Terörden arananlar listesinde kırmızı kategoride yer alan ve PKK elebaşlarından Murat Karayılan’ın sağ kolu olan Özgür Gabar kod aldı terörist Fırat Şişman, itiraflarda bulunarak, “Bütün arkadaşlarım kendileri için, aileleri için, yeni ve anlamlı bir hayata başlamak için kalan hayatlarını devam ettirebilme düşüncesi içerisinde bulunmalıdırlar” dedi.
Şırnak’ın Bestler-Dereler Domuz Dağı bölgesinde 8 Nisan’da gerçekleştirilen Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanlığınca devam eden operasyonda, Jandarma Komando, Jandarma Özel Harekat ve Polis Özel Harekat birlikleri PKK terör örgütü liderlerinden Murat Karayılan’ın “Manevi oğlum” dediği kırmızı bülten ile aranan sözde Botan saha sorumlusu Özgür Gabar kod adlı Fırat Şişman ağır yaralı olarak ele geçirildi. 7 kurşun yarası olduğu tespit edilen Şişman’a ilk müdahale güvenlik birimlerince olay yerinde yapıldı. Aşırı kan kaybeden Şişman’a jandarma personelinden alınan 2 ünite kan verildi. Şişman, helikopter ile Şırnak Şehit Tümgeneral Aydoğan Aydın hastanesinde kaldırılarak 1 buçuk ay süren tedavi sürecinde devletin göstermiş olduğu şefkatten etkilenerek itiraflarda bulundu.
Uzun yıllardır yürütülen savaş ortamının halka ekonomik ve sosyal olarak büyük kayıplar yaşattığını, örgüt mensuplarının artık hiçbir kaygıya düşmeden gelip teslim olmaları gerektiğini vurgulayan Şişman, “Uzun yıllardır yürütülen savaş tüm arkadaşları yordu, yıprattı. Halka büyük zararlar verdi. Halkın büyük acılar yaşamasına yol açtı. Özellikle bu işin içerisinde olup bu işin içerisinde büyük zorluklar yaşayan insanlar bu işin gerçekliğini daha iyi görmekteler. Doğruyla yanlışı görüp ona göre hareket etmeleri bu ülkenin bu insanın bu ülkede yaşayan insanların yararına olacağını düşünüyorum. Arkadaşların bu konuda hiçbir kaygıya ve farklı yaklaşıma girmeden acaba biz örgütten ayrılırsak ya da ailelerimize dönersek, şehirlerimize köylerimize dönersek devletin bize yaklaşımları olumsuz mu olur. Ondan sonra zulüm mü eder, işkencemi yapar kaygılarını yaşamadan cesaretlice kendileri için verecekleri kararla gelebilmelidirler. insanlar yani aileleri ile buluşma düşüncesinde olmasına rağmen gelme cesaretinde bulunamıyorlardı. Farklı yeni bir hayata başlama düşüncesinde olmalarına rağmen yine gelme cesaretinde bulunamıyorlardı” ifadelerini kullandı.
