Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Sağlık

Profesör, hamilelere aşı vurulmasına isyan etti!

Tıp alanında birçok ödülün sahibi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Serhat Fındık, katıldığı bir programda, ruhsat alamamış sıvıların özellikle hamileler ve çocuklar üzerinde denenmesine tepki gösterdi.

Haber Merkezi – Bir moleküle “aşı” denilebilmesi için en az 1 yıl hayvanlar üzerinde faz-0 çalışmalarının olması gerektiğini, faz-1’in 1-2 yıl, faz-2’nin 1-2 yıl, faz-3’ün en az 3 yıl sürmesi zorunluluğunu dile getiren Prof.Dr. Serhat Fındak, “Daha bunun faz 4’ü var. Şimdi siz 1 yıl geçmeden hamilelere ve çocuklara ne olduğu belli olmayan bu aşıları vurmaya kalkıyorsunuz.” dedi.

“CUMHURBAŞKANI GÖZETİMİNDE KARŞIMA ÇIKSINLAR”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gözetiminde, halkın huzurunda, “Bu aşıyı olun” diyenlerle karşı karşıya gelmek istediğini vurgulayan Prof. Dr Serhat Fındık, “Ben bu güzel ülkeyi ve insanlarını seven bir fert olarak, doğruları söylemek zorundayım” diyerek, covid sürecindeki yalanlara dikkat çekti.

Çocukların ve hamilelerin ülke geleceği için çok önemli olduğunu dile getirerek, “Şimdi, ‘Ben bir molekül buldum, bunu hemen çocuklar ve hamilelere uygulayayım’ dediğimiz zaman, biz hekim değil başka birşey oluruz. 15-45 yaş arasında insan hamile kalabilir. Bu yaş aralıklarında covid olanların yaşama yüzdesi yüzde 99.98. Şaka gibi değil mi?” diye soran Serhat Fındık, şöyle konuştu:

AŞI OLMASALAR YÜZDE 99.98 YAŞIYORLAR

“Peki siz hamileleri ve çocukları covide yakalansalar bile yüzde 99.98 yaşama yüzdesi varken nasıl tehlikeye atıyorsunuz? Biz minicik bir ilaç yazarken bile, hasta hamile veya çocuksa en az 2 saat düşünürüz. Oysa arkadaşlarımız ellerinde hiçbir veri olmadan evlatlarımıza ve hamilelere ‘aşı vurdurun’ diyorlar. Hipokrat andının 3 temel kuralı vardır; Önce zarar vermeyeceksin, tedbirli olacaksın, edebilirsen tedavi edeceksin. Covid uygulamalarında bu 3 madde de gitmiş. Birşey ortaya çıkmış, faz çalışmaları. Tıpta bazı çalışmalar değişmez. Akledeceksiniz. Sorgulayacaksınız. Günde 4-5 kez TV’lere çıkıyorlar, siz ne zaman hasta bakıyorsunuz yahu? Kaç tane covid hastası gördünüz? Hayatınızda karşılaştınız mı? Ben gördüm, kliniğimde Pazar günleri dahil çalışıyorum”

YA YALAN SÖYLÜYORLAR VEYA…

Aşıların gelişmesinde 4 temel faz olduğuna işaret eden, bir de “faz sıfır” bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Serhat Fındık, “Ben covidi buldum” diyene, “Sen hangi fazdasın?” sorusunun sorulacağını ifade ederek, “Aşı çalışması faz sıfırla başlar, deneyler hayvanlarla yapılır, minimum 1 yıl sürer. Siz ne zaman başladınız aşı çalışmasına? Daha 1 yıl olmadı. Bunu sorgulamayacak mıyız? Faz 1, oluşturduğunuz molekülün zararı var mı yok mu ona bakarsınız, en az 1-2 yıl sürer. Faz 2’de dozu ayarlarsınız, molekülün faydasını tespit etmeye çalışırsınız o da 1-2 yıl sürer. Hadi bunlara birer yıl diyelim. 3 yıl. Biri bana açıklasın. Faz çalışmaları tamamlanmamış. Daha faz 3, faz 4’e gelmedik. Bu durumda covid aşısının faydalarıyla ilgili ya yalan söylüyorlar veya bu aşıya daha covid çıkmadan önce başladılar.” dedi.

