Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Genel

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’tan önemli açıklamalar;

Eskişehir’de bir araya geldiği basın mensuplarına önemli açıklamalarda bulunan AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, İstiklal Caddesi’ndeki terör saldırısıyla ilgili, “Bu terör örgütlerine destek verenler, silah verenler, siyasi ve lojistik destek sağlayanlar samimiyetle bu desteklerini kessinler, bir hafta 10 günde dünyanın hiçbir yerinde terör örgütü kalmaz” dedi.

Abdullah Güçlü – Şevket Can Çikot
ESKİŞEHİR-
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş bir dizi ziyaretlerde bulunmak üzere Eskişehir’e geldi. Organize Sanayi Bölgesi’nde basın mensuplarıyla bir araya gelen Kurtulmuş, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda yaptı. Kurtulmuş, toplantıda İstiklal Caddesi’ndeki terör saldırısı, başörtü ve 6’lı masaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Toplantıya AK Parti Eskişehir İl Başkanı Zihni Çalışkan, milletvekilleri Nabi Avcı, Emine Nur Günay ve Harun Karacan da katıldı.

“Bir hafta on günde dünyanın hiçbir yerinde terör örgütü kalmaz”

İstiklal Caddesi’ndeki terör saldırısıyla ilgili konuşan Kurtulmuş, “Terör saldırısının hemen ardından başlayan ve dalga dalga büyüyerek devam eden, milletimizin top yekûn ortaya koymuş olduğu örnek bir dayanışma ruhunu ben de bizzat görmekten dolayı büyük bir memnuniyet duyuyorum. Gerçekten milletimize müteşekkiriz. Fikirleri ne olursa olsun teröre karşı ortak bir insanlık cephesinde buluşabilmeyi, teröre karşı yekvücut olabilmeyi, terör örgütlerini ve onların arkasındaki güçleri sevindirmeyeceğimizi bu örnek dayanışma ruhu ile milletimiz ortaya koymuştur. Bu saldırı ile birlikte şu konuyu gündeme getirmek herhalde doğrudur. Mesele sadece orada bombayı patlatan, bombayı patlatana emir veren ya da onları bir şekilde buraya getiren, yönlendiren ya da arkalarında bunları planlayan terör örgütünden ibaret bir saldırı değildir. Yıllardır söylediğimiz şey terörün arkasındaki esas güçleri deşifre edip onların teröre destek vermesini bütünüyle engelleyene kadar bu mücadelemiz devam edecektir. Daha açık sorayım, bu terör örgütlerine lojistik destekleri kimler veriyor? İstihbarat desteklerini kimler veriyor? Bunlara silahları, bombaları kimler temin ediyor? Bunlara kendi ülkelerinin başkentlerinde siyasi çalışma adı altında ofisleri kimler tahsis ediyor? Bunlara tırlarla mühimmatı, silahı kimler veriyor? Yıllardır söylediğimiz budur. Sadece terör değil. Adını bir de süslü bir şekilde koydukları, vekâlet savaşlarının aracı olarak kullandıkları maşaları olan terör örgütleri burada asıl fail değildir. Asıla fail bu terör örgütlerine destek verenlerdir. Şunu da çok net söylüyoruz; eğer dünyanın Afrika’dan ta Asya’nın içine kadar, Meksika’ya kadar, Orta Amerika’ya kadar dünyanın neresinde terör örgütü varsa, bu terör örgütlerine destek verenler, silah verenler, siyasi ve lojistik destek sağlayanlar samimiyetle bu desteklerini kessinler, bir hafta on günde dünyanın hiçbir yerinde terör örgütü kalmaz. Sadece PKK/ PYD için söylemiyorum. Bokoharam’dan DEAŞ’a kadar, bir sürü terör örgütünün eline silahları tutuşturup bunları meydanlara salan kimlerdir? Vekâlet savaşı dedikleri, vekillerini kullanarak yürüttükleri aslında bir hâkimiyet mücadelesi ve hatta vekalet savaşları üzerinden bunu da bir uluslararası ilişkiler aracı haline getirerek bazı bölgelerde kendi hegemonyalarını arttırma mücadelesidir” dedi.

