Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Genel

Prof. Şimşirgil: Davan ne, idealin ne?

Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Türkiye Gazetesi’nde öyle bir yazı kaleme aldı ki, yazıda AK Parti’ye adeta “Titre ve kendine gel” mesajı verdi. Hadiseleri siyasi gözlükle takip ederek gerideki menfur eli sezemeyenlerin hâlâ uyanamamasının durumunun esef verici olduğuna dikkat çeken Şimşirgil, “Türkiye evlatlarını yitirmemek, vatanını korumak, geleceğini garanti altına almak istiyorsa Ehl-i sünnet İslam’ı hâkim kılmak zorundadır… Aksi takdirde uçuruma doğru son hızla yol almaktayız. Derdin var mı? Davan var mı? İdealin ne?.. ” diye sordu.

İşte Şimşirgil’in derin bağlantılara dikkat çeken o yazısı:

Türk milleti iki yüz yıldır geleceği üzerinde oynanan oyunları, başına geçirilen çuvalları iyi görmeli.


Hatırlarsınız bir dönem dünyanın gözü önünde askerlerimizin başına çuval geçirmişlerdi.
Bunu beşikteki bebek de ninen de deden de görmüştü. Böyle zamanda ayağa kalkıp bağırmak, hamaset yapmak çok kolay.
Asıl olan geri planda oynanan oyunları her gün başına geçirilen çuvalları görebilmektir.
Zira bunu görmediğin zaman seni vatanına, dinine, diyanetine ve milletine karşı kullanıyorlar.
Kuklasın, farkında değilsin!
Bakınız İslam ülkelerindeki terör grupları, selefî akımlar hep tartışılıyor.
“Bunları kurduran, organize eden kim?” denildiğinde ise karşımıza hep İngiliz ve ABD çıkıyor!..
Bu örgütlerle bir taraftan İslam dünyasını parçalıyor bir taraftan da Müslümanlar üzerinde katliamlar yaptırıyorlar.
Sonra da yine o örgütleri “İslam’ın temsilcisi işte bunlar” diyerek dünyaya pazarlıyor ve İslam düşmanlığını körüklüyorlar.
Osmanlıyı yıkarken de reformistleri kullanmadılar mı?
Afgani, Abduh, Reşit Rıza bozgunculuğun isimleri olarak sivrildiler. Bu bozguncuların ayak bastıkları her yerde fitne doğdu, kargaşa çıktı.


Keza Osmanlı içinde Vehhabi hareketi nasıl çıktı? Bilhassa Arap yarımadasını kana ve ateşe nasıl boğdu? Unuttuysan tarihi aç oku!
Arabistan yarımadası bizden ayrıldı. Peki, Türkiye ve Ehl-i sünnet İslam’a karşı husumetleri durdu mu? Elbette hayır.
Osmanlıdan sonra da Ehl-i sünnetin kökünü kazımak için milyon dolarlarını harcamaktalar.
Balkanlarda, Afrika’da, Asya’da nerede Osmanlı bakiyesi Ehl-i sünnet Müslümanlar varsa onların inancını çalmak için uğraşmaktalar. Vehhabi inancını yaymak için çırpınmaktalar.
Keza İran durmamaktadır.
Ehl-i sünnete karşı geçmişte Osmanlı döneminde olduğu gibi bugün de Haçlı âlemi ile ittifak etmekten çekinmemektedir.
Azerbaycan’ın yanında değildir.
Haşdi Şabi, Eş-Şebap gibi silahlı terör örgütleri ile Sünni Müslümanlara nefes aldırmamak için çırpınmaktadır.
Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Somali’de bir fitne unsuru olarak bütün gücüyle faaliyet hâlindeler.
Şii ideolojisini yaymak için var güçleriyle çalışmaktalar.


