Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Sağlık

Guatr ameliyatlarında ses tellerinin zarar görme riskine son

58 yaşındaki Leyla Doğan, guatr ameliyatı olmak için, ses tellerini korumayı sağlayan İntraoperatif Sinir Monitörizasyon (İOSM) teknolojisi ile sağlığına kavuştu.

İSTANBUL-
Kolay, hızlı ve komplikasyon riski düşük bir işlem olan guatr ameliyatlarında, hastalar işlemin kendisinden çok operasyon sırasında ses tellerinin zarar görmesinden endişe duyuyor. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde uzun süredir kullanılan İntraoperatif Sinir Monitörizasyonu (İOSM) sistemi ile operasyon sırasında sinirler görsel ve işitsel olarak monitörize edilerek ameliyat sırasında oluşabilecek hasarın önüne geçiliyor. Uygulamanın sağladığı bu olanak hastaların gönül rahatlığıyla ameliyatlarını olmalarını sağlıyor.

58 yaşındaki Leyla Doğan’a da kısa bir süre önce multinodüler guatr tanısı kondu. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ni tercih ederek, tedavi için KKTC’ye giden Leyla Doğan’ın ameliyatı başarıyla gerçekleştirildi.

İntraoperatif Sinir Monitörizasyon (İOSM) teknolojisi, kalıcı hasarların önüne geçiyor
Son yıllarda intraoperatif sinir monitörizasyonu sadece genel cerrahi alanında değil, aynı zamanda kalp damar, beyin ve sinir cerrahisi, kulak burun boğaz ve ortopedi ameliyatlarında da sinir koruyucu bir teknoloji olarak güvenle kullanılıyor.

Boyun çizgisi üzerinden küçük bir kesiyle, tiroid bezi içindeki nodülün çıkarılması ile gerçekleştirilen tiroid (guatr) ameliyatları ise bu yöntemin en çok kullanıldığı alanların başında geliyor. Kolay ve komplikasyon riski düşük bir işlem olsa da teknoloji kullanılmayan operasyonlar sırasında solunum ve ses tellerini düzenleyen sinirlerde yaralanmalar meydana gelebiliyor. Bu durum ise ses kaybı, konuşma bozukluğu ve soluk alıp vermede kalıcı hasarlara neden oluyor.

Leyla Doğan’ın ameliyatını da gerçekleştiren Hastanenin Genel Cerrahi Anabilim Dalı Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Kalbim Arslan konuyla ilgili “İntraoperatif sinir monitörizasyonunun kullanımı, özellikle nüks guatr denen, daha önce ameliyat edilmiş ancak hastalığı nüks etmiş hastalarda ve tiroid kanseri ameliyatlarında olmazsa olmaz hale gelmiştir” ifadelerini kullandı.
“Ameliyatın çeşitli evrelerinde sinirler kontrol ediliyor, böylece karşılaşılabilcek ihtimal riskler en aza indirgeniyor”

İntraoperatif Sinir Monitörizasyon (İOSM) teknolojisi, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde de genel cerrahi uzmanları tarafından tiroid ve ses tellerine yakın seyreden dokuların korunması amacıyla güvenle kullanılıyor. Ameliyatın çeşitli evrelerinde sinirler kontrol ediliyor, böylece hastanın ameliyat sonrası ses kaybı sorunu ile karşılaşmasının önüne geçebiliyor. Ameliyat öncesi ve sonrasında ise özel bir hazırlık gerekmiyor.

Yrd. Doç. Dr. Kalbim Arslan Leyla Doğan’ın ameliyat süreci ile ilgili şunları söyledi, “Bundan bir süre önce hastamıza Türkiye’de multinodüler guatr tanısı kondu. Tedavi için ameliyat önerildi. Leyla Hanım ameliyat için merkez araştırırken bize ulaştı. Yeterli güveni sağlamış olacağız ki, ameliyat olmak için bizi tercih etti. İntraoperatif Sinir Monitörizasyon teknolojisi desteği ile hastamızda total tiroidektomi, yani tiroid bezinin tamamen çıkarılması operasyonunu başarıyla gerçekleştirdik. Hasta güvenliği ve konforunun üst seviyede sağlandığı operasyonu kısa sürede tamamlayarak, hastamızı sağlığına kavuşturduk. Operasyon sonrası süreci de oldukça rahat atlatan hastamız, ameliyattan iki gün sonra sağlıkla taburcu oldu.”

