Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Sağlık

Samsun’da her okula 1 hemşire

Erdi Demür

SAMSUN – Samsun Valisi Doç. Dr. Zülkif Dağlı, “Okul Sağlığı Uygulamasına Ait İşbirliği Protokolü” kapsamında her okulda 1 hemşirenin hazır bulunacağını söyledi.


Okul Sağlığı Uygulamasına Ait İşbirliği Protokolü, Samsun Valiliği himayelerinde Samsun İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) arasında yürütülecek. Protokolle birlikte kurumların belirleyeceği takvim çerçevesinde OMÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümünde öğrenim gören öğrenciler ilkokul, ortaokul ve liselerde saha uygulaması yapacak. İş birliği protokolü ile İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı okullarda öğrenim gören öğrencilerin sağlığının korunması ve geliştirilmesi amaçlanıyor.

Protokol, OMÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümünde öğrenim gören öğrencilerin okul sağlığı saha uygulamalarını yapabilmelerine imkân tanıyacak. Protokol kapsamında yapılacak uygulamalar ile üniversite öğrencilerinin, etkileşim ve problem çözme becerileri geliştirmesini, mesleki görev, yetki ve sorumluluklarını güvenli bir şekilde deneyimlemesini kazanması amaçlanıyor. Bu kapsamda Samsun Valisi Doç. Dr. Zülkif Dağlı, OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal ve Samsun İl Milli Eğitim Müdürü Murat Yiğit arasında “Okul Sağlığı Uygulamasına Ait İşbirliği Protokolü” imzalandı.

“Amacımız her okulda 1 sağlık personelinin olması”

Her okulda 1 sağlık personelinin bulunmasını amaçladıklarını ifade eden Samsun Valisi Doç. Dr. Zülkif Dağlı, “Samsun’daki öğrencilerimiz için önemli bir faaliyet amacıyla bir araya geldik. Hep konuştuğumuz çocuklarımızın sağlığı, güvenliği, esenliği ve iyi eğitim alması. Bunların başında ‘sağlık’ geliyor. Çünkü sağlık olmadığı için çocuklarımız 1,5 yıl eğitimden uzak kaldılar. Bu manada İl Milli Eğitimiz Müdürümüz ve OMÜ Rektörümüz Prof. Dr. Yavuz Ünal ile görüşüp, ‘ne yapabiliriz’ diye düşündük. Okullarımızda bir sağlık görevlimizin bulunması bizler için son derece önemli. Kaldı ki üniversitelerdeki öğrencilerimiz de son sınıf itibarıyla hem okul sağlığını daha yakından gözlemlemek hem de çalışmalara katkıda bulunmak amacıyla staj imkanı ve çalışma imkanı bulacaklar. Bizim amacımız, bundan sonra her okulumuzda bir sağlık görevlisinin olması. Bugün başlıyoruz. Bu bir başlangıç. İlk dönemde haftada 2 gün okullarımızda 1 sağlık görevlisi (hemşirelik bölümünden) bulunacak. 2. dönemden 4 gün okulda bulunacaklar. Bunu ilerleyen dönemde haftada 5 güne de çıkartacağız. Tüm okullarımıza yaygınlaştırmak amacındayız. İnşallah bunu başarabileceğiz” dedi.

“Sağlık personelleri öğrencilerin pandemiden korunması için yakından gözlem yapacak”

