Samsun’da iki doçent doktor, profesörlük unvanı aldı. SAMSUN-Samsun VM Medical Park Samsun Hastanesi Dermatoloji Kliniği’nden Doç. Dr. Zennure Takcı ve Radyoloji Kliniği’nden Doç. Dr. Esra Meltem Kayahan Ulu, profesörlük unvanı aldı.
VM Medical Park Samsun Hastanesi Genel Müdür Dr. Mustafa Şen, Başhekim Dr. Turan Bilgin, Medikal Direktör Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu ve Genel Müdür Yrd. Fatma Tan Dürüst, hekimleri polikliniklerinde ziyaret ederek akademik hayatlarında başarılar dileyerek çiçek takdim etti.
Yeni unvanlarıyla Prof. Dr. Zennure Takcı ve Prof. Dr. Esra Meltem Kayahan Ulu, sevinçlerini dile getirerek kendilerini ziyaret edenlere teşekkürlerini iletti.
“ANOREKSİYA BASİT BİR YEME SORUNU DEĞİL, YARDIM ÇAĞRISIDIR”
Dünya genelinde milyonlarca kişiyi etkileyen yeme bozuklukları, özellikle gençler arasında alarm verici bir hızla artıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre her yıl yaklaşık 9 milyon kişi yeme bozukluğu tanısı alıyor. Bu rahatsızlıklar arasında en ölümcül olanlardan biri de Anoreksiya Nervoza.
Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Klinik Psikoloğu Beste Hasırcı, anoreksiyanın yalnızca bir beslenme problemi değil, bireyin psikolojik acısını beden üzerinden ifade ettiği çok daha derin bir ruhsal çatışmanın dışa vurumu olduğunu vurguluyor. Özellikle gelişim çağındaki gençleri hedef alan sosyal medya baskısı, hastalığın yaygınlaşmasında önemli bir rol oynuyor.
Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Klinik Psikoloğu Beste Hasırcı; “Anoreksiya Nervoza, kişinin kilo alma korkusuyla yemek yemeyi reddetmesi, ciddi kilo kaybı yaşaması ve beden algısında bozulmalarla seyreden bir psikolojik rahatsızlık olduğunun altını çiziyor. Hasırcı, “anoreksiyayı anlamak için sadece yeme davranışlarına değil, bu davranışların altında yatankontrol, değersizlik, utanç, stres, görünür olma arzusu gibi duygulara da odaklanmak gerekiyor.” diyor.
Yeme Bozukluğu Bir Hastalık Değil; Belirtidir!
Klinik Psikolog Beste Hasırcı: “Yeme bozukluğu bir hastalıktan ziyade bir belirtidir. Tıpkı ateşin altta yatan enfeksiyonun habercisi olması gibi, anoreksiya da bireyin ruhsal acısını ifade ettiği bir sinyal olduğunu vurguluyor.
“Filtreli Beden Olma” İsteği Yaygınlaşıyor!
Hasırcı: “özellikle fotoğraf ve Video paylaşımı yapılan sosyal medya kanallarında ve diğer dijital platformlarda öne çıkan “kusursuz beden” algısı, gençler üzerinde benlik algısını derinden etkileyen bir baskı oluşturuyor. Sürekli filtrelenmiş görüntülerle karşılaşmak, bireylerin gerçekçi olmayan standartlara göre kendilerini değerlendirmelerine neden oluyor. Sosyal medya yalnızca estetik kaygıyı değil, bireyin kendini kontrol etme ve kabul görme ihtiyacını da tetikliyor. Bu da yeme davranışları üzerinde baskıcı bir hale dönüşebiliyor.”
Yeme Bozukluğunun Psikolojik Kökleri: Aile, Travma ve İçsel Çatışmalar
Klinik Psikolog Beste Hasırcı; “Yeme bozuklukları yalnızca sosyal medya etkisiyle değil; duygusal ihmal, kontrolcü ebeveyn tutumları, eleştirel aile yapısı ya da çocuklukta yaşanan travmatik olaylar gibi derin psikolojik faktörlerle de ilişkilidir. Yeme, birey için duygusal bir başa çıkma aracı haline gelirken, beden bir anlamda savaş alanına dönüşür.” Hasırcı’ya göre yeme bozukluklarını anlamanın en önemli yollarından biri, bedenin verdiği sinyalleri “bir dil” olarak okumaktan geçiyor: “Yemek yememek bazen sadece yememek değildir. Bu, bireyin duygu dünyasında yaşadığı karmaşayı dışa vurduğu bir ifade biçimi olabilir.”
TEDAVİSİ MÜMKÜN: MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM ŞART
Anoreksiya tedavisi, yalnızca kilo aldırmayı ya da kişiyi yemeğe zorlamayı değil, duygusal onarımı, kendilik algısının yeniden inşasını ve bireyin sağlıklı başa çıkma yolları geliştirmesini hedefler.
