Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Genel

İçişleri Bakanı Soylu: Atık sularda bile uyuşturucu arıyoruz

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Bir gram uyuşturucunun bile peşindeyiz. Atık sularda bile uyuşturucu arıyoruz” dedi.

Hakan Polat
İSTANBUL-
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Esenyurt’ta Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM) açılış törenine katıldı. Programda konuşan Bakan Soylu, dünyada uyuşturucu, sanal kumar ve bahis konusunda büyük bir savaş yaşandığını vurgulayarak, “Üzülerek söylüyorum ki bu savaş bitmeyecek. Eğer biz tedbirleri almazsak daha da büyüyecek. Uyuşturucu, sanal kumar, sanal bahis, alkol sigara insanlığın tamamına saldırmaktadır. Birlikte mücadele edersek, toplumda her bireyin farkındalığını arttırarak direnmemiz ve kendimizi çocuklarımızı korumamız gerekiyor. Tıpkı bu bina gibi kaleler kurmamız lazım. Şahit olduğumuz bağımlılık hikayeleri hep birbirine beziyor. İnsanlar aynı tuzaklara aynı şeklide düşüyor. Bu tuzakları kuranlar profesyoneller. Bir genci uyuşturucuya bağlamak için, bir insanı sanal bahse ve kumara düşürmek için büyük uzmanlıkları var. Bu şeytanlığın karşısında bu mücadelede bize gerek olan samimiyettir. Dünyanın samimi olması lazım” ifadelerini kullandı.

Dünyanın uyuşturucu ile mücadele ve sanal bahis konusunda samimi olmadığını söyleyen Bakan Soylu, “Avrupa bir yandan rapor üzerine rapor yayınlayıp uyuşturucu rakamları paylaşırken, PKK’ın Avrupa uyuştu pazarı tamamına hakim olduğu, buradan büyük gelir ettiği bu raporlarında açılarken, öte yandan gidip bu örgüte destek olmaması lazım. Kırmızı bültenle aradığımız elemanlarını himaye etmemesi lazım. Birleşmiş Milletler’in PKK yöneticilerini muhatap alıp çocuk savaşçı anlaşması imzalamaması lazım. Bize samimiyet lazım. Bundan birkaç ay önce Antalya diplomasi formunda açık açık dünyada sanal bahsin merkezinin İngiltere olduğun söyledim. Kimsenin gıkı çıkmadı. İngiltere’nin İçişleri Bakan Yardımcısı başka bir vesile ile geldi, orada da arkadaşların raporlarıyla ortaya koydu. Dedim ki ‘sadece bir sanal bahis merkezi olmuyorsunuz, dünyada kötülüğün merkezi oluyorsunuz” şeklinde konuştu.

Uyuşturucu ile mücadele konusunda batı ülkelerini eleştiren Soylu, “Sadece operasyonlarda birlikte oluyoruz. Ortak bir fikir birliği, akıl birliği, ortak bir alt yapı birliği ortaya koydukları yok. Batılı küresel güçler hem şikayet edip, hem arka plandaki hesaplarından vazgeçmezlerse burada samimiyetten bahsedilemez. Biz bu mücadelede yalnız olduğumuzu biliyoruz ama samimiyetle gayet gösteriyoruz” diye konuştu.

Türkiye’de uyuşturucu ile mücadelenin etkin bir şekilde devam ettiğine dikkat çeken Bakan Soylu, “Nüfusun ve uyuşturucu arzının arttığı dağıtım kanallarının çeşitlendiği dönemde, Afganistan’da istikrarsızlığın hakim olduğu, dünyada sosyal medyada ve sinemada uyuşturucu romantikleştirilirken biz tarihimizin en büyü yakalamalarını yapıyoruz. Uyuşturucu kaynaklı ölümleri azaltıyoruz. Amerika Afganistan’ı işgal ettiğinde afyon tarlaları miktarı 17 bin hektardı. İşgalle birlikte 300 bin hektara çıktı. Kimin bu işin sahibi olduğu ortada ve nettir” açıklamalarında bulundu.