Sağlık personellerinin ilk işlerinin pandemi olacağının altını çizen Vali Dağlı, şunları söyledi:
“Kampanyamızın ismi: ‘Her Okulda Bir Hemşire Var’. Her okulda 1 hemşiremiz olmuş olacak. Öğrencileri hem gözlemleyen hem de bir olağanüstü durum olduğunda hemen onlara müdahale edebilecek şekilde olacak. İlk işimiz pandemi. Pandemiden korunması için öğrencilerimizi daha yakından gözlemleme imkanı bulacaklar. Bağımlılıkla mücadele yardımda bulunacaklar. Okullarımıza bu manada hemşirelerimiz çalışmalar yapacak. Sağlıklı beslenme, ufak tefek yaralanmalar konusunda müdahalede bulunacaklar. Fiziksel aktivitelerin daha doğru yapılması için beden eğitimi öğretmenleri ile yakın çalışacaklar. Çocuklara ve öğretmenlere stres ile baş etme konusunda destek olacaklar. Okullarda sağlık taramaları yapılmasına katkıda bulunacaklar. Bu şekilde bir iş birliğini üniversitemiz ile milli eğitim müdürlüğümüz yapmış olacak. Sonuçta çocuklarımız için uğraşıyoruz. Çocuklarımız inşallah sağlıklı bir şekilde eğitimlerini alacaklar. Bunun için biz ne gerekiyorsa Samsun’un tüm yetkili ve otoriterleri olarak başta valiliğimiz olmak üzere uğraşacağız. İnşallah çocuklarımızın sağlığına bir sıkıntı gelmesin ama biz yine de her an bir şey olabilir diye hazır olalım. Amacımız budur. Şu anda 100 okulda bu uygulamaya başlıyoruz.”

Protokolün amaçları

Üniversite öğrencilerinin görev aldıkları okullarda eğitim ve farkındalık çalışmaları yürütecek. Bu kapsamda yapılacak eğitim ve farkındalık çalışmaları kapsamında okullarda bulunacak sağlık personelleri pandemiden korunma, bağımlılıkla mücadele, sağlıklı beslenme, kaza ve yaralanmalardan korunma, okulda acil ve ilk yardım, sağlığı geliştirme, ergen ruh sağlığı, fiziksel aktivite, stresle baş etmek ve okul sağlığı taramaları faaliyetinde bulunacak.
Protokol imza töreninde ayrıca OMÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Murat Terzi ve Dr. Öğretim Üyesi Figen Çavuşoğlu yer aldı.

Sağlık

D vitamini eksikliği olanlarda bunama riski yüzde 19-25 artıyor

İngiltere’de yapılan uzun vadeli bir araştırmaya göre D vitamini eksikliği olanlarda bunama riskinde yüzde 19-25 oranında artış gözlendi. Düzenli olarak D vitamini takviyesi alanlarda ise Alzheimer riskinde yüzde 17 azalma görülürken damar hastalığına bağlı bunama riskinde yüzde 14 azalma gözlendi.

Nisanur Şentürk
İSTANBUL-
The American Journal of Clinical Nutrion’da yayınlanan araştırmada; 14 yıl boyunca takip edilen kişilerde, D vitamini eksikliğinden kaynaklı demans riskinin yükselerek yüzde 19-25’lere çıktığı tespit edildi. Araştırma hem Alzheimer hem de damarların tıkanmasına bağlı oluşan demans için geçerli olurken uzun süre D vitamini eksikliğinin de bunlara sebep olabileceğini gösteriyor. Kişilerin demansa karşı korunması için erken yaştan itibaren önlem almaları gerektiğini belirten Çakmak Erdem Hastanesi’nde Nöroloji Uzmanı Dr. Nazan Eryiğit, gençlere ve yetişkinlere çeşitli önerilerde bulundu.

“Yorgunluk, sürekli uyuma isteği, uyumaya rağmen vücutta ağrılar D vitamin eksikliğinden olabilir”

Demans riskinin yaşla giderek arttığına değinen Uzm. Dr. Nazan Eryiğit, “D vitaminini hep kalsiyum ve kemik gibi bilsek de özellikle gençlerin unutkanlığının en önemli sebeplerinden biridir. Bu yüzden D vitamini destekli gitmeliyiz. Nörolojiyi en çok ilgilendiren konulardan biri unutkanlıktır. Yorgunluk, sürekli uyuma isteği, uyumaya rağmen vücutta ağrılar ve dinlenememe, dinlenmeden kalkma gibi durumlar D vitamin eksikliği belirtisidir. Türkiye, D vitamini açısından çok iyi bir ülke. Sürekli güneşimiz var fakat güneşlenmiyoruz. Güneşlenirken güneş kremi sürüyoruz. D vitamininin en önemli kaynağı direkt olarak güneşe temas etmektir. Koruyucusuz ve direk ten teması olmalı” açıklaması yaptı.