Tedavi protokolü:
Psikiyatrist
Psikolog / Psikoterapi
Diyetisyen / Beslenme Uzmanı
Dahiliye Uzmanı / Endrokrinolog
Aile ve Sosyal Destek
Gerekli durumlarda hastane yatışı
Beste Hasırcı sürecin sabır gerektirdiğini ancak doğru yaklaşımla iyileşmenin kesinlikle mümkün olduğunu vurguluyor.
Kamu kurumlarının sistemlerine yetkisiz erişim sağlayarak, menfaat temin eden şüphelilere yönelik düzenlenen operasyonda 58 şüpheli yakalandı. Operasyonla çok ünlü bir doktorun doktor olmadığı anlaşıldı.
AYHAN GONCA HABER MERKEZİ – E-imza operasyonu ile yakalanan şüphelilerden 20’si tutuklanırken soruşturmada yeni detaylar ortaya çıktı. Tutuklanan şüpheliler arasında Doktor Volkan Uçak’ın da olduğu öğrenildi. Uçak’ın Ege Üniversitesi Psikoloji bölümü lisans diploması ile Klinik Psikoloji Yüksek Lisans diplomasının sahte olduğu görüldü.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bazı kamu kurumlarındaki yöneticilerin elektronik imzalarını taklit ederek, kurumlara ait sistemlere yetkisiz erişim sağlayıp, sahte üniversite mezuniyet belgesi ve sürücü belgesi düzenleyenlere yönelik 23 Mayıs’ta operasyon düzenlendi.
Kamu kurumlarının sistemlerine yetkisiz erişim sağlayarak, menfaat temin eden şüphelilere yönelik 16 ilde gerçekleşen operasyonda 58 şüpheli yakalandı. e-imza oluşturarak kamu kurumlarına ait sistemlere yetkisiz erişim sağlayan sahte diploma ve sürücü belgesi düzenleyenlere yönelik ikinci dalga operasyonda, gözaltına alınan şüpheli isimlerden 39’u tutuklama, 11’i adli kontrol talebiyle mahkemeye sevk edildi. 20 şüpheli, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
SAHTE DİPLOMALI DOKTOR DA TUTUKLANDI Tutuklanan isimler arasında kamuoyunda ‘Doktor’ olarak bilinen Volkan Uçak da bulunuyor. Hipnoz seansları düzenleyen ve seans ücretlerinin yüksek olduğu bilinen Uçak’ın, Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü Lisans Diploması ile Klinik Psikoloji Yüksek Lisans diplomasının sahte olduğu tespit edildi. Uçak, ifadesinde, Türkiye’den lisans ve yüksek lisans diplomasının olmadığını itiraf ederken, Dublin Üniversitesi’nden mezun olduğunu iddia etti. YÖK’ten alınan bilgiler kapsamında, Uçak’ın sınav kaydının ve diploma kaydının olmadığı, para karşılığı Ege Üniversitesi’nden diploma aldığı yapılan tespitler arasında yer aldı.
KURUMLARIN SİSTEMİNE YETKİSİZ GİRİŞ Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada soruşturma ile ilgili şu ifadeler yer aldı: “”Resmi Belgede Sahtecilik”, “Nitelikli Dolandırıcılık” ve “ÖSYM Kanununa Muhalefet” suçlarından yürütülmekte olan 2025/104060 sayılı soruşturma dosyası kapsamında; BTK tarafından yetkilendirilmiş bayi/ofisler üzerinden 33 Kamu Görevlisi adına ikiz e-imza çıkartmak suretiyle kurumların sistemine yetkisiz erişim sağlayan ve bu yolla menfaat sağlayan şüphelilere yönelik Ankara Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü koordinesinde Ankara merkezli 16 ilde 60 mevcutlu, 11 ikmalen olmak üzere toplam 71 şüpheliye yönelik 23 Mayıs 2025 günü gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonda 2 şüpheli şahsın yurt dışında olduğu tespit edilmiş 58 şüpheli şahıs yakalanarak gözaltına alınmıştır. Siber Suçlarla Mücadele Şubesindeki işlemlerinin ardından gözaltına alınan şüpheli şahısların 39’u tutuklama, 11’i adli kontrol talebiyle mahkemeye sevk edilmiş, 25 şüpheli şahıs adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış, 20 şüpheli ise çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir.”
Nöroloji Uzmanı Dr. Meliha Aydın: HER ÜÇ YETİŞKİNDEN BİRİ UYKUSUZLUK YAŞIYOR!
Psikiyatri Uzm. Dr. Pelin Taş: “UYKU SORUNU OLAN HASTALARIN YAKLAŞIK %50’Sİ PSİKİYATRİK TANI ALABİLİYOR”
Uyku Bozuklukları, Psikiyatrik Hastalıkların Hem Sebebi Hem De Sonucu Olabiliyor…
Son yılların yükselen trendi “İyi yaş alma” veya “Sağlıklı yaşlanma” konuları denilince akla sağlıklı beslenme ve egzersiz gelse de kaliteli uyku tam da bu ikilinin ortasında yer alıyor. Öyle ki, uyku problemleri tek başına hem ruh sağlığı etkiliyor hem de günlük hayatta akla gelebilecek pek çok hastalığın habercisi olabiliyor. Eskilerin ‘uyusun da büyüsün’ sözü bir dönem unutulmuş olsa da günümüzde hem çocuklar hem yetişkinler hem de ileri yaş bireyler için yaşam kalitesi adına uykunun önemini tekrar gün yüzüne çıkarıyor.
Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi’nden Nöroloji Uzmanı Dr. Meliha Aydın, yeterli ve kaliteli uyku hakkında ‘sağlıklı yaşam için vazgeçilmez unsurların başında gelir’ yorumunu yapıyor. Uyku sağlığı ve bozuklukları hakkında bilgi veren Uzm. Dr. Meliha Aydın; “Uyku hem bağışıklık sisteminin düzgün çalışabilmesi hem de başta beyin ve sinir dokuları olmak üzere, vücudun geri kalanında uyumlu ve düzenli bir fizyolojik ortam sağlanabilmesi için hayati bir ihtiyaçtır. Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) verilerine göre insomnia yani uykusuzluk, toplumda en sık görülen uyku bozukluğudur. Buna göre tüm yetişkinlerin üçte birinde uykusuzluk belirtilerinin izlendiği yapılan bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Bu, yetişkinlerin yüzde 6 ila 10’unda ise ‘uykusuzluk’ tanısı alacak derecede şiddetli belirtiler izlenir. “diyor.
TEDAVİ EDİLMEYEN UYKUSUZLUK CİDDİ HASTALIKLARA YOL AÇIYOR
Tedavi edilmeyen uyku bozukluklarının günlük hayatı giderek zorlaştırdığına değinen Nöroloji Uzmanı Dr. Meliha Aydın; “Uyku problemleri, sosyal hayatın etkilenmesi, sabah yorgunluğu, sabah baş ağrısı, dikkati toplamada bozukluk, unutkanlık, işte başarısızlık, trafik kazalarında artış, kalp sorunları, hipertansiyon, sinirlilik, mide yanması, bazı reflü çeşitleri de dahil olmak üzere mide ve bağırsak hastalıkları, obezite, depresyon, cinsel isteksizlik, kan hastalıkları ve geceleri idrar sorunları gibi yaşam kalitesini olumsuz etkileyen pek çok rahatsızlığa yol açabilir. Günlük yeterli ve kaliteli uyku uyuyamayan kişilerde hayatı tehdit edebilecek düzeyde sağlık problemleri ortaya çıkabilir. Bu açıdan uykusuzluğun tedavi edilmemesi, yetersiz ve kalitesiz uykuya yol açarak birçok komplikasyonun gelişmesine olanak verir:
Obezite ile birlikte kalp-damar sağlığının bozulması
Diyabet, yüksek tansiyon gibi kronik rahatsızlıklar
Bağışıklık sisteminin zayıflaması ve buna bağlı sık enfeksiyon hastalığı gelişmesi
İnme gibi beyin-damar hastalıkları ile buna bağlı epilepsi gelişmesi
Astım gibi bağışıklık sistemi ile alakalı akciğer problemleri
Anksiyete, depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklar
Konsantrasyon düşüklüğüne bağlı trafik kazası gibi günlük yaşamda hayatı tehdit edebilecek durumların gelişmesi
Okul veya iş performansında ciddi düşüş ve buna bağlı sosyal sorunlar
Hafızanın zayıflaması
Cinsel fonksiyon bozuklukları
TEŞHİS İÇİN İLK ADIM: UYKU TESTİ (POLİSOMNOGRAFİ)
Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi’nden Nöroloji Uzmanı Dr. Meliha Aydın; “Polisomnografi (PSG) yani uyku testi, uyku ile ilgili hastalıkların tanısında sıklıkla başvurulan bir yöntem. Bu içerikte; hastanın gece uykusu sırasında beyin dalgaları, solunum düzeni, kas aktiviteleri, kanındaki oksijen düzeyi, göz hareketleri gibi yaşamsal faaliyetleri kayıt altına alınır. Ayrıca hastanın uyku esnasındaki görüntüsü de kaydedilerek ileriki değerlendirmeler için saklanır. Polisomnografi ile elde edilen tüm bu bilgiler ışığında hastada uyku apnesi tanısı olup olmadığına karar verilir. Uyku apnesi durumunda multidisipliner bir yaklaşım ile onun üzerine eğilmek faydalı olacaktır. Bu süreçte hastaya yaklaşım, sadece tedavi değil aynı zamanda önemli “yaşam tavsiyeleri” vermektir. İnsomnia rahatsızlığında kişiler yakınları tarafından desteklenmesi de son derece önemlidir. Hasta yakınlarının doğru ve yeterli düzeyde bilgilendirilmesi, hastaların günlük yaşam pratiğinde yaşadıkları sorunlar hakkında farkındalıklarının arttırılması da tedavi sürecinde önemli bir destek olacaktır. Hastaların uyku kalitesinin arttırılmasına yönelik tedbirlerde aile bireyleri aktif rol üstlenmeli, hastaların yeterli ve kaliteli uyku alabilmeleri için gerekli hassasiyeti göstermelidirler” diyor.