Faz 3’de onbinlerce gönüllünün aşı olması gerektiğini, bir gruba aşı bir gruba boş molekül verildiğini, faz-3’ünde en az 3 yıl süreceğini dile getiren Serhat Fındık, “Yani faz 3 tamamlanana kadar en az 6 yıl gerekli. Lütfen benimle cumhurbaşkanımızın gözetiminde halkımızın karşısına çıksınlar.” önerisinde bulundu.

Aşıyla ilgili tek dayanaklarının bilimsel bir dergi olduğunu açıklayan Serhat Fındık, şöyle devam etti:

AŞININ FAYDASI YÜZDE 1 BİLE DEĞİL

“Çok ünlü bir bilimsel dergi Biontech’le ilgili yazı yazmış. Bitmemiş bir çalışma ile ilgili olumlu görüş belirtmiş. Hangi dergi olursa olsun, ne yazarsa yazsın düşünülmeli, araştırılmalı, sorgulanmalı. Ne yazdığının bir önemi yok. Faz çalışmaları bitmemiş bir aşı. Aşı kimler üzerinde denenmiş? Kimler nerde yapmış, hangi metot kullanılmış? Bitmemiş bir çalışma. Mayıs 2023’te bitecek. Bitmemiş çalışmayla ilgili dergide yazı yazılıyor. Yüzde 95 koruyuculuğu varmış yazıya göre Biontech’in. İstatistiki oyun yapıyorlar. Göreceli risk azaltılması metodunu kullanıyorlar. Faz 3 çalışmalarında bu metot asla kullanılamaz. Kesin risk azaltılması metodunu kullanmaları gerekiyor. O zaman aşının etkinlik oranı kaç çıkıyor biliyor musunuz? Yüzde 0.84 çıkıyor. Yüzde 1 bile değil. Şimdi siz bu aşıyı olur musunuz?”

PROF.DR.SERHAT FINDIK KİMDİR?

Prof. Dr. Serhat Fındık 8 Mart 1969 yılında İzmit’te dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini İzmit’te tamamlayan Serhat Fındık 1986 yılında Hacettepe Tıp (ingilizce) Fakültesi’ni kazandı. 1993 yılında mezun olan Serhat Fındık Hacettepe Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı’nda ihtisasa başladı ve 1997 yılında uzman unvanını kazandı. Uzman olduktan sonra akademik kariyerine yönelen Serhat Fındık Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde ve Amerika Birleşik Devletleri’nde Chicago ve Nashville’de akademik kariyerini sürdürdü. 2004 yılında American College of Chest Physicians’ta “Fellow” ünvanı aldı. 2005 yılında Doçent 2012 yılında da Profesör ünvanlarını aldı. Göğüs Hastalıkları, Alerji, Uyku Tıbbı ve Yoğun Bakım ile ilgili tüm konu ve hastalıklar üzerinde yurt içi yurt dışı çalışmaları bulunuyor.

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Sağlık

Tevfik Özlü: Türkiye’de yılda 15 bin kişi, başkasının dumanından ölüyor

Sigaranın Türkiye’de yol açtığı ölüm oranları hakkında istatistikler paylaşan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Ülkemizde her yıl aktif tütün içimine bağlı 100 bin, pasif içime bağlı ise 15 bin ölüm yaşanıyor. Tütüne bağlı ölümler trafik kazaları, yangınlar, cinayetler, AIDS, alkol, uyuşturucu ve intiharlara bağlı ölümlerin toplamından fazladır” dedi.

TRABZON-
Trabzon İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Trabzon Yeşilay Şubesi’nin Trabzon Merkez Fen Lisesi’nde düzenlediği organizasyonda Medical Park Karadeniz Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, ‘Sigaranın Zararları’ hakkında bir söyleşi gerçekleştirdi.

“Ölümlerin yüzde 23’ü tütün nedeniyle oluyor”

Etkinlikte sigaranın sağlığa zararları ve sigara kullanımına bağlı ölüm oranları hakkında bilgilendirmede bulunan Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Her 6 saniyede bir kişi sigara içtiği için ölüyor. Türkiye’de 15 yaş üzeri 16 milyon kişi tütün kullanıyor ve ölümlerin yüzde 23’ü tütüne bağlı. Türk erkeklerinin yüzde 31’i, kadınlarının ise yüzde 10’undan fazlası tütün yüzünden hayatını kaybediyor. Ülkemizde her yıl aktif içime bağlı 100 bin, pasif içime bağlı 15 bin ölüm yaşanıyor. Tütüne bağlı ölümler trafik kazaları, yangınlar, cinayetler, AIDS, alkol, uyuşturucu ve intiharlara bağlı ölümlerin toplamından fazladır” diye konuştu.

