlardan toplu mezarlardan bahsediyor olacaktık. Bu münasebetle yanımızda olduğunuz için müteşekkiriz. Libya’lı kardeşlerinizin olarak kalkınmamızda yanımızda olmanızı sürdürmenizi arzu ediyor tekrar teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Bingöl’de işçileri taşıyan minibüs, şarampole devrildi; 9 yaralı
Bingöl‘ün Genç ilçesinde işçileri taşıyan minibüsün şarampole devrildiği kazada 2’si ağır 9 kişi yaralandı.
Aziz ÖNAL-Özcan ARGİN BİNGÖL-Kaza, sabah saatlerinde Genç ilçesi Diyarbakır kara yolu Şehitköy mevkisinde meydana geldi. Özel bir firmada çalışan işçileri taşıyan ve sürücüsünün ismi öğrenilmeyen minibüs, kontrolden çıkarak şarampole devrildi. Kazada araçtaki 9 kişi yaralandı. İhbarla olay yerine sağlık, itfaiye ve jandarma ekipleri sevk edildi. Yaralılar, ilk müdahalenin ardından Genç Devlet Hastanesi ve Bingöl Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Yaralılardan 2’sinin durumunun ağır olduğu belirtilirken, kazayla ilgili soruşturma başlatıldı. (DHA)
Dişi çekildikten sonra kanaması durdurulamayan Toprak, öldü
Diyarbakır’da, dişi çekildikten sonra götürüldüğü hastanelerde kanaması durdurulamayan Toprak Önkol (10), hayatını kaybetti. Babası Adem Önkol, uyarısına rağmen doktorun röntgen çekmeden dişi çektiğini ifade ederek, sorumlular hakkında şikayetçi oldu. İl Sağlık Müdürlüğü de konu ile ilgili idari soruşturma başlattı.
Özcan ARGİN-Gıyasettin TETİK DİYARBAKIR-Evde dişi kanayan Toprak Önkol, ailesinin ihbarı üzerine gelen ambulansla Dağkapı’daki Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada kanaması durdurulan Önkol, doktorun yönlendirmesi ve mutlaka röntgen çekilerek müdahale edilmesi gerektiği uyarısının ardından Ağız ve Diş Hastalıkları Hastanesi Bağlar Semt Polikliniği’ne götürüldü.
İddiaya göre, çocuk diş hekimi H.A., baba Adem Önkol’un uyarısına rağmen diş röntgeni çekmeden Toprak Önkol’un dişini çekti. Önkol’un yeniden başlayan kanaması durdurulamayınca, ambulansla önce özel bir hastaneye, buradan da Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edildi. Toprak Önkol burada doktorların tüm çabasına karşın hayatını kaybetti. Toprak Önkol’un cenazesi, Adli Tıp Kurumu’ndaki otopsi işlemlerinin ardından Bingöl’ün Genç ilçesine bağlı Yayla köyünde toprağa verildi.
‘KIZIMIN VEFATINDA KUSURLU BULUNAN HERKESTEN DAVACI VE ŞİKAYETÇİYİM’
Baba Adem Önkol, ifadesinde kızının hayatını kaybetmesinde kusurlu bulunan herkesten şikayetçi olduğunu belirterek, “19 Mart günü sabah 05.00 sıralarında kızım Toprak Önkol’un dişinde bir kanama meydana geldi. Kanama durmayınca ambulans çağırıp, 05.30 sıralarında Dağkapı’da bulunan hastaneye götürdük. Orada kızıma serum verildi ve kanama durdu. Buradaki doktor, bana konunun kendi alanı dışı olduğunu, çocuk diş doktorunun görmesi gerektiğini söyledi. Özellikle çocuğun diş röntgeninin çekilmeden müdahale edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Ben de kızımı alarak, Turgut Özal Bulvarı’ndaki Bağlar Semt Polikliniği’ne gittim. İsmini olay sebebiyle öğrendiğim çocuk diş doktoru H.A.’nın yanına gittim ve önceki doktorun diş röntgeni çekilmeden müdahale edilmemesi gerektiği bilgisini 3 kere üst üste söyledim. Doktor bana ‘Bana mesleğimi mi öğretiyorsun’ diyerek hiçbir işlem yapmadan, kızımın dişini çekti. Dişi çeker çekmez kızımın ağzından kan fışkırmaya başladı.
