Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Sağlık

Kış hamileleri için 7 altın öneri

 Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sevgi Sarı Demir, hamilelik döneminin kış aylarına denk gelen anne adaylarının bazı zorluklarla karşı karşıya kalabildiklerini alınacak basit önlemler ile bu süreci keyifli ve sorunsuz bir şekilde geçirmelerinin mümkün olduğunu söyledi.

ADANA-
Medline Adana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sevgi Sarı Demir, soğuk ve kasvetli kış mevsiminde hamileliğin yaz aylarına göre çok daha farklı, kimi zaman da zorlu geçebildiğini, kışın bulaşıcı enfeksiyonlardan kirli havanın olumsuz etkilerine, hatta depresyona kadar birçok sorun yaşanabileceğini kaydetti.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sevgi Sarı Demir, anne adaylarına bu dönemi daha rahat geçirebilmeleri için şu önerileri sıraladı:

1. Kirli havadan kaçının

Zararlı toksinler içeren kirli havanın boğaz ve akciğerlere ulaşması, anne ve bebekte toksik etki oluşturarak hastalıklara zemin hazırlar. Bu nedenle kirli havada dışarı çıkmamak, eğer mecbursanız da mutlaka maske ya da mendil kullanılmak faydalı olacaktır. Ayrıca hamileler, sigara içilen ortamlardan da kesinlikle uzak durulmalıdırlar.

2. Öpüşerek ve tokalaşarak selamlaşmayın

Grip ve nezle gibi bulaşıcı üst solunum yolu enfeksiyonları soğuk kış aylarında artış gösterir. Bu tür hastalıklar en çok öpüşmek ve tokalaşmak gibi yakın temas yoluyla yayıldığından bu tarz hareketlerden mümkün olduğunca kaçınmak gerekir. Söz konusu hastalıklardan korunmanın en etkili yolu ise ellerin bol su ve sabun ile sık sık yıkanmasıdır.

3. Sıkı giyinin, ayaklarınızı sıcak tutun

Kış hamilelerinin sentetik giysilerin terleme ve bunun da mantar enfeksiyonlarına yol açabileceğini akıldan çıkartılmadan tek parça, kalın kıyafetler yerine, kat kat pamuklu ve yumuşak yünlü giysileri tercih etmeleri gerekir. Ayrıca ayaklarını sıcak tutmalı, yağışlı ve kaygan zeminlere uygun ayakkabılar giyilmelidirler. Bunlar; topuksuz, duruşu destekleyen, düz ve lastik tabanlı ayakkabılar olmalıdır.

4. Cildinizi koruyun

Hamilelik boyunca hassaslaşan cildiniz normalden daha fazla bakıma ihtiyaç duyar. Soğuk ve kuru havalarda özellikle açıkta kalan yüz ve eller başta olmak üzere cilt, kuruyup çatlar. Bu çatlaklarda ise enfeksiyon gelişme riski ortaya çıkar. Çatlaklar genellikle kaçınılmaz olsa da nemlendirme ile daha az oluşması sağlanabilir. Bu nedenle hamilelik sırasında çatlakları önlemek, kaşıntıyı azaltmak ve kuru cildi yatıştırmak için cildinizi sık sık nemlendirmeyi ihmal etmeyin. Nemi korumak için günlük bol su tüketirken, peeling, botoks, dolgu maddeleri veya lazer gibi uygulamalardan ise uzak durun.

5. Beslenmenize dikkat edin

Kışın, hava şartlarından dolayı daha sık kullanılan kapalı mekanlarda ve kalabalık ortamlarda hasta kişilerin yaydığı virüsler hastalıkların kolayca bulaşmasına neden oluyor. Bu nedenle hamilelerin özellikle üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak için sağlıklı ve dengeli beslenmeleri, bu hastalıklara kalkan olduğu bilinen C vitamini deposu turunçgilleri ve taze yeşil sebzeleri sofralarından eksik etmemeleri önemlidir.

6. Omega 3 tüketin

Omega 3 yağ asitleri bebeğin beyin ve sinir sistemi gelişimi açısından oldukça önemlidir. Bunun için özellikle kış aylarında tezgahlarda bolca bulunan ve adeta Omega 3 deposu olan taze balıklardan faydalanmak akıllıca olacaktır. Ancak balığın pişirme tekniği olarak sağlıklı olan ızgara ve buğulamanın tercih edilmesi önerilir.

7. Spor yapmayı ihmal etmeyin

Soğuk ve yağışlı havalarda evde yapılabilecek basit egzersizler ihtiyacınız olan hareketliliği sağlar. Pilates programları veya yürüyüş bantları bu dönemde hamileler için uygun seçeneklerdir. Vücudu gereğinden fazla zorlamadan yapılacak günlük 30-45 dakikalık hareketler veya bant üzerinde yürüyüş, kas gücünü artırmaya yardım ederken esneklik de kazandırır. Ancak açık ve güneşli havalarda doğa ile iç içe olabileceğiniz yürüyüşlere çıkmak hem bedensel hem de psikolojik olarak kendinizi daha iyi hissetmenize yardım ederken depresyondan korur.

