Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Sağlık

Bayramda, sofradan “Doyumluk değil, tadımlık kalkın” uyarısı

Uzmanlar, Kurban Bayramı’nda sağlığımızdan olmamak adına sofradan “Doyumluk değil, tadımlık kalkın” uyarısında bulunuyor. Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Eylem Ezgi Fadıloğlu, “Bayramın uzun oluşuna bakarak et tüketimine fazla yüklenmeyin. Tüm besin gruplarından yeterli ve dengeli miktarda tüketerek sağlıklı bir bayram geçirin” dedi.


Kurban Bayramı süresince kırmızı et tüketiminin miktar ve sıklığının artmasından dolayı özellikle hipertansiyon, kalp, diyabet hastaları ve ülser, reflü, gastrit gibi mide problemleri yaşayan kişilerin dikkatli olması gerektiğini söyleyen Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğr. Üyesi Dr. Eylem Ezgi Fadıloğlu, doğru beslenme önerilerinde bulundu. Fadıloğlu, sağlıklı bir bayram geçirilmesi için etlerin kesilmesi, hazırlanması, saklanması, pişirilmesinde gıda güvenliğine uyulması, besin gruplarının dengeli seçiminde bilinçli davranılması ve porsiyon kontrolüne dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.

Et ile C vitamini içeren sebze ve salatalar tüketin

Dr. Eylem Ezgi Fadıloğlu, “Hayvansal protein bakımından zengin olan et, bireylerin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için gerekli olan elzem veya esansiyel aminoasitlerinin hepsini yapısında bulundurmaktadır. Kırmızı et; magnezyum, kalsiyum, çinko, A vitamini, tiamin, riboflavin, niasin, biotin, B6, B12, pantotenik asit gibi B grubu vitaminler açısından da zengin bir gıdadır. Et, C ve E vitaminini içermediğinden etin yanında C vitamininden zengin sebze veya salataların tüketilmesi oldukça faydalıdır. Bu şekilde farklı besin gruplarından faydalanıldığı gibi sebzelerde bulunan C vitamini sayesinde etteki demirin emilimi de artmış olur” dedi.

Mangalda pişirme için uyarı

Et yemeklerinde ilave yağ kullanımından kaçınılması gerektiğini ifade eden Fadıloğlu, “Etin kendi yağı ile kısık ateşte, uzun süre pişmesi sağlanmalı. Etlere haşlama, fırınlama veya pişirme yöntemleri uygulanmalı, mangalda ya da kızartılarak pişirilme esnasında etlerin yakmadan pişirilmesine dikkat edilmeli. Mangalda pişirme esnasında da et ve alev arasındaki mesafenin 15-20 cm olması gerekir. Bu şekilde yağın aleve damlaması sonucu oluşan ve polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH) denilen, her yaş grubu için risk oluşturan kanserojenik bileşiklerin oluşumu azaltılabilir” diyerek uyarıda bulundu.

“Bayram yemeklerini öğlen yiyin”

Güne hafif bir kahvaltı ile başlamayı ve sindirim problemlerini en aza indirmek için bayram yemeklerini öğle zamanı yemeği öneren Dr. Eylem Ezgi Fadıloğlu, “Tabağınızda sadece ete değil, etin yanında bulgur pilavı, sebze ve salatalara da yer verin. Böylece hem posa tüketiminizi artırmış hem de vitamin ve mineral yetersizliğini önlemiş olursunuz. Porsiyon kontrolüne önem vermeli ve bir öğünde fazla kaçırdıysanız diğer öğünlerde sebze ve meyve tüketerek dengelemeye çalışmalısınız. Kurbanlık hayvanların sakatatları da kalorisinin yüksek olması nedeniyle de kan yağlarını ve kolesterolü yükseltme riskinden dolayı dikkatli tüketilmeli” diye konuştu.

“Etleri buzdolabında bekletin”

Etlerin gıda güvenliğine uygun olarak soğuk zincir bozulmadan saklanması gerektiğini vurgulayan Ezgi Eylem Fadıloğlu, etlerin kesimden sonra 24 saat buzdolabında bekletildikten sonra tüketilmesi gerektiğini hatırlattı. Fedıloğlu, sağlıklı bir bayram geçirmek için şu önerilerde bulundu:
“Bayramda, fiziksel hareketinizi mutlaka artırın. Gün içinde en az yarım saat yürüyüş yapmaya çalışın ya da ev içindeki hareketliliğinizi artırarak aldığınız fazla enerjiyi vücudunuzdan atmaya çalışın. Sindirim sisteminizi rahatlatmak, bozulan bağırsak hareketlerinizi düzenlemek adına bağırsaklarda su tutulumuna neden olan aşırı çay kahve tüketimi yerine, rezene, papatya ve ıhlamur çayları gibi bitki çaylarına yer verin. Metabolizmayı hızlandırmak ve mide bağırsak sisteminin düzenli çalışması adına su tüketmeyi unutmayın. Günde 10 bardak su içmeye özen gösterin. Bayram ziyaretlerinde ikram amaçlı sunulan çikolata, şeker ve şerbetli tatlılar yerine hafif olan sütlü veya meyveli tatlıları tercih etmeye çalışın. Ayrıca tatlıyı yedikten sonra bir bardak ayran ya da süt içerek ya da 2 adet ceviz tüketerek şekerin kanda aniden yükselmesini engelleyebilirsiniz.”