Kanı durdurmak için uğraştılar ancak durmadı. Daha sonra kızımı ambulans ile özel bir hastaneye götürdük. Ambulansta doktor H.A. da vardı. Özel hastanede kızıma müdahale ettiler ancak kan durmadı. Sonra tekrar ambulans ile Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne geldi. Doktor H.A. buraya da geldi, kızıma müdahale ettiler. Kızımın burada bilincini kaybettiğini öğrendim. Sonra ameliyathanede olan kızımın saat 18.00 sıralarında vefat etmiş olduğunu öğrendim. Doktor H.A. başta olmak üzere kızımın vefatında kusurlu bulunan herkesten davacı ve şikayetçiyim” dedi. (DHA)
2 kişiyi öldürüp, 3 kişiyi yaralayan sanıktan ‘Yapay zekayla aklımı okuyorlardı’ savunması
Tekirdağ’da platonik aşk beslediği Fatma Özdemir (27) ile birlikte çay içtiği arkadaşı Barkın Perçin’i (34) tabancıyla vurarak öldürüp, 1’i polis 3 kişiyi de yaralayan Eren Uzuner (35), “Yapay zekayla aklımı okuduklarını öğrendim. İçime attığım sözleri şarkıcılara sattıklarını öğrendim. Ben de artık psikolojik baskılara dayanamayarak bu olayı gerçekleştirdim” dedi.
Abdullah YALÇIN TEKİRDAĞ-Tekirdağ’da ev eşyaları satış mağazasında şoför olarak çalışan Eren Uzuner, 4 Ekim 2024 günü Süleymanpaşa ilçesi Hükümet Caddesi üzerinde aynı mağazadaki platonik aşk beslediği Fatma Özdemir’i, iş yeri yakınlarındaki çay ocağının önünde arkadaşı Barkın Perçin ile otururken gördü. Eren Uzuner, taburede oturan Özdemir ve Perçin’in yanlarına gidip, üzerinde taşıdığı tabancayla ateş etti. Özdemir ile Perçin, vücutlarına isabet eden kurşunlarla yaralandı. Uzuner, elindeki silahla geri döndüğü mağazada bu kez iş arkadaşları N.Ç.K. adlı kadın ile S.D.’yi vurup yaraladı. Eren Uzuner, daha sonra mağazaya ait sevkiyat aracına binip kaçtı. Uzuner, kaçarken aracını durduran polislerden birini yaraladı. Hastaneye kaldırılan yaralılar, Fatma Özdemir ile Barkın Perçin hayatlarını kaybetti.
Tutuklanan Eren Uzuner hakkında, ‘Kasten öldürme’ suçundan 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve ‘Kasten öldürmeye teşebbüs’ suçlarından dava açıldı.
Uzuner’in yargılanması bugün Tekirdağ 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Duruşmaya tutuklu sanık Eren Uzuner, SEGBİS ile bağlanırken, duruşmada ölenlerin aileleri ile taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmada savunmasını yapan Uzuner, yapay zekayla aklının okunduğunu ve düşüncelerini önceden bilindiğini öne sürdü. Fatma Özdemir’e karşı bir şeyler hissettiğini söyleyen Eren Uzuner, “Daha sonra ona açıldım. Fatma’ya açıldıktan sonra onu çay ocağında görmeye başladım. Sonra sürekli benimle dalga geçmeye başladılar ve bunu neden yaptıklarını sorguladım. Yapay zekayla aklımı okuduklarını öğrendim. İçime attığım sözleri şarkıcılara sattıklarını öğrendim. Ben de artık psikolojik baskılara dayanamayarak bu olayı gerçekleştirdim” dedi.
Sanık Uzuner, kaçarken yaralanan polise kasıtlı olarak ateş etmediği, kaçarken kaza yaptığı sırada silahın ateş aldığını iddia etti. Duruşmada tanık olarak dinlenen polis memuru Ö.K., sanığın kendini doğrudan hedef alarak ateş ettiğini ve yüzünden yaralandığını anlattı. Eren Uzuner’in tabanca ile mağazada yaraladığı S.D. iye N.Ç.K. de sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını talep etti.
Fatma Özdemir’in kardeşi Selen Özdemir, Uzuner’in kardeşini daha önce tehdit ettiğini belirterek, en ağır cezayı almasını istediğini söyledi.
Ölen Barkın Perçin’in babası Mustafa Perçin de sanığın beyanlarını kabul etmediğini, ömür boyu ceza alması gerektiğini söyledi. Duruşma ertelendi.
Ailelerin avukatı Kamil Can Yavaş, duruşmanın ardından yaptığı açıklamada, sanığın olayı tasarlayarak gerçekleştirdiğini söyledi. Yavaş, “Herhangi bir pişmanlık duymadığını beyan etti. Bu sebeple biz avukatlar kadına karşı gerçekleştirilmiş bir cinayette sanığının en ağır şekilde cezalandırılması için gerekli tüm hukuki mücadelemizi vereceğiz. Umarım böyle bir olay bir daha yaşanmaz, bir kadın veya herhangi bir kişi bu şekilde öldürülmez” dedi. Avukat Fırat Eren Canpolat da sanığın olaydan pişmanlık duymadığını ve gerekli cezayı alması için sürecin takipçisi olacaklarını belirtti. (DHA)