Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Asayiş

Görevi başında öldürülen Dr. Furtun mezarı başında anıldı

Samsun Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Hastanesi’nde görevi başında uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden bir çocuk babası Dr. Kamil Furtun, ölümünün 6. yılında Asri Mezarlık’taki mezarı başında anıldı. Öldürülen doktorun eşi ve aynı zamandan Samsun Tabip Odası Başkanı olan Dr. Funda Furtun, “Maalesef şiddet, ölümlere rağmen durmadı. Bunun için birçok şeyin yapılması gerekiyor” dedi.


Dr. Kamil Furtun, 29 Mayıs 2015 tarihinde hastanede İsmail Koyun tarafından gerçekleştirilen silahlı saldırı sonucu ağır yaralanmış, aynı hastanede yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamamıştı. Doktor Kamil Furtun ölümünün 6. yılında mezarı başında dualarla anıldı.


Anma programında konuşan Dr. Funda Furtun, “Eşimin ölümünün 6. yılında onu mezarının başından özlemle anıyoruz. Bu yağmurlu günde gelen tüm dostlarıma teşekkür ediyorum. Çok yakın zaman zaten Ankara Hastanesi’nde doktor arkadaşımızı darp ettiler. Maalesef şiddet, ölümlere rağmen durmadı. Bunun için birçok şeyin yapılması gerekiyor. Öncelikle çıkarılan şiddet yasasının daha yaptırımı olan infaz yasası ile birlikte yapanın yanında kalmadığı bir yasa olması gerekiyor. Tabii, şiddet söylemleri hem sağlıkta şiddeti hem toplumsal şiddeti artıran bir şeydir” ifadelerini kullandı.

“Çok büyük yürekli bir insan, merhametli bir insan ve büyük bir doktordu”


Gazi Devlet Hastanesi’nde görev yaptığı sırada yaşadıkları hatıraları anlatan Acil Servis Doktoru Alaattin Taştan, “Kamil ağabeyle tuttuğum iki nöbetimi onun özelliğini belirtmek için anlatayım. Gece yarısı 03.00-04.00 civarı bileğinden fistül açılmış bir amca yanında yaşlı bir teyze ile birlikte fistülündeki kanama yüzünden panik olmuştu. Amca dedi ki ‘benim fistülüm Kâmil bey açmıştı. En ufak bir olayda bana haber ver demişti.’ Ben amcanın kanamasını durdurdum, serumunu taktım ve müşahedeye aldım. Kamil ağabeye haber verilecek bir durum yoktu aslında. Ancak amcayı kıramadım ve Kamil ağabeyi aradım. Ertesi sabah nöbeti, ameliyatı olmasını düşünmeme rağmen aradım. Dedi ki, ‘Alaattin, sen kontrolünü yap, müşahedene al.’ Kâmil ağabey sabah ezanıyla birlikte, gönlümüze vuran huzurla birlikte geldi. Acilin içinde birden parladı. Aynı parlamayı Kamil ağabeyi gören amca ve teyzede de gördüm. Kamil ağabey hastasına müdahale ettiğinde sadece şifasına sebep olmuyor. Ruhunda ve gönlünde de parlamaya sebep oluyor. Diğer bir hatıram ise gencecik bir delikanlı pompalı tüfekle göğsünden vurulmuştu, göğsü parçalanmıştı. Kalbine kadar gelmiş kurşun. Bu duruma kalp ve damar cerrahlarının müdahale etmesi gerekir. O günlerde kalp ve damar cerrahlarımız yoktu. Kâmil ağabey nöbetçi olmadığı halde çıkıp geldi. Genci ameliyat etti ve Kâmil ağabey ameliyattan yüzü gülerek çıktı. Ben o gün Kâmil ağabeyi sanki olaya değil de semaverde çay demlemişim de çağırmışım gibi geldi. Çok büyük yürekli bir insan, merhametli bir insan ve büyük bir doktordu. Bugün yağan yağmur bereket, aynı zamanda Kâmil ağabeyin vefatı dolayısıyla gökyüzünün ağlamasıdır. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun” diye konuştu.