Tüm emniyet birimlerinin uyuşturucu ile mücadele konusunda sahada olduğunu vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:

“Her hafta Ankara’da güvenlik toplantıları yapıyoruz. Toplantılara ilk başladığımızda uyuşturucudan bin 500 – 2 bin kişinin gözaltına alındığı raporu gelirdi. Şimdi her hafta 5-6 bin kişi gözaltına alınıyor. Sahaya baskımızı sürdürüyoruz. Eskiden cami meydanlarında zombi gibi çocuklar dolaşırdı. Bir kenara kıvrılmış uyuşturucu madde almış kendinden geçmiş hepimizi geçerken ‘bunların hali ne olacak’ diye sorduğumuz durumlar söz konusuydu. Bize o zaman kızdılar. 941 kişi idi yüksek dozda uyuşturucudan olum sayısı Türkiye’de. Biz planlarımızı hazırladık ve yola çıktık. Ölüm sayısı 941’den 314’e, bu yıl itibariyle 290 gibi bir rakama düştü ama bu yetmez. Çıktık dedik ki meseleyi anlatabilmek için ‘polislerimiz jandarmamız uyuşturucu satıcısını görürse ayağını kırsın’. Sonucu geldi. Mücadele kendi adına bir sloganla bütünleşti. Elbette her şey hukukun içinde gerçekleşiyor. Bu mücadelede devletin bütün birimlerinin kanun çerçevesinde cesaretlendirmemiz gerekiyordu. Bu mücadeleyi birlikte ortaya koyduk. Yeni bir ihbar kanalı geliştirdik. Bir yazılım ürettik. Cep telefonunuzda uyuşturucu ihbarı yapmaya yarıyor ve ihbar yapanın kimliği gizi kalıyor. Bugüne kadar 503 bin kişi indirdi. Hedefimiz 1 milyon. Bu uygulama ile 42 bin ihbar geldi. Bunların hepsine müdahale ettik”

“Bir gram uyuşturucunun bile peşindeyiz. Atık sularda bile uyuşturucu arıyoruz” diyen Soylu, Yeşilay ile birlikte gerçekleştirilen projeyle 62 ilde atık sular incelenerek en fazla hangi uyuşturucunun kullanıldığını takip ettiklerini anlattı.

İçişleri Bakanı Soylu 77 metruk binanın yıkıldığını ve 16 bin binanın ise metruk vasfının giderildiğini belirterek, “Geçtiğimiz gün Zeytinburnu’nda muhtarlarım ‘iki bina var yıkılmıyor’ dedi. Kaymakam ve Belediye Başkanımıza dedim ki ‘gece 12 görmeden yıkmış olalım buraları’. Metruk bina demek şu demektir. Allah korusun uyuşturucu, kamu düzeninin bozulması, bir mahalleyi istismar etmek demektir. Ankara’da Çiğdem Mahallesi’nde 250 metruk bina uyuşturucu merkezi olmuş dediler. Dedim ki tutun dozerleri bir haftada yıktık geçtik. Tertemiz oldu ağaçlar dikili güzel bir park oldu. Bu konuda TBMM’den imar kanunu ilgili maddesine ilave ederek valilerin iradesine koyduk metruk binaların yıkılmasını temin etmeyi. Bunu gerçekleştirdik” dedi.

Artan metamfetamin tehdidine dikkat çeken Soylu, “Uyuşturucu konusunda büyük mücadele var. Ama dünya ölçeğinde artan bir tehdit var. Türkiye’deki ölümlerin yarısı metamfetaminden kaynaklanıyor. Buz kristal dediğimiz met diye madde var. Önemli ölçüde İran’dan gelen bir madde. Bu madde ölümcüllük oranı ciddi yüksek. Biz ölüm oranını azaltmamıza rağmen bunun yarısı metamfetaminden kaynaklanıyor” uyarısında bulundu.

