Havaların ısınmasıyla birlikte yaz aylarının vazgeçilmez aksesuarı olan güneş gözlükleri vitrin ve tezgahlardaki yerini aldı. Uzmanlar sahte güneş gözlüklerinin renk körlüğü ve katarakta neden olabileceğini belirterek vatandaşları uyardı.
Yaz mevsimi ile birlikte vatandaşların güneş gözlüğü kullanımı da artmaya başladı. Yaz aylarının vazgeçilmez aksesuarları arasında yer alan güneş gözlükleri vitrinlerdeki yerini aldı. Gözü güneş ışınlarının zararlı etkilerinden koruması için tercih edilen güneş gözlükleri, yanlış kullanım sonucu bazı sağlık sorunlarına neden olabiliyor. Son yıllarda internet satışlarında ucuz sahte gözlükler renk körlüğü ve katarakt oluşumuna neden olabileceğini kaydeden uzman optisyen Kahraman Özer, vatandaşların internet ortamında veya işportacılardan gözlük almaması gerektiğini söyledi. Özer, “Sahte güneş gözlükleri tezgah ve işportacılarda bulunur. Gözlük mağazalarında sahte güneş gözlükleri bulunmaz. Sağlık Bakanlığı onaylı ve sürekli denetlenen iş yerleri olduğu için sahte güneş gözlüğü satma gibi bir lüksü de olmaz optikçilerin. Sahte güneş gözlükleri kullananların renk körlüğüne kadar gittiğini görüyoruz. Erken yaşlarda katarakt hastalıkları başlıyor, katarakt genç yaşta tedavisi olmayıp 60’lı yaşlarda göze yapay mercek takılımıyla olurken renk körlüğünün tedavisi hiçbir şekilde yok. Gözlüklerin orijinal olup olmadığını sadece optikçiler bilir, sahte güneş gözlükleri 20 liradan başlarken orijinalleri ise 250 liradan başlıyor. Genelde sahte güneş gözlükleri bilinmedik internet sitelerinde satılıyor, yerel mağazalarda sahte güneş gözlüğü olmaz en azından karşında muhatap olacak biri var. Güneş gözlüğünü internette aldığın zaman karşında hiç kimse yok, sahte olduğunu fark edince geri gönderme servisi yapacak kimse de yok, o zaman sahte olduğu belli oluyor. Genelde polarize filtreli camlar en sağlıklı camlardır, çünkü bölgemizde güneş çok fazla olduğu için polarize kullanımı en iyisidir” dedi.
İlk yardım eğitimleriyle yüzbinlerce kişiye hayat kurtaran beceriler kazandıran Kızılay, Dünya İlk Yardım Günü’nde herkesi hayat kurtaran ilk yardım eğitimi almaya davet ediyor.
ABDULLAH GONCA – AYŞENUR ENGİN SAMSUN – Bu önemli günde Kızılay, ilk yardımın günlük yaşamın yanı sıra spor gibi fiziksel aktivitelerin yoğun olduğu alanlarda da kritik bir öneme sahip olduğunu vurguluyor.
Trafikte, evde, iş yerlerinde, spor programları ve okullarda her gün şahit olduğumuz onlarca kaza meydana gelebiliyor. Düşme ve çarpmalar, kesikler, kırıklar, kanama, yabancı cisimlerle boğulma veya tıkanma, suda boğulma, zehirlenme, yanıklar, elektrik çarpması ve ateşli silah yaralanmaları gibi kaza ve acil durumlarda ilk yardım bilmek ise hayat kurtarıyor. Tüm yaş gruplarını hedef alan 2024 Dünya İlk Yardım Günü’nün teması ise ilk yardım ve spor olarak belirlendi. Seçilen bu tema, ilk yardımın spor ortamlarındaki kritik rolünü vurguluyor.
Sporda İlk Yardım
İlk yardım, acil bir durum ya da kaza anında tıbbi yardım gelene kadar yapılan basit ama etkili müdahaleleri kapsar. Acil durumlar ve kazalarla günlük hayatta, çalışma ortamında veya spor yaparken karşılaşılabiliyor. İlk yardımı hayatın her alanına konumlandırmak için çalışan Kızılay, bu yıl Dünya İlk Yardım Günü dolayısıyla sporda ilk yardımın hayati rolüne dikkat çekti. Spor yaralanmaları aniden ortaya çıkabilir ve doğru bir ilk yardım müdahalesi ciddi sakatlıkların önlenmesine yardımcı olabilir.
Kişi kendini sağlıklı hissetse bile, parklarda ve spor salonlarında yapılan egzersizler sırasında burkulmalar, kırıklar, bayılmalar ve kalp krizi gibi acil durumlar yaşanabiliyor. Doğru zamanda yapılan ilk yardım müdahaleleri, spor yapanların sağlığı ve güvenliği açısından büyük önem taşıyor.