Uzm. Dr. Nazan Eryiğit, “Ayrıca özellikle yağlı balıkları yemeliyiz. Belki de omega 3 takviyesi almalıyız ki onlarda D vitamini yoğun miktarda var. Düzenli beslenme de önemlidir. Akdeniz diyeti yapın, yeşillikleri kullanın. Çünkü demans sadece D vitamini eksikliğinden kaynaklanmaz. B12, folik asit yani üçünün birlikte alınmış olması lazım” dedi.

“Bilinçsiz kullanılan D vitamini tehlikelidir”

“D vitamininde yağda eriyen bir vitamin, zehirlenmesi var” diyen Uzm. Dr. Eryiğit, “O yüzden bilinçsiz şekilde kullanılması çok tehlikelidir. Doktoruna ölçüm yaptırmadan kesinlikle D vitamin takviyesine başlamasınlar. ‘Yeterli yere geldi’ demeden de vitamin takviyesi kesilmemelidir. Tedaviye ise kanda serum düzeyine bakarak karar veriyoruz” uyarısında bulundu.

“Arada cam olmasın, direk maruziyet istiyoruz”

Demanstan korunmak için kişilere tavsiyelerde bulunan Uzm. Dr. Eryiğit şunları söyledi:
“Hem zihinsel hem de bedensel egzersiz çok önemlidir. Özellikle multivitaminlerin içerisinde yer alan D vitamini son derece düşük doz ve asla yeterli olmuyor. Hasta, ‘nasıl olsa ben bir kompleks vitamin alıyorum’ deyip doktora gitmiyor. ‘Ben zaten içiyorum’ deyip ölçtürmüyor. Hâlbuki aldığı şey günlük tüketime bile yetmiyor. Unutkanlık çok önemli bir şikâyettir. Genç yaş ya da yaşlı, hiç fark etmez varsa unutkanlığınız mutlaka nöroloji uzmanına başvurun. Lütfen güneşe biraz maruz kalın. Sadece elinizden yüzünüzden değil, kollarınızdan, bacaklarınızdan da D vitamini alın. Her gün en az 45 güneşte kalın. Ama arada cam olmasın, direk maruziyet istiyoruz.”

Okumaya devam et

Sağlık

Tevfik Özlü: Türkiye’de yılda 15 bin kişi, başkasının dumanından ölüyor

Sigaranın Türkiye’de yol açtığı ölüm oranları hakkında istatistikler paylaşan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Ülkemizde her yıl aktif tütün içimine bağlı 100 bin, pasif içime bağlı ise 15 bin ölüm yaşanıyor. Tütüne bağlı ölümler trafik kazaları, yangınlar, cinayetler, AIDS, alkol, uyuşturucu ve intiharlara bağlı ölümlerin toplamından fazladır” dedi.

TRABZON-
Trabzon İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Trabzon Yeşilay Şubesi’nin Trabzon Merkez Fen Lisesi’nde düzenlediği organizasyonda Medical Park Karadeniz Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, ‘Sigaranın Zararları’ hakkında bir söyleşi gerçekleştirdi.

