Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Sağlık

TİTCK’den yurt dışından temin edilen ilaç iddialarına ilişkin açıklama

Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK), sahte kanser ilacı iddialarına ilişkin Bakanlığın 2019’da soruşturmayı yürütüp savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, değişikliklerin, kalite kurallarını sıkılaştırarak güvenliği ve etkililiği ispat edilmiş ilaçların listeye alınması için yapıldığını bildirdi.

Muhammed Musab Gümüşer
ANKARA-
TİTCK tarafından yapılan açıklamada, son günlerde yurt dışından temin edilen ilaçlar hakkında bazı basın ve yayın organlarında yer alan, gerçek dışı ve kamuoyunu yanıltacak nitelikteki iddialar üzerine açıklama yapılma ihtiyacının oluştuğu belirtildi. Kurumun, Türkiye’de ilaç alanında düzenleyici ve denetleyici yetkili otorite olduğuna dikkat çekilen açıklamada, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun ilaçların ruhsatlandırılması, piyasa gözetimi ve denetimi faaliyetlerinden sorumlu olup, ilaç alımı yapan bir kuruluş olmadığı kaydedildi.

Türkiye’de bir ilacın kullanıma sunulmasının, ilgili ilacın Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından ruhsatlanması ile mümkün olabileceğinin altı çizilen açıklamada, “Henüz ülkemizde ruhsatlandırılmamış olup sağlık hizmeti sunumu açısından ihtiyaç duyulan ilaçların temini ise kanun ile yetkilendirilmiş kurumlar olan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Türk Eczacılar Birliği (TEB) tarafından hasta bazlı olarak yurt dışından yapılmaktadır. Söz konusu haberlerde SGK ve TEB tarafından temin edilen kanser ilacı yerine ağrı kesicinin vatandaşlara ulaştırıldığı ve kurumumuzda da bu ilaçların test edilerek sahte ilaca orijinal denildiği iddia edilmektedir” ifadelerine yer verildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuldu

Açıklamada, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun laboratuvarları akredite edilmiş ulusal kontrol laboratuvarları statüsünde olduğu ve analize konu numunelerin ve şahit numunelerin saklandığı kaydedildi. Ayrıca açıklamada, tüm cihazlarda gerçekleştirilen analizlere ait log kayıtlarının ve ham verilerin akreditasyon gereklilikleri çerçevesinde tutulduğu vurgulandı.
Analiz yapılmak üzere TİTCK laboratuvarlarına teslim edilen ilaçlar ile satın alınan ilaçların aynı ilaç olup olmadığı hususu kurumun bilgisi ve yetkisi dahilinde bir konu olmadığı, habere konu olan ilaç numunelerinin, kurum tarafından başlatılan incelemeye istinaden SGK tarafından resmi yazı ile TİTCK’ye iletildiğinin belirtildiği açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“SGK tarafından kurumumuza teslim edilen numunelerin analizi sonucunda orijinal olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte soruşturma gereği kolluk gözetimi altında depodan yeni numuneler temin edilmiştir. Depodan kolluk gözetiminde temin edilen numunelerin analizi sonucunda bu numunelerin sahte olduğu tespit edilmiştir. Bu süreçte her türlü inceleme ve soruşturma Bakanlığımızca gerçekleştirilmiş olup adli makamlara da gerekli bildirimler yapılmıştır.

Haberlere konu ilacın sahtelerinin, Sosyal Güvenlik Kurumuna ve Türk Eczacıları Birliğine satıldığı konusuyla ile ilgili olarak kurumumuz müfettişlerince yürütülen ve 17 Ekim 2019 tarihinde tamamlanan inceleme ve soruşturma sonucunda; sahte ilaç ticareti yaptığı tespit edilen bazı firmalar ve ecza depoları hakkında 1262 sayılı Kanun’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca Cumhuriyet başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulmuştur. Ayrıca konuyla ilgili satın alma yapan kuruluşların yetkili personeli hakkında da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur.”

“Güncellenen kılavuz ile eskiye göre daha katı tedbirler tanımlanmıştır”

Basında yer alan, yurt dışından getirilmek istenen bir ilaca yönelik yapıldığı öne sürülen kılavuz değişikliği iddialarına ise şu şekilde cevap verildi:

“Yurt Dışından İlaç Temini ve Kullanımı Kılavuzu haberde konu edildiği şekliyle listeye bir ilacı eklemek için değil, güncel bilimsel gereklilikler doğrultusunda hastalarımızın güvenli, kaliteli ve etkili ilaca erişimini artırmak amacıyla güncellenmektedir. İma edildiği üzere; yeni kılavuzla yurt dışından ilaç getirme süreçleri kolaylaştırılmamış; aksine, ilaçların güvenliliği, etkililiği ve kalitesini teminen düzenlemeler getirilmiştir. Ayrıca iddia edildiği şekliyle adı geçen ilacın listeye eklenmesi için bir kılavuz güncellemesi gerekliliği de bulunmamaktadır. Bahse konu ilaç ve menşe ülke ile ilgili olarak kılavuz güncellemesi öncesi de eski kılavuz gerekliliklerine uygun olarak temininin önünde bir engel bulunmamaktadır. Güncellenen kılavuz ile eskiye göre daha katı tedbirler tanımlanmıştır. Özetle yeni kalite gerekliliklerini zorunlu hale getiren kılavuz değişikliği ile daha önce ilaç alınmayan bir ülkeden ilaç alınmasının önünün açıldığı yönündeki iddialar mesnetsizdir.”

İlaç alınırken eskiye göre daha sıkı kalite şartları getirildi

Açıklamada, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun Uluslararası Harmonizasyon Konseyi (ICH) üyesi olduğu, ruhsatlandırmaya esas işlemlerin, referans bir kurum olan ICH’nin yayımladığı rehberlere uygun olarak yürütüldüğü hatırlatılarak, “Bu yönüyle kılavuz değişikliği ile iddia edilenin aksine İran, Arjantin, Küba, Hindistan, Çin, Tayvan gibi Uluslararası Harmonizasyon Konseyi (ICH) kurucu veya daimi üyesi olmayan ülkelerden ilaç alınırken eskiye göre daha sıkı kalite şartları getirilmiştir. Bangladeş de dahil olmak üzere bu ülkelerde ruhsatlı olup temin edilecek ilaçlar için ürün kalitesini gösteren ek belgeler tanımlanmıştır. Yeni kılavuzda tanımlanan ilave tedbirlerle kalite, etkililik ve güvenlilik anlamında uluslararası kriterlerle uyumlu olan ilaçların vatandaşlarımıza temini sağlanmaktadır” ifadeleri kullanıldı.

“Bangladeş’ten bugüne kadar bu çerçevede bir kutu dahi ilaç girişi olmamıştır”

Açıklamada, haberde yer alan iddiaların aksine Bakanlık tarafından yurt dışı ilaç tedarikçileri olan SGK veya TEB haricindeki bir kişi veya kurumdan başvuru kabulü veya bu kurumlarca talep edilen ilaçlar haricinde bir ilacın Yurt Dışı İlaç Listesi’ne eklemesinin mümkün olmadığının altı çizilerek, şu açıklamalarda bulunuldu:

“Haberde adı geçen ilaç için de yurt dışı ilaç tedarikçisi SGK tarafından yurt dışı ilaç listesine eklenilmesi talebiyle kurumumuza başvuru yapılmıştır. Bununla birlikte kurumumuz kayıtlarına göre ülkemize Bangladeş’ten bugüne kadar bu çerçevede bir kutu dahi ilaç girişi olmamıştır. Mezkur ilacın bahsi geçen ülkede ruhsatlı olmadığı iddiaları da gerçeği yansıtmamaktadır. Ülkesinde ruhsatlı olmayan herhangi bir ilacın Yurt Dışı İlaç Listesi’ne eklenmesi mümkün değildir. Söz konusu ilacın ilgili ülkede ruhsatlı ve piyasada olduğu hususu değerlendirme sürecinde ilgili ülke ile Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla yapılan resmi yazışmalar ile de teyit edilmiştir. Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla ilgili ülkenin sağlık bakanlığına resmi olarak sorulmuş ve ilgili ülkenin sağlık bakanlığı tarafından gelen cevapla ürünün ruhsatlı ve hastaların kullanımında olduğu teyit edilmiştir.”

İlacın listeye alınma sürecinin anlatıldığı açıklamada, Bangladeş menşeli ilacın listeye alınması tarafından SGK tarafından 10 Mart 2021 tarihinde talep edildiği belirtilirken, kılavuz değişikliğinin ise 23 Ekim 2021’de yapıldığı bildirildi.

Sağlık

Tevfik Özlü: Türkiye’de yılda 15 bin kişi, başkasının dumanından ölüyor

Sigaranın Türkiye’de yol açtığı ölüm oranları hakkında istatistikler paylaşan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Ülkemizde her yıl aktif tütün içimine bağlı 100 bin, pasif içime bağlı ise 15 bin ölüm yaşanıyor. Tütüne bağlı ölümler trafik kazaları, yangınlar, cinayetler, AIDS, alkol, uyuşturucu ve intiharlara bağlı ölümlerin toplamından fazladır” dedi.

TRABZON-
Trabzon İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Trabzon Yeşilay Şubesi’nin Trabzon Merkez Fen Lisesi’nde düzenlediği organizasyonda Medical Park Karadeniz Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, ‘Sigaranın Zararları’ hakkında bir söyleşi gerçekleştirdi.