Kızılay’ın sunduğu ilk yardım eğitim programlarında, spor yaralanmalarına yönelik ilk yardım teknikleri de kapsamlı bir şekilde ele alınıyor. Bu eğitimler sayesinde bireyler, sadece gündelik hayatta değil, spor esnasında karşılaşabilecekleri acil durumlarda da bilinçli ve hızlı müdahalelerde bulunabilme kapasitesine ulaşıyor.
Antrenör Adaylarına İlk Yardım Eğitimi
İlk yardımın hayat kurtarıcı etkisini her zaman hatırlatan Kızılay, geliştirdiği eğitim modelleri, kitapçık, animasyon, eğitim filmleri gibi kaynak materyalleri ve uzman eğitmenleriyle bugüne kadar 475 bin 768 kişiye sertifikalı ilk yardım eğitimi, 933 bin 460 kişiye yüz yüze bilgilendirme eğitimleri verdi.
Türk Kızılay 22 ilde 29 İlk Yardım Eğitim Merkezi ile Futbol, Voleybol, Hentbol, Bisiklet, İzcilik, Tenis, Judo, Okçuluk başta olmak üzere birçok Federasyon bünyesindeki antrenör adaylarına da ilk yardım eğitimi veriyor.
Dünya İlk Yardım Günü’nün anlamı nedir?
Dünya İlk Yardım Günü, ilk yardım bilincini artırmak amacıyla Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu (IFRC) tarafından 2000 yılında ilan edilmiş olup, her yıl Eylül ayının ikinci cumartesi günü kutlanıyor. Bu özel günle insanların hayat kurtarıcı bilgi ve beceriler kazanmasını teşvik etmek ve ilk yardım farkındalığı oluşturmak amaçlanıyor. Ülkemizde ilk yardım uygulamalarını yaygınlaştırmak ve tüm bireyleri ilk yardım konusunda eğitmek amacıyla Kızılay da ilk yardım eğitimleri gerçekleştiriyor. Ayrıca Kızılay, Dünya İlk Yardım Günü’nde etkinlikler düzenleyerek ilk yardım konusunda bireylerin ve toplulukların daha bilinçli olmasını sağlamak için çalışıyor.(DHA)
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ömer Alyan, zayıflama uğruna vücudu aç bırakmanın beraberinde getirdiğini riskleri anlattı. Prof. Dr. Alyan, “Şokdiyet hayatınızı tehlikeye sokuyor. Bu tür diyet programlarının 1-2 haftalık sıkı gıda kısıtlaması ile yüzde 10-15 gibi kilo kaybına neden olabilir. Vücut dengesinin bozulması, kalp krizleri ve ciddi aritmiler şeklinde karşımıza çıkar” dedi.
İSTANBUL-Sahnede fenalaşan sanatçı Metin Arolat’ın 52 yaşında vefat etmesi üzerine, hızlı kilo kaybetme hayaliyle başlanan şok diyetlerini bir kez daha gündeme getirdi. Medipol Bahçelievler Hastanesi’nden Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ömer Alyan, aşırı kalori kısıtlamasına dayalı şok diyet programları, hızlı kilo kaybı için yaygın olarak uygulanan bir diyet stratejisi olduğunu söyledi. Prof. Dr. Alyan, “Bu tür diyet programları kilo vermede etkilidir. 1-2 haftalık sıkı gıda kısıtlaması yüzde 10-15 gibi kilo kaybına neden olabilir. Ancak kalp damar sistemi üzerine olumsuz etkilere neden olduğu deneysel çalışmalarda da gösterilmiştir” diye konuştu.
‘KALP KRİZLERİ VE CİDDİ ARİTMİLER ŞEKLİNDE KARŞIMIZA ÇIKAR’
Şok diyetin beraberinde getirdiği tehlikeleri sıralayan Prof. Dr. Alyan, “Total plazma volümünü azaltarak kanın damardaki akışkanlığını bozar. Anjiyotensin 2 ve fenilefrin gibi damarlarda spazm yapan maddelerin artışına neden olur. Bununla birlikte vücut için çok önemli olan sodyum, potasyum ve magnezyum gibi önemli tuzların azalmasına neden olabilir. Bu olumsuz etkilerinin klinik yansıması kalp krizleri ve ciddi aritmiler şeklinde karşımıza çıkar” ifadelerini kullandı.