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Ekonomi

Palandöken : Bu zamlarla enflasyon düşmez

Daha emekli ve memur zamlı maaşlarını almadan, akaryakıt, elektrik, sigara ve birçok ürüne zam yapılması milleti çileden çıkardı

ZAFER BULUT
EKONOMİ SERVİSİ
-Yapılan zamlarla enflasyonun düşmesinin mümkün olmadığını dile getiren TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Son yapılan zamlarla enflasyonun düşmesini beklemek mümkün değil. Mevsimin yaz olması ama zamların peş peşe gelmesi ile hem tarla bitkilerinin hem de sebze meyve vs. gibi diğer ürünlerin düşmesini beklemek mümkün değil. Çünkü akaryakıta gelen zam var. Elektriğe gelen zam bildiğiniz üzere yüzde 38. Daha arkasından doğalgaz zamlarını ilave edince hizmet sektöründe fiyatların geri gelmesi mümkün değil” dedi.

“PİYASANIN GÜVEN ORTAMINA İHTİYACI VARKEN ZAM ÇÖZÜM DEĞİL”

Piyasaya güven ortamının gelebilmesi için zamların durdurulması gerektiğini ifade eden Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Enflasyonun düşmesi için piyasalara bir güven verilmesi yani zam yapılmaması lazım. Hem hizmet sektöründe hem de zorunlu kullanılması gereken elektrik, doğal gaz akaryakıt zamları üst üste geldi. Kamyon gelecek neyle gelecek? Vatandaş otobüse binecek seyahat edecek ve dolayısıyla bu zamları siz de yapmayın demek mümkün olmayacak. Bunun için yapılması gereken evvela piyasalara güven vermek. Artık ekonomi düzeldi sinyali ile vatandaş ancak bu yapılan zamları aynı şekilde almış oldukları ücretlerle karşılaması da mümkün değil. Bildiğiniz üzere sigara ve alkollü içeceklere yapılan zamlar paket başına 10 TL’yi buluyor bir de ÖTV geliyor aynı şekilde bunlar ilave edildiğinde kullanılan diğer malzemelere de aynı şekilde intikal ediyor. Yani temel gıda maddesinden konfeksiyon sektörüne elektrik kullanacak ki üretim yapsın. Doğal gaz kullanacak ki üretim yapsın, akaryakıt kullanacak ki ürünün sevkiyatını yapsın” diye konuştu.

-“LOKOMOTİF ÜRÜNLERE YAPILAN ZAM VATANDAŞA 10 KAT YANSIYOR”

Üretimin artması ve temel girdi maliyetlerinde düşüş sağlanması gerektiğini belirten Palandöken, “Dolayısıyla zamları bir çare gibi görüp ekonominin düzelme noktasındaki sağlanan başarı bence bu sıkıntıdan daha büyük. Yapılması lazım gelen üretimin artışının sağlanması ve temel girdi maliyetlerinde düşüş sağlanması. Kiralardaki ve vergilerdeki adaletin tesis edilmesi bu açığı ancak kapatır yoksa günlük tüketilen ürünlere, günlük malzemelere zam yapmayla hepsini ilgilendirir. Biz çiklette 1 gramlık şeker var ama şekerin maliyetindeki 1 liralık lokomotif ürünlere yapılan zam vatandaşa 10 TL olarak geri dönüyor. Dolayısıyla tedbir olarak düşünülen, ekonominin düzelmesi için çabalar sıkıntı doğuruyor. Zamları durdurun artık” şeklinde konuştu.

Okumaya devam et

Genel

İHH, bugüne kadar 800 bin Sudanlıya direkt olarak destek ulaştırdı

Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ile Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF) arasında yaşanan iç savaşın bir yılı aşkın süredir devam etmesi nedeniyle Sudan’da 11 milyondan fazla kişinin ülke içinde ve dışında farklı noktalara göç etmek zorunda kaldı. İç savaşın başladığı ilk günlerden itibaren insani yardım çalışmalarını sürdüren İHH, bugüne kadar 800 bin Sudanlıya direkt olarak destek ulaştırdı.

