Hülya Keklik ANKARA – AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, “PKK’nın, YPG’nin 15 yaş altı kız-erkek çocuklarına uyguladığı şiddet, tecavüz, zorla silahlandırma ya da kadın intiharları diye gösterdikleri kendi infazları. Kadınların isimleri ile tanıkların birebir ifadeleri ile o raporlarda geçiyor. Lütfen milletin aklı ile kimse alay etmesin. Türkiye’de politika yapan başta HDP ve CHP’nin bu verileri bilmiyor olması mümkün değil. Görmezden geliyorlar ve kamuoyuna yalan söylüyorlar” dedi.
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, İhlas Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulundu.
Türkiye’nin anne-bebek ölümlerini en aza indiren ülkelerden biri olduğunu kaydeden Keşir, “Bu son derece önemsediğim bir konu. Zaten kadın politikaları dediğinizde sadece kadına yönelik şiddet, kadının istihdamı, kadının eğitimi değil. Aslında siyaset dediğiniz şey doğumda başlayan bir şey. Doğum, yaşam süreci, temel haklar, yaşlılık ve ölüm. Siyaset bütün bu süreci kapsayan bir şeydir siyaset. AK Parti, sağlıkta devrimi gerçekleştirdiğinde pek çok uygulama yaptı. Sağlık konusunda bizi ilgilendiren en önemli kalemlerden biri anne-bebek ölümlerdeki oranın hızla düşüşüydü. Mesela bin canlı doğumda 2002’de 31 bebek ölüyordu. Çok büyük bir rakam bu. Bu 2019’da 6.7’ye düştü. Çok hızlı bir düşüş. Yine doğumda anne ölüm oranı 100 bin canlı doğumda ne yazık ki 64 anne 2002’de vefat ediyordu. Biz bunu 13’e indirdik. Bu iniş OECD ülkeleri içinde anne-bebek ölüm oranlarını en hızlı indiren ülke durumuna getirdi bizi. Türkiye bu anlamda sağlıktaki diğer değişim ve dönüşümlerle beraber bu anlamda da son derece başarılı bir politika izledi” dedi.
Kadın, çocuk ve çevrenin siyasetin yumuşak konuları olduğuna dikkat çeken Keşir, bunların tüm dünyada böyle olduğunu belirterek, “Sadece Türkiye için değil. Evet siyasetin ana unsurlarından biri ama ne yazık ki yumuşak konu olması hasebiyle de bazı politik kaygıları ya da beklentilerin bir anlamda yumuşak gücü haline de gelebiliyor. AK Parti kadınları uzunca süre eve kapatıyorsunuz dediler. 560 bin kadının sahada aktif çalışmasından bahsediyorum. Hangi kadını eve kapatıyor AK Parti? Bu kadar net söylüyorum bunu. Bugün üniversite eğitimine erişmekle beraber, kadınların istihdama katılımında yüzde 71’i yüksek okul mezunu kadınların. Kadınların eğitim seviyesini artırdıkça biz aslında istihdama katılım oranını artırıyoruz. Bu beraberinde karar alma mekanizmalarına katılımı, siyasi katılımı da getiriyor. Ne yazık ki geçmişte yaşanan yasakçı uygulamalar, üniversitelerin sayısının az olması nedeniyle kız çocukları üniversite eğitimine ulaşamayınca bu makas aralığı açıktı. Biz şimdi üniversite sayılarını artırdık. 12 yıl zorunlu eğitimi getirdik. İlköğretimde okullaşma oranlarını artırdık. Biz bu makası kapatmaya hızla devam ediyoruz” diye konuştu.