“Ölümlerin yüzde 23’ü tütün nedeniyle oluyor”

Etkinlikte sigaranın sağlığa zararları ve sigara kullanımına bağlı ölüm oranları hakkında bilgilendirmede bulunan Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Her 6 saniyede bir kişi sigara içtiği için ölüyor. Türkiye’de 15 yaş üzeri 16 milyon kişi tütün kullanıyor ve ölümlerin yüzde 23’ü tütüne bağlı. Türk erkeklerinin yüzde 31’i, kadınlarının ise yüzde 10’undan fazlası tütün yüzünden hayatını kaybediyor. Ülkemizde her yıl aktif içime bağlı 100 bin, pasif içime bağlı 15 bin ölüm yaşanıyor. Tütüne bağlı ölümler trafik kazaları, yangınlar, cinayetler, AIDS, alkol, uyuşturucu ve intiharlara bağlı ölümlerin toplamından fazladır” diye konuştu.

“Sigara içen kadınlarda KOAH gelişimi 40 kat fazla”

Aynı yoğunlukta sigaraya maruz kalan kadınlarda akciğer kanseri gelişme riskinin erkeklere göre daha fazla olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özlü, “Sigara içen kadınlarda, içmeyenlere kıyasla KOAH gelişimi 40 kat fazla” açıklamasında bulundu. Prof. Dr. Özlü, sigarayı bırakmak isteyen kişilere şu önerilerde bulundu: “Kararlı olun, özgüveninizi yüksek tutun, bırakma nedenlerinizi iyi bilin ve sık hatırlayın, sigaralı çevrelerden uzak durun, sigarayı hatırlatacak eşyaları ortadan kaldırın, çay-kahve alışkanlığınızı kontrol edin, meşguliyet ve hobi edinin, spor ve egzersiz yapın, diyet yapın, bol sıvı alın, sigaraya ayırdığınız parayla kendinizi ödüllendirin, jer şey bir taneyle başlar, unutmayın.”

Organizasyon sonrası İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Uygun ve Trabzon Yeşilay Şube Başkanı Av. Işıl Demir Güner katılımlarından dolayı Prof. Dr. Tevfik Özlü’ ye plaket takdim etti.

Okumaya devam et

Sağlık

Uzmanından kalp krizine karşı uyarı: Gençler biraz sakin, yaşlılar hareketli olsun

Son zamanlarda gençlerde kalp krizi geçirme oranında ufak da olsa artış gözlemlediklerini belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, gençlere uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Arbatlı, “Gençler biraz sakin, yaşlılar hareketli olsun” dedi.

İSTANBUL-
10-16 Nisan Kalp Sağlığı Haftası kapsamında Ataköy Medicana Hastanesi, ‘Kalbiniz için Bilinçlenin’ seminerine ev sahipliği yaptı. Gazeteci Işıl ve Ekrem Açıkel’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen etkinlikte; Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydın Yıldırım kalp sağlığıyla ilgili tüm soruları cevapladı. Kalp hastalıkları belirtilerini anlatan Prof. Dr. Aydın Yıldırım bunların; göğüs ortasında, çenede, sol elin yüzük parmağında, sırtta ve midede yaşanan ağrılar olabileceğini, bunlara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

“Türkiye’de ‘kalp krizi’ ölüm sebebi arasında en başta”

Ölüm oranının en fazla kalp hastalıklarında görüldüğünü belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Erişkinlerdeki ölüm oranlarının yaklaşık 3’te biri kalp ve damar hastalıklarından oluyor. Bu yüzden ciddi bir toplum bilinci gerekmektedir. Çocukluk çağından itibaren kendimizi korumamız gereken bazı durumlar var. Bunlar yerine getirilirse toplum çok daha sağlıklı hale gelecek ve sağlık giderleri de azalarak refaha kavuşmuş toplum oluşacaktır. Türkiye’de ölüm sebebi arasında en başta kalp krizi gelmektedir. Kalp krizi; damar sertliği, şeker hastalığı, stres ve sigara faktörlerinin getirdiği hastalık grubudur. Çok basit kurallara uyarak bu faktörlerden korunmanız mümkün” açıklaması yaptı.

“Son zamanlarda kalp krizi geçirme oranlarında ciddi bir artış var”

Son zamanlarda kalp krizi geçirme oranlarında ciddi bir artış olduğuna da değinen Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Bu hem toplumun yaşının ilerlemiş olmasından hem de içinde bulunduğu ekonomik koşullar dahil olmak üzere stresin artmasından da kaynaklanıyor. Ancak kalp krizinden ölme oranları ise bir o kadar azalmış durumda. Çünkü sağlık hizmetlerinde de belirli bir artış var. İnsanlar kalp krizi geçirdiklerini fark edip hastaneye ulaştıklarında bir şekilde anjiyosu, gerekirse bir stent işlemi yapılıyor. Gerekirse ilaç tedavisiyle rahatlatıp sonrasında da gerekli tedavileri düzenlenebiliyor. Bazen bunun içerisinde ameliyatlar da oluyor” dedi.

