Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Siyaset

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Enflasyon, şubat ayından itibaren daha makul ve kontrolü kolay bir yere gelecektir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verilerinin, iyileşmenin sürdüğünü gösterdiğini belirterek, “İnşallah yılbaşı ile bu iyileşme hızlanacak. Özellikle önümüzdeki şubat ayından itibaren daha makul ve kontrolü kolay bir yere gelecektir” dedi.

Mustafa Cenik
ANKARA-
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonunun (TİSK) 28. Olağan Genel Kurulu’na katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Covid-19 salgını, Rusya-Ukrayna krizi gibi sınamalardan geçtiği dönemde görevini layıkıyla yerine getirdiğini söylediği TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol’a ve yönetim kurula üyelerine teşekkür etti.

İşçi ve işveren kreşimi arasındaki diyaloğun güçlü olmadığı, ilişkilerin sağlıklı yürümediği noktalarda sosyal huzursuzluk yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü çalışma hayatının bir tarafında işçiler, diğer tarafında işverenler bulunmakta. Devlet de her iki tarafın beklentilerini ve çıkarlarını gözeten bir konumla bu denklemde yerini almaktadır” dedi.

Erdoğan, Türkiye’nin sosyal barışı tehdit eden gerilimlerin yol açtığı sıkıntıları çokça yaşamış bir ülke olduğunu belirterek, “Kuruluş amaçlarının dışına çıkarak ideolojik kavgaların bayraktarlığını yapan tarafların çekişmelerinin ülkemize ağır maliyetleri olmuştur. Bunun için biz, iktidara geldiğimiz günden beri ülkenin ve milletin çıkarlarını en üstte tutarak tüm kesimlerin hassasiyetlerini dikkate alan politikalar geliştirmeye ve uygulamaya özel önem verdik” diye konuştu.

Çalışma hayatını tüm tarafları ile dinlediklerini, adaleti ve hakkaniyeti elden bırakmadan orta yolu bulmaya, sorunlara gerçekçi ve sürdürülebilir çözümler üretmeye gayret gösterdiklerini dile getiren Erdoğan, “Tıpkı çalışanlarımız gibi işverenlerimizi de bunun en yakın şahididir. TİSK, temsil ettiği işverenlerin milli gelirimize, ihracatımıza, istihdamımıza katkıları ile bu tabloda kritik bir konuma sahiptir” ifadelerini kullandı.

Erdoğan son dönemde asgari ücret tespitinden vergi dilimlerinin belirlenmesine kadar her konuda işverenlerle yakın mesai yaptıklarına dikkati çekerek, “Anlayış birliği için hareket ettik. TİSK’in sadece rapor yayınlayan birileri gibi, sadece demeç veren bir kuruluş olmanın ötesine geçerek ülkenin ve milletin sıkıntılarının çözümünde fiilen görev alması bu sürecin en önemli sebebidir. Ülke içinde ve ülke dışında pek çok kurumdaki temsil gücünü yapıcı bir anlayışla kullanan TİSK’in yükselen itibarından biz de memnuniyet duyuyoruz. Niyet haris olduğunda yapıcı bir yaklaşım benimsendiğinde çalışma hayatımızda çözülemeyecek hiçbir sorun olmadığını hep birlikte gördük, yaşadık. İnşallah önümüzdeki dönemde de aynı anlayışla beraberce ülkemize daha büyük ve tarihi hizmetler kazandırmayı sürdüreceğiz” değerlendirmesini yaptı.

“Dünya milli gelir sıralamasında bugün bulunduğumuz yerin iki kat üzerinde bir yere ulaşabilecekken biraz daha sabretme mecburiyetinde kaldık”

Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Geçtiğimiz 20 yılda gerçekleştirdiğimiz asırlara bedel demokrasi ve kalkınma atılımları hayatın her alanı gibi ekonomide de tarihi dönüşümlere yol açmıştır. Türkiye’nin ekonominin tüm alanlarındaki ölçeği, küresel rekabet gücünün bir ifadesi olarak fevkalade yükselmiş, büyümüştür. Makroekonomik göstergeleri, ülkemizin hangi alanlarda üç kat, beş kat, on kat büyüdüğünü sizler zaten yakından takip ediyorsunuz. Burada dikkati çekmek istediğim konu, Türkiye’nin bilhassa son 10 yılda maruz kaldığı siyasi ve ekonomik engellemelere, tuzaklara, saldırılara rağmen, bölgesel ve küresel liderlik seviyesine ulaşmasıdır. Asıl hedeflerimize yönelmek için daha büyük atılımlar yapmaya hazırlandığımız dönemde ardı ardına yaşadığımız konuların hepsinin altında ülkemizi belirli bir çizginin altında tutma niyeti vardır. Cumhuriyet tarihi boyunca defalarca tecrübe ettiğimiz bu senaryo, milletimizle birlikte verdiğimiz kararlı mücadele sayesinde ilk defa işe yaramamış, çeyrek asır geriye gidişimizle sonuçlanmamıştır. Bu süreçte elbette bedeller ödedik, kayıplar da verdik. En basitinden dünya milli gelir sıralamasında bugün bulunduğumuz yerin iki kat üzerinde bir yere ulaşabilecekken biraz daha sabretme mecburiyetinde kaldık. Gerçi, milli gelirin satın alma paritesine göre hesabında 11. Sıraya yükseldik. Ama biz bunu yeterli görmüyoruz. İnşallah uyguladığımız ekonomi programını başarıya ulaştırarak küresel krizleri fırsata dönüştürerek ve hep birlikte daha çok çalışarak ülkemizi, dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına çıkaracağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.”

“Ekonomimizi faiz, kur, enflasyon şer üçgeninde teslim alma girişimlerinin yol açtığı sıkıntıların da farkındayız”

İş dünyası ve vatandaşların müsterih olması temennisinde bulunan Erdoğan, “Vesayete, darbecilere, terör örgütlerine, ekonomik tetikçilere verdiğimiz mücadele asla boşa gitmemiştir. 20 yıl önce doğunun, güney doğunun halini düşünün. Terörden aman alabiliyor muyduk? Yatırımlar, doğuda ve güney doğuda var mıydı? Devam ediyor muydu? Yok. Ama şimdi doğuda ve güneydoğuda yatırımlarımız elhamdülillah devam ediyor. Ve orada istihdam yatırımla beraber ne yaptı? Arttı. Üretim arttı. İhracat arttı. Cari fazla yoluyla büyüme hamdolsun başladı. Şimdi artık Türkiye, dünyada büyüyen ülkeler sıralamasında ilk üç-ilk beş arasındaki yerini alıyor. Ama kimse Türkiye’nin bu büyümesine bakmıyor. Hala onlar başka yerlerde geziyorlar. Bizse ülkemizin asırlık demokrasi ve kalkınma hikayesindeki kısır döngüyü kırmayı hamdolsun başardık. Artık siyasette, ekonomide, diplomatik ve askeri stratejilerinde kendi kararlarını kendi veren, kendi altyapısını kendi oluşturan, kendi hedeflerini kendi belirleyen bir Türkiye var. Bizim geleceğimiz artık birilerinin elinde değil. Artık geleceğimizi milletimizin kendisi belirliyor. Bu gün ülke olarak Balkanlar’dan Afrika’ya, orta Asya’dan güney Asya’ya kadar geniş bir alanda sözde değil, fiilen etki sahibi, muhataplarımızla sadece irrasyonel değil gerçek ilişkiler kurabilen bir konuma geldik. Çevremizde siyasi ve insani krizler kol gezerken biz güven ve istikrar içinde geleceğimize bakabiliyoruz. Ekonomimizi faiz, kur, enflasyon şer üçgeninde teslim alma girişimlerinin yol açtığı sıkıntıların da farkındayız. Sebeplerini bildiğimiz bu sıkıntıların sonuçlarını önce hafifletmek, ardından da tamamen ortadan kaldırmak için yoğun ve kararlı bir çalışma içindeyiz” dedi.