Peki söyleyiniz! Bütün bunlara karşılık Türkiye hangi davayı gütmektedir, neyi savunmaktadır, gençlerini hangi idealizm ile vatan ve millet sevdası üzere yetiştirecektir?
Bu noktayı es geçersek sonumuz hüsran olur.
Bakın biz es geçtiğimiz an İngiliz, Papalık, ABD misyonerleri evlatlarımızı balık gibi avlamaktadır.
Unutmayalım ki, kırk yıldır gençliğimizi FETÖ eliyle devşirirken dini kullanarak avladı.
Kimse “bu bozuk bir yapı” demedi. Oğlunu ve kızını okullarına, yurtlarına, evlerine, iş yerlerine yalvara yalvara verdi.
Sonunda ise, Batı’ya, haçlılara ülkemizi peşkeş çekecek kadar militanlaşan bir yapıya dönüştüğünü, içi kan ağlayarak gördü.
Hadiseleri siyasi gözlükle takip ederek gerideki bu menfur eli sezemeyenlerin hâlâ uyanamaması ne esef verici bir durumdur.
Türkiye evlatlarını yitirmemek, vatanını korumak, geleceğini garanti altına almak istiyorsa Ehl-i sünnet İslam’ı hâkim kılmak zorundadır…
Aksi takdirde uçuruma doğru son hızla yol almaktayız.
Derdin var mı? Davan var mı? İdealin ne?..
Siyaset adamlarının, İstihbarat’ın, Diyanet’in, Millî Eğitim’in, İlahiyat hocalarının uyanması lazım. Zira büyük vebal altındalar.
Davası olmayanların, davası olanlara karşı galip gelmesi hiçbir zaman görülmemiştir.
Davası olmayanın geleceği olmaz!

Türkiye tarih yazıyor!

Hâlâ korkaklık ve zelillik duygusu içinde olanların hiç olmazsa şu on yıllık gelişmelerden ders çıkarması gerekir. Öncesi ile mukayese etmesi yeterli olacaktır. Tabii ki idraki ve insafı olana…
Bakınız, yıllardır “Doğu Türkistan’daki mezalimi durdurun, Çin’e baskı yapın” diye bağıranlar bugün suspus!.. Afganistan yani Güney Türkistan söz konusu olunca ağızlarını bıçak açmıyor.
Neredeyse “ABD gitmesin” diye dua ediyorlar. “Neden çıktı” diye matem tutuyorlar!..
Hatta iki patlama olunca “ABD ordusu geri döner mi?” diye güzellemeler yapıyorlar.
Böyle bir satılmışlığın izahı olamaz.
Birincisi Doğu Türkistan’ın dramı yüreğimizi dağlıyor. Fakat hiçbir şey yapamayacağın hâlde efelenmek bazen dramı ve zulmü artırmaktan başka işe yaramaz. Gücün yettiği hâlde susmak ise zelilliktir.
İşte Türkiye, on yıllardır içine düştüğü zelil hâlden son on yıldır sıyrılmış durumda… Bunu anlamak için son beş yıldır yapılan emsalsiz sınır ötesi harekâtlarına bakmak yeterlidir.
ABD’nin binlerce tır silahla donattığı terör güçlerini Suriye’de sınır ötesi harekâtlarla darmadağın etti.


Turgut Reis’in emaneti Libya’ya bîgane kalmadı. 26 Kasım 2019’da Libya’yla Deniz Yetki Sınırlandırması Anlaşması ile Güvenlik ve Askerî İşbirliği yaptı. Aralık ayı sonunda ise Libya’nın bu anlaşmaya dayanarak daveti üzerine asker gönderme tezkeresini Meclis’ten geçirdi. Yerinde müdahale ile Libya’yı Fransa, Rusya ve ABD iş birliğiyle işgale maruz bırakılmasına, sonlarının Mısır gibi olmasına müsaade etmedi. Buradaki Türk destanını dünya gördü, Türkiye’deki mankurtlar göremedi!..
Emperyalist güçler bu defa Ermenileri cesaretlendirdiler. Hedeflerinde Azerbaycan olsa da ana maksat Türkiye idi. Türkiye’nin Azerbaycanlı kardeşlerini yarı yolda bırakmayacağını biliyorlardı. Bu ise Türkiye’yi Ruslarla karşı karşıya getirmeye yetecekti. Onlar da keyifle ezilmemizi izleyeceklerdi.
Bekledikleri senaryo bir türlü gerçekleşmedi. Türkiye’nin desteği ile bu defa Azerbaycan, Ermenilere darbe üstüne darbe indirdi. Nitekim 10 Kasım 2020’de Karabağ, otuz yıldır devam eden Ermeni işgalinden kurtuldu ve Türkler büyük bir muzafferiyet kazandı.


