Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Genel

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bölgemizdeki savaşların menfi etkilerinden ülkemizi koruyacağız

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, 86 milyonun emanetinin emin ve ehil ellerde güvende olduğunu söyledi.

AYHAN GONCA
HABER MERKEZİ
– Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye çevresinde yaşanan savaşlara dikkat çekerek, Bölgedeki krizlerin menfi etkilerinden Türkiye’yi uzakta tutacaklarını belirtti.

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkeye yapılan ulaştırma ve savunma sanayi alanındaki yatırımların önemine değindi. 4-9 Haziran 2025 tarihleri arasında otoyollardan 16,3 milyon araç geçişi yapıldığını kaydeden Erdoğan, Türkiye’deki toplam araç sayısının yarısından fazlasının yollarda olduğunu söyleyerek, ulaşımda yolcu rekorları kırıldığını vurguladı.

SAMSUN’A HIZLI TREN

Ankara-Kırıkkale-Çorum-Samsun Hızlı Demir Yolu Projesi’nde Delice-Çorum etabının temelinin iki gün önce atıldığını hatırlatan Erdoğan, “Saatte 200 kilometre hıza uygun şekilde planlanan hattımız tamamlandığında, Ankara-Kırıkkale-Çorum arasında kesintisiz hızlı tren bağlantısı sağlanacak. Çorum-Ankara arası 1 saat 15 dakikaya inecek. 173 kilometrelik Çorum-Merzifon-Samsun kesimlerinin de bitmesiyle Ankara-Samsun arası seyahat süresi 2,5 saat olacak. Yılda 12 milyon yolcu ve 14 milyon ton yük taşınacak bu hat ile inşallah Samsun Limanı ile Mersin Limanı’nı birleştireceğiz. İstanbul ve Çanakkale Boğazları üzerindeki yük trafiğini hafifletecek, Türkiye’yi küresel ticaretin lojistik merkezi hâline getireceğiz. Beş istasyon, sekiz tünel, 26 köprü ve viyadük ile 16 üst geçitten oluşan hattı, Allah nasip ederse 2029 yılında devreye almayı planlıyoruz. Mahallî İdareler Seçimleri döneminde muhalefetin çeşitli spekülasyonlarına konu olan hattımızın şehirlerimize şimdiden hayırlı olmasını temenni ediyorum.” dedi.

KALORİFER PETEĞİ DEĞİL

Savunma sanayiine verilen emeğin de karşılığının yavaş yavaş alındığını, 2 sene önce tanıtımı yapıldığında birilerinin “kalorifer peteğine benziyor” diyerek akıllarınca dalga geçtiği millî muharip uçağı KAAN projesinde çok önemli bir sözleşmeye imza atıldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Indo Defence 2025 Fuarı’nda ilk etapta 48 adet KAAN’ın Endonezya’ya satışına yönelik mutabakata varıldı. Toplam tutarı yaklaşık 15 milyar doları bulan bu tarihî anlaşmanın da ülkemiz savunma sanayiimiz ve Endonezyalı kardeşlerimiz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.” diye konuştu.

“BÖLGEMİZDE CİDDİ SAVAŞLAR VAR”

Türkiye çevresinde bir süredir çok ciddi gerilimler, çatışmalar, savaşlar yaşandığına da dikkat çeken Erdoğan, şunları söyledi:

“Rusya-Ukrayna Savaşı her iki tarafı da yıpratan ağır sonuçlarıyla sürüyor. Pakistan-Hindistan arasındaki gerilim çatışma boyutuyla çok uzun sürmese de tarafların sahip oldukları güç sebebiyle potansiyel tehlike vasfını koruyor. İsrail’in Gazze’de tüm dünyanın gözleri önünde işlediği soykırım ile Lübnan ve Suriye’de gerçekleştirdiği pervasız eylemler hepimizin yüreğini kanatıyor. Aynı İsrail şimdi de İran’a karşı bir saldırı başlattı. İran’ın nükleer tesislerini hedef alma bahanesiyle girişilen saldırıların aslında çok kapsamlı ve sinsi amaçları olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Biz en başından beri İran’ın nükleer programıyla ilgili tartışmaların müzakere masasında yürütülmesi gerektiğini savunduk, bugün de aynı noktadayız. Cuma gününden beri gerek şahsen biz gerek Dışişleri Bakanımız çatışmaları durdurmak için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyoruz. Şimdiye kadar, ABD Başkanı Sayın Trump, İran Cumhurbaşkanı Sayın Pezeşkiyan, Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin, Mısır Cumhurbaşkanı Sayın Sisi, Ürdün Kralı Sayın İkinci Abdullah, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Sayın Muhammed bin Selman, Pakistan Başkanı Sayın Şerif, Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Şara, Umman Sultanı Sayın Heysem bin Tarık, Kuveyt Emiri Sayın Şeyh Mişel el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Irak Başkanı Sayın Sudani’nin de aralarında olduğu birçok liderle görüşmem oldu. Bu görüşmelerde İsrail’in artık haydutluğa varan saldırganlığının tüm bölgemiz için oluşturduğu tehdit ve tehlikelere dikkat çektik. Sorunun çözümünün diplomasi ve diyalogla mümkün olduğunu ifade ettik. Türkiye olarak kolaylaştırıcılık dâhil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu tüm muhataplarımıza açık açık aktardık.”