“Lütfen milletin aklı ile kimse alay etmesin”
Siyasette kadının politik malzeme yapıldığını ifade eden Keşir, “AK Parti’yi kadın karşıtlığı ve kadın politikaları karşıtlığı üzerinden vuranlar ya görmüyorlar ya da seçmenlerine yalan söylüyorlar. Şunu görebiliyorum. Mesela kadına yönelik şiddet diyorsunuz. Kadına yönelik şiddet dediğinizde ev içi şiddet bir kalemidir. Terör faaliyetleri bir başka kalemidir. Zorla silahlandırma, çatışmaya zorlama gibi. Bütün bunlar uluslararası kavramlar. Bunlar uluslararası raporlarda geçen teknik tabirler. Bunların hepsi kadının şiddetle karşı karşıya kaldığı unsurlar. Bugün ev içi şiddeti konuşanlar zorla silahlandırma, çatışmaya zorlama, PKK’nın 15 yaş altı çocuklara yaptığı tecavüzler. Bunlar o çocukların isimleriyle yaşlarıyla uluslararası raporlarda var. Kadının üzerinden Türkiye’de politika yapan başta HDP ve CHP’nin bu verileri bilmiyor olması mümkün değil. Görmezden geliyorlar ve kamuoyuna yalan söylüyorlar. Kadın politikasını ya da kadına yönelik şiddetle mücadele kavramını kendi politik çıkarları için kullanıyorlar. Eğer bunlar samimiyse bir cümle edersiniz ya. Bu raporlar hiç mi elinize geçmiyor. Uluslararası af örgütünün Birleşmiş Milletlerin ilgili kurumlarının çıkardığı bu raporlar yıllık yayınlanıyor. Hiç mi görmüyorsunuz bu raporları. PKK’nın, YPG’nin 15 yaş altı kız-erkek çocuklarına uyguladığı şiddet, tecavüz, zorla silahlandırma ya da kadın intiharları diye gösterdikleri kendi infazları. O raporlarda bölge bölge, semt semt, kadınların isimleri ile tanıkların birebir ifadeleri ile o raporlarda geçiyor. Lütfen milletin aklı ile kimse alay etmesin” ifadelerini kullandı.
Süresiz nafakaya ilişkin de konuşan Keşir, “Aslında nafaka süresiz diye geçmiyor yasada. Daha önce bir yıl süre ile verilir diye geçen ifade, bir yıl süreyle ifadesi kaldırılarak yoksulluk nafakası verilir diye düzenleniyor. Burada aslında ağırlık olarak hakimlerin takdir yetkisi var. İki cephesi var konunun. Birincisi özellikle çok kısa süreli evlilikler ve özellikle eşit kusur halinde olan boşanmalar. 2-3 yıllık bir evlilik var ortada ama karşılıklı kusur var. Ya da fiili birliktelik hiç olmayan boşanmalar var. Bu hallerde toplumun süresiz nafaka diye bildiği hakim nafaka takdiri konusu nafakayı ödeyen taraf açısından bir tartışma oluşturuyor. Ama diğer taraftan da kadın o evliliğe emek veriyor. Uzun yıllarını harcıyor, o evliliğin bütün ev içi yükünü çekiyor, 3 yıl, 5 yıl, 10 yıl fark etmez. Bu kadın çalışma hayatından uzak kalıp, hiç çalışmıyor. Bütün bunların sonunda boşanma olduğunda bu kadın ne yapacak? İşte bu iki konu aslında çok ciddi anlamda hakimin takdir yetkisine bağlı. Burada kadınların mağdur olmasına yasa izin vermiyor. Ama diğer taraftan belirli şartlarda olan bunun hiç fiili birliktelik olmadan ya da 15-20 günlük bir evlilikten 10 yılı bulan nafaka ödemeleri bu sefer, nafaka ödeyen tarafın yaptığı ikinci evlilikteki eşi geliyor bize. Diyor ki biz 6-7 yıldır evliyiz. İlk eşiyle 15-20 günlük bir evliliği olmuş, ikinci evliliğinde eşin kadın olarak hakları ne oluyor peki? Böyle bir tartışma var kamuoyunda. Burada ben ağırlıklı olarak bir takdir yetkisiyle çözülebileceği kanaatindeyim. Burada farklı hakim görüşleri var. Ama bu kamuoyunun bu şekilde gündeminde” açıklamasında bulundu.