İSTANBUL-Vakfın, iç savaşın başladığı tarih olan 15 Nisan 2023’ten bu yana dağıtımını yaptığı yardım malzemeleri şu şekilde: “10 bin 977 adet gıda paketi, 183 bin 935 kg et, 12 bin 91 adet sıcak yemek, 500 bin litre su, 26 bin 522 adet kıyafet, 24 bin 751 adet battaniye, 82 bin 518 adet hijyen pedi, 98 bin 290 kg un, 24 bin 878 litre sıvı yağ, 33 bin 465 adet hasta ve çocuk bezi, 16 bin 165 adet terlik, 48 bin 777 paket ıslak mendil, 73 784 paket bulaşık deterjanı, 472 bin 494 paket makarna, 5 bin 760 adet konserve salça, 2 bin 400 kg nohut, 20 bin kg şeker, bin 190 adet ayakkabı, 2 adet tekerlekli sandalye, 8 adet bebek arabası, 505 kişiye nakdi yardım ve bin 210 adet ilaç.”

KURBAN BAYRAMI’NDA 450 BÜYÜKBAŞ KURBANLIK KESİLDİ

İHH, Kurban Bayramı çalışmaları kapsamında Sudan’da, iç savaşın devam ettiği bölgelerde pay dağıtımlarında bulundu. Vakıf tarafından, Hartum Eyaleti’nin Omdurman bölgesinde 250 büyükbaş, Güney Darfur’da 50 büyükbaş, Kuzey Darfur’da 10 büyükbaş, Doğu Darfur’da 90 büyükbaş ve Kessele’de ise 50 büyükbaş kurbanlığın kesimini yaparak savaş mağdurlarına ulaştırdı. Dağıtımlardan, 13 bin 350 aile istifade etti.

İHH’dan yapılan açıklamada Sudan’daki duruma ilişkin “Birleşmiş Milletler’in (BM) paylaştığı son raporlara göre, 7,3 milyonu ülke içinde olmak üzere toplam 11 milyondan fazla kişi yerinden edildi. Resmi rakamlara göre çatışmalar sebebiyle şu ana kadar 15 bin 500’den fazla sivil hayatını kaybetti, 30 binden fazla kişi ise yaralandı. Ancak edinilen bilgiler, vefat eden kişi sayısının çok daha yüksek olduğunu işaret ediyor. Ülkede insani yardıma ihtiyaç duyan kişi sayısı, 14 milyonu çocuk olmak üzere 25 milyonu aştı. Sudan’da sağlık sistemi neredeyse tamamen çöktüğü için, kolera vakaları hızla artıyor. 18 milyona yakın kişi ise, akut gıda güvensizliği ile karşı karşıya. Ülkedeki güvenlik sorunları, yağma olayları, yakıt sıkıntısı, bürokratik engeller ve şebeke sorunları ise insani yardımların ulaşmasının önündeki büyük engeller olarak göze çarpıyor. İç savaş sebebiyle ülkedeki eğitim de büyük oranda sekteye uğradı. Sudan’da, 19 milyondan fazla çocuk eğitime devam edemiyor. Bu sayı, ülkedeki üç çocuktan birinin eğitim alamaması anlamına geliyor. Savaşın bu şekilde devam etmesi durumunda ise, gelecek aylarda hiçbir çocuğun okula gidememesinden endişe ediliyor” ifadelerine yer verildi.(DHA)

Okumaya devam et

Genel

Komplonun şifresi MESED!

MİT devreye girdi, kirli provokasyonun altında PKK var

SURİYE – Esad ile normalleşme mesajlarının ardından Kayseri bahanesiyle Suriye’de patlak veren olayların arkasından 5 milyar dolarlık organizasyon çıktı.

Türkiye ve Suriye’deki provokasyonların altından güneyimizde teröristan hayali kuran PKK’nın parmağı çıktı.

Suriye’de Türkiye’ye karşı başkaldırı niteliği taşıyan olayların ilk kıvılcımı Afrin’de baş gösterdi. Olaylar, PKK bölgesinden yönetildi. Rejim bölgesi ve Avrupa üzerinden de sahte videolarla ateşin yayılması için destek verildi.