“Kalbimizde değerli meslektaşımız olarak hep yaşayacaktır”


Türk Tabipler Birliği Genel Sekreteri Vedat Bulut da “Bu tamamıyla bütün kesimleri bir bilinç içerisinde ele alınması gereken bir konudur. Aileden başlar, yaygın eğitim, medya, diziler, filmler tüm şiddeti körükleyen yapılanmalardan uzak durmak gerekiyor. Topluca şiddeti önleyebiliriz. Bugün Finlandiya bunu başarabilmiş bir ülkedir. Suç oranı son derecek düşmüş, cezaevlerini kapatan bir ülkedir. Bizler ise yüzlerce cezaevini açma peşindeyiz. Bu toplumumuzun bir suç işleme yönünde artışı olduğunu gösterir. Sağlıktan şiddet meslektaşlarımızı aramızdan alan sağlık hizmetlerimizi engelleyen bir olgudur. Sağlıkta şiddet uygulayan o kişi sadece o hekime zarar vermiş olmuyor, aynı zamanda hekimin sağlık hizmeti sunacağı yüzlerce insana o hizmetin gitmesini engelliyor. Cezalar bununda yer alması lazım” şeklinde konuştu.
Anma programı konuşmaların ardından sona erdi.(iha)

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Asayiş

Elektronik kelepçeyi kırıp eski sevgilisini öldüren sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis istemi

Adana’da hakkındaki uzaklaştırma kararına rağmen elektronik kelepçeyi kırıp, kendisi ile barışmak istemeyen eski sevgilisi Bahar Torun’u (40) oğlunun yanında öldüren tutuklu sanık Burak Acar (41) hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istemiyle dava açıldı.

Neşet KARADAĞ
ADANA-Burak Acar, iddiaya göre, bir süre arkadaşlık yapıp kendisinden ayrılan güvenlik görevlisi 2 çocuk annesi Bahar Torun’a barışma teklifinde bulundu. Torun bu teklifi kabul etmeyince Acar, Torun’u bacağından silahla vurup yaraladı. Bahar Torun hastanede tedavi olup çıktıktan sonra izini kaybetmek için işten ayrılıp bir temizlik şirketinde çalışmaya başladı. Ancak, Burak Acar, Torun’un izini buldu ve barışma teklifini tekrarladı. Barışmayınca tehditler savurdu. Temizlik şirketindeki işinden de olan Bahar Torun kendisini devamlı tehdit eden Burak Acar hakkında savcılığa şikayette bulundu.

ELEKTRONİK KELEPÇE TAKILDI

Şikayet üzerine Acar hakkında uzaklaştırma kararı verilip elektronik kelepçe takıldı. Burak Acar, uzaklaştırma kararına uymayıp elektronik kelepçeyi de kırarak barışmak için 13 Ekim 2022’de Bahar Torun’un Yavuzlar Mahallesi’ndeki evine gitti. Torun’un olumsuz cevap vermesi üzerine ikili arasında sokak ortasında tartışma çıktı. Burak Acar, tabancayla, 11 yaşındaki oğlunun gözü önünde Torun’a ateş açtı. Omzuna ve sırtına isabet eden kurşunlarla ağır yaralanan Torun kanlar içinde yere yığılırken, Burak Acar ise olay yerinden kaçtı. Özel bir hastaneye kaldırılan Torun, müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

İDDİANAME KABUL EDİLDİ

Cinayet bürosu ekipleri tarafından cinayet şüphelisi Burak Acar, Seyhan ilçesi Tellidere Mahallesi’nde metruk bir evde yakalanıp sevk edildiği adliyede tutuklandı.

Savcı, Bahar Torun’un öldürülmesi ile ilgili soruşturmayı tamamlayarak iddianameyi hazırladı. Adana 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen iddianame, yapılan inceleme sonucunda kabul edildi. Savcı, tutuklu sanık Burak Acar hakkında ‘tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, ayrıca ‘kamu malına zarar verme (elektronik kelepçe)’ suçundan 4 yıl ve ‘ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma’ suçundan ise 3 yıl hapis cezaları ile cezalandırılmasını istedi. Tutuklu sanık Burak Acar, ilerleyen günlerde hakim karşısına çıkarak yargılanmaya başlayacak.(DHA)




Okumaya devam et

Asayiş

Başakşehir’de gölette boğulan Mısırlı iki kardeşin acı hikayesi

Başakşehir‘de 3 çocuk iddiaya göre güvenlik önlemi bulunmayan gölete girdi. Gölete giren 3 çocuktan, 11 ve 7 yaşlarındaki Mısır uyruklu 2 kardeş boğuldu. İhbar üzerine olay yerine gelen itfaiye ekipleri 2 çocuğun cansız bedenine ulaştı. Kardeşlerin babasının 9 yıl önce Mısır’daki bir trafik kazasında hayatını kaybettiği öğrenildi. Annenin çocuklarını suda çırpındıkları sırada kurtarmak için suya atladığı ancak başarılı olamadığı öğrenildi.

 Kübra SONKAYA-Fırat ALKIZ
İSTANBUL-Mısır uyruklu olduğu öğrenilen 3 çocuk, dün akşam saat 19.00 sıralarında Kayabaşı Mahallesi 24. Bölge’deki gölete girdi. Çocuklardan biri sudan kendi çabalarıyla çıkarken 2 çocuk gölette çırpınırken gözden kayboldu. İki arkadaşı için yardım isteyen çocuğun ihbarı üzerine olay yerine, AFAD, polis, sağlık ve itfaiye ekipleri sevk edildi. İBB’ye bağlı Su Altı Arama Kurtarma (İSAK) ekiplerinin de katıldığı çalışma sonrası 2 çocuğun cansız bedenine ulaşıldı. Çocukların cenazeleri Adli Tıp Kurum Morgu’na kaldırıldı.