MSB: Teğmenler, TSK’nın itibarını zedeledikleri için cezalandırıldı
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynakları, teğmenlere, ‘Silahlı Kuvvetler’den ayırma’ cezası verilmesine ilişkin, “Bu gençler söyledikleri sözlerden değil, önceden planlı, toplu ve organize bir disiplinsizlik yaptıkları, mutlak itaati bozdukları ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin itibarını zedeledikleri için cezalandırıldılar. Teğmenlerin, ‘Mustafa Kemal’in askeriyiz’ dedikleri için cezalandırıldıkları söylemi Türk Silahlı Kuvvetleri’ne atılabilecek en büyük iftiralardan biridir, hakarettir” açıklamasını yaptı.
Ruken KADIOĞLU KARS-MSB Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri ve Bakanlık Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk, Kars’ta gerçekleştirilen Kış Tatbikatı-2025 sırasında bakanlığın son bir haftalık faaliyetlerine ilişkin bilgilendirme toplantısı düzenledi. Tuğamiral Aktürk, devam eden terörle mücadele operasyonlarına ilişkin, “Irak ve Suriye’nin kuzeyinde kesintisiz bir şekilde ve başarıyla icra edilen operasyonlarla 43’ü geçtiğimiz hafta içerisinde olmak üzere 1 Ocak’tan bugüne kadar 321 teröristetkisiz hale getirilmiştir. Yine, geçtiğimiz hafta içerisinde Irak’ın kuzeyindeki barınma alanlarından kaçan 3 PKK’lı terörist daha Silopi’deki hudut karakolumuza teslim olmuştur. Ayrıca, terör yuvalarına kilit vurmaya devam eden Türk Silahlı Kuvvetlerimiz; Irak’ın kuzeyindeki Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde gerçekleştirilen arama tarama faaliyetleri kapsamında teröristlere ait çok sayıda silah, mühimmat ve yaşam malzemesi ele geçirmiştir” ifadelerini kullandı.
Tuğamiral Aktürk, hudutların Cumhuriyet tarihinin en yoğun ve etkin tedbirleri ile korunduğunu belirterek, “Son bir hafta içerisinde 4’ü terör örgütü mensubu olmak üzere 59 şahıs yakalanmış, 1 Ocak’tan bugüne kadar hudutlarımızdan yasa dışı yollarla geçmeye çalışırken yakalananların sayısı 474 olmuştur. Son bir haftada engellenen 435 şahıs ile birlikte bu yıl içerisinde engellenen kişi sayısı da 6 bin 382’ye ulaşmıştır” dedi.
‘KARARIN METİNLE VE İÇERİKLE HİÇBİR İLGİSİ YOKTUR’
Tuğamiral Zeki Aktürk’ün sunumu sonrası, bakanlık kaynakları gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı. Bakanlık kaynaklarınca, Kara Harp Okulu Mezuniyet Töreni’ndeki kılıçlı yemin sonrası ‘Silahlı Kuvvetler’den ayırma’ cezası verilen teğmenlerle ilgili, “Başlatılan idari ve disiplin soruşturmaları ile Yüksek Disiplin Kurulu süreci büyük bir hassasiyetle yürütülmüştür. Daha önce de vurguladığımız gibi Türk Silahlı Kuvvetleri’nde müesses disiplinin muhafazası ve idamesi olmazsa olmazdır. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz olaylara disiplin anlayışı içerisinde bakmakta ve işlemleri de ilgili hukuki mevzuat çerçevesinde yerine getirmektedir. Üstüne basarak bir kez daha vurgulamakta fayda var; alınan kararın okunan metinle ve içerikle hiçbir ilgisi yoktur. Bu olay, toplumda gerçekler üzerinden değil, bağlamından koparılarak algılar üzerinden tartışılmakta. Bu gençler söyledikleri sözlerden değil, önceden planlı, toplu ve organize bir disiplinsizlik yaptıkları, mutlak itaati bozdukları ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin itibarını zedeledikleri için cezalandırıldılar. Teğmenlerin, ‘Mustafa Kemal’in askeriyiz’ dedikleri için cezalandırıldıkları söylemi Türk Silahlı Kuvvetleri’ne atılabilecek en büyük iftiralardan biridir, hakarettir. Üstün disiplin anlayışı ile tüm dünyada temayüz eden ordumuzun; başarı çıtasını gün geçtikte daha üst noktalara taşıdığı bir dönemde yıpratılmaması konusunda herkesin daha duyarlı ve dikkatli olması gerekmektedir” açıklaması yapıldı.