“Sigara içen kadınlarda KOAH gelişimi 40 kat fazla”

Aynı yoğunlukta sigaraya maruz kalan kadınlarda akciğer kanseri gelişme riskinin erkeklere göre daha fazla olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özlü, “Sigara içen kadınlarda, içmeyenlere kıyasla KOAH gelişimi 40 kat fazla” açıklamasında bulundu. Prof. Dr. Özlü, sigarayı bırakmak isteyen kişilere şu önerilerde bulundu: “Kararlı olun, özgüveninizi yüksek tutun, bırakma nedenlerinizi iyi bilin ve sık hatırlayın, sigaralı çevrelerden uzak durun, sigarayı hatırlatacak eşyaları ortadan kaldırın, çay-kahve alışkanlığınızı kontrol edin, meşguliyet ve hobi edinin, spor ve egzersiz yapın, diyet yapın, bol sıvı alın, sigaraya ayırdığınız parayla kendinizi ödüllendirin, jer şey bir taneyle başlar, unutmayın.”

Organizasyon sonrası İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Uygun ve Trabzon Yeşilay Şube Başkanı Av. Işıl Demir Güner katılımlarından dolayı Prof. Dr. Tevfik Özlü’ ye plaket takdim etti.

Okumaya devam et

Sağlık

Uzmanından kalp krizine karşı uyarı: Gençler biraz sakin, yaşlılar hareketli olsun

Son zamanlarda gençlerde kalp krizi geçirme oranında ufak da olsa artış gözlemlediklerini belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, gençlere uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Arbatlı, “Gençler biraz sakin, yaşlılar hareketli olsun” dedi.

İSTANBUL-
10-16 Nisan Kalp Sağlığı Haftası kapsamında Ataköy Medicana Hastanesi, ‘Kalbiniz için Bilinçlenin’ seminerine ev sahipliği yaptı. Gazeteci Işıl ve Ekrem Açıkel’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen etkinlikte; Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydın Yıldırım kalp sağlığıyla ilgili tüm soruları cevapladı. Kalp hastalıkları belirtilerini anlatan Prof. Dr. Aydın Yıldırım bunların; göğüs ortasında, çenede, sol elin yüzük parmağında, sırtta ve midede yaşanan ağrılar olabileceğini, bunlara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

“Türkiye’de ‘kalp krizi’ ölüm sebebi arasında en başta”

Ölüm oranının en fazla kalp hastalıklarında görüldüğünü belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Erişkinlerdeki ölüm oranlarının yaklaşık 3’te biri kalp ve damar hastalıklarından oluyor. Bu yüzden ciddi bir toplum bilinci gerekmektedir. Çocukluk çağından itibaren kendimizi korumamız gereken bazı durumlar var. Bunlar yerine getirilirse toplum çok daha sağlıklı hale gelecek ve sağlık giderleri de azalarak refaha kavuşmuş toplum oluşacaktır. Türkiye’de ölüm sebebi arasında en başta kalp krizi gelmektedir. Kalp krizi; damar sertliği, şeker hastalığı, stres ve sigara faktörlerinin getirdiği hastalık grubudur. Çok basit kurallara uyarak bu faktörlerden korunmanız mümkün” açıklaması yaptı.

“Son zamanlarda kalp krizi geçirme oranlarında ciddi bir artış var”

Son zamanlarda kalp krizi geçirme oranlarında ciddi bir artış olduğuna da değinen Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Bu hem toplumun yaşının ilerlemiş olmasından hem de içinde bulunduğu ekonomik koşullar dahil olmak üzere stresin artmasından da kaynaklanıyor. Ancak kalp krizinden ölme oranları ise bir o kadar azalmış durumda. Çünkü sağlık hizmetlerinde de belirli bir artış var. İnsanlar kalp krizi geçirdiklerini fark edip hastaneye ulaştıklarında bir şekilde anjiyosu, gerekirse bir stent işlemi yapılıyor. Gerekirse ilaç tedavisiyle rahatlatıp sonrasında da gerekli tedavileri düzenlenebiliyor. Bazen bunun içerisinde ameliyatlar da oluyor” dedi.

