Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Sağlık

Çocuklarda omurga eğriliği ve tedavisi

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr. Dr. Kubilay Ersin, “Çocuklarda sıklıkla görülebilen omurga eğriliği olarak adlandırdığımız skolyozun erken fark edilmesi tedavi süreci için önemlidir” dedi.

Günlük hayatta hareket kısıtlamalarına neden olan, yaşam kalitesini düşüren skolyoz hastalığı hakkında bilgi veren Büyük Anadolu Hastaneleri Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr. Dr. Kubilay Ersin, “Halk arasında kamburluk veya omurga eğriliğini oluşturan ortopedik probleme skolyoz ya da kifolyoz hastalığı denilmektedir. Omurgayı oluşturan 33 kemiğin dizilimi karşıdan bakıldığında dümdüz görülmektedir. Fakat yandan bakıldığında belirli eğriliklere sahiptir. Özellikle sırt bölgesinde hafif yükselti ve bel oyuntusu vardır” diye konuştu.


Skolyoz hakkında bilgi veren Opr. Dr. Ersin, şöyle devam etti:

“İnsana yandan bakıldığında da omurgalar S şeklinde görülmektedir. Bazı nedenlerden dolayı omurgada eğrilikler oluşabilir. Özellikle büyüme ve gelişme döneminde yanlış yatak seçimi veya ağır çanta taşınması bu gibi sebepler çocuklarda ilerde bazı sıkıntılara neden olabilmektedir. Diğer bir durum ise doğumsal skolyozlar veya kamburluklardır. Doğumdan itibaren var olan ve çocuk büyümeye başlaması ile boy uzadığı için eğrilik gözle görülür hale gelebilmektedir. Hastalık genellikle çocuklarda görülebilmektedir. Ergenlik döneminde eğrilikler hızla artmaktadır. Omurganın eğriliğinin erken fark edilmesi önemlidir. Çünkü ileride eğer önlem alınmaz ise korse, fizik tedavi, cerrahi ile önüne geçilmezse bu eğriliğin derecesi artmaktadır.”

Çocuklarda sıklıkla görülüyor

Skolyozun çocuklarda sıklıkla görüldüğünü belirten Dr. Ersin, “Eğrilik artarsa uygulanacak tedavinin şiddeti de artmaktadır. Skolyozu olan kişilerde skolyozu ileri düzeyde ise idrar ve dışkıyı kontrol edemez duruma gelebilmektedir. Akciğerlerde nefes alıp verme sıkıntıları gelişebilmektedir. Burada önemli olan skolyozun derecesini belirlemek ve tedavisini ona göre uygulamak çok önemlidir. Bel ve sırt kasları güçlü olan kişilerde de omurgada duruş bozuklukları ve eğrilikler olabilir. Genelde bakıldığı zaman toplumda yüzde 2 veya 4 oranında, kızlarda erkeklere oranla 8 kat daha fazla görülmektedir. Görülen skolyozların yüzde 10’u genelde tedavi edilecek durumdadır. Hastalara öncelikle skolyoz filmi çekiliyor, omurgadaki eğrilik ve asimetri, beldeki asimetrik çıkıntıları gözlemlenmektedir. Skolyozların belli tipleri bulunmaktadır. En sık görülen skolyoz tipi nedeni bilinmeyen skolyoz yani kas dengesizliği ile oluşan omurgadan yana doğru eğilme şeklinde veya C şeklinde olabilmektedir. Erken yaşlarda belirlenen skolyoz da ise röntgen dışında emar(MR) da çekilmesi gerekiyor. Skolyoz da kemikler eğri olabilir ve sinirler de etkilenebilir. Sinirlerde herhangi bir sıkıntı olup olmadığını MR ile görebilmekteyiz. Tedavi aşamasında skolyozun tipine göre ya korse, fizik tedavi ya da cerrahi tedavi önermekteyiz” şeklinde konuştu.