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Genel

LÖSEV’li çocuklar yeni yaşlarını DigiZoo’da kutladı

RÜMEYSA BULUT
HABER MERKEZİ
-Her ay farklı bir gönüllü firmanın ve LÖSEV dostlarının desteği ile gerçekleşen doğum günü kutlamalarının bu ayki adresi Türkiye’nin ilk holografik eğlence parkı Katılım Emeklilik DigiZoo oldu. Nisan ayında doğan ve lösemi tedavisi devam eden çocukların arkadaşlarıyla buluşarak moral bulduğu etkinlikte yaklaşık 30 çocuk birlikte pasta kesip oyunlar oynayarak neşe dolu bir gün geçirdiler.

Ocak ayında Akasya’da kapılarını açan Türkiye’nin ilk holografik eğlence parkı Katılım Emeklilik DigiZoo, sivil toplum örgütleri ile iş birliğinde düzenlediği ücretsiz etkinliklerle çocukları ağırlamaya devam ediyor. 25 yıldır binlerce lösemili ve kanserli çocuğun tedavisini üstlenen, maddi ve manevi yardım ulaştıran Lösemili Çocuklar Vakfı’na (LÖSEV) kayıtlı olan çocuklar DigiZoo’da düzenlenen doğum günü etkinliğinde bir araya geldi.

Tedavisi süren çocuklara moral oldu

Nisan ayında doğan ve hastanelerde lösemi tedavisi devam eden çocukların arkadaşlarıyla buluşarak moral bulduğu etkinlikte yaşanan mutluluk görülmeye değerdi. Etkinliğe katılan çocuklar 30’dan fazla canlı türünü 3 boyutlu hologramlarla deneyimleme fırsatı yakaladı, resimler yapıp atölyelere katıldı. Sonrasında pasta keserek doğum günü kutlaması yapan yaklaşık 30 çocuk, birlikte oyunlar oynayıp dans ederek neşe ve eğlence dolu bir gün geçirdiler.

Okumaya devam et

Asayiş

Türkiye’de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan Prof. Dr. Cevat Yakut hayatını kaybetti

Türkiye ve dünyanın önde gelen kalp doktorlarından Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kurucu Başhekimi Prof. Dr. Cevat Yakut, 82 yaşında hayatını kaybetti.

Gamze ŞİMŞEK
İSTANBULTürkiye‘de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan biri olan 82 yaşındaki Prof. Dr. Cevat Yakut, dün hayatını kaybetti. Kalp damar cerrahisinin duayenlerinden kabul edilen Yakut’un vefat haberini, kurucu başhekimi olduğu Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, yayımladığı mesajla duyurdu.

82 yaşındaki Prof. Dr. Cevat Yakut’un dün hayatını kaybetmesinin ardından Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesince yayımlanan baş sağlığı mesajında “Derin üzüntüyle bildiriyoruz ki, uzun yıllar boyunca sağlık sektöründe önemli hizmetler vermiş olan Hastanemiz kurucu Başhekimi Prof. Dr. Cevat Yakut hocamız, vefat etmiştir. Kendisi, meslek hayatı boyunca nitelikli sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve toplum sağlığının korunması adına önemli katkılarda bulunmuştur. Bu acı kaybı yaşayan sağlık camiasına, Koşuyolu ailesine ve sevdiklerine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Onun anısını daima yaşatacağız ve yaptığı değerli katkıları asla unutmayacağız.” ifadelerine yer verildi.

PROF. DR. CEVAT YAKUT KİMDİR?

Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi’nin kurucularından Prof. Dr. Cevat Yakut, Ankara’nın Beypazarı ilçesinde dünyaya geldi. Van Yüksek İhtisas Hastanesi’nde de kalp cerrahisini başlatmak üzere görevlendirilen Yakut, 10 yıl boyunca hafta sonlarını Van’da ameliyat yaparak geçirdi. Azerbaycan Bakü Merkezi Klinik Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Genel Koordinatörlüğü görevini üstlenen Yakut, iki dönem Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği başkanlığı yaptı. Başta Başbakanlık Onur Belgesi olmak üzere pek çok ödülü bulunan Yakut, 1990 yılında Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi’nin başhekimi oldu. Türkiye’de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan biri olan Cevat Yakut, 2009 yılında emekli oldu.(DHA)

Okumaya devam et

Sağlık

TRABZON Prof. Dr. Özlü: Astıma bağlı ölümler en çok genç yaşta

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Astım tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini çok olumsuz olarak etkiler. Hatta bazen ölümlere yol açabilir. Maalesef astıma bağlı ölümler genç yaşta ölümlerdir. Astım aslında tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bugünkü elimizde mevcut tedavi imkanlarıyla astımı, astımı olmayan bir kişi gibi kontrol altına alabiliyor ve normal bir hayat yaşatabiliyoruz” dedi.