“Ölümlerin yüzde 23’ü tütün nedeniyle oluyor”

Etkinlikte sigaranın sağlığa zararları ve sigara kullanımına bağlı ölüm oranları hakkında bilgilendirmede bulunan Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Her 6 saniyede bir kişi sigara içtiği için ölüyor. Türkiye’de 15 yaş üzeri 16 milyon kişi tütün kullanıyor ve ölümlerin yüzde 23’ü tütüne bağlı. Türk erkeklerinin yüzde 31’i, kadınlarının ise yüzde 10’undan fazlası tütün yüzünden hayatını kaybediyor. Ülkemizde her yıl aktif içime bağlı 100 bin, pasif içime bağlı 15 bin ölüm yaşanıyor. Tütüne bağlı ölümler trafik kazaları, yangınlar, cinayetler, AIDS, alkol, uyuşturucu ve intiharlara bağlı ölümlerin toplamından fazladır” diye konuştu.

“Sigara içen kadınlarda KOAH gelişimi 40 kat fazla”

Aynı yoğunlukta sigaraya maruz kalan kadınlarda akciğer kanseri gelişme riskinin erkeklere göre daha fazla olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özlü, “Sigara içen kadınlarda, içmeyenlere kıyasla KOAH gelişimi 40 kat fazla” açıklamasında bulundu. Prof. Dr. Özlü, sigarayı bırakmak isteyen kişilere şu önerilerde bulundu: “Kararlı olun, özgüveninizi yüksek tutun, bırakma nedenlerinizi iyi bilin ve sık hatırlayın, sigaralı çevrelerden uzak durun, sigarayı hatırlatacak eşyaları ortadan kaldırın, çay-kahve alışkanlığınızı kontrol edin, meşguliyet ve hobi edinin, spor ve egzersiz yapın, diyet yapın, bol sıvı alın, sigaraya ayırdığınız parayla kendinizi ödüllendirin, jer şey bir taneyle başlar, unutmayın.”

Organizasyon sonrası İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Uygun ve Trabzon Yeşilay Şube Başkanı Av. Işıl Demir Güner katılımlarından dolayı Prof. Dr. Tevfik Özlü’ ye plaket takdim etti.

Okumaya devam et

Sağlık

Uzmanından kalp krizine karşı uyarı: Gençler biraz sakin, yaşlılar hareketli olsun

Son zamanlarda gençlerde kalp krizi geçirme oranında ufak da olsa artış gözlemlediklerini belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, gençlere uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Arbatlı, “Gençler biraz sakin, yaşlılar hareketli olsun” dedi.

İSTANBUL-
10-16 Nisan Kalp Sağlığı Haftası kapsamında Ataköy Medicana Hastanesi, ‘Kalbiniz için Bilinçlenin’ seminerine ev sahipliği yaptı. Gazeteci Işıl ve Ekrem Açıkel’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen etkinlikte; Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydın Yıldırım kalp sağlığıyla ilgili tüm soruları cevapladı. Kalp hastalıkları belirtilerini anlatan Prof. Dr. Aydın Yıldırım bunların; göğüs ortasında, çenede, sol elin yüzük parmağında, sırtta ve midede yaşanan ağrılar olabileceğini, bunlara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

“Türkiye’de ‘kalp krizi’ ölüm sebebi arasında en başta”

Ölüm oranının en fazla kalp hastalıklarında görüldüğünü belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Erişkinlerdeki ölüm oranlarının yaklaşık 3’te biri kalp ve damar hastalıklarından oluyor. Bu yüzden ciddi bir toplum bilinci gerekmektedir. Çocukluk çağından itibaren kendimizi korumamız gereken bazı durumlar var. Bunlar yerine getirilirse toplum çok daha sağlıklı hale gelecek ve sağlık giderleri de azalarak refaha kavuşmuş toplum oluşacaktır. Türkiye’de ölüm sebebi arasında en başta kalp krizi gelmektedir. Kalp krizi; damar sertliği, şeker hastalığı, stres ve sigara faktörlerinin getirdiği hastalık grubudur. Çok basit kurallara uyarak bu faktörlerden korunmanız mümkün” açıklaması yaptı.

