Havza Belediye Başkanı Özdemir, “2023, 2053 ve 2071 hedeflerimize doğru azim, gayret ve kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz” dedi.
AK Parti hükümetleri döneminde, her alanda yapılan reformlarla Türkiye’nin hızlı bir yükselişe geçtiğini, milletin egemenliği üzerindeki tüm vesayetlerin kaldırıldığını kaydeden Başkan Özdemir, “2023 hedefine emin adımlarla ilerleyen Türkiye’nin önünü kesmek isteyen dış güçler ve onların yerli uzantıları tarafından her türlü kirli oyun oynanmasına rağmen, AK Parti Türkiye’nin demokrasi anlayışını güçlendirmiştir. 15 Temmuz 2016 yılında yaşanan FETÖ tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişimi, milletin demokrasi aşkıyla, milli iradeye sahip çıkmasıyla Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı ve inançlı duruşuyla, hükümetimizin etkin müdahalesi ile geri püskürtülmüştür” diye konuştu.
Millete hizmet yolunda durmadan çalışmaya devam edeceklerini vurgulayan Havza Belediye Başkanı Sebahattin Özdemir, “Milletimizin ümit bağladığı AK Parti’nin mensupları olarak, yılmadan, usanmadan güçlü Türkiye için var gücümüzü ortaya koyacağız. Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ülkemizi çok daha ileriye götürme adına milletimizle omuz omuza hareket ederek, 2023, 2053 ve 2071 hedeflerimize doğru azim, gayret ve kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
“Teşekkürler Havza”
Havza’nın aşılama oranında da başarı sağlayarak mavi renge dönüştüğünü kaydeden Havza Belediye Başkanı Sebahattin Özdemir, “Teşekkürler Havza, bu başarı hepimizin” dedi.
Havza Belediye Başkanı Sebahattin Özdemir yapmış olduğu açıklamada Samsun İl Sağlık Müdürlüğü verilerine göre Havza’da birinci doz aşı olanlarının oranının yüzde 75.04 olduğunu belirterek; “Havza’da salgınla mücadele kurallarına yüksek derecede uyum sağlayarak mavi olan Samsun ilçeleri içerisinde ilk 5 ilçe arasında yer aldı. Çalışmalarımıza destek veren tüm halkımıza teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Yeniden Refah Partili Aydal, Blinken’ın Türkiye ziyaretini değerlendirdi
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Doğan Aydal, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın, Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyareti değerlendirdi.
ANKARA-Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Vekili ve Ar-Ge’den Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Doğan Aydal, yaptığı yazılı açıklamada, “ABD-Biden yönetimi, Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in Türkiye ziyaretinin PKK ile bağlantılı olduğu kamuoyuna yansıyan bilgiler arasındadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu konuya çok dikkat edilmelidir. Özellikle son zamanlarda ‘Öcalan’a, PKK’ya af’ cümlelerinin tesadüf olmadığı, ABD arka odalarında pişirilen yemeğin kokuları olduğu bilinmektedir. PKK, 27 Kasım 1978’de Lice’nin Fis köyünde resmen kurulan ve Türkiye’ye karşı ilk önemli eylemini 1984 yılında Siirt Eruh’ta gerçekleştiren bir terör örgütüdür. İlk kurulduğu yıllarda kendini Marksist, Leninist olarak tanımlasa da daha sonra karakter ve hedef değiştirmiştir. PKK’yı terör örgütü olarak tanıyan ilk ülke 1984 yılında İsveç’tir ve bu kararları Olaf Palm cinayeti ile sonuçlanmış; PKK cani yüzünü göstermekte gecikmemiştir. ABD Dışişleri Bakanlığı, Ekim 1997’de PKK’yı yabancı terör örgütü ilan etmiş; ayrıca ABD, Dışişleri Bakanlığı 2003’te yaptığı açıklamada, PKK’nın her ne isim altında olursa olsun terör örgütü olarak kabul edildiğini açıklamıştır. AB ise PKK’ya 2002 yılından itibaren terör örgütleri listesinde yer vermiştir. Duran Kalkan ve Cemil Bayık, 2014 yılında PKK’nın terör listesinden çıkarılması için Avrupa Adalet Divanı’na başvurmuşsa da Adalet Divanı PKK’nın AB Konseyi’nin terör örgütü listesinde tutulması gerektiğine hükmetti ve başvuruyu reddetmiştir. Benzer şekilde İngiltere, Japonya, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda ve Kazakistan PKK’yı terör örgütü olarak ilan eden diğer önemli ülkelerdir. PKK’ın terör olarak ilan edilmiş olması, özellikle ABD’nin Orta Doğu’da ve özellikle Suriye’deki hareketlerini çok kısıtlamıştır. Bu sebeple yeni teknikler aranmış ve PYD, 17 Ekim 2003’te PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan verdiği talimatlar ve PKK 8’inci Kongresi’nde, ‘Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de de yeni isimlerle örgütlenmelere gidilmesi’ yönünde kararlar alınarak kurulmuştur” dedi.
