Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Siyaset

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Genç beyinlerimizin kendilerini geliştirmek için yurt dışına çıkmasını destekliyoruz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de bir kesimin her konuyu istismar etmekte sınır tanımadığını belirterek, “Bunlardan biri de beyin göçü meselesidir. Öncelikle genç beyinlerimizin kendilerini geliştirmek için yurt dışına çıkmasına karşı olmadığımızı, tam tersine bunu desteklediğimizi belirtmek isterim” dedi.

Mustafa Cenik
ANKARA-
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Bilim Ödülleri törenine katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yaptığı konuşmada, bu yıl 57 bilim insanının TÜBA ve TÜBİTAK ödüllerine layık görüldüğünü ifade ederek, “Uluslararası TÜBA Akademi Ödülleri’nde fen ve mühendislik bilimleri, sosyal ve beşeri bilimler ile sağlık ve yaşam bilimleri kategorilerinde üç ödül takdim edeceğiz. Böylece TÜBA Akademi Ödüllü bilim insanı sayımız 25’e yükseldi. Üstün başarılı genç bilim insanlarının ödüllendirildiği TÜBA GEBİP Ödülleri’ni 22 farklı üniversite ve kurumdan 34 genç bilim insanımıza vereceğiz. Bugüne kadar TÜBA GEBİP Ödülü kazanan bilim insanı sayısı da 610’a ulaştı. Bilimsel Telif Eser Ödülleri’nde 7 Türkçe bilimsel telif eser, 6 TÜBA TESEP Ödülü’ne layık görüldü. Bu alanda da şimdiye kadar ödüllendirilen eser sayısı 226’ya çıktı. TÜBİTAK Ödülleri çerçevesinde ise 12 farklı üniversiteden bilim insanımıza iki bilim ödülü, 1 hizmet ödülü ve 11 teşvik ödülü takdim edeceğiz. Bu ödüllerin ilk kez verildiği 1966 yılından bugüne kadar 184 bilim ödülü, 19 özel ödül, 88 hizmet ödülü, 547 teşvik ödülü ve 2019 yılı Prof. Dr. Fuat Sezgin Bilim Tarihi Ödülü dahil olmak üzere toplam 839 bilim insanı ödüllendirildi” dedi.

“Ödül sistemini bilim insanlarımız için bir motivasyon ve teşvik kaynağı olarak değerlendiriyoruz”

“Marifet iltifata tabidir. İltifatsız marifet zayidir” atasözüne atıf yapan Erdoğan, “Hakkı verilen her başarının, yeni başarıların habercisi olduğuna inanıyoruz. Cumhurbaşkanı olarak TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri’ni bu hassasiyetle himaye ediyoruz. Başbakanlık dönemimizde de bu çalışmaları yakından takip ettiğimizin, her aşamada destek verdiğimizin en yakın şahidi sizlersiniz. Bugün ödülü takdim edeceğimiz bilim insanlarının her birini ayrı değerde görüyoruz. Esasen ödül alsın almasın bilim insanlarımızın tamamının ülkemizin müreffeh yarınları için gecesini gündüzüne kattığını biliyoruz. Ödül sistemini bilim insanlarımız için bir motivasyon ve teşvik kaynağı olarak değerlendiriyoruz. 2022 TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri’nin bilim camiamıza hayırlı olmasını diliyor, ödül alan bilim insanlarımızı tekrar tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.

“Siyasi bağımsızlığın teknolojik bağımsızlıktan geçtiğine samimiyetle inanıyoruz”

