Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Siyaset

Bakan Güler’den “18 Mart” mesajı

Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, “18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü” dolayısıyla bir mesaj yayımladı.

Doğukan Gürel
ANKARA-
“18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü” dolayısıyla mesaj yayımlayan Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler şu ifadeleri kullandı:

“Çanakkale Zaferi’nin 109’uncu yıl dönümünü kutladığımız bu anlamlı günde; vatan sevgisinin, kahramanlık ve fedakârlığın en yüce timsali olan aziz şehitlerimizi rahmetle, kahraman gazilerimizi minnetle yâd ediyoruz. Çanakkale Zaferi; imkânsız denileni başaran, canını millî ve manevi değerlerimiz için feda etmekten çekinmeyen kahramanların destanıdır. Gönül coğrafyamızın dört bir yanından gelerek vatanın selameti için omuz omuza mücadele eden Mehmetçiklerimiz, işgalcilerin üstün savaş gücü ve teknolojisi karşısında iman dolu göğüslerini siper etmiş; Çanakkale’yi geçilmez kılarak Türk ordusunun savaşma yeteneğini, cesaretini, kahramanlığını ve asil milletimizin esarete asla boyun eğmeyeceğini tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir.”

Bakan Güler mesajında, “Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda mısralarında ifade edildiği gibi her karışı şehitlerimizin kanlarıyla sulanan kutsal vatan toprağımız için ortaya konulan kahramanlık ve fedakârlıklar ile Çanakkale’de sergilenen millî ruh, asil milletimizin istiklal ve istikbaline olan tutkusunun, vatanına olan sarsılmaz bağlılığının simgesidir. Çanakkale’de ve sonrasında Millî Mücadele’de zaferin kazanılması, bunun neticesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması da, milletimizin sahip olduğu bu millî ruh ve şuurla mümkün olmuştur. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de böylesine yiğit ve cesaret timsali bir ordunun komutanlarından biri olarak Çanakkale Savaşları’ndaki başarılarıyla tarih sahnesine çıkmış ve daha sonrasında Millî Mücadele’mizin lideri olmuştur. Ecdadımızın bin bir meşakkat ve zahmetle bizlere emanet ettiği bu cennet vatanı ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek en önemli görevimizdir. Bu vesileyle Çanakkale’yi Türk tarihine altın harflerle yazdıran başta Anafartalar kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere; Cevat Çobanlı’yı, Selahattin Adil’i, Yüzbaşı Hafız Nazmi Bey’i, Ezineli Yahya Çavuş’u, Seyit Onbaşı’yı ve vatanın dört bir yanından cepheye koşan ismini sayamadığımız nice kahraman ve fedakâr ecdadımızı rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum” ifadelerine yer verdi.

Bakan Güler mesajına şöyle devam etti:

“Cumhuriyetimizin ikinci asrına başladığımız bu tarihî dönemde, Çanakkale’de cesaretle sergilenen mücadele ruhundan aldığımız ilhamla, ülkemizi daha güçlü ve aydınlık yarınlara ulaştırma hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çerçevede son bir asrın en yoğun, en etkili faaliyetlerini icra ederek birbirinden kritik görevleri aynı anda yerine getirmekteyiz. Kahraman ordumuz; hudutlarımızın güvenliğinin sağlanmasından terörle mücadeleye; Mavi ve Gök Vatanımızdaki hak ve menfaatlerimizin korunmasından uluslararası barış ve istikrarın desteklenmesine, geniş kapsamlı tatbikatların icrasından yerli ve millî savunma sanayimizin geliştirilmesine kadar birçok faaliyeti eş zamanlı olarak ve büyük bir başarıyla icra etmektedir. Elde edilen tüm başarılarda en büyük pay, aziz şehitlerimize ve kahraman gazilerimize aittir.
Millî Savunma Bakanlığı olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da şehitlerimizin aziz hatıralarına daima sahip çıkacak; başımızın tacı olan gazilerimizin, şehit ve gazi ailelerimizin her daim tüm imkânlarımızla yanlarında olmaya devam edeceğiz. Mete Han’dan Sultan Alparslan’a, Fatih Sultan Mehmet’ten Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve bugüne kadarki tüm devlet büyüklerimizi ve komutanlarımızı saygıyla anıyorum. Aziz şehitlerimizi ve ebediyete irtihal eden kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyor, Gazilerimize, şehit ve gazilerimizin kıymetli ailelerine saygı ve şükranlarımı sunuyorum.”

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gürcistan Başbakanı Kobakhidze’yi resmi törenle karşıladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde resmi törenle karşıladı.

TAHA AYHAN
ANKARA-Türkiye’ye gelen Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından resmi törenle karşılandı. İki ülke marşlarının okunmasının ardından konuk Başbakan Kobakhidze tören kıtasını selamladı. Tören sırasında 21 pare top atışı gerçekleştirildi.