“Enflasyon, şubat ayından itibaren daha makul ve kontrolü kolay bir yere gelecektir”

“Elhamdülillah Türkiye olarak bizim raflarımız boş değil ama Avrupa’da raflar boş”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verilerinin, iyileşmenin sürdüğünü gösterdiğini aktararak, “İnşallah yılbaşı ile bu iyileşme hızlanacak. Özellikle önümüzdeki şubat ayından itibaren daha makul ve kontrolü kolay bir yere gelecektir. Ülkemizin dört bir yanında başlayan ve halen süren ateşi ülkemize taşımak için nice sinsi oyunlar oynandığına beraberce şahit olduk. Sınır ötesi harekatlardan, üretimi ve istihdamı destekleyecek, sosyal dengeyi koruyacak, geniş programlara kadar tüm bu oyunları bozacak pek çok önemli adımlar attık. Türkiye’yi, diğer yöntemlerle dize getiremediklerini görenler son olarak ekonomi silahını çekti. Zaten şu andaki gidişte ellerinde dört tane silah. Eğer başarabilirlerse. Biri ekonomi, bir diğer diplomasi, bir diğeri -özellikle yatıyorlar kalkıyorlar- mülteci sorunu ve bütün bunlarla beraber acaba biz bu dörtten neyi nereye çekeriz de bu iktidarı -onlar iktidar da demiyorlar- bu Erdoğan’ı indiririz. Erdoğan fani, biz bugün varız yarın yokuz. Herkes ne yaptığına baksın. Ne yapacağına baksın. Hatırlayın 2018 Ağustos’unda ülkemiz, ekonomiyi yok etme tehditleri ile karşı karşıya kalmıştı. Yaklaşık 1 yıl önceki kur dengesizliği ile zirveye çıkan hadiseleri akıl ve vicdan sahibi hiç kimse iktisat biliminin kuralları ile izah edemez. Velev ki kimi noktalarda bizim eksikliklerimiz olsa bile hiçbirinin böyle bir sonuç vermesi mümkün değildir. Ekonomi diyorlar. Ekonomide şu anda Avrupa’nın haline bakın. Elhamdülillah Türkiye olarak bizim raflarımız boş değil ama Avrupa’da raflar boş” diye konuştu.

“Mermisini üretemeyen bir Türkiye varken bugün artık mermisini bırakın bütün mühimmatını kendi üreten bir Türkiye var”

Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bütün bunlarla beraber terörle mücadelede, şu anda batının terörle mücadeledeki hali ortada. Türkiye ise terörle mücadele şu anda bütün o engelleri aşmış, terörü yerinde yani bu terör eğer Suriye’nin kuzeyinden kaynaklanıyorsa biz onları içeri sokarak değil, Suriye’nin kuzeyinde bitiriyoruz. Mücadelemiz bu. Şimdi çıkmış birileri diyor ki: Kobani’yi şöyle yapamazsınız böyle yapamazsınız. Kobani bitti ya, neyi yapamazsınız? İdlib’de, Kobani’de bütün buralarda gereken tedbirlerimiz ne ise her an alıyoruz, aldık ve bundan sonra da alacağız. O terörist dostlarınıza söyleyin, Türkiye onlar için artık öyle bereketli bir yer değil. Buraya girmeye kalktıkları anda burası onlar için boğulacakları bir yerdir. Türkiye, her yönüyle bütün imkanları ile savunma sanayisi ile Göreve geldiğimiz yerli neydi yüzde 20. Şimdi yerli ne yüzde 80. Buradan buraya geldik. Mermisini üretemeyen bir Türkiye varken bugün artık mermisini bırakın bütün mühimmatını kendi üreten bir Türkiye var. İHA’sı ile SİHA’sı ile AKINCI’sı ile F-16’ları ile bütün savaş uçaklarının mühimmatını kendi üreten bir Türkiye var. ‘Ne olur bize gönderin’ diyen bir Türkiye yok. Şimdi artık, bütün bu mühimmatını üretmek suretiyle gerek teröristlere karşı gerek dışardan Dışarı dediğimiz ne? Bakın Karabağ’da mıydık? Karabağ’daydık. Niye? Azeri kardeşlerimizle beraber olduk. Libya’da mıydık? Libya’daydık. Orada da gerekenleri yaptık. Bize kardeş bize ‘gardaş’ olanlarla biz kardeş ve ‘gardaş’ olmaya devam edeceğiz. Dostlarımızı artıracağız ama düşmanlarımız da hadlerini bilecek. Türkiye’nin, Türk milletinin tarih boyunca defalarca tezahür etmiş bir özelliği vardır. Biz bekamızla ilgili bir tehdit gördüğümüzde hiç kimsenin beklemediği ve inanamadığı atılımlar yapma, yöntemler geliştirme, zaferler elde etme kabiliyetine sahibiz.”