Türkiye’nin ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ rehberliğinde gerçekleştirdiği çalışmalarla dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girme hedefine adım adım yaklaştığını dile getiren Erdoğan, “Biz, siyasi bağımsızlığın teknolojik bağımsızlıktan geçtiğine samimiyetle inanıyoruz. Bilim ve teknolojiyi Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasında en önemli araç, en etkili imkan olarak görüyoruz. Katma değerli üretimin, güçlü büyümenin ve sürdürülebilir refahın yolu bilim ekosisteminin canlılığından geçiyor. TÜBA ve TÜBİTAK, yürüttükleri takdire şayan çalışmalarla ülkemizin bilim ve teknoloji altyapısına önemli katkılar yapan kurumlarımızdır. TÜBA, Türkiye’de bilim alanlarının tamamını kucaklayan, faaliyetleri ile bilim insanlığını ve araştırıcılığı özendirmeyi misyon edinmiş bir akademik platformdur. Bilime ve teknolojiye katkı sağlamak amacıyla tematik bilimsel programlar ve projeler yürüten TÜBA, araştırma yayınları ile literatüre değerli katkılar sağlıyor. Bu yıl, Türk-İslam Bilim Kültür Mirası Projesi’ni 8 eserle zenginleştirdik. Cumhuriyet’imizin 100. yılında da Türk Maarif Ansiklopedisi, Milli Teknoloji Hamlesi ve Milli Mücadele’nin Yerel Tarihleri adlı bilimsel eserleri yayımlayacağız. Geçmişten geleceğe köprü kuran, kültürel sermayemizin gelişmesini sağlayan bu nadide eserleri Türkiye’mize kazandıran TÜBA’nın çatısı altında gayret gösteren tüm hocalarımıza şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum” diye konuştu.

“174 üniversitenin 3 bin 734 Ar-Ge projesine bir buçuk milyar liradan fazla destek verdik”

Milli araştırma kurumu TÜBİTAK’ın bilim ve teknoloji dünyasının değerli bir aktörü olarak pek çok başarılı çalışmaya imza attığını belirten Erdoğan, “Sadece son bir yılda TÜBİTAK eliyle 174 üniversitenin 3 bin 734 araştırma-geliştirme (Ar-Ge) projesine bir buçuk milyar liradan fazla destek verdik. Bu projelerde yaklaşık 10 bin araştırmacı ve 12 bin bursiyer yer aldı. Stajyer Araştırmacı Burs Programı (STAR) ile üniversite öğrencilerinin araştırma çalışmalarını teşvik ediyoruz. 2020 yılında başlatılan STAR programında bugüne kadar 5 bine yakın öğrencimiz 6 ay süre ile 3 bin 619 farklı projede yer aldı. Lisans öğrencilerimiz, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde bulunan ve tarihin sıfır noktası olarak nitelendirilen Göbeklitepe Ören Yeri’nde yürütülen projelere de katkı verdi. Arkeoloji veya kültür varlıklarını koruma ve onarım bölümünde eğitim alan 27 farklı üniversiteden 58’i kız, 35’i erkek toplam 93 öğrenciyi bu çerçevede destekledik. Nitelikli insan gücü ile sürekli gelişen altyapısı ile ileri düzey laboratuvarı ile teknoloji dünyasının öncü araştırma kurumlarını bünyesinde barındıran Gebze Yerleşkesi’nde TÜBİTAK Fen Lisesini kurduk” şeklinde konuştu.

“Genç beyinlerimizin kendilerini geliştirmek için yurt dışına çıkmasını destekliyoruz”

Türkiye’de bir kesimin arkasına önüne bakmadan her konuyu istismar etmekte sınır tanımadığına dikkati çeken Erdoğan, “Bunlardan biri de beyin göçü meselesidir. Öncelikle genç beyinlerimizin kendilerini geliştirmek için yurt dışına çıkmasına karşı olmadığımızı, tam tersine bunu desteklediğimizi belirtmek isterim. Bugün, Çin’in başarısının en büyük sebeplerinden biri olarak yurt dışına okumaya giden gençlerinin oralarda kazandıkları tecrübeleri ile ülkelerine yaptıkları katkılar gösterilmektedir. Biz de TÜBİTAK aracılığıyla bu doğrultuda önemli adımlar atıyoruz. Sadece kendi gençlerimizin yurt dışında bilgi ve tecrübe sahibi olmasını sağlamakla kalmıyor, Türkiye’yi dünyanın her yerindeki bilim insanlarımız için cazibe merkezi yapmayı hedefliyoruz. Bu amaçla ihdas ettiğimiz programlarla geri dönen araştırmacılarımız sayesinde bilim ekosistemimizi güçlendiriyor, beyin göçünü tersine çeviriyoruz” ifadelerine yer verdi.