Genel

LÖSEV’li çocuklar yeni yaşlarını DigiZoo’da kutladı

RÜMEYSA BULUT
HABER MERKEZİ
-Her ay farklı bir gönüllü firmanın ve LÖSEV dostlarının desteği ile gerçekleşen doğum günü kutlamalarının bu ayki adresi Türkiye’nin ilk holografik eğlence parkı Katılım Emeklilik DigiZoo oldu. Nisan ayında doğan ve lösemi tedavisi devam eden çocukların arkadaşlarıyla buluşarak moral bulduğu etkinlikte yaklaşık 30 çocuk birlikte pasta kesip oyunlar oynayarak neşe dolu bir gün geçirdiler.

Ocak ayında Akasya’da kapılarını açan Türkiye’nin ilk holografik eğlence parkı Katılım Emeklilik DigiZoo, sivil toplum örgütleri ile iş birliğinde düzenlediği ücretsiz etkinliklerle çocukları ağırlamaya devam ediyor. 25 yıldır binlerce lösemili ve kanserli çocuğun tedavisini üstlenen, maddi ve manevi yardım ulaştıran Lösemili Çocuklar Vakfı’na (LÖSEV) kayıtlı olan çocuklar DigiZoo’da düzenlenen doğum günü etkinliğinde bir araya geldi.

Tedavisi süren çocuklara moral oldu

Nisan ayında doğan ve hastanelerde lösemi tedavisi devam eden çocukların arkadaşlarıyla buluşarak moral bulduğu etkinlikte yaşanan mutluluk görülmeye değerdi. Etkinliğe katılan çocuklar 30’dan fazla canlı türünü 3 boyutlu hologramlarla deneyimleme fırsatı yakaladı, resimler yapıp atölyelere katıldı. Sonrasında pasta keserek doğum günü kutlaması yapan yaklaşık 30 çocuk, birlikte oyunlar oynayıp dans ederek neşe ve eğlence dolu bir gün geçirdiler.

Okumaya devam et

Asayiş

Türkiye’de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan Prof. Dr. Cevat Yakut hayatını kaybetti

Türkiye ve dünyanın önde gelen kalp doktorlarından Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kurucu Başhekimi Prof. Dr. Cevat Yakut, 82 yaşında hayatını kaybetti.

Gamze ŞİMŞEK
İSTANBULTürkiye‘de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan biri olan 82 yaşındaki Prof. Dr. Cevat Yakut, dün hayatını kaybetti. Kalp damar cerrahisinin duayenlerinden kabul edilen Yakut’un vefat haberini, kurucu başhekimi olduğu Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, yayımladığı mesajla duyurdu.

82 yaşındaki Prof. Dr. Cevat Yakut’un dün hayatını kaybetmesinin ardından Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesince yayımlanan baş sağlığı mesajında “Derin üzüntüyle bildiriyoruz ki, uzun yıllar boyunca sağlık sektöründe önemli hizmetler vermiş olan Hastanemiz kurucu Başhekimi Prof. Dr. Cevat Yakut hocamız, vefat etmiştir. Kendisi, meslek hayatı boyunca nitelikli sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve toplum sağlığının korunması adına önemli katkılarda bulunmuştur. Bu acı kaybı yaşayan sağlık camiasına, Koşuyolu ailesine ve sevdiklerine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Onun anısını daima yaşatacağız ve yaptığı değerli katkıları asla unutmayacağız.” ifadelerine yer verildi.

PROF. DR. CEVAT YAKUT KİMDİR?

Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi’nin kurucularından Prof. Dr. Cevat Yakut, Ankara’nın Beypazarı ilçesinde dünyaya geldi. Van Yüksek İhtisas Hastanesi’nde de kalp cerrahisini başlatmak üzere görevlendirilen Yakut, 10 yıl boyunca hafta sonlarını Van’da ameliyat yaparak geçirdi. Azerbaycan Bakü Merkezi Klinik Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Genel Koordinatörlüğü görevini üstlenen Yakut, iki dönem Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği başkanlığı yaptı. Başta Başbakanlık Onur Belgesi olmak üzere pek çok ödülü bulunan Yakut, 1990 yılında Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi’nin başhekimi oldu. Türkiye’de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan biri olan Cevat Yakut, 2009 yılında emekli oldu.(DHA)

Okumaya devam et

Sağlık

TRABZON Prof. Dr. Özlü: Astıma bağlı ölümler en çok genç yaşta

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Astım tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini çok olumsuz olarak etkiler. Hatta bazen ölümlere yol açabilir. Maalesef astıma bağlı ölümler genç yaşta ölümlerdir. Astım aslında tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bugünkü elimizde mevcut tedavi imkanlarıyla astımı, astımı olmayan bir kişi gibi kontrol altına alabiliyor ve normal bir hayat yaşatabiliyoruz” dedi.