URİYE ORDUSUNUN GELİŞTİRİLMESİNE YÖNELİK ÇALIŞILACAKTIR’
Bakanlık kaynakları, Türkiye’nin Suriye’ye 2 yeni askeri üs kuracağına dair iddialar üzerine, “Türkiye olarak önceliğimiz, Suriye’nin toprak bütünlüğünün muhafaza edilmesi, Suriye’de istikrarın sağlanması ve terörist unsurların, özellikle PYD/YPG’nin Suriye’nin kuzeyindeki faaliyetlerinin engellenmesidir. Yeni Suriye hükümetinin, Suriye’nin tamamını kapsayacak şekilde istikrarı sağlama ve normalleşme çabalarını destekliyoruz. Bakanlığımızın fonksiyon alanına giren konularda kendilerine elimizden gelen her türlü desteği sunmaya hazır olduğumuzu bildirdik. Bu kapsamda; geçtiğimiz hafta bakanlığımızdan görevlendirilen bir heyet marifetiyle ilk temas toplantısı gerçekleştirilmiştir. Her iki taraf da Suriye’nin toprak bütünlüğü, istikrarı ve terör tehdidinden temizlenmesi üzerinde görüş birliğindedir. Basında çıkan bu tür haberlere ihtiyatlı yaklaşmak ve içeriğini iyi okuyup anlamak gerekir. Bu tür konuları konuşmak için şu an çok erken. Yeni Suriye hükümetinin talepleri doğrultusunda Suriye ordusunun kapasitesinin geliştirilmesi maksadıyla müşterek bir yol haritası oluşturularak somut adımlar atılmasına yönelik çalışılacaktır” denildi. (DHA)
Diyanet İşleri Başkanlığı, 2025 yılı fitre miktarını açıkladı
Diyanet İşleri Başkanlığı, Din İşleri Yüksek Kurulu’nun, 2025 yılı ramazan ayından 2026 yılı ramazan ayına kadar olan süre için fitre miktarını 180 TL olarak belirlediğini açıkladı.
ANKARA-Diyanet İşleri Başkanlığı‘ndan yapılan açıklamada, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı başkanlığında yapılan toplantıda 2025 yılı ramazan ayı için fitre miktarının belirlenmesi hususunun görüşüldüğü belirtildi. Toplantıda alınan kararlara ilişkin, “Konu ile ilgili hadis-i şerifler, mevcut sosyoekonomik hayat şartları ve 1 kişinin günlük gıda ihtiyacı göz önünde bulundurularak ülkemizde fitre miktarı 2025 yılı ramazan ayından 2026 yılı ramazan ayına kadar 180 TL olarak belirlenmiştir. Fitre olarak belirlenen miktar, nakdi olarak verilebileceği gibi gıda maddelerinden ayni olarak da verilebilir. Belirlenen bu meblağ, aynı zamanda günlük oruç fidyesi bedelidir. Bunun yanında her bir mükellef, kendi günlük gıda harcamalarına denk düşecek bir meblağı fitre olarak verebilir” denildi. (DHA)
Palandöken’den gıda tedarikçilerine: Bu ay yüzde 10-25’lik indirimle jest ayı olsun
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken, uluslararası ve yerli gıda tedarikçisi firmalara çağrıda bulunarak, “En azından bu ay yüzde 10-25’lik bir indirimle jest ayı olsun. Halkımızın gıda enflasyonuna yardımcı olmalarını tavsiye ediyorum” dedi.