“Bilim ve teknoloji atılımlarını kutuplara kadar ulaştıran bir Türkiye var”

Erdoğan, 2018 yılında hayata geçirdikleri Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı ile Türkiye’ye dönen 190 üst düzey araştırmacıdan 9’unun projelerini başarıyla tamamlandığı bilgisini vererek, “Uluslararası lider araştırmacılarımızın projelerinde 346’sı doktora öğrencisi olmak üzere toplam 890 araştırmacı görev aldı. Sayıları ve yetkinlikleri giderek artan Ar-Ge laboratuvarları da tersine beyin göçü konusunda önemli rol oynuyor. Sayıları 6’ya çıkan TÜBİTAK destekli Ar-Ge laboratuvarlarında 56’sı doktoralı 130 araştırmacı çalışıyor. Bu merkezlerde katmanlı imalat, otonom sürüş, akıllı 5G ve 6G ağları, malzeme ve geri dönüşüm, yalıtım, yüzey, filtrasyon ve hijyen konuları gibi konularda kritik araştırma faaliyetleri yürütülüyor. Türkiye tüm bu çalışmalarla geleceğin teknolojilerine hazırlanıyor. Hamdolsun ülkemiz artık modern, gelişmiş, nitelik ve nicelik açısından dünya ile yarışır bir bilim ve teknoloji ekosistemine sahiptir. Teknoparklarımızda Ar-Ge ve tasarım merkezlerimizde on binlerce proje yürütülüyor. TÜBİTAK enstitülerinde savunma sanayiinden uzaya, yapay zekadan astronomiye kadar geniş bir alanda başarılı çalışmalar gerçekleştiriliyor. Bilim ve teknoloji atılımlarını kutuplara kadar ulaştıran bir Türkiye var” diye konuştu.

“Bizim bilimsel çalışma yapan, teknoloji geliştiren, üreten insanlarımıza verdiğimiz değer ortadadır”

Erdoğan, bu yıl TEKNOFEST çerçevesinde düzenledikleri Lise Öğrencileri Kutup Araştırma Projeleri Yarışması finalistleri arasından seçtikleri 3 öğrenciyi Antarktika Bilim Seferi’ne dahil ettiklerini dile getirerek, “Beyaz kıtada kendi projeleri ile ilgili saha çalışması yürütecek öğrencilerimiz, geliştirdikleri tabiatta hızlıca çözünen biyoplastiği de yerinde test etme imkanı bulacak. Tabii bilim ve teknolojideki tüm bu başarılarda Türkiye’de Ar-Ge harcamalarının milli gelirimize oranının binde 5’ten yüzde 1,13’e çıkmasının, araştırmacı sayısının 26 binden 222 bine yükselmesinin önemli katkısı var. Görüldüğü gibi bizim bilimsel çalışma yapan, teknoloji geliştiren, üreten insanlarımıza verdiğimiz değer ortadadır. Bilime ve teknolojiye yaptığımız yatırımların meyvelerini her anlamda topluyor olmanın da mutluluğu içindeyiz” dedi.

Siyaset

Arapça tabelalar kalktı, İngilizce tabelalar duruyor: O zaman İngilizce tabelalar da kaldırılsın

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yönetimindeki belediyelerin başlatmış olduğu Arapça tabelaların kaldırılmasını Bolulu vatandaşlar destekleyerek, İngilizce tabelaların da kaldırılması gerektiğini savundu.

Enes Özkan
BOLU-
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yönetimindeki belediyeler Arapça yazılı tabelalara yönelik harekete geçti. Bursa, Kilis, İzmir ve Uşak’taki Arapça tabelalar zabıta ekipleri tarafından kaldırıldı. Sığınmacılara yönelik sert söylemleri ve yaptırımları bulunan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan da geçtiğimiz aylarda Bolu Afganistan Gençleri Sosyal Kültürel ve Yardımlaşma Derneği binasının önüne giderek çağırdığı zabıta ekiplerine tabelayı söktürmüştü. Bolu genelinde göreve geldiği günden bu yana Arapça tabelaya izin vermeyen Başkan Özcan, kentteki İngilizce tabelalara ise dokunmadı. Küresel markaların tabelaları ve bayraklarının dalgalandığı Bolu’da vatandaşlar CHP’li belediyelerinin kararları hakkında konuştu.

Tabelaların kaldırılmasında adaletli olunmadığını ifade eden Mahmut Alan, “Türkiye genelinde, CHP’li belediyelerde görüyoruz bunu daha çok. Esasında bana göre kararlar doğru. Çünkü Türkiye’de yaşıyoruz, Türkçe tabelalar olabilir. Ben bu uygulamayı adaletli bulmuyorum. Türkçe harici tabelalar kaldırılıyorsa o zaman İngilizce tabelalar da kaldırılsın. Madem bir uygulama yapılacak, hepsine uygulanmalı” dedi.

