Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Genel

“Kadının kocasının soyadını alması eşitliğe aykırı”

Müstakil Sanayici İş Adamları Derneği Erzurum Kadın tarafından 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle ‘Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Yasal Düzenlemeler’ semineri düzenlendi.

ERZURUM
-Erzurum Şubesi’nde düzenlenen ‘Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Yasal Düzenlemeler’ seminerine Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hatice Kübra Ercoşkun Şenol, konuşmacı olarak katıldı. Erzurum Kadın Başkanı Zeynep Polat, Atatürk Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Seher Ergüney, Erzurum Barosu Kadın Komisyonu üyeleri ile Müstakil Sanayici İş Adamları Derneği bayan üyeleri katıldı.

Seminerde Doç. Dr. Hatice Kübra Ercoşkun Şenol, kadına yönelik şiddetle mücadelede ki yasal düzenlemeler hakkında bilgi verdi. Doç. Dr. Şenol, özellikle 6284 Sayılı Kanun’la şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esaslar üzerinde durdu.

Doç. Dr. Şenol, “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Aralık 1993’de Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması Bildirgesi kabul edilmiştir. Hukuki bir bağlayıcılığa sahip olmayan bu bildirge yine de olumlu sonuçlar vermiş ve devletleri kadına yönelik şiddet konusunda düzenlemeler yapmaya yönlendirmiştir. Türkiye’de bu olumlu gelişmelerden nasibini almış mevzuatta bulunan kadın-erkek eşitliğine aykırı hükümleri bertaraf etmiştir. Ancak Türk Medeni Kanunu’nda yer alan kocanın soyadının aile soyadı olmasına ilişkin hükümle, evlenen kadının mutlaka kocasının soyadını alma zorunluluğuna ilişkin hüküm, hala yürürlükte olan kadın-erkek eşitliğine aykırı hükümlerdir. Bu istisnalar dışında kadın erkek eşitliğine aykırı hükümlerin büyük ölçüde bertaraf edilmesinin yanı sıra 1998’de 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Kadının Anayasa’da ve 6284 sayılı Kanun’un başlığında vurgulandığı üzere “ana” ve “aile bireyi” sıfatlarının dışında, bir birey olarak korunması gerektiği de açıktır. Zaten 6284 sayılı Kanun’un başlığında ailenin korunmasına vurgu yapılması başlı başına yersizdir. Zira Kanun’un amacı aile içi şiddete maruz kalan kişiyi ve özellikle de en çok aile içinde şiddete maruz kalan kadını korumaktır. Aile içi şiddete maruz kalan kişilerin korunması dolaylı olarak ailenin korunmasına da hizmet ettiğinden, burada çok önemli önemli bir sorun yokmuş gibi gözükse de, bu adlandırma maalesef aile içi şiddete maruz kalan kişilerin korunmasının sadece ailenin korunmasının bir aracı değil, başlı başına bir amaç olduğunu göz ardı ettirebilecek niteliktedir. Hâlbuki bu Kanun Tasarı halindeyken adı olması gerektiği gibi, “Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunması Yasa Tasarısı” şeklindeyken, TBMM’ye sevk edilirken şu an mevcut haliyle değiştirilmiştir. 6284 sayılı Kanun’da koruma tedbirleri şiddet uygulayan tarafından ihlal edildiğinde veya şiddet mağduru fiziksel olarak yaralandığında ya da silahla tehdit edildiğinde zorunlu tutuklama şeklinde bir tedbire yer verilmemiş olması da isabetli olmamıştır. Bu hallerde en azından kolluğa zorunlu gözaltına alma yetkisinin verilmesinin yerinde olabilirdi. 6284 sayılı Kanun’da şiddet mağdurlarının maddi ve manevi zararlarının tazmini hususunda özel bir düzenlemeye yer verilmemesi de isabetli olmamıştır. Şiddet mağdurunun genel hükümlere göre haksız fiil tazminatı talep etmesinin yeni şiddet olaylarına zemin hazırlaması ve şiddet uygulayanın hükmedilen tazminatı ödeyecek mali güce sahip olmaması burada iki önemli sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. 6284 sayılı Kanun’dan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyen kamu görevlilerinin sorumluluğu hakkında özel düzenlemeler yapılmamış olması da önemli bir eksikliktir. Ancak elbette yükümlülüklerini yerine getirmeyen kamu görevlilerinin görevi kötüye kullanma ve suçu bildirmeme suçu kapsamında yargılanabilmeleri de mümkündür” diye konuştu.

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Genel

CHP lideri Özel: 23 bin 900 öğretmenin atanması asla kabul edilemez

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, “Maalesef Milli Eğitim Bakanı 2024’te, 2023 yılında emekli olan kadar öğretmen atayacaklarını söyledi. Sayın Erdoğan da ‘Bir miktar atama yapacağız’ dedi, gençleri de çok üzdü. Bu rakam maalesef 23 bin 900’dür. 23 bin 900 öğretmenin atanması asla kabul edilemez” dedi.

Ömer Faruk Karataş
ANKARA-
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) gerçekleştirilen grup toplantısında konuştu. Konuşmasında gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Özel, öğretmen atamalarının daha yüksek oranlarda yapılmasını ve atamalarda mülakatların kaldırılması gerektiğini söyledi. 1 Mayıs hakkında da konuşan Özel, Taksim Meydanı’na kefil olduklarını ve kutlamaların orada olması gerektiğini ifade etti.

