Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Sağlık

İdrar kaçırmanın tedavisi mümkün

Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Gürkan Özkan, özellikle bayanlarda yaşam kalitesini düşüren ve onları sosyal hayattan koparan ‘idrar kaçırma’ sorununun tedavisinin olduğunu söyledi.


İdrar tutamamanın bir anlamda kaçırmanın sosyal olarak geri çekilmelerine neden olduğunu ve oluşturduğu sorunların kişide depresyona yol açtığını belirten Büyük Anadolu Hastaneleri Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Gürkan Özkan, “İdrar kaçırma her türlü kontrol edilemeyen ve istenmeyen idrar tutamama durumudur. Bu durum düzenli olarak tekrarlanıyor ise tıbbi bir sorun olarak kabul edilir. Kadınlar, erkeklere göre idrar kaçırma sorunlarından daha fazla şikâyetçi olurlar. Fakat bu durumdan çekinen kişiler tedavi yöntemlerine başvurmadan kulaktan dolma bilgiler ile tedavi yöntemi ararlar. Bu da zamanlar olarak uzun sürece yayılıyor. Şunu ifade etmek isterim ki bizlere 15-20 yılı aşkın bu sorunu çeken fakat korkudan ya da çekindiğinden ötürü doktora başvurmayan kişiler var. Hapşırdığında, öksürdüğünde hatta ağır kaldırdığında idrarını tutamıyorlar. Birçok hasta doktorlarıyla idrar kaçırma durumunu konuşmaktan rahatsızlık duydukları için tedavisiz kalmaktadır. Bu da kişinin hem sosyal hem de iş hayatını olumsuz etkilemekte psikolojik olarak da sağlık sorunlarına yol açmaktadır” dedi.


“Keşke dememek için doktorunuza başvurun” uyarısında bulunan Dr. Özkan, “İdrar kaçırma sıklıkla meydana geliyor veya hayat kalitesini etkiliyorsa mutlaka bir uzman doktora görünmek ve tıbbi tedavi önerileri almak oldukça çok önemlidir. Hastaların çoğunda idrar kaçırma farklı tedavi seçenekleri ile tedavi edilebilmektedir. Tedavi seçenekleri arasında pelvik taban kaslarının kuvvetlendirilmesi, ilaç tedavileri veya cerrahi tedaviler olmak üzere farklı tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Doktorunuzla birlikte sizin için en iyi olan tedavi yöntemini konuşabilir, bu sağlık sorunundan kesin olarak kurtulabilirsiniz. Özellikle cerrahi tedavi konusunda da korkmalarına gerek yok idrar kanalı tedavisinde bir günlük hasta yatışı ertesi gün taburcu edilmesiyle sağlığınıza kavuşabilirsiniz. Öyle ki bize gelen hastalarımızda uzun süredir bu sağlık sorununu yaşayanlar keşke bu kadar beklemeden gelseymişiz diyerek serzenişte bulunuyorlar. Sizde keşke demeden mutlaka tedavinizi yaptırın” diyerek sözlerine son verdi.

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Sağlık

Sağlık Bakanlığı: Erdoğan Arıkan’ın bilinci açık, tedavisi devam ediyor

Sağlık Bakanlığı, Ankara Keçiörengücü-Sakaryaspor maçının anlatımı sırasında kalp krizi geçiren TRT spikeri Erdoğan Arıkan’ın sağlık durumuna ilişkin, “Erdoğan Arıkan’ın bilinci açık olup, tedavisi Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde devam etmektedir” açıklamasını yaptı.

Ruken KADIOĞL
ANKARA-Dün akşam saatlerinde, TRT spikeri Erdoğan Arıkan, 1’inci Lig’in 20’nci haftasında Ankara Keçiörengücü’nün sahasında Sakaryaspor’u konuk ettiği maçı anlattığı yayın sırasında kalp krizi geçirmiş ve Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Sağlık Bakanlığıtedavi altına alınan Arıkan’ın sağlık durumuna ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, “Dün akşam saatlerinde kalp krizi geçirerek hastaneye kaldırılan spor spikeri Erdoğan Arıkan’ın bilinci açık olup, tedavisi Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde devam etmektedir” denildi. (DHA)

Okumaya devam et

Sağlık

Türk Obezite Cerrahisi Vakfı Başkanı Banlı: Toplumun 3’te 1’i obez

Türk istiyor. O yüzden ilkokuldan, ortaokuldan itibaren dengeli ve sağlıklı beslenmeyi ve hareketi hayata sokmak lazım” dedi.