“AĞABEYİ KARDEŞİNİ KURTARMAK İÇİN SUYA ATLAMIŞ”

Gölette boğulan iki kardeşin 11 yaşındaki Basel Ahmed Muhammed ile 7 yaşındaki Fares Ahmed Muhammed olduğu tespit edildi. Anneleri Mai Abdelmohsin ile 6 yıldır İstanbul’da yaşadığı öğrenilen iki kardeşin babalarının 9 yıl önce Mısır’da bir trafik kazasında öldüğü öğrenildi.

Mısırlı ailenin komşusu Mehmet Aydın, çocukların girdiği gölet etrafında hiçbir güvenlik önlemi olmadığını iddia ederek, “Bir yapay gölet vardı orada çocuklar suya giriyorlar. Küçüğü girdiği zaman büyüğü de onu kurtarmak için giriyor, çırpınıyor. Dibi bataklık olduğu için ikisi de orada rahmetli oluyor.Ortada biraz derin yer vardı. Orada ikisi de birbirine sarılmış olarak rahmetli oluyorlar. Gölete girmek yasak, dibinde çamur var balçık var. Hayvanlar su içiyor oradan. Onun için yetkililerin bir an önce kapatmaları lazım. Biz orada bulunduğumuz süre içinde çocukları oraya sokmuyorduk. Nasıl olduysa dalgınlıkla çocuklar gitmişler. Kendimiz alıyorduk göndermiyorduk, geçen sene yapay göle bahçe yaptık, hobi bahçeleri. Çocukları göndermiyorduk oraya. Bu da işte Allah’ın takdiri mi ihmalkarlık mı küçük giriyor, büyük de onu kurtarmak için giriyor.” dedi.

“BABALARI RAHMETLİ OLMUŞ TRAFİK KAZASINDA”

Komşu Aydın, “Zaten babaları da rahmetli olmuştu trafik kazasında. Biz elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyorduk. Kadının elbiselerini falan getirdik, o da atlıyor suya kurtarmak için. Yani onlar önlem almak için haber verdi kendi konsolosluklarına. Mısırlı kendileri. Zaten babası rahmetli olmuştu. Annesi de İngilizce öğretmeniydi orada.” dedi. İki kardeşin cenazesinin defin işlemleri için Adli Tıp Kurumu’ndan teslim alınması bekleniyor. Hayatını kaybeden 2 çocuğun cenazesinin defin işlemleri için Adli Tıp Kurumu’ndan sevki bekleniyor.(DHA)

Okumaya devam et

Asayiş

FETÖ elebaşının yeğenine 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla tahliye kararı

Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fethullah Gülen’in yeğeni Selman Gülen ve eşi Nur Gülen’inde aralarında bulunduğu 4 sanığın “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan yargılandığı davada mahkeme sanıklara ayrı ayrı 6 yıl 3 ay hapis cezasına hükmetti. Heyet, Selman Gülen’in tutukluluğunda geçirdiği süreyi göz önüne alarak tahliyesine karar verdi.

MİKAİL BIYIKLI
İSTANBUL-İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Selman Gülen tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Sanık avukatları da duruşma salonunda hazır bulundu.

4 SANIĞA AYRI AYRI 6 YIL HAPİS CEZASI

Söz verilen sanık avukatları müvekkillerinin beraatine karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, sanıklar Selman Gülen, Nur Gülen, Bekir Öztürk ve Mine Öztürk’ü “Silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan ayrı ayrı 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına karar verdi.

GÜLEN’İN TAHLİYESİNE KARAR VERİLDİ

Sanık Selman Gülen’in tutuklulukta geçirdiği süreyi dikkate alarak yurt dışı çıkış yasağı ve bulunduğu ili terk etmeme şeklinde adli kontrol şartıyla tahliyesine karar veren heyet, diğer sanıklar hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin devamına hükmetti.