Bunun en bariz örneğinin kendisi olduğunu, örgüt mensuplarının artık diğer güçlerin oyunlarına gelmeden iyi bir bilinç ve anlayış düzeyi ile dönmeleri gerektiğini dile getiren Şişman, “Hepimiz bu ülkenin evlatlarıyız, her birimiz bu ülkeye sahip çıkma ve bu ülkenin geleceğini düşünmek zorunda olmaktadır. Dış emperyalist güçlerin ve diğer farklı güçlerin oyunlarına gelmeden bin yıllık tarihi geçmişimizi düşünerek, daha önceki oyunları boşa çıkardığımız gibi şimdi de var olan oyunları boşa çıkarabilecek bilinç, anlayış ve erdemlikte olduğumuzu düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“Bütün arkadaşlarım kendileri için, aileleri için, yeni ve anlamlı bir hayata başlamak için kalan hayatlarını devam ettirebilme düşüncesi içerisinde bulunmalıdırlar”
Şimdiye kadar başkaları için yapılan fedakarlıkları ve çekilen büyük zorlukların bir kenara bırakarak bütün teröristlerin ailelerine dönmelerini, yeni ve anlamlı bir hayata başlamak için bir fırsatlarının olduğunu dile getiren Fırat Şişman, “Tüm arkadaşlara çağrım şimdiye kadar örgüt içerisinde yaşanan ve var olan zorlukları sizlerde en az benim kadar biliyorsunuzdur. Ve yaşayarak bizzat öğrendiniz. Şimdiye kadar başkaları için yapılan fedakârlıkları, çekilen büyük zorlukları bir kenara koyarak bundan sonra bütün arkadaşlarım kendileri için, aileleri için, yeni ve anlamlı bir hayata başlamak için kalan hayatlarını devam ettirebilme düşüncesi içerisinde bulunmalıdırlar. Bundan sonra en azından yeni ve anlamlı bir hayata başlamak için haliyle arkadaşlar kendileri için doğru olan kararı verebilme cesaretinde bulunmalıdırlar. Belki arkadaşlar örgütün çekirdek kadrosunu eleştirme cesaretinde bulunmayabilirler. Fakat her arkadaş doğru ile yanlışı birbirinden ayırabilecek bilinçle olduğuna inanıyorum. Çünkü arkadaşlar uzun yıllardır örgüt içerisinde son gelmeyen, bitmeyen amansız bir savaş içerisindeler” açıklamasını kaydetti.
“Sonuç itibariyle 25 yıldır örgüt ortamında kaldığım zamanın benim için hiçbir faydası olmadığını gördüm”
Şişman, “Kim ne diyecek, kim nasıl değerlendirme yapacak kaygısına girmeden daha bilinçlice hareket edilebilmelidir. Belki çoğu arkadaşta böyle bir kaygı olabilir. Acaba devlet bize nasıl yaklaşır, işkence mi yapar, hapse mi atar, ya da örgütün arkadaşlar içerisinde oluşturmuş olduğu farklı algılara ve değerlendirmeler göre yaklaşım içerisinde olunmamalı. Kendim de yani böylesi bir ortama gelmeden önce devlete karşı olumsuz bende oluşmuş algılar vardı. Fakat ağır yaralı bir şekilde ele geçtikten sonra her anlamıyla devletin bana karşı olumlu yaklaşımları oldu. Gördüğüm çok farklı durumlar oldu. Ama sonuç itibariyle 25 yıldır örgüt ortamında kaldığım zamanın benim için hiçbir faydası olmadığını gördüm. Ailem için hiçbir faydası olmadığını gördüm. Ülkedeki insanlar için bir faydasının olmadığını gördüm. Bütün arkadaşlar da benim gibi düşünüyor. Her arkadaş kafasında oluşmuş soru işaretlerini bir kenara koyarak kendileri için, aileleri için doğru olan sonuç ne ise ona göre cesaretlice gereken adımı atabilmeliler” şeklinde konuştu.
“Devletin her arkadaşın yeni bir hayata başlaması için kendilerine gereken bütün desteği vereceğine inanıyorum”
Kendisinin ağır yaralı olarak ele geçtikten sonra Devletin kendisine her anlamda olumlu yaklaşımlarının olduğunu, 25 yıldır örgütte kalmasının hiçbir anlam ifade etmediğin belirten Fırat Şişman, “Buradaki topraklar hepimize yetecek kadar var. Artık kinin, nefretin, bir kenara koyularak kardeşliğin, birlikteliğin, beraberliğin ve daha önceki 1000 yıllık kardeşlik duygularımızı, bağlarımızı, nasıl geliştireceğimize yönelik düşüncesi içerisinde olmalıyız. Ve her arkadaş gelme cesaretinde bulunursa devletin de bütün arkadaşları bir ana şefkatiyle kucaklayacağını düşünüyorum. Her arkadaşın yeni bir hayata başlaması için kendilerine gereken bütün desteği vereceğine inanıyorum. Dış güçlerin emellerini, oyunlarını boşa çıkarmak için daha bilinçlice bir yaklaşım içerisinde olunmalıdır. en kısa zamanda kendileri için doğru olan kararları verip ait oldukları topraklara, ortamlara ve aile ortamına gelebilmeliler” diyerek itiraflarını sonlandırdı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yaptığı açıklamaya göre; ülke genelinde göçmen kaçakçılığı organizatörleri ve düzensiz göçe yönelik düzenlenen denetimlerde 2’si yabancı uyruklu olmak üzere 446 düzensiz göçmen yakalandı.