TRABZON-Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, ‘7 Mayıs Dünya Astım Günü’ nedeniyle astım hastalığı ve tedavisi sürecine ilişkin uyarılarda bulundu. Astımın tedavisinin mümkün olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özlü, “Astım, tüm dünyada en sık görülen hastalıklar arasında yer alır. Ülkemizde ortalama her 4-5 evden birisinde bir aslında hastanın yaşadığını biliyoruz. Hem çocukları hem erişkinleri tutabilir. Astım tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini çok olumsuz olarak etkiler. Hatta bazen ölümlere yol açabilir. Maalesef astıma bağlı ölümler, genç yaşta ölümlerdir. Bu açıdan çok daha acı vericidir. Astım, aslında tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bugünkü elimizde mevcut tedavi imkanlarıyla astımı, astımı olmayan bir kişi gibi kontrol altına alabiliyor ve normal bir hayat yaşatabiliyoruz. Tabii öncelikle astımın tanısının konulması önemlidir. Nefes darlığı, hırıltılı solunum, öksürük, göğüste sıkışma hissi gibi yakınmalarınız varsa sizde de astım olabilir. Özellikle bunlar zaman zaman tekrarlıyorsa bilhassa sabaha karşı uykudan uyandıracak yakınmalarınız varsa bunun astıma bağlı olma ihtimali çok daha yüksektir” dedi.

HASTA-HEKİM İŞ BİRLİĞİ ÖNEMLİ

Astım tedavisinde başarılı olmada hasta ve hekimin iş birliğinin önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Özlü, “Aslında hastaların birçoğunda alerjik nezle belirtileri de vardır. Hapşırma, burun akıntısı, geniz akıntısı, burunda tıkama gibi belirtilerle kendisini gösterebilir. Astımın tanısı çok kolaydır. Tedavisi de mümkündür ve tedavinin başarısı da çok yüksektir. İyi tedavi edildiğinde hastalar diğer normal sağlıklı kişiler gibi rahat yaşayabilirler. Ancak astımda tedavinin başarılı olması için hastayla hekimin iş birliği yapması gerekir. Hekimin tanıyı koyması, astıma sebep olabilecek tetik faktörleri tespit etmesi, bunun için alerji testleri yapılabilir ve bunların sonucunda da hastanın tavsiyeleri uyması, ilaçlarını düzenli kullanması ve kontrollerini yaptırmasını bekliyoruz. Tedaviye uyum çok önemlidir. Astımlı hastalarda en çok rastladığımız sorun tedaviye başladıktan sonra biraz iyileşmeyi takiben, ‘Ben iyi oldum artık geçti’ diye düşünerek tedaviyi terk etmeleridir. Oysa astım çoğu zaman kronik bir hastalıktır ve bir hipertansiyon tedavisi gibi uzun süreli takip ve tedavi gerektirir. O açıdan rahat olmamız, astımınınız geçtiği, sizden hastalığın kaybolduğu anlamına gelmez” diye konuştu.

‘TEKRARLAMA OLASILIĞI VAR’

Her astımlı hastanın ömür boyu astım ilacı kullanmasının gerekmeyeceğini de söyleyen Prof. Dr. Özlü, “Hekimle iş birliğinizi sürdürünüz, tavsiyelerine uyunuz. Size zarar verecek tetikleyici faktörlerden uzak kalınız. Bazen iş yerinde maruz kalan faktörler, bazen kullanılan ilaçlar astımı tetikleyebilir. Astım hastalarının bir kısmında tedavi sonrası alınan cevaba göre tedavide azaltma ve daha sonra da tedaviyi tamamen kesmek mümkün olabilir. Ama bazı astımlı hastalarda tedaviyi kestikten sonra tekrar semptomlarda tekrarlama olasılığı vardır. Astımın hangi hastada nasıl seyredeceğini, önceden çok tahmin etmek mümkün değil ama takip içerisinde hekim tedaviye devam ya da tedaviyi sonlandırma konusunda, hastaya özel bir karar vermesi gerekir. Her astımlı hastanın ömür boyu devamlı astım ilacı kullanması gerekmez. Bazen tamamen tedaviyi sonlandırdığımız, bir daha hiç tedavi etmediğimiz hastalarımız da var. Bazen de arada kesip tekrar başladığımız hastalar var. Bazen de başlayıp dozunu azalttığımız, uzun süre devam ettiğimiz hastalar var. Bu hastaya özel bir durumdur” ifadelerini kullandı. (DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.