“Hastanenin sahip olduğu donanım ve uzman hekim kadrosuna güven duydum”

Ameliyat sonrası kontrol muayenesi gerçekleştirilen Leyla Doğan, ameliyat öncesi ve sonrası ile ilgili deneyimlerini “Ameliyat olmam gerektiği söylendiği zaman, sağlık merkezlerini araştırmaya başladım. İnternette, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nin bu konuda gerekli teknolojik donanıma ve deneyimli kadroya sahip olduğunu gördüm. Hemen iletişime geçtim. Görüşmelerim sonucu hastaneye ve hekim kadrosuna güven duydum. Aynı zamanda allerjik astım hastası olduğum için ameliyat öncesi göğüs hastalıkları ve kulak burun boğaz hekimlerince kısa süreli allerji tedavisi gördüm. Sonrasında operasyon hazırlıklarım hızlıca tamamlandı. Ameliyat sonrası süreci de çok rahat atlattım. Aynı gün içerisinde ayağa kalkıp yürüdüm. İlk bir kaç gün yutma güçlüğü dışında soluk alıp vermede ya da konuşmada herhangi bir sorun yaşamadım. Hastanenin güler yüzlü ve ilgili hekim kadrosuna ve destek ekiplerine teşekkür ederim” ifadesini kullandı.

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Sağlık

Tevfik Özlü: Türkiye’de yılda 15 bin kişi, başkasının dumanından ölüyor

Sigaranın Türkiye’de yol açtığı ölüm oranları hakkında istatistikler paylaşan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Ülkemizde her yıl aktif tütün içimine bağlı 100 bin, pasif içime bağlı ise 15 bin ölüm yaşanıyor. Tütüne bağlı ölümler trafik kazaları, yangınlar, cinayetler, AIDS, alkol, uyuşturucu ve intiharlara bağlı ölümlerin toplamından fazladır” dedi.

TRABZON-
Trabzon İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Trabzon Yeşilay Şubesi’nin Trabzon Merkez Fen Lisesi’nde düzenlediği organizasyonda Medical Park Karadeniz Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, ‘Sigaranın Zararları’ hakkında bir söyleşi gerçekleştirdi.

“Ölümlerin yüzde 23’ü tütün nedeniyle oluyor”

Etkinlikte sigaranın sağlığa zararları ve sigara kullanımına bağlı ölüm oranları hakkında bilgilendirmede bulunan Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Her 6 saniyede bir kişi sigara içtiği için ölüyor. Türkiye’de 15 yaş üzeri 16 milyon kişi tütün kullanıyor ve ölümlerin yüzde 23’ü tütüne bağlı. Türk erkeklerinin yüzde 31’i, kadınlarının ise yüzde 10’undan fazlası tütün yüzünden hayatını kaybediyor. Ülkemizde her yıl aktif içime bağlı 100 bin, pasif içime bağlı 15 bin ölüm yaşanıyor. Tütüne bağlı ölümler trafik kazaları, yangınlar, cinayetler, AIDS, alkol, uyuşturucu ve intiharlara bağlı ölümlerin toplamından fazladır” diye konuştu.