Aydal, sözlerine şöyle devam etti;
“2011’de Suriye’de iç savaş başladığı zaman PYD’de de 2012’de Halk Savunma Birlikleri (YPG) adı altında silahlı örgütünü oluşturduğunu duyurmuştur. Planının ikinci safhasına geçen ABD ve Batı güçleri PYD-YPG’nin yıldızlarını parlatmaya başlatacak yeni bir yol bulmuşlardır. Nisan 2013 yılında nereden geldiği olmayan birçok terörist DEAŞ adı altında bir araya gelip kafa kesmeye başlamış, ABD ve Batı ülkelerinin nefretini uyandıracak birçok faaliyette bulunmuşlardır. Hiçbir temel örgüt bağlantısı bulunmayan bu grup çok kısa sürede Suriye ve Irak içinde önemli büyüklükteki toprakları işgal etmiştir. Bu karışıklıktan istifade eden PYD, Ocak 2014’te de Ayn El Arap (Kobani), Kamışlı ve Afrin’de özerklik ilan etmiştir. DEAŞ, her nasılsa Ayn El Arap-Kobani’ye saldırısına kadar PYD, YPG’nin bulunduğu bölgeler dışında, her yere ve her örgüte saldırmıştır. Kobani olayının da bir kurgu olduğu çok net görülmektedir. DEAŞ’ın Kobani bölgesine saldırmasını bahane eden ABD Barack Obama yönetimi, YPG-PYD’ye havadan tonlarca ve karadan, binlerce kamyon silah göndermenin; ABD, AB, NATO nezdinde kabul edilebilir yolunu bulmuştur. Hatta, her türlü itiraza rağmen, Türkiye’de ikna edilerek Iraklı peşmergelerin lahmacun, kebap ziyafetiyle Türkiye üzerinden Kobani’ye, YPG’ye yardım için getirilmesi sağlanmıştır. Bütün bu olaylar sonunda, YPG-PYD, cihatçı, kafa kesen olarak kendi seçmenlerine tanıttıkları DEAŞ’ı yok eden, özgürlük isteyen Kürtler olarak takdim edilmiştir.”
Prof. Dr. Aydal, “ABD Dışişleri Bakanlığı’nın o dönemki sözcüsü Marie Harf, PYD’yi ‘terör örgütü olarak görmediklerini’ açıkladı. Planlarına devam eden ABD, Temmuz 2017’de Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas, ABD’nin önemli düşünce kuruluşlarından Aspen Enstitüsünün yıllık güvenlik toplantısında; Türkiye’nin, terör örgütü PKK ile ilişkili görmesi sebebiyle YPG’ye isim değiştirme tavsiyesinde bulunduklarını açıkladı. Bunun üzerine örgüt, bünyesine sınırlı sayıda Arap, Süryani, Türkmen alarak adını Suriye Demokratik Güçleri (SDG) olarak değiştirdiğini belirtmiştir. Aklanan paklanan SDG, YPG batı gözünde artık demokratik bir güç olmuş ve kabullenilmiştir. Suriye’nin parçalanmasından sonra bu bölge ayrı bir devlet olarak ilan edilebilir duruma da gelmiştir. Ancak bu karar, ABD, AB ve İsrail için kısa dönemli bir çözüm olur. ABD, AB ve NATO başta olmak üzere birçok ülke tarafından terör örgütü olarak adlandırdıkları PKK’nın zaferi gibi de gözükeceğinden bu durum Batılı güçlerin uzun vadeli hesaplarına uygun düşmemektedir. Sıra, terör örgütü olarak ilan ettikleri PKK’nın geçici olarak bir şekilde pasivize edilmesine zahiri olarak eritilmesine gelmiştir” diye konuştu. (DHA)
‘Suriyeliden acil satılık’ ilanlarında artış var; uzmanlar dolandırıcılara karşı uyardı
Suriye’de birçok kentin muhalif grupların eline geçmesi ve Beşar Esad’ın ülkeyi terk etmesinin ardından Türkiye’de yaşayan Suriyeliler ülkelerine dönmeye başladı. Bu süreçte ilan sitelerinde ‘Suriyeli’den acilsatılık’ , Acil Suriye’ye gideceğim için satılık’ gibi ifadelerle evlerini, iş yerlerini ve otomobillerini satışa çıkardıkları görüldü. Konut ve otomobil sektörünün bu gelişmeyle hareketleneceği öngörülürken uzmanlardan dolandırıcılık uyarısı geldi.
İrem Çağla ZİNCİRLİ- Ataberk KURT İSTANBUL-Konuya ilişkin değerlendirme yapan emlakçı Şenay Araç, “Şu anda özellikle araba piyasasında bu tür ilanlar daha çok görülüyor. Ancak konut piyasasında henüz bu kadar yaygın değil. İlerleyen günlerde konut tarafında da artış yaşanmasını bekliyoruz.