“Bu suça kimse ortak olmasın”

Kurtulmuş, “Bu oyunun farkındayız. Terörün ardındaki güçler tamamı ile terörün arkasından çekilene kadar, terörü ortaya çıkaran sosyolojik, toplumsal gelişmeler tamamen ortadan kaldırılıncaya kadar bu mücadeleyi devam ettireceğiz. Terör konusundaki ikircikli davranışlara, terör konusundaki ikiyüzlü tavırlara sahip olan ülkelere de şu sözü söylemek isteriz. Terör iyisi kötüsü, şuraya karşısı, buraya karşısı olmaz. Terörün tamamı insanlık düşmanı, canilerin kullanıldığı bir insanlık suçudur. Bu suça kimse ortak olmasın, bu insanlık suçunun ayıbına kimse bir şekilde ortak olmasın. Tam tersine, insanlık cephesinin teröre karşı ortak bir cephede bir araya gelebilmesi, güçlü bir şekilde mücadele edebilmesi ve terör örgütlerinin artık dünyada kımıldayamaz hale gelmesini temin etmesi bir insanlık borcudur” diye konuştu.

“Bir zulüm dönemini geride bıraktık”

Başörtü konusunda anayasanın ilgili maddelerinde değişiklik yapılarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulacağını belirten ve konuyu gündeme getirdiği için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na teşekkür eden AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, “Kadınların kıyafetleri, tercih etikleri kıyafetleri, inançları dolayısıyla giydikleri kıyafetleri dolayısıyla herhangi bir şekilde, herhangi bir yerde, kamuda veya özel sektörde bir ayrımcılığa tabii tutulmasını önlemekle ilgili anayasaya değişikliği, ilgili partilerle de konuşarak belli bir noktaya geldi. İnşallah önümüzdeki hafta anayasanın 24 ve 41’inci maddelerinde, 24’üncü maddeye ilave fıkra ekleyerek, 41’inci maddede de değişiklikler yaparak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulacaktır. Şunu herhalde söylememiz gerekir; ‘Türkiye başörtü yasakları diye anladığı, ama esas itibariyle kadınların hak ve özgürlüklerini kısıtlayan bu davranışlarla yeni karşılaşmadı.’ Esasında son dönemde aslında fiilen bitmiş olan bir meseleden bahsediyoruz. Fiilen böylesine kısıtlamanın söz konusu olmadığı, kadınların başörtülü ya da baş açık, kamu, özel sektör veya istedikleri her yerde rahatlıkla yer alabildikleri, eğitimlerini ve devlet memuru olarak kariyerlerini sürdürebildikleri ve bu konudaki bütün yasaklamaların geride bırakıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Ancak bu konuda nice zorluklar yaşadığımızı da hatırlıyoruz. 18-20 yaşındaki gencecik kızlarımızın, sadece başörtüsü örttükleri için üniversitelerin kapısından kovulduğu ve liselerden uzaklaştırıldığı, Eskişehir halkının da zihinlerinde olan bir gerçektir. Sadece 28 Şubat değil, bundan önceki dönemlerde de her türlü zulmün yapıldığı, belki yüzlercesi ve binlercesini de bire bir tanıyorum. İnsanların hayatlarının karartıldığı, birçoğunun yurtdışına gitmek mecburiyetinde kaldığı, bir kısmının kariyerlerini hem de en iyi noktalarında terk etmek mecburiyetinde kaldığı bir zulüm dönemini geride bıraktık. Çok şükür bugün itibariyle bu zulüm tamamen kalmıştı” diye konuştu