Arapça tabelaların yerine küresel markaların tabelalarının sökülmesi gerektiğini ifade eden Yadigar Keleş, “Öncelikle küresel markaların tabelaları indirilsin. Türklerin kanını sömüren markalar var. Onlar kaldırılmalı” diye konuştu. Sadece Türkçe tabelaların kalması gerektiğini savunan Recep Eren, “Arapça bilmiyoruz, tercümanla dolaşmamız lazım. İngilizceden de anlamayız. Türkçe olacak. Özümüz sözümüz Türk” ifadelerini kullandı.

CHP’ye tepki gösteren Mustafa Bayındır ise “CHP önce kendini kaldırsın. O 6 ok milletin ciğerine batıyor. Kendine bir şey mi zannediyor? Görelim bakalım PKK ile ortaklık nasıl oluyormuş görelim. Ne tabelası, milletin kimliğini kaldıracaklar. Adana ve Mersin’e kadar bölecekler PKK ile birlikte” şeklinde düşüncelerini ifade etti.

Okumaya devam et

Siyaset

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Dünya barışının kalbi Ortadoğu’dur

Mardin’de sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelen Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, “Dünya barışının kalbi Ortadoğu’dur. Bu kilidi açan anahtar ise Filistin‘dir. Filistin’de barış ve huzur gerçekten sağlanmışsa dünya çapında barış olmuştur demektir” dedi.

Sadiye Alav
MARDİN-
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Mardin’de sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Kurtulmuş, yaptığı konuşmada, “Hemen yanıbaşımızda bölgede hem ülkeler arasındaki gerilim ve çatışma, hem de bu bölgede faaliyet gösteren terör grupları üzerinden ortaya çıkarılan bazı çatışmalar ve gerilimler bu bölgeye fevkalade hassas hale getirmiştir. Her şeyden evvel 6 ayı aşkın bir süredir İsrail’de hükümetin saldırgan tutumları Gazze halkına karşı yapılan insanlık suçları hepimizi derinden etkiliyor ve hepimizin kalbini buruk bir hale getiriyor. İşte biz Türkiye olarak başından itibaren başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün kurum ve kuruluşlarımızla birlikte Gazze’nin masum ve mazlum halkının yanında yer aldık. Acilen ateşkesin sağlanması ve Gazze’ye insani yardımların götürülmesi için üzerimize düşen bütün sorumlulukları yerine getirmeye çalışıyoruz. Yine bu bölgede sorunun devam etmesi bölgede yeni sorunların da başlangıcı olabileceği ilk günden itibaren uluslararası bütün platformlarda bir uyarı olarak ortaya koyduk. Dünya barışın kapısı Ortadoğu‘dur. Bu kilidi açan anahtar ise Filistin‘dir. Filistin’de barış ve huzur gerçekten sağlanmışsa dünya çapında barış olmuştur demektir. Türkiye olarak diyoruz ki ateş daha fazla büyütmeden bu bölgedeki ateşi söndürmek ve Filistinlerin haklı davasında iki devlet bir çözüm esasıyla özgür ve bağımsız bir Filistin devletinin kuruluşunun yolunu açmaktır” dedi.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, “Gücünden çekinilen bir Türkiye olmak mecburiyetindeyiz yoksa diğer bazı başka ülkelerin karşılaştığı gibi oradan oraya savrulma ihtimali çeşit çeşit yeni tehditlerle muhatap olma ihtimali mevcuttur. Bunun için diyoruz ki hep beraber Türkiye’de 85 milyon olarak ortak hedeflerimize yönelik Türkiye’yi her alanda güçlü ve büyük Türkiye yapabilmek için el ele verelim. Aramızdaki farklılıklarımızı ülkemizin güçlülüğü olarak kabul edip Türkiye’yi dünyada layık olduğu yere süratle ulaştıralım. Bunun için başta bölgede var olan halkın ve bölge halklarının düşmanları olan terör örgütlerine, milletimize birbirimize esenliğimize kasteden yerli ve yabancı kimseye fırsat vermeyelim. Bunun yolu birlikten ve beraberlikten kardeşlikten geçiyor. İşte Mardin bunun en güzel örneğidir. Ekonomisi güçlü, toplumsal yapısı güçlü, barışı ve kardeşliği güçlü, üniversitesi, sanayisi, yatırımcısı gençlerin eğitim alanındaki varlığı ve kabiliyetleri güçlü velhasıl hangi alana el atarsanız atın Türkiye’nin bütün diğer devletlerle yarışabilecek bir ülkedir. Mardin’in de bütün diğer şehirlerle yarışabileceği bir güce ulaşması temel hedefimiz olmalıdır. Bunun yolu tek tek 81 ilimizin kendi öncelikleri adımları atmasıdır. Mardin’in büyük potansiyelleri olan bir il olduğunu siz daha iyi biliyorsunuz. Mardin’in heba edeceği vakti yoktur, ihmal edeceği bir tek günü yoktur. Bunun için hepsini bir araya getirerek bu anlamda bu güzel şehri yeniden Türkiye’nin gözbebeği bir şehri haline getirmemiz gerekiyor. Üniversitesinden havaalanına ve bu anlamda yatırım yapan arkadaşlar buradalar. Mardin’i bir başkası gelip ayağa kaldıracak değil. Devlet olarak bizim size yapacağımız ve sizin yapmak istediğiniz alanların önünü açıp size omuz vermek, güç vermek ve hep beraber hedeflerimize yürümektir” dedi.