Samed Aydın SUN
KAYSERİ-Türk Obezite Cerrahisi Vakfı Başkanı Prof. Dr. Oktay Banlı, Kayseri’de 5’incisi düzenlenen Obezite Tanı ve Tedavisinde Multidisipliner Yaklaşım Sempozyumu’na katılmak için geldiği kentte DHA’ya özel açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin obezitede Avrupa’nın zirvesinde yer aldığını söyleyen Banlı, dikkat edilmediği takdirde obezitenin ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtti.

‘OBEZ OLMAMAK HER ŞEYDEN ÖNCE ÇOK ÖNEMLİ’

Obezite ile mücadele de iyi beslenmenin önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Oktay Banlı, “Obezite çok güncel bir konu. Toplumun 3’te 1’i obez. 3 kişiden 1’si obez ve herkes de kilo vermek istiyor. Bunun için ameliyatlar, ameliyat dışı metotlar ve bununla ne yaparsanız sonuçları çok ciddi bir haber değeri oluyor. Komplikasyonları haber değeri oluyor. Bütün iş şu; obez olmamak her şeyden önce çok önemli. O yüzden ilkokuldan, ortaokuldan itibaren dengeli ve sağlıklı beslenmeyi ve hareketi hayata sokmak lazım. Obez olduktan sonra da yandaş hastalıklar gelişmeden, ciddi diyabet, uyku apnesi, hipertansiyon, diz ağrıları, bel ağrıları ve psikososyal sorunları yaşamadan bunun önünü almak, tedavi etmek lazım” diye konuştu.

‘OBEZLER, NORMAL İNSANLARDAN 12-13 YIL DAHA AZ YAŞIYORLAR’

Doğru hastaya yapılan ameliyatların hayat kurtarıcı olduğunu belirten Prof. Dr. Banlı, “Obezler, normal insanlardan 12-13 yıl daha az yaşıyorlar. Yaşadıkları hayat da çok kaliteli bir hayat değil. Bu insanlara obezite cerrahisi, bu hastalıklardan kurtulma, daha kaliteli, daha sağlıklı bir hayat sunabilir. O yüzden güvenli bir şekilde yapılan, doğru bir şekilde yapılan, doğru hastaya yapılan obezite cerrahisi hem hayat kurtarıcı hem hayat kalitesini çok artıran bir işlem. Bu ameliyatlar ülkemizde 100 bine yaklaştı. Yılda 100 bine yakın ameliyat yapılıyor. Bu ameliyatların güvenli yapılmasını sağlamak için buradayız. Eğitim almış cerrahların bu ameliyatı yapması için buradayız. Hastanın başına ameliyat sonrası bir problem geldiği zaman, o hastanenin bütün bu komplikasyonları baş edebilecek donanıma sahip olması gerektiğini düşünüyoruz. Bunu sağlamak için buradayız” dedi.

‘BİLİM KURULU OLUŞMASI İÇİN BAKANLIĞA BİR ÖNERİMİZ OLDU’

Prof. Dr. Oktay Banlı, “Buna ait yönetmelik, genelgeler, çalışmalar ediyor. Bakanlık da bizle yakın temas halinde. Dernekler ve vakıf olarak bu çalışmaların içinde bulunuyoruz. Amacımız, güvenli obezite cerrahisi yapmak. Olması gereken hastaların ameliyat olmasını sağlamak. İyi hastanelerde ve eğitim almış cerrahlar tarafından bu ameliyatın yapılmasını sağlamak istiyoruz. Bütün çabamız, amacımız bu. Bu konuda regülasyonu yapabilecek, ameliyatları düzenleyecek, merkezleri denetleyecek, karar verecek, yetkileri olacak, sorumlulukları olacak bir bilim kurulu oluşması için bakanlığa bir önerimiz oldu. Olumlu karşılandı. Zaman içerisinde böyle bir kurul olacaktır diye düşünüyorum. Benzeri çünkü transaminasyon için yapılmıştı. Bir bilim kurulu oluşmuştu. Türkiye’de gerçekten nakiller bir disiplin içinde yapılıyor. Aynı disiplinin obezite ameliyatları için de yapılmasını düşünüyoruz. Bunun koşullarının nasıl sağlayacağını, nasıl yapılacağını da bir bilim kurulu oluşturarak, yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Önerilerimizi sunduk. Şu an yetki, sorumluluk ve adayları seçmek bakanlığımızın kararında” diye konuştu. (DHA)