‘ŞOK DİYET PROGRAMINDAN UZAK DURUN’
Aralıklı oruç ile sıkı diyet programlarının aynı olmadığını söyleyen Prof. Dr. Alyan, “Kalp fonksiyonları, kalori kısıtlamasının derecesine ve zamanlamasına bağlı olarak farklı şekillerde etkilenmektedir. Aslında aralıklı oruç, koroner arter hastalığı ve kalp yetmezliği gibi bilinen kalp hastalığı olan bireylerde kardiyovasküler olayların önlenmesi için bir tedavi seçeneği olarak önerilmiştir. Bunun tersine şok diyet programları kalp sağlığı için zararlıdır. Bu nedenle kalp damar hastalığı, kalp yetmezliği ve aritmi öyküsü olan bireylerin bu tür aşırı kalori kısıtlamasına dayalı şok diyet programlarında uzak durmaları önerilmektedir” dedi.(DHA)
‘Türkiye’de 5 milyon civarında insan, gıda takviyesi alıyor’
DÜNYA Sağlık Örgütü’nün maymun çiçeği hastalığı için küresel çapta alarm vermesiyle birlikte sağlıklı yaşam trendi yeniden gündeme geldi. Spor eğitmeni ve sosyal medya fenomeni Savaş Cebeci, “Dinç bir şekilde yaşamak isteyen 5 milyon Türk vatandaşının çözümü gıda takviyeleri oluyor” dedi. Cebeci, ABD’deki uzman organik ve biyokimya profesörleriyle birlikte geliştirdiği spor ve sağlıklı yaşam takviyeleri serisini tanıttı.
İSTANBUL-Kovid-19’dan sonra ivme kazanan sağlıklı yaşam trendi, Dünya Sağlık Örgütü’nün küresel acil durum çağrısı yaptığı maymun çiçeği hastalığıyla yeniden gündeme geldi. Dünya genelinde birçok kişi daha sağlıklı ve dirençli bir yaşam sürmek için takviye gıdalara başvururken, Türkiye’de yaklaşık 5 milyon civarında insan vitamin ve enerji ihtiyacını karşılayacak ürünlere yöneldiğini söyleyen Spor eğitmeni ve sosyal medya fenomeni Savaş Cebeci, “En çok satın alınan takviyelerde ise yüzde 98’lik oranla vitamin veya mineraller gelirken, yüzde 30’luk paya sahip olan spor takviyelerine de benzer şekilde rağbet gösterileceğine işaret ediyor. ABD’deki uzman organik ve biyokimya profesörleriyle birlikte X-AMP çatısı altında geliştirdiği spor ve sağlıklı yaşam gıda takviyeleri serisini tanıttı. X-AMP Kurucusu Savaş Cebeci, şunları söyledi:
“Sağlıklı yaşam ve spor takviyeleri, insanların eksik kalan besin, enerji ve vitamin ihtiyacının karşılanması için ideal bir çözüm sunuyor. Ben de formülasyonunu ABD’de, üretimini Türkiye’de gerçekleştirdiğim AMP serisi ile insanların hem spor performansını artırıyorum hem de genel sağlığı destekliyorum. Takviye gıdaların modern yaşamın getirdiği zorluklarla başa çıkmada ne denli önemli olduğunun altını çizen X-AMP Kurucusu Savaş Cebeci, “30 yıllık birikim ve tecrübemi bu ürünlere yansıtmak için büyük bir titizlikle çalıştım. Bu ürünlerin geliştirilme sürecinde, ABD’deki uzman ekiplerle işbirliği yaptım ve güncel bilimsel verilerden yararlandım. Bu sayede kullanıcılara en üst düzeyde fayda sağlayacak bir seri ortaya çıkarabildim. ‘Daha iyi bir sen’ mottosuyla çıktığım yolda, insanların daha sağlıklı beslenmesine yardımcı olurken, beslenmede eksik kalan kısımları karşılamaya yönelik çözümler sunuyorum. Spor ve günlük hayattaki performanslarını artırmaları için destekliyorum. Ürünlerimizi en uygun fiyat skalasında tutarak olabildiğince fazla insana erişmek için çabalıyorum. Böylece, kendime ülke ekonomimize de yardımcı olabileceğim bir kulvar yaratıyorum.”
‘BİLİMİN IŞIĞINDA AR-GE ÇALIŞMALARI YAPIYORUZ’
X-AMP Kurucusu Savaş Cebeci, yakın gelecekteki stratejisine dair de şunları bildirdi:
“Sürekli olarak bilimsel araştırmaların ışığında çalışıyor ve her zaman daha iyisini sunmayı hedefliyoruz. Markamız büyüdükçe, daha çok insanı sağlıklı yaşama teşvik etmek için özellikle çocuklara yönelik spor aktiviteleri düzenlemeyi hedefliyoruz. Bu sayede, genç yaşta sağlıklı yaşam bilincini aşılayarak, geleceğin sağlıklı nesillerini yetiştirmeye katkıda bulunmak istiyoruz. Bu doğrultuda, bilimin ışığında Ar-Ge çalışmaları yapıyor, benimsediğimiz yaklaşımla ürünlerimizin kalitesini ve etkinliğini sürekli olarak geliştiriyoruz.”(DHA)