Geri dönen Suriyeli sığınmacıların çoğu kiracı konumunda. İstanbul’da en çok Esenyurt bölgesinden bir gidiş var. Öte yandan, Başakşehir gibi bölgelerde konut sahibi olan Suriyeliler de var. Ancak bu grupların dönüşü biraz süre alacaktır. Konut sektörüne etkilerini 1,5 yıl içerisinde göreceğiz” dedi.
‘DOLANDIRICILIĞA AÇIK BİR KONU’
Araç, “Burada dolandırıcılığa dikkat etmek gerekiyor. Sosyal medyada ‘AcilSuriye’ye döneceğim, satılık daire, araç ya da mülk’ şeklinde ilanlar görenlerin dikkatli olması lazım. Muhatap olduğunuz kişiyle bir araya gelip tapu işlemlerine başlamadan önce o mülkü çok iyi araştırın. Dolandırıcılar, insanların aceleci ve uygun fiyatlı satışlara olan ilgisini fırsata çevirebilir” ifadelerini kullandı.
İlanları araştırıp, profesyonel bir emlak firmasına danışılmasını öneren Araç, “Belediye ve tapudan ön araştırmalarını yaptıktan sonra eğer ki onların içine siniyorsa öyle değerlendirip satışını alsınlar. Bu ilanlar zaten çarpıcı bir başlıkla geliyor.
Bu dolandırıcıların hedefi. Amaç, piyasada çok ucuza mal satıp, oradaki insanı yakalamak. Tabi bunu yakaladığı zaman siz ararsınız. Aradığınız zaman sizi bırakmıyor, sürekli arıyor. Aynı telefon dolandırıcılığında olduğu gibi. Sizi bir çembere alıp o çemberin içinden çıkarmıyor. İnsanlar bu kadar büyük meblağları zor bir araya getiriyor. Mutlaka araştırsınlar” diye konuştu. (DHA)
Artvin’deki heyelanda toprak altında kalan 4 arkadaş toprağa verildi
Artvin’de Karadeniz Sahil Yolu’nda meydana gelen heyelanda toprak altında kalan otomobilde hayatını kaybeden Murat Turhan (37), Aykut Tiryaki (24), Nuri Apaydın (38) ve Görkem Özdemir (25), memleketleri Giresun’da son yolculuklarına uğurlandı.
Selçuk BAŞAR-Hakan KABAHASANOĞLU GİRESUN- Karadeniz Sahil Yolu’nun Arhavi Kıyıcık mevkisinde önceki gece heyelan meydana geldi. Heyelan sonucu yamaçtan kopan dev toprak ve kaya kütlesi yola sürüklendi. Giresun’un Bulancak ilçesinden Gürcistan’a gitmek için 3 arkadaşıyla yola çıkan Murat Turhan idaresindeki 28 AAB 485 plakalı otomobilin, toprak altında kaldığını tespit edildi. Heyelan nedeniyle Karadeniz Sahil Yolu, çift yönlü ulaşıma kapandı. İhbarla bölgeye sevk edilen DSİ, Karayolları ve belediye ekipleri, iş makineleriyle tonlarca ağırlıktaki taş, kaya ve toprak yığınını kaldırıp, yolu ulaşıma açmak için çalışma başlattı. Ekiplerin 19 saat süren çalışmaları sonucunda kara yolu tek şeritten kontrollü olarak ulaşıma açıldı.
4 KİŞİNİN CANSIZ BEDENİ ÇIKARILDI
Heyelanda Karadeniz Sahil Yolu’nda toprak altında kalan otomobile, 33 saat sonra ulaşıldı. Deniz kıyışan sürüklenen araçtaki sürücü Murat Turhan ile yanındaki Aykut Tiryaki, Nuri Apaydın ve Görkem Özdemir’in cansız bedenlerine ulaştı. 4 arkadaşın cenazeleri, toprak yığını altından çıkarılıp, otopsi için Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı. Cenazelerin ardından, toprak altındaki otomobil de iş makinesiyle bulunduğu yerden çıkarıldı.
‘ACIMIZ TAZE’
Nuri Apaydın’ın ağabeyi Kenan Apaydın acılarının taze olduğunu ifade ederek, “4 arkadaş Giresun’dan Gürcistan’a gitmek için yola çıkmışlar. Haber gelince babam karakola gitti. Bir olay biliniyor ama aracın kalıp kalmadığı bilinmiyordu. Daha sonra aracın tünele girdiği ama çıkmadığı belirleniyor. Bu şekilde kimlerle gittiği tespit ediliyor. Saatler sonra enkaz altından çıkardılar. Cenazemizi teslim alıp getirdik. Orada yolu açmak için enkazı arabanın üstüne attılar büyük ihtimalle; zaten bir şerit kapalıydı. Neden önce kurtarılmaya gidilmemiş de yol açılmaya çalışılmış? Anlamış değiliz. Acımız taze, bir şey diyemiyorum” dedi. (DHA)