Aileler çok dikkatli olmalı

Ailelere uyarılarda bulunan Opr. Dr. Ersin şu bilgileri verdi:
“Ailelerin çocukları için dikkat etmesi gereken konu, çocuklar ergenliğe girdikleri zaman hızlı boy uzaması görülmekte, bu zamanla birlikte çocuklarda eklem ağrıları olabilmektedir. Aileler bu ağrıları boy uzaması olarak söyleyebilmektedir. Önemli olan hızlı boy uzamalarında bu evrim daha da belirginleşiyor. Çocuğun boyu bir anda uzamaya başlayınca eğrilik fark edilir düzeyde olunca aileler bu şekilde hastaneye başvuruyorlar. Düzenli kontroller ve izlem süreçleri, röntgenler ile tespit edilmektedir. Bazı skolyozlar durmakta, eğrilik var ama duruyor fakat izlenmesi gerekmekte tedavide erken tanı çok önemlidir. Erken tanı ile bazı durumların önüne geçilebilmektedir. Erken tanı ile kişilerin ileriki hayatlarını daha düzgün yaşamalarına neden olabilmekteyiz.”

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Sağlık

Uzmanından kalp krizine karşı uyarı: Gençler biraz sakin, yaşlılar hareketli olsun

Son zamanlarda gençlerde kalp krizi geçirme oranında ufak da olsa artış gözlemlediklerini belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, gençlere uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Arbatlı, “Gençler biraz sakin, yaşlılar hareketli olsun” dedi.

İSTANBUL-
10-16 Nisan Kalp Sağlığı Haftası kapsamında Ataköy Medicana Hastanesi, ‘Kalbiniz için Bilinçlenin’ seminerine ev sahipliği yaptı. Gazeteci Işıl ve Ekrem Açıkel’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen etkinlikte; Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydın Yıldırım kalp sağlığıyla ilgili tüm soruları cevapladı. Kalp hastalıkları belirtilerini anlatan Prof. Dr. Aydın Yıldırım bunların; göğüs ortasında, çenede, sol elin yüzük parmağında, sırtta ve midede yaşanan ağrılar olabileceğini, bunlara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

“Türkiye’de ‘kalp krizi’ ölüm sebebi arasında en başta”

Ölüm oranının en fazla kalp hastalıklarında görüldüğünü belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Erişkinlerdeki ölüm oranlarının yaklaşık 3’te biri kalp ve damar hastalıklarından oluyor. Bu yüzden ciddi bir toplum bilinci gerekmektedir. Çocukluk çağından itibaren kendimizi korumamız gereken bazı durumlar var. Bunlar yerine getirilirse toplum çok daha sağlıklı hale gelecek ve sağlık giderleri de azalarak refaha kavuşmuş toplum oluşacaktır. Türkiye’de ölüm sebebi arasında en başta kalp krizi gelmektedir. Kalp krizi; damar sertliği, şeker hastalığı, stres ve sigara faktörlerinin getirdiği hastalık grubudur. Çok basit kurallara uyarak bu faktörlerden korunmanız mümkün” açıklaması yaptı.

“Son zamanlarda kalp krizi geçirme oranlarında ciddi bir artış var”

Son zamanlarda kalp krizi geçirme oranlarında ciddi bir artış olduğuna da değinen Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Bu hem toplumun yaşının ilerlemiş olmasından hem de içinde bulunduğu ekonomik koşullar dahil olmak üzere stresin artmasından da kaynaklanıyor. Ancak kalp krizinden ölme oranları ise bir o kadar azalmış durumda. Çünkü sağlık hizmetlerinde de belirli bir artış var. İnsanlar kalp krizi geçirdiklerini fark edip hastaneye ulaştıklarında bir şekilde anjiyosu, gerekirse bir stent işlemi yapılıyor. Gerekirse ilaç tedavisiyle rahatlatıp sonrasında da gerekli tedavileri düzenlenebiliyor. Bazen bunun içerisinde ameliyatlar da oluyor” dedi.