Alparslan ÇINAR ANTALYA-31. ANFAŞ FoodProduct – Uluslararası Gıda ve İçecek İhtisas Fuarı, Antalya’nın Aksu ilçesindeki ANFAŞ Fuar ve Kongre Merkezi’nde başladı. Açılışa Vali Hulusi Şahin, Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Gürbüz, Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Yakup Ali Kahveci, eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Arif Çetin, TESK Başkanı Bendevi Palandöken, AK Parti Antalya İl Başkanı Ali Çetin, Konyaaltı Belediye Başkanı Cem Kotan ve davetliler katıldı.
PALANDÖKEN’DEN BIDI’YA: NE BULURSAN YİYECEKSİN
70’den fazla il ve 50’nin üzerinde ülkeden katılımcıların stant açtığı fuarda, ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı, hasta olduğu için konuşmasını kısa tuttu. TESK Başkanı Bendevi Palandöken konuşmasında Bıdı’ya seslenerek, sağlığına dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Palandöken, “Fuarın kurucusu Ali Bıdı burada. Bu insan ne yer ne içer, bu işe, bu fuara çok meraklı. Tarımsal beslenen bir büyüğümüz. Biraz rahatsız bugün, çok konuşamadı ve neşesi de yerinde değil. Yemeden, içmeden ancak bu kadar olur. O nedenle ne bulursan yiyeceksin. Bazıları bulamadığı için yiyemiyor, siz de çok nimetlerden istifade ettiğiniz için yiyemiyorsunuz” dedi.
‘TEMEL GIDADA BİR İNDİRİM OLURSA GÜNÜN ANISI OLUR’
Palandöken, fuardaki hem uluslararası tedarikçi ve üretici firmalar ile yerli firmalara çağrıda bulundu. Gıda enflasyonunda vatandaşa bir güzellik yapılması gerektiğini belirten Palandöken, “Yeme içme sektörünün ne kadar önemli olduğunu ve fiyatların yükselmesindeki paylarının ne kadar yüksek olduğu fuarı birlikte icra ediyoruz. Bu fuarın ana amacı, Antalya turizmine katkı sunmak ve üretici firmalarla uluslararası firmalarla bir araya getirilmesi. En azından bu ay, yüzde 10-25’lik bir indirimle jest ayı olsun. Halkımızın gıda enflasyonuna yardımcı olmalarını tavsiye ediyorum. Temel gıdada bir indirim olursa günün anısı olur” diye konuştu.
Emekli Orgeneral Arif Çetin, davetli olarak geldiği fuar açılışında konuştu. Fuarın katkılarının önemli olduğunu belirten Çetin, gıdanın önemine değinerek, “Asker olduğumuz için en etkili silah ne diye düşünürsek, geleceğin nükleer ve atom silahı, gıda ve enerjidir” dedi.
‘YEMEDEN, İÇMEDEN NE YAZIK Kİ YAŞAMAK MÜMKÜN DEĞİL’
Antalya Valisi Hulusi Şahin de bir konuşma yaptı. Bu yıl gıda sektörüne yönelik denetimlerin daha da sıklaşacağını belirten Vali Şahin, Malatya Valisi olduğu dönemde, gıdanın önemini deprem bölgesinde bir kez daha gördüğünü anlattı. Enkaz altında vatandaşların kurtarılması için çalışmalar sürerken bir yandan da yeme ve içme organizasyonu yapıldığını anlatan Vali Şahin, “Soğuk, barınma bir şekilde çözülüyor. Deprem bölgesindeki enkaz altındaki insanları kurtarmak için bile uğraş verilirken bir yanda da ne yenilip içilecek organizasyonu yapılıyordu. Yemeden, içmeden ne yazık ki yaşamak mümkün olmuyor” dedi. (DHA)