Törenin ardından baş başa ve heyetler arası görüşmelere geçildi. Görüşmede, Türkiye ve Gürcistan arasındaki ikili ilişkiler ve iş birliğinin geliştirilmesine yönelik adımların yanı sıra; bölgesel ve küresel meseleler hakkında karşılıklı fikir alışverişinde bulunacağı öğrenildi. Görüşmelerin ardından Erdoğan ve Kobakhidze’nin ortak açıklama yapması bekleniyor. (DHA)


Okumaya devam et

Siyaset

Çevre Komisyonu Başkanı Kurum: Yeşil dönüşüm için ‘İklim Kanunu’ yapılmalıdır

TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Murat Kurum, “Bütüncül bir yaklaşımla ülkemizin tamamını kapsayacak iklim dostu yeşil dönüşümü gerçekleştirmeliyiz. Ancak yeşil dönüşüm çalışmalarında en önemli adım hiç şüphesiz İklim Kanunu‘nun yapılmasıdır” dedi.

ANKARA-Murat Kurum, 15 Mayıs Dünya İklim Günü nedeniyle sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Son yıllarda karşı karşıya kaldığımız ve tüm insanlığı derinden etkileyen iklim krizi, ani ve aşırı hava olayları, orman yangınları, sel ve kuraklık gibi birçok afete neden olmuştur. Bu kriz ekolojik istikrarsızlık, biyolojik çeşitliliğin azalması ve çevre kirliliği gibi küresel sorunları beraberinde getirmiştir. Rusya ve Kazakistan’da nehir buzullarının ani erimesi sonucu insanlık tarihinde eşi görülmemiş su baskınlarının yaşanması, milyonlarca insanın yaşadığı yerleri terk etmek zorunda kalması, Dubai’de, Suudi Arabistan’da yaşanan aşırı hava olayları sonucu ortaya çıkan sel manzaraları iklim krizinin boyutlarını göstermesi bakımından önemlidir. Bu örnekler artık hepimizin iklim krizinin çıktılarıyla yüzleşmesi gerektiğini gösteriyor. Bugün dünya kritik bir eşikten geçiyor ve bu kritik eşikte küresel ısınmayı 1,5 derece sınırında tutmak zorundayız. Bu hedefe ulaşmak için küresel emisyonların 2030 yılında yüzde 45 azaltılması, 2050 yılında ise net sıfıra ulaştırılması gerekiyor. İklim krizinden çıkışın şartsız ve koşulsuz tek yolu ise tüm insanlığın ve devletlerin iş birliği içerisinde doğa ile uyumu yeniden yakalamasından geçiyor” ifadelerini kullandı.

‘SIFIR ATIK, KIYMETLİ BİR ÇÖZÜM MEKANİZMASI’

Dünyanın kirlenmesinde ve iklim krizinde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere kıyasla Türkiye’nin tarihi sorumluluğunun yok denecek kadar az olduğunu vurgulayan Kurum, “Buna rağmen ülkemiz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde tüm insani konularda olduğu gibi bu bağlamda da yeni sorumluluklar yüklenmeye devam etmekte, yaşanan sorunların çözümü için yeni enstrümanlar geliştirmektedir. Bundan tam 7 yıl önce Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayeleri ve destekleriyle hayata geçirdiğimiz ‘Sıfır Atık Hareketi’ çok kıymetli bir çözüm mekanizmasıdır. Sıfır Atık Hareketi insaf ile israf arasındaki çizgiyi tüm insanlığa yeniden hatırlatmış küresel bir enstrüman olarak tüm insanlığa hizmet etmektedir. Bugün Türkiye’nin diplomatik girişimleri ile 30 Mart, tüm dünyada Uluslararası Sıfır Atık Günü olarak kutlanmaktadır. Sıfır Atık, ‘Türkiye Yüzyılı’nın ekonomi politikalarında ihtiyaç duyulan bir kalkınma ve büyüme mekanizması, yeşil ekonomi modeli çerçevesinde geliştirilen finansal politikalar için yenilikçi bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım aynı zamanda yine üzerinde ısrarla durduğumuz Türkiye’nin ve şehirlerimizin iklim dostu yeşil dönüşümünün ne denli zaruri olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Tüm alanlarda ve sektörlerde gerçekleştireceğimiz yeşil dönüşüm ile bir yandan iklim uyumlu yaklaşımlar sergileyecek diğer yandan da küresel iklim değişikliği ve iklim kriziyle mücadele etmiş olacağız” dedi.