“HİÇBİR ÜLKE KENDİ SINIRLARINDAN İBARET DEĞİL”

Masada çözülebilecek meseleleri silahla, yıkımla, kanla, kaosla, sivil-asker ayrımı yapmadan önüne gelen her şeyi bombalamayla hâlletmeye çalışmanın ileride nelere yol açacağını kimsenin tahmin edemeyeceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoşan, “Tarih bu tür şımarıklıkların beklenmedik sonuçlarını ortaya koyan örneklerle doludur. Batı’nın sınırsız desteğiyle İran’a saldıran, Gazze’yi yerle bir eden, bölgedeki her ülkeye kabadayılık taslayan İsrail, aslında ne yaptığının farkında değil. Unutulmasın ki, bu kadim coğrafyada hiçbir ülke kendi sınırlarından ve yönetiminden ibaret değildir. Binlerce yıllık derin ilişkiler sebebiyle bölgedeki her hadise tüm toplumları yakından ilgilendirir, etkiler, orta ve uzun vadeli sonuçlar doğurur. Nitekim Filistin halkına ve topraklarına saldırmak sadece oradaki birkaç milyon insanla sınırlı bir hadise değildir. Yine İran topraklarına ve halkına saldırmakta sadece İran devletini ilgilendiren bir vaka da değildir. Aynı tespitleri Pakistan ve Afganistan coğrafyası ile Türk Cumhuriyetleri, Kuzey Afrika Bölgesi için de yapabiliriz. Hele hele Türkiye mevzu bahis olduğunda kıtaları aşan bir etki gücünden söz etmek mümkündür. Bölgemizde bu hakikatler gözetilmeden atılan her adım ileride yaşanacak başka felaketlere davetiye çıkartır. Bu felaketler de genellikle zalimlerin bertaraf olmasıyla sonuçlanır. Dolayısıyla, İsrail yaptığı her zulümle, döktüğü her kanla, işlediği her insanlık suçuyla adım adım kendi varlığını ve toplumunun geleceğini riske etmektedir. Çünkü zulümle abat olunmaz. Zulmün sonu derin bir pişmanlıktır.” diye konuştu.

DEVLET AKLI DEVREDE

“Bugüne kadar nice badirenin üstesinden nasıl anlımızın akıyla geldiysek, bölgemizdeki krizlerin menfi etkilerinden de ülkemizi inşallah uzakta tutacağız.” diyen Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ülkemizin politik ve sosyal kutuplaşma yoluyla sokak ve gerilim siyasetiyle, içi boş hamasi söylemlere zaafa uğratılması bu ülkede kimsenin hayrına değildir. İktidarı zaafa düşürmek için ülkenin zaafa düşmesine bile eyvallah diyenler, tarih önünde de, mahşeri vicdanda da bunun hesabını veremezler. Muhalefetin tribünleri oynama uğruna Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlangıcında yaptıkları yanlışa tekrar düşmemelerini arzu ediyoruz. Gün, özellikle sorumlu siyaset yapma günüdür. Türkiye, tüm hadiseleri devlet aklıyla ve köklü tecrübesiyle okumakta, sağduyulu ve soğukkanlı bir şekilde değerlendirmekte, 86 milyonun tamamının güvenliği ve huzuru için gerekli adımları atmaktadır. Birileri gibi ateşe benzin dökmenin değil, daha fazla büyümeden bir an önce yangını söndürmenin derdindeyiz. Şu hususa herkesin dikkat etmesi gerektiğine inanıyorum: Biz, millet olarak tarih boyunca metanetimizi, asaletimizi, uhuvvetimizi, dayanışmamızı muhafaza ederek önümüze konulan engelleri teker teker aştık. Bekamıza yönelik saldırıları bu şekilde püskürttük. Üzerimizde oynanan oyunları bu şekilde bozduk. Karanlık tünellerden yine bu şekilde aydınlığa çıktık. Bugün de Türkiye’nin en büyük ihtiyacı, birlik ve kardeşlik siyasetidir. Birbirimize inanarak, birbirimize güvenerek, 86 milyon kalp kalbe vererek güzel yarınlara inşallah, hep beraber varacağız.”