“Bırakınız Türkiye diz çökmeyi tam tersine yeni bir şahlanış içine girmiştir ve bu şahlanışımız devam edecektir”

Erdoğan bugün Azerbaycan’da gerçekleştirilen “Kardeş Yumruğu” Azerbaycan-Türkiye Birleşik Müşterek Tatbikatı’na atıfta bulunarak, “Azeri kardeşlerimizle beraber devam eden bir tatbikat. Bu tatbikatta Azeri kardeşlerimizle bizim askerimizin komandolarımızın birlikte tatbikat bugün sona erdi. Onlara bir bağlantı kuruldu. Onlarla bir görüşme yaptım. Bütün mesele o heyecanı, o coşkuyu paylaşabilmek. Bunun esbabımucibesi (gerekçe) vardı. O esbabımucibe de malum o sınırlarda yaşanan, istenmeyen ama olan o sıkıntıları yerinde giderebilmek. Tabii İlham ‘gardaş’ımızla beraber konuştuk, planladık ve adım attık. Bu tabii farklı bir gelişmeyi bölgede yaşatıyor. Azeri-Türk kardeşliğini ‘iki devlet tek millet’te buluşturuyor. Bu adımı attık. Bundan sonra da bunları atmaya devam edeceğiz. Aynı şekilde güney sınırları terör örgütleri ile kuşatılan, Avrupa Birliği’nden tamamen siyasi sebeplerle dışlanan, batının örtülü teknoloji ambargosuna maruz bırakılan, doğusunda ve kuzeyinde fiili savaşlar yaşanan, Akdeniz ve Ege’de suni krizlere sürüklenmeye çalışılan bir Türkiye. Bırakınız diz çökmeyi tam tersine yeni bir şahlanış içine girmiştir ve bu şahlanışımız devam edecektir” diye konuştu.

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Siyaset

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Siyasetin yumuşama dönemine girdiğini görüyoruz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bundan önceki süreçlerde bu tür maalesef adımlar atılmadı. Ve bu adımın atılmasıyla siyasetin ülkemizde çok daha yumuşama dönemine girdiğini görüyoruz. Ben de Özgür Bey’e ilk fırsatta böyle bir ziyaretin karşılığını yapacağımı söyledim. Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Türk siyasetinin buna ihtiyacı var. Ve ilk fırsatta da bu ziyareti gerçekleştirerek Türkiye’de siyasetin yumuşama sürecini başlatalım istiyorum. Bu adımı da atacağız” dedi.

MİKAİL BIYIKLI – ERDİ DEMİR
İSTANBUL-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, öğle saatlerinde Üsküdar Kısıklı’da bulunan konutundan çıkarak, Cuma namazı için Çilehane Camii’ne geçti. Burada cuma namazını kılan Erdoğan, cami çıkışı gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüşmesini sorması üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bildiğiniz gibi Özgür Bey şu anda CHP’de genel başkan oldu. Genel başkan olduktan sonra böyle bir ziyareti kendisinin gerçekleştirmiş olması iktidar ve ana muhalefet arasında aslında olumlu bir gelişme oldu. Bundan önceki süreçlerde bu tür maalesef adımlar atılmadı. Ve bu adımın atılmasıyla siyasetin ülkemizde çok daha yumuşama dönemine girdiğini görüyoruz. Ben de Özgür Bey’e ilk fırsatta böyle bir ziyaretin karşılığını yapacağımı söyledim. Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Türk siyasetinin buna ihtiyacı var. Ve ilk fırsatta da bu ziyareti gerçekleştirerek Türkiye’de siyasetin yumuşama sürecini başlatalım istiyorum. Bu adımı da atacağız” dedi.(DHA)

Okumaya devam et

Eğitim

Canik Belediyesi’nden mesleki istihdama katkı

Samsun Canik Belediyesi’nin ilçede gerçekleştirdiği ücretsiz Mesleki Türkçe Eğitimleri vatandaşların yoğun ilgisiyle devam ediyor. Vatandaşların mesleki istihdamına katkılar sunan eğitim programında, sözlü iletişim, okuma, yazma ve dil bilgisi konularında eğitimler gerçekleştiriliyor.