“Gençler biraz sakin, yaşlılar ise biraz daha hareketli olsun”

Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Gençlerde kalp krizi geçirme oranında artış gözlemliyor gibiyiz. Bazı yanlış adımlardan kaynaklı sorunlar var. Genç yaşta kalp krizi geçirebiliyorlar. Dolayısıyla bir noktada; sakinliği, sükûneti koruyabilmek lazım. Bir şeyler yapma, kendilerini ispat etme çabası içinde oluyorlar. Ama bu, onlara geri dönüşü çok pahalıya patlayabiliyor. Gençlere biraz sakin olmalarını, yaşlılara ise biraz daha hareketli olmalarını öneriyoruz. Yani ortada buluşmaları daha güzel bir şey” şeklinde konuştu.

“Kişiler eğitimle bu konuda bilinçlendirilmelidir”

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydın Yıldırım ise “Türkiye’de insanlarımızın kalp sağlığı oranları iyi durumda değil. Obezite ve yüksek tansiyon dünyada yaygın. Ayrıca kalp damar hastalıklarından yaşanan ölümler, dünyada birinci sıralarda. Ülkemizde ise durum Avrupa ülkelerine göre biraz daha kötü. Hem obezite hem hipertansiyon açısından daha yüksek oranlarımız var. Bu mevcut durumumuzun daha iyileştirilmesi için yoğun bir eğitim programı veya halkın bilinçlendirilmesi gerekmektedir” dedi.

“30 dakika yürüyün, tuz tüketimini azaltın”

Prof. Dr. Aydın Yıldırım, “Özellikle Kovid sonrası insanların çalışma ortamlarının eve taşınması ve hareket aktivitelerinde düşüş olmasından sonra obezite ve hipertansiyon yoğun şekilde arttı. Bunlar aslında birbiriyle bağlantılı. Kilonuz arttıkça tansiyonunuz da yükseliyor. Pandemi bittikten sonra da dinamik, hareketli hayata geçilmesi bekleniyordu ancak maalesef bu konuda çok fazla ilerleme kaydedilmedi. Teknolojinin gelişmesi ve araçların kullanılması da hareketsiz yaşamı tetikliyor. Bundan dolayı kalp hastalıkları açısından kötüleşme var” açıklaması yaptı.
Gün içinde minimum 30 dakika yürüyüş veya aktivite yapılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Yıldırım şu önerilerde bulundu:

“Bu olmadığı takdirde kilo artışı kaçınılmazdır. Beslenmede ise tuz tüketimi kısıtlanmalıdır. Akdeniz diyetine dönülmelidir. Stresten uzak durulmalı, kolesterol ve tarama testleri düzenli yapılmalıdır. Herkesin kalbine iyi bakması ve kontrol ettirmesi gerekir. Özellikle Türkiye’de büyük bir eksiklik olan koruyucu hekimliğin önemine değinmek istiyorum. Hastalandıktan sonra işlerin hem tedavisi hem de döneme ait zorlukları daha fazla. Öncelikli olarak hastalanmadan önlem almak gerekir.”

Okumaya devam et

Sağlık

Bayram tatili sonrası hastaneler doldu taştı

Samsun’da 9 günlük bayram tatilinin ardından hastanelerde yoğunluk yaşandı.

SAMSUN-
Ramazan Bayramı tatili, 14 Nisan Pazar günü sona erdi. Kamu kurumu çalışanları 15 Nisan Pazartesi günü mesaiye başladı. Mesainin başlamasıyla birlikte özellikle devlet hastanelerinin polikliniklerinde hasta yoğunluğu oluştu.

Randevularını bayram sonrasına alabilen vatandaşlar, 9 günlük resmi tatilin ardından ilk çalışma günü olan 15 Nisan Pazartesi günü, adeta hastanelere akın etti. Bazı vatandaşlar poliklinik ve hastane koridorlarında kendilerine sıranın gelmesini beklerken, bazıları ise hastane bahçesinde randevu saatini bekledi.

Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) tarafından hastalara gönderilen SMS’lerde, iptal edilmeyen randevulara gidilmemesi durumunda 15 gün boyunca randevusuna gidilmeyen klinikten randevu önceliğinin olmayacağı belirtiliyor. Ayrıca 1 gün önceden de randevuya gelip gelemeyeceği teyit ediliyor.

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.