15 Haziran 2021’de Azerbaycan’la yapılan Şuşa Beyannamesi birlik ve beraberlik ruhunun mazinin ihtişamlı günlerine olan hasreti nasıl dindirdiğini gözler önüne sermişti.
Suriye’den Azerbaycan’a bu destanlar yazılırken içeride muhalefetin “Ne işimiz var” türü zillet ifadesinden başka bir söz işitmedik!
Bugün de bu zillet sözcüleri, ABD’nin Afganistan’dan çıkışından rahatsız olup gece gündüz Taliban üzerinden İslam’a vurmaktalar.
Türkiye’nin Taliban ile görüşmesinden son derece rahatsızlar. Kanlı diktatör Sisi ve Esad ile iş birliği yapın diye diz çöküp yalvaranlar, bugün neden böyleler düşünmez misiniz? Bunların düşmanlığı Ehl-i Sünnet İslam’adır…
Türkiye’nin gerek istihbaratıyla gerek diyanetiyle gerek diplomatlarıyla Taliban’ı da Batı’nın çuvallarına karşı uyarması ve kazanması lazımdır.
Zira bu çuvallar sadece kafaya değil asıl kalplere geçirilmektedir!..
Ey Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Arab’ıyla, Peştun’uyla, Arnavut ve Boşnak’ıyla Müslüman kardeşim! Titre ve kendine dön!
Rabbine güven ve sığın. Tefekküre kulak ver!

TEFEKKÜR

Bu Türk azdır deyu etme bahane
Od’un bir şu’lesi besdir cihane
(Azlığız diye korkma, çekinme!
Ateşin bir kıvılcımı, dünyayı yakar!)

Genel

CHP lideri Özel: 23 bin 900 öğretmenin atanması asla kabul edilemez

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, “Maalesef Milli Eğitim Bakanı 2024’te, 2023 yılında emekli olan kadar öğretmen atayacaklarını söyledi. Sayın Erdoğan da ‘Bir miktar atama yapacağız’ dedi, gençleri de çok üzdü. Bu rakam maalesef 23 bin 900’dür. 23 bin 900 öğretmenin atanması asla kabul edilemez” dedi.

Ömer Faruk Karataş
ANKARA-
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) gerçekleştirilen grup toplantısında konuştu. Konuşmasında gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Özel, öğretmen atamalarının daha yüksek oranlarda yapılmasını ve atamalarda mülakatların kaldırılması gerektiğini söyledi. 1 Mayıs hakkında da konuşan Özel, Taksim Meydanı’na kefil olduklarını ve kutlamaların orada olması gerektiğini ifade etti.

“Anayasaya uymak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına, bağlayıcılığına uymakla olur”

Anayasa değişikliği konusunda öncelikle herkesin anayasaya uyması gerektiğini, sonrasında bu konuda değişiklik için destek verebileceklerini söyleyen Özel, “Türkiye Cumhuriyeti bir anayasa devletidir. Sahip çıktığımız maddelerin yanında elbette eleştirdiğimiz, değiştirilmesini istediğimiz maddeler olabilir. Ama bu ülkede eğer devlet olacaksa, yani insanların canı ve malı güvende olacaksa bu ülkede en üstteki cumhurbaşkanından en sade vatandaşa kadar herkes bu anayasaya bağlı olacak. Bir ülkede anayasanın işine gelen kısımlarını uygulayıp, oradan güç alıp, yetki alıp kullanıp, işine gelmeyen kısımlarını ihlal edersen bu hak bir kişide değil herkeste olur. Orada devlet ortadan kalkar, anayasal düzen ortadan kalkar ve keşmekeş olur, karmaşa olur. İşte o zaman beka sorunu olur. O yüzden bu ülkedeki en sade yurttaştan en yeni kamu görevlisine, en kıdemli devlet memurundan cumhurbaşkanına kadar herkesin bu anayasaya harfiyen öncelikle uyması gerekir. Anayasaya uymak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına, bağlayıcılığına uymakla olur” ifadelerini kullandı.