“Son zamanlarda kalp krizi geçirme oranlarında ciddi bir artış var”

Son zamanlarda kalp krizi geçirme oranlarında ciddi bir artış olduğuna da değinen Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Bu hem toplumun yaşının ilerlemiş olmasından hem de içinde bulunduğu ekonomik koşullar dahil olmak üzere stresin artmasından da kaynaklanıyor. Ancak kalp krizinden ölme oranları ise bir o kadar azalmış durumda. Çünkü sağlık hizmetlerinde de belirli bir artış var. İnsanlar kalp krizi geçirdiklerini fark edip hastaneye ulaştıklarında bir şekilde anjiyosu, gerekirse bir stent işlemi yapılıyor. Gerekirse ilaç tedavisiyle rahatlatıp sonrasında da gerekli tedavileri düzenlenebiliyor. Bazen bunun içerisinde ameliyatlar da oluyor” dedi.

“Gençler biraz sakin, yaşlılar ise biraz daha hareketli olsun”

Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Gençlerde kalp krizi geçirme oranında artış gözlemliyor gibiyiz. Bazı yanlış adımlardan kaynaklı sorunlar var. Genç yaşta kalp krizi geçirebiliyorlar. Dolayısıyla bir noktada; sakinliği, sükûneti koruyabilmek lazım. Bir şeyler yapma, kendilerini ispat etme çabası içinde oluyorlar. Ama bu, onlara geri dönüşü çok pahalıya patlayabiliyor. Gençlere biraz sakin olmalarını, yaşlılara ise biraz daha hareketli olmalarını öneriyoruz. Yani ortada buluşmaları daha güzel bir şey” şeklinde konuştu.

“Kişiler eğitimle bu konuda bilinçlendirilmelidir”

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydın Yıldırım ise “Türkiye’de insanlarımızın kalp sağlığı oranları iyi durumda değil. Obezite ve yüksek tansiyon dünyada yaygın. Ayrıca kalp damar hastalıklarından yaşanan ölümler, dünyada birinci sıralarda. Ülkemizde ise durum Avrupa ülkelerine göre biraz daha kötü. Hem obezite hem hipertansiyon açısından daha yüksek oranlarımız var. Bu mevcut durumumuzun daha iyileştirilmesi için yoğun bir eğitim programı veya halkın bilinçlendirilmesi gerekmektedir” dedi.

“30 dakika yürüyün, tuz tüketimini azaltın”

Prof. Dr. Aydın Yıldırım, “Özellikle Kovid sonrası insanların çalışma ortamlarının eve taşınması ve hareket aktivitelerinde düşüş olmasından sonra obezite ve hipertansiyon yoğun şekilde arttı. Bunlar aslında birbiriyle bağlantılı. Kilonuz arttıkça tansiyonunuz da yükseliyor. Pandemi bittikten sonra da dinamik, hareketli hayata geçilmesi bekleniyordu ancak maalesef bu konuda çok fazla ilerleme kaydedilmedi. Teknolojinin gelişmesi ve araçların kullanılması da hareketsiz yaşamı tetikliyor. Bundan dolayı kalp hastalıkları açısından kötüleşme var” açıklaması yaptı.
Gün içinde minimum 30 dakika yürüyüş veya aktivite yapılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Yıldırım şu önerilerde bulundu:

“Bu olmadığı takdirde kilo artışı kaçınılmazdır. Beslenmede ise tuz tüketimi kısıtlanmalıdır. Akdeniz diyetine dönülmelidir. Stresten uzak durulmalı, kolesterol ve tarama testleri düzenli yapılmalıdır. Herkesin kalbine iyi bakması ve kontrol ettirmesi gerekir. Özellikle Türkiye’de büyük bir eksiklik olan koruyucu hekimliğin önemine değinmek istiyorum. Hastalandıktan sonra işlerin hem tedavisi hem de döneme ait zorlukları daha fazla. Öncelikli olarak hastalanmadan önlem almak gerekir.”

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.