Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “CHP demek cunta demektir, cunta demek CHP demektir. CHP sadece yolsuzluğun değil, aynı zamanda bu ülkede darbeciliğin de kitabını yazmıştır. Eğer, o hakaret ettikleri, o tehdit savurdukları bağımsız yargı olmasaydı, şu anda bile CHP, kendi içinden çıkan cunta yönetiminin esiri olacaktı. Siz yatın kalkın yargıya dua edin ki, sizi kendi içinizden çıkan cuntadan kurtardı” dedi.
Aybala MELEK
ANKARA-Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, dünyadaki küresel sistemin bir değişim sürecinde olduğunu ifade ederek, “Uluslararası siyasetin neredeyse tüm aktörleri yeni arayışlara girdi. Gümrük tarifeleri üzerinden alevlenen ticaret savaşlarının küresel ölçekte bir etki uyandıracağı anlaşılıyor. Büyük küçük demeden herkesi etkileyecek şiddetli bir kasırganın geldiğini söylemek abartılı bir yaklaşım olmayacaktır. Dünyamız, özellikle ekonomi ve askeri kapasite bakımından tek kutuplu bir yapıdan çok kutuplu bir mimariye doğru hızla yol almaktadır. Son aylarda üst üste gelen haberleri bu yeni dönemin doğum sancıları olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Tarihi olduğu kadar sancılı da olan bu süreci en iyi okuyan, en iyi yöneten, sahada ve masada en güçlü konumda bulunan ülkelerden biri Türkiye’dir” dedi.

‘TÜRKİYE, İCAZETİ ARANAN ÜLKE KONUMUNA GELMİŞTİR’
Erdoğan, “Geçmişte farklı sebeplerle küresel rekabette minder dışına itilen ülkemiz, yeni dönemin kurucu aktörlerinden biri haline gelmektedir. Bunun işaretlerini şimdiden görmeye başladık. Sözünün ağırlığı olan, tavrı, duruşu, söylemi dikkatle takip edilen bir ülke olarak Türkiye’nin ismi her platformda daha sık telaffuz ediliyor. Türkiyesiz bir denklem kurulamayacağı, kurulsa dahi bunun yaşama şansının olmadığı küresel aktörler tarafından da kimi zaman gönüllü ama çoğu zaman mecburen kabulleniliyor. İdrak yolları kapalı olmayanlar, Türkiye 23 yıldır temelini adeta tuğla tuğla ördüğü güçlü altyapısıyla yeni döneme damgasını vurmaktadır. Türkiye Yüzyılı vizyonumuz, günden güne ete kemiğe bürünmekte, milli ülkümüz olarak tüm ihtişamıyla şimal yıldızı misali parlamaktadır. Ülkemizdeki muhalefetin anlamadığı, daha doğrusu anlamak istemediği gerçeklik, işte budur. Onlar hala eski Türkiye’de yaşadıklarını sanıyorlar. Onlar hala Türkiye’nin kendi dönemlerindeki ülke olduğunu düşünüyorlar. Onlar hala Türkiye’nin icazetle iş gördüğü zannıyla hareket ediyorlar. Oysa Türkiye, AK Parti hükümetleri döneminde icazet alan değil, tam tersine icazeti aranan ülke konumuna gelmiştir. Türkiye, büyük güçlerin oyunlarında rol lütfedilen bir figüran değil; senaryosunu kendi yazdığı oyunları hayata geçiren bir aktör olmuştur. Yeni Türkiye, güçlü Türkiye’dir; muteber, muvaffak ve muktedir bir ülkedir. Yeni Türkiye’ye dünya alışmış, hiç hoşlarına gitmese de Batılı güçler yeni Türkiye’yi benimsemek zorunda kalmış; ama ülkemizdeki ana muhalefet partisi meseleyi halen idrak edememiştir. Türkiye’nin level atladığını, Türkiye’nin artık çok farklı bir ligde top koşturduğunu halen kavrayamadılar” diye konuştu.