“Gençler biraz sakin, yaşlılar ise biraz daha hareketli olsun”

Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Gençlerde kalp krizi geçirme oranında artış gözlemliyor gibiyiz. Bazı yanlış adımlardan kaynaklı sorunlar var. Genç yaşta kalp krizi geçirebiliyorlar. Dolayısıyla bir noktada; sakinliği, sükûneti koruyabilmek lazım. Bir şeyler yapma, kendilerini ispat etme çabası içinde oluyorlar. Ama bu, onlara geri dönüşü çok pahalıya patlayabiliyor. Gençlere biraz sakin olmalarını, yaşlılara ise biraz daha hareketli olmalarını öneriyoruz. Yani ortada buluşmaları daha güzel bir şey” şeklinde konuştu.

“Kişiler eğitimle bu konuda bilinçlendirilmelidir”

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydın Yıldırım ise “Türkiye’de insanlarımızın kalp sağlığı oranları iyi durumda değil. Obezite ve yüksek tansiyon dünyada yaygın. Ayrıca kalp damar hastalıklarından yaşanan ölümler, dünyada birinci sıralarda. Ülkemizde ise durum Avrupa ülkelerine göre biraz daha kötü. Hem obezite hem hipertansiyon açısından daha yüksek oranlarımız var. Bu mevcut durumumuzun daha iyileştirilmesi için yoğun bir eğitim programı veya halkın bilinçlendirilmesi gerekmektedir” dedi.

“30 dakika yürüyün, tuz tüketimini azaltın”

Prof. Dr. Aydın Yıldırım, “Özellikle Kovid sonrası insanların çalışma ortamlarının eve taşınması ve hareket aktivitelerinde düşüş olmasından sonra obezite ve hipertansiyon yoğun şekilde arttı. Bunlar aslında birbiriyle bağlantılı. Kilonuz arttıkça tansiyonunuz da yükseliyor. Pandemi bittikten sonra da dinamik, hareketli hayata geçilmesi bekleniyordu ancak maalesef bu konuda çok fazla ilerleme kaydedilmedi. Teknolojinin gelişmesi ve araçların kullanılması da hareketsiz yaşamı tetikliyor. Bundan dolayı kalp hastalıkları açısından kötüleşme var” açıklaması yaptı.
Gün içinde minimum 30 dakika yürüyüş veya aktivite yapılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Yıldırım şu önerilerde bulundu:

“Bu olmadığı takdirde kilo artışı kaçınılmazdır. Beslenmede ise tuz tüketimi kısıtlanmalıdır. Akdeniz diyetine dönülmelidir. Stresten uzak durulmalı, kolesterol ve tarama testleri düzenli yapılmalıdır. Herkesin kalbine iyi bakması ve kontrol ettirmesi gerekir. Özellikle Türkiye’de büyük bir eksiklik olan koruyucu hekimliğin önemine değinmek istiyorum. Hastalandıktan sonra işlerin hem tedavisi hem de döneme ait zorlukları daha fazla. Öncelikli olarak hastalanmadan önlem almak gerekir.”

Okumaya devam et

Sağlık

Bayram tatili sonrası hastaneler doldu taştı

Samsun’da 9 günlük bayram tatilinin ardından hastanelerde yoğunluk yaşandı.

SAMSUN-
Ramazan Bayramı tatili, 14 Nisan Pazar günü sona erdi. Kamu kurumu çalışanları 15 Nisan Pazartesi günü mesaiye başladı. Mesainin başlamasıyla birlikte özellikle devlet hastanelerinin polikliniklerinde hasta yoğunluğu oluştu.

Randevularını bayram sonrasına alabilen vatandaşlar, 9 günlük resmi tatilin ardından ilk çalışma günü olan 15 Nisan Pazartesi günü, adeta hastanelere akın etti. Bazı vatandaşlar poliklinik ve hastane koridorlarında kendilerine sıranın gelmesini beklerken, bazıları ise hastane bahçesinde randevu saatini bekledi.

Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) tarafından hastalara gönderilen SMS’lerde, iptal edilmeyen randevulara gidilmemesi durumunda 15 gün boyunca randevusuna gidilmeyen klinikten randevu önceliğinin olmayacağı belirtiliyor. Ayrıca 1 gün önceden de randevuya gelip gelemeyeceği teyit ediliyor.

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.