“1 Mayıs’ın kutlanmasına ve o meydanın boşalmasına kefaleti ben koyuyorum”

1 Mayıs kutlamaları için Taksim Meydanı’nın açılması gerektiğini söyleyen Özel, “Şimdi buradan karar alıcılara sesleniyorum. Var mısın? Ben kefilim, orada olacağım. İşçilerle birlikte, bir kişinin burnu kanamadan 1 Mayıs’ın kutlanmasına ve o meydanın boşalmasına kefaleti ben koyuyorum. Taksim’i 1 Mayıs’a açın, 31 Mart’ın mesajını aldığınızı anlatın. Açın, özgüvenli olduğunuzu gösterin. Ben 31 Mart’ın birinci partisinin genel başkanı olarak, son genel seçimlerin birinci partisinin genel başkanına diyorum ki ‘Elimizi uzatıyoruz, elimiz emekçinin elidir, elimiz barışır elidir, elimiz öz güvenin elidir. 1 Mayıs’ta Taksim’in kazanılması, bu ülkenin yeni iklimine hizmet edecektir.’ Emekçilerin elini havada bırakmayınız, elimizi havada bırakmayınız” ifadelerine yer verdi.

Okumaya devam et

Genel

Mehmet Ali Yılmaz evinde ölü bulundu

İstanbul Beşiktaş’taki evinde ölü bulunan Mehmet Ali Yılmaz, 49. ve 50. Hükümette Spordan Sorumlu Devlet Bakanı olarak yer aldı. Bakanlığı döneminde Türkiye Futbol Federasyonuna özerklik getirdi. Futbolda havuz sistemini düzenleyen kişidir. Trabzonspor’a tesis kazandırdı.

İSTANBUL-
Spordan Sorumlu eski Devlet Bakanı Mehmet Ali Yılmaz, İstanbul Beşiktaş’taki evinde ölü bulundu. Mehmet Ali Yılmaz, 21 Ekim 1948 günü Trabzon’da dünyaya geldi. İstanbul Mühendislik ve Mimarlık Akademisi İnşaat Fakültesini bitirdi. Bankacılık, Basın alanlarıyla ilgilendi. Tek-Art Holding ve Yılmaz Yayınları AŞ Yönetim Kurulu Başkanı, Güneş Gazetesi sahibi, Titibank Yönetim Kurulu Başkanı, Trabzonspor Kulübü Başkanı, Mühendisler Odası, Müteahhitler Sendikası, İstanbul gazeteciler Cemiyeti, Gazete sahipleri Sendikası ve Türkiye Spor Yazarları Derneği Üyesi olarak görev yaptı.

Yılmaz, 1991 genel seçimlerinde DYP’den Trabzon Milletvekili seçilerek, 20.10.1991-24.12.1995 arası TBMM’de yasama çalışmalarına katıldı. 49. ve 50. Hükümette Spordan Sorumlu Devlet Bakanı olarak yer aldı. Bakanlığı döneminde Türkiye Futbol Federasyonuna özerklik getirdi. Futbolda havuz sistemini düzenleyen kişidir. Trabzonspor’a tesis kazandırdı. Evli, 5 çocuk babasıdır.

Okumaya devam et

Genel

Bakan Tunç: Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun

Adalet Bakanı Tunç, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladı.

Burak Can Ekizoğlu
ANKARA-
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sosyal medya hesabı X üzerinden yaptığı paylaşımda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladı. Tunç paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
“Şanlı tarihimizin en önemli sembollerinden biri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, milli iradenin tecelligahıdır.

Geleceğimizin teminatı evlatlarımız istiklalimize daima sahip çıkacak, Gazi Meclisimiz ilelebet millet egemenliğinin ve demokrasinin merkezi olmaya devam edecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 104. yıl dönümü ve tüm çocuklarımızın Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.”

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.