Okumaya devam et

Siyaset

Dışişleri Bakanı Fidan: Netanyahu’nun iktidarda kalabilmek için bölgemizi bir savaşa sürüklemeye çalıştığı aşikardır

 Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Mohammed bin Abdulrahman Al-Thani ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Netanyahu’nun iktidarda kalabilmek için bölgemizi bir savaşa sürüklemeye çalıştığı aşikardır” ifadelerini kullanarak, “Biz bölge ülkeleri olarak üçüncü tarafların kendi çatışmalarını bu coğrafyaya taşımasını istemiyoruz” dedi.

DOHA-
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar’ın başkenti Doha’da temaslarına devam ediyor. Bakan Fidan, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Mohammed bin Abdulrahman Al-Thani ile bir araya geldi. Görüşmenin ardından Fidan ve Al-Thani ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Fidan, Al-Thani ile iki ülke arasındaki ilişkiler ve bölgesel konular açısından çok yoğun ve nitelikli bir koordinasyonu olduğunu belirterek, “Sürekli bölge meselelerini bir koordinasyon ve danışma içerisinde beraber götürmekteyiz” dedi.

Katar ve Türkiye arasındaki ilişkilerin son on yılda müstesna bir düzeye ulaştığına dikkat çeken Bakan Fidan, “İşbirliğimizin temelinde Sayın Cumhurbaşkanımız ile Katar Emiri Şeyh Tamim’in ortaya koyduğu kuvvetli irade bulunmaktadır. Yüksek Stratejik Komite’nin dokuzuncu toplantısını liderlerimizin başkanlığında biliyorsunuz geçtiğimiz aylarda Doha’da gerçekleştirmiştik. Bir sonraki toplantıyı bu yıl içinde inşallah Türkiye’de düzenleyeceğiz” dedi.

“Görüşmelerimizde askeri ve savunma sanayi alanındaki işbirliğimizi de görüştük”

Bugünkü görüşmelerde Türkiye ve Katar arasındaki ekonomik ve ticari işbirliğinin kapsamlı bir şekilde ele alındığını aktaran Bakan Fidan, “Kısa ve orta vadedeki hedefimiz olan 5 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşabileceğimize inanıyoruz. Keza yatırımlar, turizm ve enerji gibi alanlardaki mevcut işbirliğimizi daha da derinleştirme imkanlarını ele aldık. Ticaret ve Ekonomik Ortaklık Anlaşması geçtiğimiz şubat ayında bildiğiniz gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmıştı. Bunun ekonomik ve ticari ilişkilerimizde hedeflerimize ulaşmada önemli bir ivme oluşturacağını düşünüyoruz. Körfez İşbirliği Konseyi ve ülkemiz arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması müzakerelerinin yeniden başlatılması kararı Katar’la ticaretimize de katkı sağlayacaktır. Körfez İşbirliği Konseyi ile kurumsal ilişkilerimizi güçlendirmek için Katar ve diğer üye ülkelerle birlikte çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Görüşmelerimizde askeri ve savunma sanayi alanındaki işbirliğimizi de görüştük. Doha’da bulunan Türk Katar Birleşik Müşterek Kuvvet Komutanlığımızın faaliyetlerini değerlendirme imkanımız oldu” dedi.