“Başörtü konusunu gündeme taşıdığı için Kılıçdaroğlu’na teşekkür ediyorum”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı’nın bir gece bu konuyla ilgili yasal düzenlemeyi içeren teklifini sosyal medya vasıtasıyla Türkiye kamuoyuyla paylaşmasının, bu konuyu yeniden gündeme taşıdığını anlatan Numan Kurtulmuş, açıklamasını şöyle sürdürdü;
Bu konuyu gündeme taşıdığı için burada Kılıçdaroğlu’na da teşekkür ediyorum. Ama bundan sonra madem bir yasa değişikliğini gündeme getirdiniz, şu ana bunu engelleyen bir yasa olmamasına rağmen, rahmetli Özel döneminde de engelleyen bir yasa olmamasına rağmen bu yasak fiili zorlamalarla, yüksek yargının vermiş olduğu bazı kararların şerhleri, yasa ittihaz edilerek uygulanmıştır. Dolayısıyla bunun için akdi zatında bir yasaya bile gerek yoktu. Madem böyle bir teklifte bulunuyorsunuz, haydi gelin bunu en üst hukuk normu olan anayasa değişikliğiyle gerçekleştirelim. Herhangi bir uygulayıcının anlayışına, herhangi bir siyasi iktidarın yönelimine bakmaksızın Türkiye’de kadınlarımız başörtülü ya da baş açık, özelde veya kamuda herhangi bir şekilde ayırımcılığa tabii tutulamayacağı bir anayasal düzenlemeyle birlikte Türkiye bu ayıptan ilanihaye kurtulsun, bir daha gündemimize hiçbir şekilde gelmesin. Kadınlarımızın hak ve özgürlük alanı, siyasetimizin özgürlük alanı haline gelmesin. Bir daha hiç kimse bunun üzerinden siyaset yapmayı ya da bunun üzerinden bir yasak oluşturmayı aklının ucundan dahi geçirmesin.”

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Asayiş

Ankara’da 3 emniyet görevlisinin evlerinde arama yapıldı

Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne yönelik soruşturmada adı geçen ve İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırılan 3 emniyet görevlisinin evlerinde arama yapıldı.

Eda KOÇ
ANKARA-Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne ilişkin 61 sanığın yargılandığı davaya, Ankara 32’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından devam ediliyor. Suç örgütü ile ilgili iddialarda adı geçen ve Ayhan Bora Kaplan’ın avukatı ile buluştukları iddiası sosyal medyada yer alan Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı M.Ç., Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü K.Ö. ve Şube Müdür Yardımcısı Ş.D., İçişleri Bakanlığı tarafından geçen hafta görevden uzaklaştırıldı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Ankara’daki bir organize suç örgütüyle ilgili sosyal medyada yer alan iddiaların açıklığa kavuşturulabilmesi için İçişleri Bakanlığımızca görevlendirilen mülkiye müfettişlerince, soruşturmanın selameti açısından Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü ve Müdür Yardımcısı görevlerinden uzaklaştırılmışlardır” denildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından da 3 emniyet mensubu hakkında resen soruşturma başlatıldı. ‘Suç işlemek için anlaşmak’, ‘Adil yargılamayı ve tanığı etkilemeye teşebbüs’, ‘Görevi kötüye kullanma’ ve ‘Suçluyu kayırma’ suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında emniyet görevlilerinin evlerinde arama ve el koyma işlemi yapıldı. Aramalarda bazı dijital materyallere el konuldu.

Soruşturma sürdürülüyor.(DHA)

Okumaya devam et

Genel

Yargıtay yeni başkanı Ömer Kerkez oldu

Yargıtay yeni başkanı 37’nci tur oylamada, 3’üncü Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez oldu.



Okumaya devam et

Çevre

DAUM Müdürü Doç. Dr. Sümer, İzmir Fayı’na dikkat çekti

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Deprem Araştırma ve Uygulama Merkez (DAUM) Müdürü Doç. Dr. Ökmen Sümer, İzmir’de 6’nın üzerinde deprem üretebilecek 25’e yakın fayın olduğunu belirtti. İzmir’in son büyük depremini 1688 yılında yaşadığını ifade eden Doç. Dr. Sümer, “Depremin hangi fayda olduğunu bilmiyoruz. Eğer İzmir Fayı’nın Balçova segmentinde ya da Pınarbaşı segmentiyle beraber meydana geldiyse, o zaman İzmir Fayı özelinde rahatız demektir. Eğer 1688 depremi, Uzunada Fayı’nda olduysa, İzmir Fayı’nın zamanı gelmiş demektir. Çünkü bu fayda tespit edilen son deprem, 1510 yıl önce, 178 yılında. Dolayısıyla İzmir Fayı’na dikkat edilmesi gerekiyor” dedi.