Edinilen bilgiye göre; X, Telegram, Signal ve WhatsApp’tan körüklenen tahriklere 55 bin kişilik Suriye Millî Ordusu (SMO) bünyesinden 500 kadar muhalif dâhil oldu. Azez, Afrin, el-Bab, Cerablus ve Mare gibi merkezlerle birlikte tüm katılımın 3 bini aşmadığı öğrenildi. Saha kaynakları tüm olayları yöneten 150-200 kişilik bir çekirdek ekibin olduğunu kaydediyor. Bölgede yüzleri maskeli kişilerin kontrol noktalarına takılmadan motosikletlerle tahriklere katıldığı tespit edildi. Azez ve Afrin’de Asef et-Şimal etkin rol oynarken Hamza Tümeni’ne bağlı Ebu Malik Deri Grubu da Türk noktalarına saldıran silahlı unsur oldu. El-Bab, Cerablus, Mare, Çobanbey gibi merkezlerde Ahrar Sufan, Ahrar Şarkiya gibi SMO bileşeni yapılara mensup silahlı unsurların kullanıldığı tespit edildi.

Şurtat Askeri denilen Askerî Polis birimi olayların yatışmasında etkin görev yaparken MİT, krizin aşılmasında olağanüstü gayret sarf etti. Güvenlik kurumları, bayrak yakma, Türk araçlarına saldırı, Türk askerî üslerini kuşatma ve hastane, belediye, postane, elektrik gibi hizmet kurumlarını basma gibi eylemlerin faillerinin peşine düştü. Bölge dışı görüşme ağları izlemeye alındı. Çalışmalarda özellikle PKK bölgesi ile iletişim yoğunluğu dikkat çekti. PKK terör örgütü, Türkiye ve Suriye-muhalif bölgelerden çıkacak tüm Suriyelilere kapılarının açık olduğunu duyurdu.

Ulaşılan özel bilgi, olayların tırmanmasında yaklaşan PKK korsan seçimleri ve hâlihazırda 5 milyondan fazla insanın yaşadığı bölgeye yapılan uluslararası yardımları PKK’ya kaydırma planının olduğu yönünde. PKK ve destekçilerinin hesabı, New York’ta bulunan ve bölgeye ayrılan fonları yöneten BM destekli kuruluşun yıllık 5 milyar doları bulan yardımlarını PKK’ya aktarmak. Plan çerçevesinde özgür bölgelerde yaşayan Arap-Türkmen ve Kürtlerle ittifak yapmayı hedefleyen terör cephesi, SDG örneğinde olduğu gibi “MESED” isimli bir de tabela yapı kurdu.

Bölge araştırmacılarından Ahmet Alhamle’ye göre “PKK kanadı Kayseri ve Suriye’de yaşanan provokasyonları korsan bölgede yapılacak seçimlere meşruiyet sağlamak ve uluslararası yardımlardan en büyük payı kapma amaçlı kullanmaya çalışıyor. Örgüt, nüfusu şişirilmiş göstermek için Suriye’nin tüm bölgelerinden mülteci toplamak istiyor. Sözde belediyeler, PKK yerel meclisleri ve silahlanma için 5 milyar dolar yardımı örgüte aktarmayı amaçlıyor.” PKK bölgesinden Esad şehirlerine tüm geçişlerin durdurulduğunu aktaran Alhamle, örgütün korsan seçime kadar kimsenin işgal koridorundan çıkmasına izin vermediğini anlattı.

MİT DEVREYE GİRDİ, SURİYE’DE GEREKEN YAPILDI

Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin kontrol ettiği bölgelerde yaşanan saldırılar sonrasında MİT devreye girdi. Suriyeli yerel askerî yetkililer de devreye sokuldu. Gelişmeler hakkında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dakika dakika bilgilendirildi. Güvenlik kaynakları “Millî İstihbarat Teşkilatı, İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Güçleri hem Türkiye içinde hem de Suriye’nin kuzeyinde eş güdüm hâlinde yaşanan olayları takip etmiş ve gerekli müdahaleleri yapmıştır. Türkiye’ye karşı faaliyet gösteren, Ankara’nın izlediği dış politikaya karşı düzeni bozmak isteyen ve provokatif eylemlerde bulunan kişiler ile olayları kızıştıranlar tek tek tespit edilerek yakalandı ve haklarında gerekli işlemler yapıldı” dedi.