“Sigara içen kadınlarda KOAH gelişimi 40 kat fazla”

Aynı yoğunlukta sigaraya maruz kalan kadınlarda akciğer kanseri gelişme riskinin erkeklere göre daha fazla olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özlü, “Sigara içen kadınlarda, içmeyenlere kıyasla KOAH gelişimi 40 kat fazla” açıklamasında bulundu. Prof. Dr. Özlü, sigarayı bırakmak isteyen kişilere şu önerilerde bulundu: “Kararlı olun, özgüveninizi yüksek tutun, bırakma nedenlerinizi iyi bilin ve sık hatırlayın, sigaralı çevrelerden uzak durun, sigarayı hatırlatacak eşyaları ortadan kaldırın, çay-kahve alışkanlığınızı kontrol edin, meşguliyet ve hobi edinin, spor ve egzersiz yapın, diyet yapın, bol sıvı alın, sigaraya ayırdığınız parayla kendinizi ödüllendirin, jer şey bir taneyle başlar, unutmayın.”

Organizasyon sonrası İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Uygun ve Trabzon Yeşilay Şube Başkanı Av. Işıl Demir Güner katılımlarından dolayı Prof. Dr. Tevfik Özlü’ ye plaket takdim etti.

Okumaya devam et

Sağlık

Uzmanından kalp krizine karşı uyarı: Gençler biraz sakin, yaşlılar hareketli olsun

Son zamanlarda gençlerde kalp krizi geçirme oranında ufak da olsa artış gözlemlediklerini belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, gençlere uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Arbatlı, “Gençler biraz sakin, yaşlılar hareketli olsun” dedi.

İSTANBUL-
10-16 Nisan Kalp Sağlığı Haftası kapsamında Ataköy Medicana Hastanesi, ‘Kalbiniz için Bilinçlenin’ seminerine ev sahipliği yaptı. Gazeteci Işıl ve Ekrem Açıkel’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen etkinlikte; Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydın Yıldırım kalp sağlığıyla ilgili tüm soruları cevapladı. Kalp hastalıkları belirtilerini anlatan Prof. Dr. Aydın Yıldırım bunların; göğüs ortasında, çenede, sol elin yüzük parmağında, sırtta ve midede yaşanan ağrılar olabileceğini, bunlara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

“Türkiye’de ‘kalp krizi’ ölüm sebebi arasında en başta”

Ölüm oranının en fazla kalp hastalıklarında görüldüğünü belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Erişkinlerdeki ölüm oranlarının yaklaşık 3’te biri kalp ve damar hastalıklarından oluyor. Bu yüzden ciddi bir toplum bilinci gerekmektedir. Çocukluk çağından itibaren kendimizi korumamız gereken bazı durumlar var. Bunlar yerine getirilirse toplum çok daha sağlıklı hale gelecek ve sağlık giderleri de azalarak refaha kavuşmuş toplum oluşacaktır. Türkiye’de ölüm sebebi arasında en başta kalp krizi gelmektedir. Kalp krizi; damar sertliği, şeker hastalığı, stres ve sigara faktörlerinin getirdiği hastalık grubudur. Çok basit kurallara uyarak bu faktörlerden korunmanız mümkün” açıklaması yaptı.

“Son zamanlarda kalp krizi geçirme oranlarında ciddi bir artış var”

Son zamanlarda kalp krizi geçirme oranlarında ciddi bir artış olduğuna da değinen Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Bu hem toplumun yaşının ilerlemiş olmasından hem de içinde bulunduğu ekonomik koşullar dahil olmak üzere stresin artmasından da kaynaklanıyor. Ancak kalp krizinden ölme oranları ise bir o kadar azalmış durumda. Çünkü sağlık hizmetlerinde de belirli bir artış var. İnsanlar kalp krizi geçirdiklerini fark edip hastaneye ulaştıklarında bir şekilde anjiyosu, gerekirse bir stent işlemi yapılıyor. Gerekirse ilaç tedavisiyle rahatlatıp sonrasında da gerekli tedavileri düzenlenebiliyor. Bazen bunun içerisinde ameliyatlar da oluyor” dedi.