“Gençler biraz sakin, yaşlılar ise biraz daha hareketli olsun”

Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Gençlerde kalp krizi geçirme oranında artış gözlemliyor gibiyiz. Bazı yanlış adımlardan kaynaklı sorunlar var. Genç yaşta kalp krizi geçirebiliyorlar. Dolayısıyla bir noktada; sakinliği, sükûneti koruyabilmek lazım. Bir şeyler yapma, kendilerini ispat etme çabası içinde oluyorlar. Ama bu, onlara geri dönüşü çok pahalıya patlayabiliyor. Gençlere biraz sakin olmalarını, yaşlılara ise biraz daha hareketli olmalarını öneriyoruz. Yani ortada buluşmaları daha güzel bir şey” şeklinde konuştu.

“Kişiler eğitimle bu konuda bilinçlendirilmelidir”

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydın Yıldırım ise “Türkiye’de insanlarımızın kalp sağlığı oranları iyi durumda değil. Obezite ve yüksek tansiyon dünyada yaygın. Ayrıca kalp damar hastalıklarından yaşanan ölümler, dünyada birinci sıralarda. Ülkemizde ise durum Avrupa ülkelerine göre biraz daha kötü. Hem obezite hem hipertansiyon açısından daha yüksek oranlarımız var. Bu mevcut durumumuzun daha iyileştirilmesi için yoğun bir eğitim programı veya halkın bilinçlendirilmesi gerekmektedir” dedi.

“30 dakika yürüyün, tuz tüketimini azaltın”

Prof. Dr. Aydın Yıldırım, “Özellikle Kovid sonrası insanların çalışma ortamlarının eve taşınması ve hareket aktivitelerinde düşüş olmasından sonra obezite ve hipertansiyon yoğun şekilde arttı. Bunlar aslında birbiriyle bağlantılı. Kilonuz arttıkça tansiyonunuz da yükseliyor. Pandemi bittikten sonra da dinamik, hareketli hayata geçilmesi bekleniyordu ancak maalesef bu konuda çok fazla ilerleme kaydedilmedi. Teknolojinin gelişmesi ve araçların kullanılması da hareketsiz yaşamı tetikliyor. Bundan dolayı kalp hastalıkları açısından kötüleşme var” açıklaması yaptı.
Gün içinde minimum 30 dakika yürüyüş veya aktivite yapılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Yıldırım şu önerilerde bulundu:

“Bu olmadığı takdirde kilo artışı kaçınılmazdır. Beslenmede ise tuz tüketimi kısıtlanmalıdır. Akdeniz diyetine dönülmelidir. Stresten uzak durulmalı, kolesterol ve tarama testleri düzenli yapılmalıdır. Herkesin kalbine iyi bakması ve kontrol ettirmesi gerekir. Özellikle Türkiye’de büyük bir eksiklik olan koruyucu hekimliğin önemine değinmek istiyorum. Hastalandıktan sonra işlerin hem tedavisi hem de döneme ait zorlukları daha fazla. Öncelikli olarak hastalanmadan önlem almak gerekir.”

Okumaya devam et

Sağlık

Bayram tatili sonrası hastaneler doldu taştı

Samsun’da 9 günlük bayram tatilinin ardından hastanelerde yoğunluk yaşandı.

SAMSUN-
Ramazan Bayramı tatili, 14 Nisan Pazar günü sona erdi. Kamu kurumu çalışanları 15 Nisan Pazartesi günü mesaiye başladı. Mesainin başlamasıyla birlikte özellikle devlet hastanelerinin polikliniklerinde hasta yoğunluğu oluştu.

Randevularını bayram sonrasına alabilen vatandaşlar, 9 günlük resmi tatilin ardından ilk çalışma günü olan 15 Nisan Pazartesi günü, adeta hastanelere akın etti. Bazı vatandaşlar poliklinik ve hastane koridorlarında kendilerine sıranın gelmesini beklerken, bazıları ise hastane bahçesinde randevu saatini bekledi.

Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) tarafından hastalara gönderilen SMS’lerde, iptal edilmeyen randevulara gidilmemesi durumunda 15 gün boyunca randevusuna gidilmeyen klinikten randevu önceliğinin olmayacağı belirtiliyor. Ayrıca 1 gün önceden de randevuya gelip gelemeyeceği teyit ediliyor.