‘YEŞİL DÖNÜŞÜMÜ GERÇEKLEŞTİRMELİYİZ’

Afet ve kriz çağına yeşil çözümler getiren yaklaşımlar ile doğayı restore edip, ‘Türkiye Yüzyılı’nda çevre odaklı yatırımlar yapmaya devam edeceklerini aktaran Kurum, “Yine yürüttüğümüz iklim diplomasisinin bir sonucu olarak 2021 yılında taraf olduğumuz Paris İklim Anlaşması ile doğal ekosistemlerin bütüncül bir anlayışla korunması için yaptığımız çalışmalara uluslararası alanda yeni bir ivme kazandırdık. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde ‘Türkiye Yüzyılı’nın iklim politikalarını belirledik. Şehirlerimiz ve ortak evimiz dünyamız için ‘2053 Net Sıfır Emisyon’, ‘Yeşil Kalkınma’ hedeflerini ortaya koyduk. Bütüncül bir yaklaşımla ülkemizin tamamını kapsayacak iklim dostu yeşil dönüşümü gerçekleştirmeliyiz. Ancak yeşil dönüşüm çalışmalarında en önemli adım hiç şüphesiz İklim Kanunu‘nun yapılmasıdır. İklim dirençli bir toplum ve ülke için tüm alanlarda ve sektörlerde çevre odaklı bir yaklaşım sergiliyor, milletimiz için ‘Türkiye Yüzyılı’nda bir güvence kaynağı oluşturuyoruz. Bu güvencenin yasal dayanağı İklim Kanunu olacaktır. Ülkemizin ve tüm dünyanın ortak sorunu olan iklim değişikliği ile mücadele kapsamında çıkaracağımız İklim Kanunu ile tüm vatandaşlarımızın, gelecek nesillerimizin çevre ve iklim hakkını koruyacak, çevre ve iklim adaletini en güzel şekilde sağlayacağız. Dünyanın halen yaşanabilir bir yer olarak kalmasını sağlayacak son nesil olduğumuz bilinciyle 15 Mayıs Dünya İklim Günü’nün tüm sorunların çözümüne vesile olmasını temenni ediyor, gelecek nesillerin yaşam hakkı için tüm insanlığı harekete geçmeye davet ediyorum” açıklamasında bulundu.(DHA)

Okumaya devam et

Siyaset

TBMM Genel Kurulu’nda ‘Kürtçe’ tartışması

TBMM Genel Kurulu’nda, DEM Parti Grubu’nun Meclis Başkanlığına sunduğu, ‘Kürtçe Ana Dilin Korunması İçin Atılacak Adımların Belirlenmesi’ başlıklı araştırma önergenin tartışıldığı sırasında tansiyon yükseldi.

Aliekber METE
ANKARA-TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder başkanlığında toplandı. Siyasi parti gruplarının, Meclis Başkanlığına sunduğu önergeler bölümünde, DEM Parti’nin ‘Kürtçe Ana Dilin Korunması için Atılacak Adımların Belirlenmesi’ başlıklı önergesinin görüşüldüğü sırada DEM Parti, İYİ Parti ve MHP’li vekiller arasında tartışma yaşandı. DEM Parti Grup Başkanvekili Ayşegül Doğan, önergenin gerekçesini açıklamak için söz aldı. Doğan, “Önce Türkçesini ifade ettim, sonra Kürtçeye geçtim. İzin ve müsaade alarak değil, bildirimde bulunarak. Bu da farklı ana dil hakkına duyduğumuz saygının gereği yaptığım bir şey. Aynı saygıyı biz de bekliyoruz, kendi ana dilimiz için bekliyoruz. O yüzden tüm siyasi parti gruplarını, başta Kürtçenin bir yasal güvenceye ve statüye kavuşması için, üzerindeki yasakların kaldırılması için, bu retçi ve inkarcı politikaların son bulması için bizim önergemize desteğe davet ediyorum. Sayın milletvekilleri, dillerden korkmayın, savaşlardan korkun. Dillerden niye korkuyorsunuz? Diller bölmez, bütünleştirir. Ayrıştırmaz, aradaki mesafeleri kapatır” diye konuştu.

‘MECLİSTE TÜRKÇE KONUŞULMASI İCAP EDER’

Doğan’ın konuşmasının üzerine söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu, hiç kimsenin dili ve diniyle sorunları olmadığını belirterek, “Kürtçe konusunda AK Parti’nin yaptığı çalışmalar ve faydalar zaten biliniyor. Ama Anayasa’nın 3’üncü maddesi gereği ortak dilimiz Türkçedir. Mecliste Türkçe konuşulması icap eder, herkesin buna saygılı olmasını rica ediyorum” dedi.