İDDİANAME

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, haklarında “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan yakalama kararı bulunan sanıklar Nur Gülen, Bekir Öztürk ve Mine Öztürk’ün, adres kayıtlarının İzmir’de bulunmasına rağmen Sancaktepe’deki gaybubet adı verilen evde saklandıklarının tespit edildiği anlatıldı. İddianamede, sanıkların kaldıkları adreslerde farklı isimlerde tanındıkları, çevreleriyle irtibat kurmamaya özen gösterdikleri, GSM hattı üzerinden iletişim kurmadıkları, örgüt mensupları ile de internet tabanlı bir uygulamadan iletişim sağladıkları, aldıkları bu tedbirler sayesinde 2017 yılından beri yakalanamadıkları belirtildi. İddianamede, Selman Gülen’in 2018 yılında İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucu “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan hapse mahkum edildiği, cezasının infaz edilmesinin ardından 7 Haziran 2022’de de cezaevinden tahliye edildiği hatırlatıldı. Tahliyesinden bu zamana kadar herhangi bir adres kaydı bulunmayan Selman Gülen’in, elde edilen bilgiler sonucunda Sancaktepe’deki adrese saklandığının belirlendiği aktarılan iddianamede, sanığın tahliyesinin ardından topluma karışmadığı, örgüt yöneticilerinin talimatları doğrultusunda gaybubet adı verilen evde kalmaya devam ettiği, yaşamsal faaliyetlerini karşılayacak ekonomik gelirleri sağlayıcı bir işte çalışmadığı aktarıldı. İddianamede, Selman Gülen’in saklandığı evde yapılan aramada bulunan 14 bin 500 dolar, 850 avro ve 500 kron para miktarı gözetildiğinde, sanığın örgüt mensupları aracılığıyla yurt dışından yasa dışı yollarla örgüt tarafından gönderilen paralarla geçimini sağladığına dair tespitlerin yerinde olduğu belirtildi. Selman Gülen’in adına kayıtlı telefon kullanmayarak tedbir uygulamaya devam ettiği belirtilen iddianamede, örgüt üyeliği suçundan arandığını bildiği kişilere yardımda bulunduğu kaydedildi. İddianamede, örgüt ile olan bağını koparmayan ve tam bir gizlilik ve sadakat içerisinde tutum sergileyen sanığın, örgütün gizlilik talimatları ile hareket etmeye devam ettiği, kendi iradesini örgüt yöneticilerinin iradesine rızaen teslim ettiği değerlendirmesinde bulunuldu.

İddianamede, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında tanık olarak ifadesine başvurulan G.E.T’nin, “Mine Öztürk, Yeni Oluşum Vakfı Yönetim Kurulu’nda bulunmaktaydı. Bu şahıs da benim ‘mütevelli’ olarak bildiğim kişilerdendir. FETÖ yapılanması içerisinde hiyerarşik bir konumu yoktu. ‘Halk tabakası’ olarak bildiğim kısmındaydı. Bu şahsın kızı olan Nur Öztürk isimli şahsın Fetullah Gülen’in yeğeni olan Selman Gülen ile evlendiğini biliyorum.” şeklinde ifadesine yer verildi. Sanık Nur Gülen’in örgütün sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptığı kaydedilen iddianamede, sanığın örgüt yöneticilerinin talimatları ile bankacılık finansal işlemleri gerçekleştirdiği, örgüte ait basın yayın organlarına düzenli abonelik ödemeleri yaptığı, hakkında yakalama emri olduğunu bilmesine rağmen ifade vermeyi tercih etmediği ifade edildi. İddianamede, sanık Nur Gülen’in de cep telefonu kullanmadığı, kendi adı ile resmi işlemler gerçekleştirmediği, yaşamsal faaliyetlerini karşılayacak ekonomik gelir sağlayıcı bir işte çalışmadığı, tam bir gizlilik ve sadakat içerisinde tutum sergilediği, örgütün gizlilik talimatları ile hareket etmeye devam ettiği vurgulandı

Sanık Bekir Öztürk’ün Bank Asya’da hesabının bulunduğu aktarılan iddianamede, FETÖ ile iltisaklı yayınlar yapan bir firmaya 2015-2016 yıllarında düzenli ödemeler yaptığı, Kimse Yok Mu isimli kuruluşa para gönderdiği, kullandığı GSM hattı ile örgütün tepe yöneticileri ile çok sayıda görüşmesinin tespit edildiği belirtildi. Sanık Mine Öztürk’ün ise tanık beyanına göre örgütün mütevelli olarak adlandırdığı yapılanma içerisinde faaliyet yürüttüğü, örgütün sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptığı aktarıldı. İddianamede, sanıkların örgütün “gaybubet evi” olarak adlandırdığı kira sözleşmesi başkası tarafından yapılmış bir evde birlikte kaldıkları, kendilerini çevrelerinde yaşayanlara farklı isimlerle tanıttıkları, yakalanmamak amacıyla tedbir alarak market alışverişini dahi internet tabanlı market uygulamaları üzerinden yaptıkları belirtildi.

SANIKLARA 15 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ

İddianamede, tutuklu sanıklar Selman Gülen, Nur Gülen ile tutuksuz sanıklar Bekir Öztürk ve Mine Öztürk’ün “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7 yıl 6’şar aydan 15’er yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep ediliyordu.

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.