Okumaya devam et

Sağlık

‘Bitkisel çaylar, ilaçların etkisini azaltıyor’

Konya’da Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Durmuş Ali Aslanlar, insanların kış aylarında üst solunum yolu hastalıklarından korunmak için bitki çayı ve ilaçlarını birlikte tükettiğini ancak bu gibi durumlarda ilacın etkisinin azaldığını belirtti. Aslanlar, “İlaç kullanan vatandaşlarımız için bitkisel çay kullanmak çok masum bir şey değil. Bitkisel çaylar, bu ilaçlarla etkileştiği için ilacın etkisini azaltabiliyor. Tedavinin etkinliğini azaltabiliyor veya ilacın yan etkisini arttırabiliyor. Bu da değişik problemlere, insan sağlığında zararlı durumlara yol açabiliyor” dedi.

Salih BÜYÜKSAMANCI
KONYA-Kış aylarının gelmesiyle birlikte soğuk algınlığı, nezle ve grip gibi hastalıklar sıklıkla görülüyor. Bu hastalıklardan doğal yollarla korunmak ve bağışıklık sistemini güçlendirmek isteyenler şifayı, bitki çaylarında arıyor. En çok tercih edilenler ıhlamur, ada çayı, rezene, yeşil çay, biberiye, zencefil, zerdeçal ve tarçın. Ancak bu bitkilerin nasıl ve ne oranda tüketilmesi gerektiği de önemli.

NEÜ Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Durmuş Ali Aslanlar, günde iki fincandan fazla bitki çayı içilmemesi gerektiğini söyledi. Aslanlar, “Geleneksel olarak vatandaşlarımız bitkisel çayları özellikle hastalıklardan korunmak amacıyla kullanılmakta. Bu çaylara en çok kış aylarında rağbet gösteriliyor. Örneğin; ıhlamur, ada çayı, nane, kekik ve melisa çayları gibi çeşit bulunuyor. Bu çaylar demlenerek veya kaynatılarak kullanılabiliyor. Hangi çayın demlenerek, hangi çayın kaynatılarak kullanıldığı çok önemli. Çünkü bir çay demlenmesi gerekirken kaynatırsanız etkileri azalabilir. Buna dikkat etmek gerekiyor.

Bitkisel çayları genelde yemeklerden birkaç saat önce ve birkaç saat sonra kullanmalıyız. Mide rahatsızlığımız varsa, sindirim sistemi problemimiz varsa, yemeklerden hemen sonra kullanabiliriz. Bu bitkisel çayları uyku için kullanıyorsak yatmadan birkaç saat önce de bu bitkisel çayları kullanabiliriz. Bir günde iki fincandan fazla bitkisel çay kullanılmamalı. Belki 3’üncü fincan, ama 3’üncü fincandan sonra kesinlikle kullanılmamalı.” diye konuştu.

‘DOĞAL OLDUĞU İÇİN ZARARSIZ OLDUĞU DÜŞÜNÜLÜYOR’ 

Dr. Aslanlar, “Vatandaşımız bu çayların doğal olduğu için zararsız olduğunu düşünüyor. Böyle bir şey yok. Tabii bunlarda ilaç gibi zararlı yan etkileri olabiliyor. İnsanlar, ‘Bu çayları her hastalıkta kullanabilirim, bu çaylar her derde deva’ diye düşünüyor. Her hastalıkta, tüm çaylar doktora danışmadan kesinlikle kullanılmamalı. Bir de sosyal medyadan, komşumuzdan, akrabamızdan tavsiyeler üzerine bitkisel çaylar kullanılabiliyor. Tehlikeli durumlar oluşturabilir” dedi. (DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.