AYHAN GONCA SAMSUN – İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya 15 göçmen kaçakçılığı organizatörü ve 412 bin 887 kişinin kimlik kontrolünün yapıldığı denetimlerde 446 düzensiz göçmen yakalandığını bildirdi.
Göç İdaresi Başkanlığı’nın koordinasyonunda; Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nca düzensiz göç ve göçmen kaçakçılarıyla yapılan mücadele çalışmaları kapsamında metruk yerler, umuma açık eğlence mekânları, tır garajları, terminaller, limanlar, toplu taşıma durak ve istasyonlarında 412 bin 887 kişinin kimlik kontrolü yapıldı.
Denetimlerde 28 bin 874 personel, 9 bin 155 ekip ile 5 bin 772 noktada; 4 bin 127 metruk bina, 7 bin 192 umuma açık yer, 477 terminal ve 2 bin 878 diğer yerler olmak üzere toplam 14 bin 674 yer kontrol edildi. Tespit edilen düzensiz göçmenlerin ülkelerine geri gönderilme işlemleri başlatıldı.
Bakan Yerlikaya, yapılan çalışmalardan dolayı valileri, kaymakamları ve denetimleri gerçekleştiren personeli tebrik ederken, “Türkiye; göç yönetiminde, insan hak ve hürriyetlerine saygılı, hukuk ve medeniyet değerlerine bağlı, kamu düzeni ve güvenliğinden asla taviz vermeden tüm dünyaya örnek bir model sunmaktadır. Göç konusunu; düzenli-düzensiz göç, uluslararası koruma, gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüş, göçmen kaçakçılığıyla mücadele ve sınır yönetimi gibi tüm boyutlarıyla ele alıyoruz.” dedi.
İsrail’in İran’a saldırısı Ankara’da en üst düzeyde değerlendirildi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak ve MİT Başkanı İbrahim Kalın konuyla ilgili toplandı
AYHAN GONCA HABER MERKEZİ – İsrail’in İran’a saldırısı Türkiye tarafından kınandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in uluslararası hukuku hiçe sayan apaçık bir provokasyona daha imza attığını belirtti. Erdoğan X hesabından yaptığı açıklamada, “Netanyahu yönetimi pervasız, saldırgan ve hukuk tanımaz eylemleriyle bölgemizi ve tüm dünyayı felakete sürükleme gayretinde” dedi. Erdoğan, uluslararası topluma da, küresel ve bölgesel istikrarı hedef alan “İsrail haydutluğu”na artık bir dur denilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak ve MİT Başkanı İbrahim Kalın ile biraraya gelen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’yi ilgilendiren tüm senaryolara karşı önlemlerin alındığına dikkat çekti. Hakan Fidan, dün akşam saatlerinde, “İsrail’in, bölgeyi istikrarsızlaştırmaya yönelik stratejisinden bir an evvel vazgeçmesi gerekmektedir.” dedi. İran’a yapılan saldırı ile dikkatlerin Gazze’den kaçırılmak istendiğine değinen Fidan, buna izin verilmemesi gerektiğinin önemini vurguladı. Fidan, ABD ve İran arasındaki nükleer görüşmelere de destek verirken, şöyle konuştu: “Ülkemizi ilgilendiren olası senaryolara göre gerekli tüm tedbirler alınmaktadır. İran, Irak, Ürdün ve ABD gibi pek çok ülkeyle temas halindeyiz.”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, İsrail saldırısı için “Türkiye’ye verilmiş sinsi bir mesaj” yorumunu yaparken, Türkiye’nin, İsrail’in hedefinde olduğuna dikkat çekti. Bahçeli, “Kriz ve kaos sarmalının nihai hedefi Türkiye’dir. İsrail’in terörist yönetimi ülkemizin görüş menzilini kapatmak, terörsüz Türkiye hedefini baltalamak, bölgemizi karanlığa mahkum etmek için her fırsattan istifade etmek peşindedir. Washington yönetimi, insanlığın yanında konumlanmalıdır” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Manisa’da İsrail saldırısını kınadı. Gelen davet üzerine 15 Haziran Pazar günü İstanbul’da Saadet Partisi’nin düzenleyeceği Filistin ile Dayanışma Mitingi’ne katılacağını söyleyen Özgür Özel, hükümetten de İsrail’e sert tepki vermesini istedi.