“Biz İsrail’in Gazze’de işlediği suçların bölgesel bir çatışmaya dönüşme riski barındırdığını baştan itibaren ifade etmiştik”

Bölgedeki son gelişmeleri de ele aldıklarını aktaran Bakan Fidan, “Biz İsrail’in Gazze’de işlediği suçların bölgesel bir çatışmaya dönüşme riski barındırdığını baştan itibaren ifade etmiştik. Tırmanma ve yayılma ihtimaline karşı uyarılarımızı yapmıştık. Geçtiğimiz hafta sonu yaşananlar, bölge dışı ülkelerin de dahil olduğu bir savaş ihtimalinin çok uzak olmadığını hepimize bir kez daha gösterdi. Bu risk maalesef hala devam etmekte. Olaylar başlamadan önce gerilimin nispeten kontrollü şekilde aşılması için yoğun bir çaba harcadık. Bazı görüşmelerimiz oldu. Bu çalışmalarımızı halen sürdürmekte ve itidal mesajlarımızı tüm ilgili taraflara iletmekteyiz. Bölge dışı güçlerin de gelişmelere soğukkanlı yaklaşması gerekmektedir. Biz bölge ülkeleri olarak üçüncü tarafların kendi çatışmalarını bu coğrafyaya taşımasını istemiyoruz” dedi.

“Uluslararası hukuk herkes için bağlayıcıdır”

İran’ın İsrail’e 13 Nisan’da düzenlediği saldırıya değinen Bakan Fidan, “13 Nisan’da yaşananlar bizim için çok önemli dersler ortaya koymakta. Birinci olarak uluslararası hukuk herkes için bağlayıcıdır. Küresel düzeyde barışın ve istikrarın anahtarı uluslararası hukuka uyulmasıdır. İkinci olarak, Netanyahu’nun iktidarda kalabilmek için bölgemizi bir savaşa sürüklemeye çalıştığı aşikardır. Netanyahu’yu kayıtsız ve şartsız destekleyenler, tutumlarını acilen gözden geçirmek zorundadırlar. Üçüncüsü ve en önemlisi yaşanan olayların temelinde Gazze’de İsrail tarafından uygulanan şiddet ve zulüm yatmakta. Şu hususun altını çizmek istiyorum. Şu anda mağdur olan ne İsrail ne de İran’dır. Mağdur olan Gazze halkıdır. Hepimiz Gazze’de yaşanan felaketi sona erdirmek için daha fazla çaba harcamalıyız. İsrail’in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2728 sayılı kararını ve Uluslararası Adalet Divanı’nın aldığı ihtiyati tedbirleri harfiyen uygulaması şarttır” dedi.

“ABD başta olmak üzere İsrail üzerinde etkisi olan ülkelerin ortak tutum sergilemeleri ve İsrail’e dur demeleri gerekmektedir”

Gazze Şeridi’nde bir an önce acil ve kalıcı ateşkes sağlanması gerektiğine vurgu yapan Bakan Fidan, “İnsani yardımlara izin verilmelidir. Sonrasında ise iki devletli çözümü hayata geçirmeye dönük adımları ivedilikle atmalıyız. Batılı ülkelerin İran karşısında tek bir ses olarak tepki vere bildiklerini gördük. Şimdi de aynı şekilde ABD başta olmak üzere İsrail üzerinde etkisi olan ülkelerin ortak tutum sergilemeleri ve İsrail’e dur demeleri gerekmektedir” dedi.

“Tüm bu yaşananlar Filistinliler arası birliğin tesisinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur”

Türkiye’nin Katar’ın ateşkes için yürüttüğü çalışmaları desteklediğini belirten Bakan Fidan, “Kendilerine de canı gönülden teşekkür ediyoruz. Sürecin Filistin halkının vazgeçilmez haklarına ve istikbaline halel getirmemesi için çalışmayı sürdüreceğiz. Tüm bu yaşananlar Filistinliler arası birliğin tesisinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu amaca yönelik olarak tüm tarafların yapıcı tutum sergilemesin de büyük fayda görmekteyiz. Nihai amacımız adil ve kalıcı barışın tesisidir. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulmasını desteklemeye var gücümüzle devam edeceğiz. Bu ziyaretin Filistin halkı, Türkiye-Katar ilişkileri ve bölgemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi.



Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.