RÜMEYSA BULUT
SAMSUN-Canik Belediyesi ve RET International Derneği Samsun Temsilciliği iş birliğiyle ilçe sakinlerinin hizmetine sunulan Benim Hayatım Toplum Merkezi’nde, vatandaşlar ücretsiz Mesleki Türkçe Eğitimleri ile bir araya geliyor. Mesleki istihdama katkılar sunan Mesleki Türkçe Eğitimleri çerçevesinde, kursiyerlere zihinlerinde düşünüp tasarladıklarını, gördüklerini, izlediklerini, sözlü ve yazılı bir biçimde anlatabilme becerisi kazandırılıyor. Uzman eğitmelerin eşliğinde sürdürülen Mesleki Türkçe Eğitimleri’nde konuşma pratiği çalışmaları da gerçekleştiriliyor. (DHA)

Okumaya devam et

Siyaset

Bahçeli’den ‘Türkçülük Günü’ mesajı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “1944 Türkçülük ve Turancılık Davası’nın 80’inci yıl dönümünde, Türk milliyetçiliğinin merhum ve muhterem inanç anıtlarını rahmetle, hürmetle, minnetle anıyorum” dedi.

ANKARA-Bahçeli, 3 Mayıs Türkçülük Günü mesajında, “Türk milliyetçiliği, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu fikriyatı, Türk milletinin kurtuluş ilhamı, aynı zamanda var oluş iradesidir. Merhum Peyami Safa’nın isabetle temas ettiği üzere, yeni Türk devletinin iki ana davasından birisi çağdaşlaşmak ise diğeri milliyetçiliktir. Şayet millet ortak değerler etrafında kenetlenmişse, şayet birlik ve dayanışma hissiyatıyla kaderini tayin etmişse, bunun dibacesi, en bariz dinamiği milliyetçiliktir.

3 Mayıs meşalesi, esas itibarıyla Türk milliyetçilerinin iç ve dış çalkantılar karşısında göstermiş oldukları direncin aydınlığı; baskı, dayatma ve zor şartlarda sivil, meşru ve demokratik duruşun ahkamıdır. Merhum Hüseyin Nihal Atsız’ın dediği gibi, 3 Mayıs milli şuurun ayağa kalkışı, küresel güç blokları arasında sarkaç gibi gidip gelen köşesiz politikalara karşı Türk milliyetçilerinin hür ve ahlaki direniş kararıdır. Bugün bir bayram veya kutlama gününden ziyade bir idrak, bir ifade, bir anma, istikbale yönelik milliyetçi çağrının maşeri vicdanda kök salma özleminin bir hamlesidir” dedi.

Bahçeli, 1 Mayıs kutlamalarına değinerek, “Emek ve değer nedir bilmeyen, adalet ve hukuk nedir tanımayan; yağma, talan ve yıkımı ideoloji haline getiren başıbozuk güruhun 1 Mayıs’ta sahneledikleri vandallıklar medeniyet ve meşruiyet ölçüleriyle bağdaşmazken, Türk milliyetçilerinin tam 80 yıl evvel kanuni sınırlar içinde, fikir ve demokrasi namusuna riayet ederek yaptıkları gösteriler hala takdir ve tazimle hatırlanmaktadır. Diyor ya Merhum Hüseyin Nihal Atsız; ‘Maviyi unutsak bile mazi kökümüzdür, en tatlı gülen yüz bize mazideki yüzdür.’ İnancım odur ki, mazinin parlayan yüzü hiç solmayacak, Türk tarihinin derinliklerinden çağlayarak yükselen milliyetçi çağrı Türk milletinin diriliş azmini canlı tutacak, geleceğini de inşa ve ihya edecektir. Dünyanın çetin ve çetrefilli bir tarih aralığında, İkinci Dünya Savaşı’nın beşeriyeti yakıp yıktığı bir zaman sürecinde Merhum Hüseyin Nihal Atsız’ın devrin Başbakanına yazmış olduğu iki açık mektup sonucunda başlayan 1944 Türkçülük ve Turancılık Davası’nın 80’inci yıl dönümünde, Türk milliyetçiliğinin merhum ve muhterem inanç anıtlarını rahmetle, hürmetle, minnetle anıyorum. 3 Mayıs ruhunun, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine ulaşma mücadelesinde sahip olduğumuz milli şuura daha da güç ve feyz vermesini temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. (DHA)



Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.