İsrail’in saldırılarının, İran’ın nükleer programıyla ilgili müzakerelerin yoğunlaştığı bir döneme getirildiğine işaret edilirken, Netanyahu hükümetinin herhangi bir meselenin diplomatik yollarla çözülmesini istemediği, bölgesel istikrarı ve küresel huzuru riske attığı vurgulandı. Edinilen bilgiye göre; 13 Haziran sabah saatlerinde İran’ın nükleer tesislerini ve üst düzey nükleer ve askeri yöneticilerini hedef alan saldırılarda, İran devlet medyası, ölü sayısının 70’in üzerinde olduğunu bildirdi. Saldırılarda İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami ve ülkenin askeri operasyon kararlarının alındığı ve koordine edildiği Hatam el-Anbiya Karargahı’nın komutanı Gülam Ali Reşid öldürüldü. Devrim Muhafızları Hava Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Amir Ali Hajizadeh’nin saldırılarda öldüğü doğrulandı.
İsrail’in saldırılarının ardından, İran’ın attığı balistik füzelerden biri Tel Aviv yakınlarındaki Rişon Lezion bölgesine isabet etti. İran; ABD, İngiltere ve Fransa’yı uyardı, İsrail’i savunmaya devam etmeleri halinde üslerini hedef alacaklarını kaydetti.
Artan trafik denetimleri sürücülere daha güvenli yollar sunuyor
KERİM KOÇ SAMSUN – Türkiye’deki trafik denetimlerinin sıklaşması, sürücüler için daha güvenli yolların oluşturulmasına katkı sağlıyor. Radarlar, drone destekli izlemeler ve sıklaştırılan hız kontrolleri, yollarda güvenliği artırmak için önemli bir rol oynuyor.
Son dönemde büyük şehirlerde yapılan trafik denetimlerinin sayısındaki artış, sürücüler için başta rahatsız edici gibi görünse de, uzmanlar bu uygulamaların trafik kazalarını ve can kayıplarını ciddi şekilde azalttığını belirtiyor. Özellikle dronelar ve yapay zekâ destekli radar sistemleri, hız limitlerini aşan sürücüleri anında tespit ederek güvenliğin sağlanmasında etkili oluyor.
Sosyal medya platformlarında yapılan paylaşımlar ve tepkiler, bazı sürücülerin bu denetimleri ceza odaklı bir yaklaşım olarak görmesine yol açsa da, emniyet yetkilileri yapılan kontrollerin kazaları önlemeyi hedeflediğini vurguluyor. Trafik kazalarının önüne geçmek, can güvenliğini sağlamak ve sürücülerin dikkatini yola vermek için yapılan bu denetimlerin, uzun vadede yollarda daha güvenli bir ortam oluşturduğu ifade ediliyor.
Radarların ve denetimlerin sıklığının artması, bazı sürücülerde stres oluşturabilirken, aynı zamanda bu uygulamalar, hız limitlerini aşan sürücülerin cezalandırılmasından öte, tüm yol kullanıcılarının güvenliğini gözeten bir denetim biçimi olarak öne çıkıyor. Ayrıca, hız limitlerindeki ani değişiklikler ve düşük hız uygulamaları, kazaların önlenmesi açısından hayati bir rol oynuyor. 90 km/saat olan hız limitinin 50 km/saat’e düşmesi gibi durumlar, sürücülerin dikkatini artırarak potansiyel kazaları engelliyor.
Emniyet yetkilileri, yapılan denetimlerin yalnızca cezai yaptırımları değil, aynı zamanda kazaların ve can kayıplarının önlenmesi amacı taşıdığını belirtiyor. Bu sayede sürücüler, daha dikkatli bir şekilde yola odaklanarak, hem kendi güvenliklerini hem de diğer yol kullanıcılarının güvenliğini sağlamış oluyor. Trafik denetimlerinin artırılması, sonunda daha güvenli, daha sorumlu bir trafik düzeninin oluşmasına katkı sağlıyor.