Okumaya devam et

Genel

‘Varikosel, erkeklerde kısırlık riskini artırıyor’

Varikoselin testis toplardamarlarının bacaklarda varis benzeri genişlemesine verilen klinik bir isim olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Açıkgöz, “Erkek kısırlığının en yaygın nedenlerinden varikosel, düzeltilebilir bir durumdur. Genel nüfusta erişkin yaşta yaklaşık yüzde 15-20 oranında görülürken, kısırlık nedeniyle araştırılan erkeklerin yüzde 25-40’ında varikosel tespit edilir” dedi.

SAMSUN-
VM Medical Park Samsun Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Açıkgöz, varikosel hakkında bilgilendirmede bulundu. Çocuk sahibi olan ve tekrar çocuk isteyen erkeklerin yüzde 60’ında varikosel görülebildiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Açıkgöz, “Varikosel, sperm kalitesini bozabilir, testosteron üretimini olumsuz etkileyebilir, ayrıca testiste ağrı ve dolgunluk hissi oluşturabilir. Anormal sperm analizi bulunan ve kısırlık şikâyeti olan erkeklerin yüzde 25’inde varikosel tespit edilmiştir. Klinik olarak varikosel, en sık sol tarafta (yüzde 75-95 oranında) görülür” diye konuştu.

“Fiziksel aktivitelerden sonra testislerde ağrı, varikosel işareti olabilir”

Varikoselin belirtilerinden bahseden Dr. Öğr. Üyesi Açıkgöz, “Testis üzerinde şişlik, kabarıklık, testiste ağrı görülebilir. Damarlardaki genişleme zamanla dışarıdan görülecek kadar belirgin hale gelebilir ve bacaklarda varislere benzer bir görünüm alabilir. Varikosel belirtileri arasında testislerdeki şişliğin yanı sıra, terleme ve sıcaklık hissi de yer alır. Nadir durumlarda testislerde küçülme meydana gelebilir” şeklinde konuştu.

“Dikkatli kişilerce anlaşılabilir”

Varikoselin kendisini muayene eden dikkatli kişiler tarafından testis üzerindeki düzensizlik, şişlik veya ağrı nedeniyle fark edilebileceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Açıkgöz, “Varikosel genellikle kısırlık şikâyetiyle doktora başvuranlarda muayene sırasında teşhis edilir. Uzun süre ayakta durma, spor veya cinsel aktivite gibi efor gerektiren durumların ardından ağrılar oluşuyorsa bu da varikosel işaretleri olabilir” ifadelerini kullandı.

Tanı ve değerlendirme süreci

Varikoselin teşhisi için en önemli yöntemin, deneyimli bir üroloji uzmanının yapacağı muayene olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Açıkgöz, “Muayene genellikle ayakta yapılır. Fizik muayene en değerli yöntemdir. Muayene sonucunda teşhis edilen varikoselin üç dereceye ayrılıyor. Derece 1: En hafif derecedir. Ayakta muayene sırasında ancak öksürme veya ıkınma gibi manevralarla damarlar hissedilebilir. Derece 2: Orta derecelidir. Ayakta muayene sırasında karın içi basıncını artırmaya gerek kalmaksızın el ile hissedilebilen genişlemiş damarlar bulunur. Derece 3: En şiddetli derecedir. Varisli damarlar ayakta gözle görülebilir haldedir. El ile hissedilebilirler, özellikle karın içi basıncını artıran durumlardadır. Bu tetkikle etkilenen damarların çapı, kanın geri dönüp dönmediği ve testis hacmi gibi faktörler belirlenebilir. Subklinik varikosel, fizik muayenede tespit edilemeyen ancak radyolojik yöntemlerle teşhis edilen varikosel durumuna verilen isimdir. Subklinik varikoselin tedavisinin, sperm parametreleri ve gebelik oranları üzerindeki etkisi kesin olarak kanıtlanmamıştır” açıklamasında bulundu.

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.