‘KÜRTÇE KONUŞULDUĞUNDA MİKROFON KAPATILMALI’

Milletvekilleri arasında karşılıklı atışmaların sürdüğü esnada söz alan MHP Grup Başkanvekili Filiz Kılıç ise anayasanın 3’üncü maddesine atıfta bulunarak, “Konuşmaların Genel Kurulda Türkçe yapılması gerekmektedir. Aksi durumda İç Tüzük’ün 66’ncı maddesi uyarınca mikrofonun kapatılması gerekmektedir. Genel Kurulda konuşma yapan hatiplerin bu hususa riayet etmesini özellikle istirham ediyoruz. Sayın Başkan, mikrofonu sizin kapatmanız gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Türkiye’de herkes istediği dili konuşur, buna hiçbir mani yoktur lakin ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında Türkçeden başka bir dil konuşulmaz’ diye açık bir hüküm vardır” ifadelerini kullandı.

‘BURASI DEVLET KURUMU, BİZLER DE MEMUR DEĞİLİZ’

DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli de Kılıç’ın sözlerine cevaben, “Burası bir devlet kurumu, bizler de devlet memuru değiliz. Biz temsil ettiğimiz halkın diliyle burada hitap edebiliriz. Ama biz şunu biliyoruz, Meclisin çalışma dili Türkçedir. Biz de çalışmalarımızı Türkçe yapıyoruz ama temsiliyet ve halkımızı selamlamak, bir iki cümle Kürtçe kullanmak burada ne Anayasa 3’e aykırıdır ne Anayasa’ya aykırıdır ne de söylenen herhangi bir yasaya aykırıdır. AKP Grup Başkanvekili de Kürtçe konusundaki hassasiyetlerini belirtti. Fakat çok önemli bir konuyu atlıyorlar, geçen haftaki grup başkanvekilleri temsiliyetten bahsetti, dedi ki, ‘Biz de Kürt halkını temsil ediyoruz, bizde de Kürt milletvekilleri var. Gerçi MHP onlara, ‘Kürt kökenli’ diyor, hala o hakarete cevap vermiş değilsiniz” diye konuştu.

‘OKULLARDA EĞİTİM DİLİ OLMASI MÜMKÜN DEĞİL’

Tartışmalar üzerine söz alan İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez ise ana dili öğrenmenin insani bir hak olduğunu ancak ana dilde eğitimin aykırı olduğunu belirterek, “O sebeple ısrarla bu talepleri tekrar ederek gündeme getirmenizi de çok da doğru ve yerinde bulmuyorum. Ancak altını çizerek söylüyorum, kimliğiyle ve diliyle insanların gurur duyması lazım. Çünkü ana dil demek, bir insanın annesinden duyduğu dildir ve annesinden öğrendiği dildir ve bir haktır. Ama siz bunu eğitim dili olarak ortaya koymaya çalışır ve bunu bir hak olarak iddia ederseniz bunun ardından başka şeyler gelir. Öğrenilmesini kesinlikle teşvik ediyoruz. Bu bir haktır arkasında duruyoruz ama siz derseniz ki ‘Okullarda eğitim olsun’ bunun mümkün olmadığını dünya göstermiştir” diye konuştu.

‘BEN ANA DİLİMİ PARİS’TE ÖĞRENDİM’

Çömez’in açıklamaları sürerken DEM Parti sıralarından tepkiler yükseldi. DEM Parti Şırnak Milletvekili Ayşegül Doğan, “Turhan Bey, nasıl öğreneceğiz, kuşaktan kuşağa nasıl aktaracağız? Okuyamıyoruz, yazamıyoruz. Ben ana dilimde okuma ve yazmayı Paris’te öğrendim. Bu utanç kimin utancı, benim mi?” dedi.

‘PARİS’TE KÜRTÇE KURS YOK, DOĞRU SÖYLEMİYORSUNUZ’

Çömez ve Doğan arasında karşılıklı tartışma sürerken Çömez, Paris’te Kürtçe kurs olmadığını ifade ederek, “Siz annenizden öğrendiniz belli ki Paris’i bırakın, Paris umurumda değil. Bakın, zaten okullarda eğitim için imkanlar tanınıyor, kurslar da var. Dolayısıyla, bunlara bir itirazımız yok. Ama siz Paris’te ana dil olarak, eğitim dili olarak Kürtçe bir okul açıldığını bana söyleyebilir misiniz? Söyleyemezsiniz, yok çünkü. Hayır, efendim, yok. Doğru söylemiyorsunuz. Şu yazdığınız, şu ortaya koyduğunuz pankartlardan bir tek kelime anlamıyorum ben. Niye gözümüzün içine sokuyorsunuz? Bir tek kelime anlamıyorum. Provoke ederek hak arayamazsınız. İletişim kurmaya çalışırsanız netice alırsınız” diye konuştu.

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.