KADİR ÖZEN
İZMİR-Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkez (DAUM) Müdürü Doç. Dr. Ökmen Sümer, İzmir‘i etkileme olasılığı bulunan karada ve denizdeki fayların etkisiyle ilgili bilgi verdi. Son 20 yıllık sürece değinen Doç. Dr. Ökmen Sümer, “Sadece İzmir özelinde değil, Ege yani Türkiye’nin batı kıyılarında 2002 ve 2004’te başlayan bir süreç var. Gökova Körfezi’nde bir deprem fırtınasıyla başlayarak, 2017’de Bodrum’da sürüp 2020’de bildiğiniz gibi İzmir depremi ve 2022’de Buca depremleriyle kuzeye taşınan bir hareketlilik söz konusu. Bu da özellikle kuzeyde deprem beklediğimiz faylar üzerindeki stresin de artmasına neden oluyor. Bu durumdan her fay, eşit miktarda etkilenecek anlamına gelmiyor” diye konuştu.

‘İZMİR’DE 6’NIN ÜZERİNDE DEPREM ÜRETEBİLECEK 25’E YAKIN FAY VAR’

Dokuz Eylül Üniversitesi olarak, hangi fayların nasıl etkilendiğini yaptıkları çalışmalarla az çok ortaya çıkardıklarını vurgulayan Doç. Dr. Sümer, “Şimdi hangi faylar tehlikeli? Öncellikle ilk önce tehlikesiz olanlardan bahsedelim. İzmir’de 6’nın üzerinde deprem üretebilecek 25’e yakın fay var. Gülbahçe Fayı, Yağcılar Fayı, Tuzla Fayı’nın güney segmenti gibi faylar deprem üretmişler, tarihsel dönemlerde. Yani 1389, 1040 gibi, MS 47 gibi. En son 1992’de Doğan Bey’de yaşadığımız deprem gibi. 2005’te özellikle Gülbahçe’nin güneyinde yaşadığımız 5.9’luk depremler gibi. Bu faylarda deprem tekrarlama periyoduna baktığımızda rahat faylar olarak değerlendirebiliriz. Çünkü Ege’nin tamamına baktığımızda, buradaki fayların 1500 ila 2 bin yılda bir, 7’ye yakın bir deprem ürettiğini gösteriyor. Gülbahçe Fayı, Yağcılar Fayı, Tuzla Fayının güney segmentinde deprem olmuş, o nedenle orada çok büyük deprem riski beklemiyoruz” ifadelerini kullandı.

‘ÖNCE HAVZADA ÇALIŞMA YAPMAK GEREKİYOR’

Nelere dikkat edilmesi gerektiğini de anlatan Doç. Dr. Ökmen Sümer, “İki şey çok önemli. Deprem ne zaman ve ne büyüklüğünde olacak? Bu sorular önemli. Ama öncelikle deprem olsun olmasın ilk yapmamız gereken şey, deprem bilincini geliştirmek. Bunu ilköğretim seviyesinden itibaren yapmak. Yani sosyal sorumluluk projeleriyle halkımızı deprem konusunda eğitmemiz gerekiyor. Depremde nasıl davranacaklarını bilmeliler ki bu ikincisi ve en önemlisi. Özellikle yerel yönetimlere çok büyük bir sorumluluk düşüyor. Mikro bölgeleme çalışmaları önemli. Büyük alanlarda yapılacak yer bilimsel çalışmalar olmadan mikro bölgelemeye gitmek bizi geriletebilir. Yapılması gereken, önce büyük alanlardaki yer bilimsel verileri toparlamak. Havzaya bakacağız. Bilimsel verilerini çıkartacağız. Sonra bizim yönelebileceğimiz yerlerde mikro bölgeleme çalışmaları yapacağız. Yeni yer bilimsel verilerini oluşturmalıyız. Dolayısıyla Konak gibi özellikle Kaşıyaka ve Mavişehir gibi alanlarda bizim Bornova Havzası’nda yaptığımız gibi büyük alanlardaki yer bilimsel verilerin mutlaka elde edilmesi gerekiyor” diye konuştu.


Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.