‘TÜRKİYE’NİN YOLUNU AYDINLATAN GÜÇLÜ BİR EKONOMİ PROGRAMI VAR’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel ekonominin zorlu sınavdan geçtiğine dikkat çekerek, “Son bir haftada uluslararası ticaret savaşları, yeni bir boyuta evrildi. Karşılıklı olarak tonu artan söylemlerle tarife kavgaları daha da kızışmaya başladı. Sermaye piyasalarındaki depremin artçı sarsıntıları henüz durmadı. Bütün bu gelişmelerin küresel ekonomiyi 3 noktada etkilemesi bekleniyor; 1’incisi; ticaret hacmindeki daralma ve küresel tedarik zincirlerindeki aksamayla birlikte enflasyonist baskıların artmasıdır. 2’ncisi; derinleşen belirsizlik ortamının piyasalarda ciddi bir güven kaybına yol açmasıdır. 3’üncüsü ise emtia fiyatlarındaki dalgalanmadır. Tüm bunlar neticesinde küresel büyüme hızının yavaşlaması, hatta kimi büyük ekonomilerin durgunluğa girmesi kuvvetle muhtemeldir. Peki, bu küresel tabloda Türkiye olarak biz nerede duruyoruz? 14-28 Mayıs seçimleri sonrasında ekonomide çok güçlü bir ekip kurduk. Hem enflasyon ve hayat pahalılığı başta olmak üzere ülkemizin mevcut sorunlarını çözecek hem de Türkiye’yi şoklara karşı dirençli hale getirecek kapsamlı bir programı Mayıs 2023’ten itibaren kararlılıkla hayata geçirdik. Programımız sayesinde dış kırılganlıklarımızı azaltırken, şoklara karşı mukavemetimizi artırdık ve makro-finansal istikrarı güçlendirdik. Evet, dünyada ciddi bir belirsizlik ortamı var; ama Türkiye’nin de yolunu aydınlatan güçlü bir ekonomi programı var. Ticaret, üretim ve ihracat tarafında menfi bir durum beklemiyoruz. Düşük tarife uygulanan ülkeler arasında olmamız hasebiyle, bu muhataralı dönemi, birçok ülkeye kıyasla, daha kolay atlatacağımıza inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

‘DIŞ DENGEDE GÜÇLÜ BİR İYİLEŞME VAR’
Türkiye’nin benzer ülkelere göre daha az etkilenmesini, daha güçlü büyüme sergilemesini öngördüklerini dile getiren Erdoğan, “Bunun da 4 temel sebebi bulunuyor. Öncellikle ihracatımızın yüzde 62’sini serbest ticaret anlaşmamız olan ülkelerle gerçekleştiriyoruz. Dahası dünya borç batağında yüzerken, bizim toplam borçluluğumuz milli gelirimizin sadece yüzde 93’ü gibi çok düşük seviyede seyrediyor. Ayrıca gelişmiş ülkeler yaşlanırken, Türkiye, çalışma çağındaki genç ve dinamik işgücüyle farklı bir konumda yer alıyor. Son olarak; güçlü altyapımız, üretim çeşitliliğine sahip imalat sanayimiz ve hizmetler sektöründeki yüksek potansiyelimizle pozitif ayrışıyoruz. Yani, her bakımdan umut veren, güven veren bir hikayeye sahibiz. Uygulamakta olduğumuz Makroekonomik İstikrar ve Reform Programıyla da bu hikayeyi, büyük bir avantaja dönüştürmüş durumdayız. Ekonomi programımızın önceliği olan dezenflasyon süreci devam ediyor. Yıllık enflasyon 10 aydır geriliyor. Mart enflasyonu yüzde 38,1 olarak gerçekleşti. Para politikasının gecikmeli etkisi, kamu maliyesinin daha güçlü desteği ve arz yönlü reformlarla enflasyondaki düşüş sürecek. Maliye politikasında disiplinli duruşumuzu muhafaza ediyoruz. Geçen yıl başlattığımız harcama disiplini ve tasarruf tedbirleri, bu yıl da devam edecek. Dış dengede güçlü bir iyileşme var. Brüt dış finansman ihtiyacımız azalıyor. 2023 Mayıs’ında 55,1 milyar dolar olan cari açık, ocakta 11,5 milyar dolara geriledi. Petrol fiyatlarındaki düşüş de lehimizedir; cari açığın kapanmasına katkıda bulunacaktır. Büyüme dengelenirken, istihdam tarafında oldukça güçlü bir performans gösteriyoruz. Şubat ayında işsizlik oranı 2012’den bu yana en düşük seviye olan yüzde 8,2’ye indi. 28 Mart Cuma günü, 2 milyar 65 milyon dolarlık günlük mal ihracatıyla Cumhuriyet tarihimizin en yüksek ikinci günlük ihracatına ulaştık. Mart ayında ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,2 artarak 23,4 milyar doları buldu. Böylece 12 ayda yıllıklandırılmış ihracatımız 263,4 milyar dolara yükseldi. Merkez Bankamızın brüt rezervleri toplam 156,5 milyar dolarla güçlü görünümünü koruyor” dedi. (DHA)