“Gençler biraz sakin, yaşlılar ise biraz daha hareketli olsun”

Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Gençlerde kalp krizi geçirme oranında artış gözlemliyor gibiyiz. Bazı yanlış adımlardan kaynaklı sorunlar var. Genç yaşta kalp krizi geçirebiliyorlar. Dolayısıyla bir noktada; sakinliği, sükûneti koruyabilmek lazım. Bir şeyler yapma, kendilerini ispat etme çabası içinde oluyorlar. Ama bu, onlara geri dönüşü çok pahalıya patlayabiliyor. Gençlere biraz sakin olmalarını, yaşlılara ise biraz daha hareketli olmalarını öneriyoruz. Yani ortada buluşmaları daha güzel bir şey” şeklinde konuştu.

“Kişiler eğitimle bu konuda bilinçlendirilmelidir”

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydın Yıldırım ise “Türkiye’de insanlarımızın kalp sağlığı oranları iyi durumda değil. Obezite ve yüksek tansiyon dünyada yaygın. Ayrıca kalp damar hastalıklarından yaşanan ölümler, dünyada birinci sıralarda. Ülkemizde ise durum Avrupa ülkelerine göre biraz daha kötü. Hem obezite hem hipertansiyon açısından daha yüksek oranlarımız var. Bu mevcut durumumuzun daha iyileştirilmesi için yoğun bir eğitim programı veya halkın bilinçlendirilmesi gerekmektedir” dedi.

“30 dakika yürüyün, tuz tüketimini azaltın”

Prof. Dr. Aydın Yıldırım, “Özellikle Kovid sonrası insanların çalışma ortamlarının eve taşınması ve hareket aktivitelerinde düşüş olmasından sonra obezite ve hipertansiyon yoğun şekilde arttı. Bunlar aslında birbiriyle bağlantılı. Kilonuz arttıkça tansiyonunuz da yükseliyor. Pandemi bittikten sonra da dinamik, hareketli hayata geçilmesi bekleniyordu ancak maalesef bu konuda çok fazla ilerleme kaydedilmedi. Teknolojinin gelişmesi ve araçların kullanılması da hareketsiz yaşamı tetikliyor. Bundan dolayı kalp hastalıkları açısından kötüleşme var” açıklaması yaptı.
Gün içinde minimum 30 dakika yürüyüş veya aktivite yapılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Yıldırım şu önerilerde bulundu:

“Bu olmadığı takdirde kilo artışı kaçınılmazdır. Beslenmede ise tuz tüketimi kısıtlanmalıdır. Akdeniz diyetine dönülmelidir. Stresten uzak durulmalı, kolesterol ve tarama testleri düzenli yapılmalıdır. Herkesin kalbine iyi bakması ve kontrol ettirmesi gerekir. Özellikle Türkiye’de büyük bir eksiklik olan koruyucu hekimliğin önemine değinmek istiyorum. Hastalandıktan sonra işlerin hem tedavisi hem de döneme ait zorlukları daha fazla. Öncelikli olarak hastalanmadan önlem almak gerekir.”

Okumaya devam et

Sağlık

Bayram tatili sonrası hastaneler doldu taştı

Samsun’da 9 günlük bayram tatilinin ardından hastanelerde yoğunluk yaşandı.

SAMSUN-
Ramazan Bayramı tatili, 14 Nisan Pazar günü sona erdi. Kamu kurumu çalışanları 15 Nisan Pazartesi günü mesaiye başladı. Mesainin başlamasıyla birlikte özellikle devlet hastanelerinin polikliniklerinde hasta yoğunluğu oluştu.

Randevularını bayram sonrasına alabilen vatandaşlar, 9 günlük resmi tatilin ardından ilk çalışma günü olan 15 Nisan Pazartesi günü, adeta hastanelere akın etti. Bazı vatandaşlar poliklinik ve hastane koridorlarında kendilerine sıranın gelmesini beklerken, bazıları ise hastane bahçesinde randevu saatini bekledi.

Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) tarafından hastalara gönderilen SMS’lerde, iptal edilmeyen randevulara gidilmemesi durumunda 15 gün boyunca randevusuna gidilmeyen klinikten randevu önceliğinin olmayacağı belirtiliyor. Ayrıca 1 gün önceden de randevuya gelip gelemeyeceği teyit ediliyor.

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.