UZMANLAR DEĞERLENDİRDİ: NORMALLEŞME ETKİLENMEZ

Türkiye-Suriye arasında karşılıklı sıcak mesajların verilmesinin ardından Kayseri ve Suriye’nin kuzeyinde eş zamanlı olarak patlak veren olaylar ‘normalleşme’ sürecine sabotaj olarak değerlendirilirken, uzmanlar diyalog sürecinin zarar görmeyeceğine dikkat çekti.

Türkiye Gazetesi’ne konuşan Stratejik Düşünce Enstitüsü Savunma ve Güvenlik Koordinatörü Mithat Işık, “Her iki devletin de lehine olan bir görüşmeyi liderler, sabotajlara boğun eğerek iptal etmez. Ortada bir problem var ve bunun çözülmesi gerekiyor. Bu görüşmeler şu anda Suriye’deki problemlerin ana kaynağını ortadan kaldırmaya yönelik olacak. İki ülke yönetimlerinin de soğukkanlılığını koruması gerekiyor. Ancak bir an önce şu anda Türkiye’de bulunan Suriyeli göçmenlerin en azından bir bölümünün güvenlikleri sağlanarak ülkelerine gönderilmesi şart” dedi. Işık, “Terör örgütleri DEAŞ ve PYD/YPG, ABD’nin desteğiyle Suriye’nin parçalanmasının zemini hazırladı. Bu durum her Türkiye’nin de Suriye’nin de zararına. Ankara ve Şam işbirliği yapmak durumunda. Önümüzdeki dönemde teröre karşı ortak operasyonlar bile yapılabilir” diye konuştu.

Bahçeşehir Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM) Başkanı Abdullah Ağar da her iki ülke arasında siyasi iradenin tecelli ettiğini belirterek, tarafların var olan sorunları birlikte çözmeye dair öncelikli olarak niyet, mutabakat, irade ve son olarak da bir etki ortaya koymaları gerektiğine işaret etti. Ağar şöyle konuştu: “Çözümsüz kalan Suriye meselesinin taraflar üzerinde yürütmüş olduğu pek çok risk var. Sonuçta Ankara ve Şam ne zamana kadar karşı karşıya duracak, birbirlerine düşmanlık edecek? Toprak bütünlüklerine, egemenliklerine, üniter yapılarına yönelmiş bir terör örgütünün kendi husumetleri yüzünden büyümesine daha ne kadar izin verecekler?” (Kaynak: Türkiye Gazetesi)

UZMANLAR DEĞERLENDİRDİ: NORMALLEŞME ETKİLENMEZ

Türkiye-Suriye arasında karşılıklı sıcak mesajların verilmesinin ardından Kayseri ve Suriye’nin kuzeyinde eş zamanlı olarak patlak veren olaylar ‘normalleşme’ sürecine sabotaj olarak değerlendirilirken, uzmanlar diyalog sürecinin zarar görmeyeceğine dikkat çekti.

Gazetemize konuşan Stratejik Düşünce Enstitüsü Savunma ve Güvenlik Koordinatörü Mithat Işık, “Her iki devletin de lehine olan bir görüşmeyi liderler, sabotajlara boğun eğerek iptal etmez. Ortada bir problem var ve bunun çözülmesi gerekiyor. Bu görüşmeler şu anda Suriye’deki problemlerin ana kaynağını ortadan kaldırmaya yönelik olacak. İki ülke yönetimlerinin de soğukkanlılığını koruması gerekiyor. Ancak bir an önce şu anda Türkiye’de bulunan Suriyeli göçmenlerin en azından bir bölümünün güvenlikleri sağlanarak ülkelerine gönderilmesi şart” dedi. Işık, “Terör örgütleri DEAŞ ve PYD/YPG, ABD’nin desteğiyle Suriye’nin parçalanmasının zemini hazırladı. Bu durum her Türkiye’nin de Suriye’nin de zararına. Ankara ve Şam işbirliği yapmak durumunda. Önümüzdeki dönemde teröre karşı ortak operasyonlar bile yapılabilir” diye konuştu. (Kaynak: Türkiye Gazetesi)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.