“Anayasaya uymak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına, bağlayıcılığına uymakla olur”

Anayasa değişikliği konusunda öncelikle herkesin anayasaya uyması gerektiğini, sonrasında bu konuda değişiklik için destek verebileceklerini söyleyen Özel, “Türkiye Cumhuriyeti bir anayasa devletidir. Sahip çıktığımız maddelerin yanında elbette eleştirdiğimiz, değiştirilmesini istediğimiz maddeler olabilir. Ama bu ülkede eğer devlet olacaksa, yani insanların canı ve malı güvende olacaksa bu ülkede en üstteki cumhurbaşkanından en sade vatandaşa kadar herkes bu anayasaya bağlı olacak. Bir ülkede anayasanın işine gelen kısımlarını uygulayıp, oradan güç alıp, yetki alıp kullanıp, işine gelmeyen kısımlarını ihlal edersen bu hak bir kişide değil herkeste olur. Orada devlet ortadan kalkar, anayasal düzen ortadan kalkar ve keşmekeş olur, karmaşa olur. İşte o zaman beka sorunu olur. O yüzden bu ülkedeki en sade yurttaştan en yeni kamu görevlisine, en kıdemli devlet memurundan cumhurbaşkanına kadar herkesin bu anayasaya harfiyen öncelikle uyması gerekir. Anayasaya uymak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına, bağlayıcılığına uymakla olur” ifadelerini kullandı.

“1 Mayıs’ın kutlanmasına ve o meydanın boşalmasına kefaleti ben koyuyorum”

1 Mayıs kutlamaları için Taksim Meydanı’nın açılması gerektiğini söyleyen Özel, “Şimdi buradan karar alıcılara sesleniyorum. Var mısın? Ben kefilim, orada olacağım. İşçilerle birlikte, bir kişinin burnu kanamadan 1 Mayıs’ın kutlanmasına ve o meydanın boşalmasına kefaleti ben koyuyorum. Taksim’i 1 Mayıs’a açın, 31 Mart’ın mesajını aldığınızı anlatın. Açın, özgüvenli olduğunuzu gösterin. Ben 31 Mart’ın birinci partisinin genel başkanı olarak, son genel seçimlerin birinci partisinin genel başkanına diyorum ki ‘Elimizi uzatıyoruz, elimiz emekçinin elidir, elimiz barışır elidir, elimiz öz güvenin elidir. 1 Mayıs’ta Taksim’in kazanılması, bu ülkenin yeni iklimine hizmet edecektir.’ Emekçilerin elini havada bırakmayınız, elimizi havada bırakmayınız” ifadelerine yer verdi.

Okumaya devam et

Genel

Mehmet Ali Yılmaz evinde ölü bulundu

İstanbul Beşiktaş’taki evinde ölü bulunan Mehmet Ali Yılmaz, 49. ve 50. Hükümette Spordan Sorumlu Devlet Bakanı olarak yer aldı. Bakanlığı döneminde Türkiye Futbol Federasyonuna özerklik getirdi. Futbolda havuz sistemini düzenleyen kişidir. Trabzonspor’a tesis kazandırdı.

İSTANBUL-
Spordan Sorumlu eski Devlet Bakanı Mehmet Ali Yılmaz, İstanbul Beşiktaş’taki evinde ölü bulundu. Mehmet Ali Yılmaz, 21 Ekim 1948 günü Trabzon’da dünyaya geldi. İstanbul Mühendislik ve Mimarlık Akademisi İnşaat Fakültesini bitirdi. Bankacılık, Basın alanlarıyla ilgilendi. Tek-Art Holding ve Yılmaz Yayınları AŞ Yönetim Kurulu Başkanı, Güneş Gazetesi sahibi, Titibank Yönetim Kurulu Başkanı, Trabzonspor Kulübü Başkanı, Mühendisler Odası, Müteahhitler Sendikası, İstanbul gazeteciler Cemiyeti, Gazete sahipleri Sendikası ve Türkiye Spor Yazarları Derneği Üyesi olarak görev yaptı.

Yılmaz, 1991 genel seçimlerinde DYP’den Trabzon Milletvekili seçilerek, 20.10.1991-24.12.1995 arası TBMM’de yasama çalışmalarına katıldı. 49. ve 50. Hükümette Spordan Sorumlu Devlet Bakanı olarak yer aldı. Bakanlığı döneminde Türkiye Futbol Federasyonuna özerklik getirdi. Futbolda havuz sistemini düzenleyen kişidir. Trabzonspor’a tesis kazandırdı. Evli, 5 çocuk babasıdır.

Okumaya devam et

Genel

Bakan Tunç: Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun

Adalet Bakanı Tunç, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladı.

Burak Can Ekizoğlu
ANKARA-
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sosyal medya hesabı X üzerinden yaptığı paylaşımda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladı. Tunç paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
“Şanlı tarihimizin en önemli sembollerinden biri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, milli iradenin tecelligahıdır.

Geleceğimizin teminatı evlatlarımız istiklalimize daima sahip çıkacak, Gazi Meclisimiz ilelebet millet egemenliğinin ve demokrasinin merkezi olmaya devam edecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 104. yıl dönümü ve tüm çocuklarımızın Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.”

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.