TRABZON-Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, ‘7 Mayıs Dünya Astım Günü’ nedeniyle astım hastalığı ve tedavisi sürecine ilişkin uyarılarda bulundu. Astımın tedavisinin mümkün olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özlü, “Astım, tüm dünyada en sık görülen hastalıklar arasında yer alır. Ülkemizde ortalama her 4-5 evden birisinde bir aslında hastanın yaşadığını biliyoruz. Hem çocukları hem erişkinleri tutabilir. Astım tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini çok olumsuz olarak etkiler. Hatta bazen ölümlere yol açabilir. Maalesef astıma bağlı ölümler, genç yaşta ölümlerdir. Bu açıdan çok daha acı vericidir. Astım, aslında tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bugünkü elimizde mevcut tedavi imkanlarıyla astımı, astımı olmayan bir kişi gibi kontrol altına alabiliyor ve normal bir hayat yaşatabiliyoruz. Tabii öncelikle astımın tanısının konulması önemlidir. Nefes darlığı, hırıltılı solunum, öksürük, göğüste sıkışma hissi gibi yakınmalarınız varsa sizde de astım olabilir. Özellikle bunlar zaman zaman tekrarlıyorsa bilhassa sabaha karşı uykudan uyandıracak yakınmalarınız varsa bunun astıma bağlı olma ihtimali çok daha yüksektir” dedi.

HASTA-HEKİM İŞ BİRLİĞİ ÖNEMLİ

Astım tedavisinde başarılı olmada hasta ve hekimin iş birliğinin önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Özlü, “Aslında hastaların birçoğunda alerjik nezle belirtileri de vardır. Hapşırma, burun akıntısı, geniz akıntısı, burunda tıkama gibi belirtilerle kendisini gösterebilir. Astımın tanısı çok kolaydır. Tedavisi de mümkündür ve tedavinin başarısı da çok yüksektir. İyi tedavi edildiğinde hastalar diğer normal sağlıklı kişiler gibi rahat yaşayabilirler. Ancak astımda tedavinin başarılı olması için hastayla hekimin iş birliği yapması gerekir. Hekimin tanıyı koyması, astıma sebep olabilecek tetik faktörleri tespit etmesi, bunun için alerji testleri yapılabilir ve bunların sonucunda da hastanın tavsiyeleri uyması, ilaçlarını düzenli kullanması ve kontrollerini yaptırmasını bekliyoruz. Tedaviye uyum çok önemlidir. Astımlı hastalarda en çok rastladığımız sorun tedaviye başladıktan sonra biraz iyileşmeyi takiben, ‘Ben iyi oldum artık geçti’ diye düşünerek tedaviyi terk etmeleridir. Oysa astım çoğu zaman kronik bir hastalıktır ve bir hipertansiyon tedavisi gibi uzun süreli takip ve tedavi gerektirir. O açıdan rahat olmamız, astımınınız geçtiği, sizden hastalığın kaybolduğu anlamına gelmez” diye konuştu.

‘TEKRARLAMA OLASILIĞI VAR’

Her astımlı hastanın ömür boyu astım ilacı kullanmasının gerekmeyeceğini de söyleyen Prof. Dr. Özlü, “Hekimle iş birliğinizi sürdürünüz, tavsiyelerine uyunuz. Size zarar verecek tetikleyici faktörlerden uzak kalınız. Bazen iş yerinde maruz kalan faktörler, bazen kullanılan ilaçlar astımı tetikleyebilir. Astım hastalarının bir kısmında tedavi sonrası alınan cevaba göre tedavide azaltma ve daha sonra da tedaviyi tamamen kesmek mümkün olabilir. Ama bazı astımlı hastalarda tedaviyi kestikten sonra tekrar semptomlarda tekrarlama olasılığı vardır. Astımın hangi hastada nasıl seyredeceğini, önceden çok tahmin etmek mümkün değil ama takip içerisinde hekim tedaviye devam ya da tedaviyi sonlandırma konusunda, hastaya özel bir karar vermesi gerekir. Her astımlı hastanın ömür boyu devamlı astım ilacı kullanması gerekmez. Bazen tamamen tedaviyi sonlandırdığımız, bir daha hiç tedavi etmediğimiz hastalarımız da var. Bazen de arada kesip tekrar başladığımız hastalar var. Bazen de başlayıp dozunu azalttığımız, uzun süre devam ettiğimiz hastalar var. Bu hastaya özel bir durumdur” ifadelerini kullandı. (DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.