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Genel

“Yetim hakkı yeniyor” deyip istifa ettiler

HABER MERKEZİ – Ali Karahasanoğlu, Saki Teker…
Bayrampaşa Belediyesi’nin CHP’li meclis üyeleri… Saki Teker ve Ali Karahasanoğlu, CHP’li Belediye Başkanı Hasan Mutlu’yu “yetim hakkı yemekle” suçlayarak partilerinden istifa etti.

Yönettiği belediyeler yolsuzluk ağıyla çalkalanan CHP’de parti içinden tepkiler yükseliyor. Bayrampaşa Belediyesi’nin CHP’li meclis üyeleri Saki Teker ve Ali Karahasanoğlu, CHP’li Belediye Başkanı Hasan Mutlu’yu hedef aldıkları sert bir açıklamayla partilerinden istifa etti.

Teker ve Karahasanoğlu’nun yaptıkları yazılı açıklamada, “Bayrampaşa halkına hizmet etme yolculuğumuz, Bayrampaşa Belediye Başkanı Hasan Mutlu’nun gayri ahlaki tutumu, para hırsı ve meclis üyeleri ile vatandaşların arkasından sarfettiği sinkaflı sözlerden dolayı son bulmuştur” denildi.

Mutlu’nun seçim döneminde sokak sokak, cami cami gezip seçmeni etkilediği, sonrasında bunu alaya aldığı kaydedilen açıklamada, “Haysiyet fukarası bu kişinin ve etrafında konuşlandırdığı birtakım organizatörlerin, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemesine müsaade etmeyeceğimizi bildiririz. Etrafımızda cereyan eden bu kötülüklere, şeref ve haysiyetle geçirdiğimiz ömrümüze leke katmamak adına baş kaldırıyor ve bağımsız meclis üyeliği görevimiz devam etmek üzere CHP’den istifa ediyoruz” ifadelerine yer verildi.

İki meclis üyesi, görevlerini bağımsız olarak sürdürecek.

Okumaya devam et

Asayiş

Zeydan Karalar tutuklandı: İmamoğlu’nun taktiğini kullandı

İmamoğlu’nun taktiğini kullandı
Karalar, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun taktiğini kullanarak, sorulara yanıt vermedi. Seyhan Belediye Başkanlığı döneminde yaşanan yolsuzluklarla ilgili suçlamaları kabul etmeyen Karalar, ifade boyunca eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun taktiğini uyguladı.

Karalar kendisine yöneltilen sorulardan 7’sine, “Şahsıma sorulan bu soruya ifade sürecinin devamındaki bütün sorular sorulduktan ve bu suretle şahsıma yöneltilen tüm suçlamalara vakıf olduktan sonra savunmanın bütünlüğü çerçevesinde detaylı bir şekilde beyanda bulunacağım” yanıtı verdi.

İstanbul ve Adana’da buluşup paraları elden teslim etmişler

Zanlıların sevk yazısında, Zeydan Karalar’ın Seyhan Belediye Başkanı olduğu dönemde, belediyenin temizlik işlerini yapan yüklenici firmanın sahibi Baki Nugay (şüpheli) ile görüştüğü ve hak ediş ödemeleri kapsamında haksız para talebinde bulunduğu ifade edildi.

Firma yetkililerinin konuyla ilgili belediyenin temizlik işlerinden sorumlu çalışanı Özcan Zenger’e yönlendirildiği, yetkililerin Zenger ile yaptıkları görüşme sonrasında birçok farklı tarihte tanıkların İstanbul ve Adana’da Zenger ile buluştuğu, bu kişilerin banka hesaplarına gönderilen paranın bankadan çekilerek Zenger’e elden teslim edildiği belirtilen yazıda, bu durumun HTS kayıtları ve dekont tarihlerinden de tespit edildiği aktarıldı.

Yazıda, “Her ne kadar şüpheli Zeydan Karalar ile Özcan Zenger suçlamaları kabul etmemiş ise de aleyhlerinde ifade veren şüpheli Baki Nugay ile tanıkların yaklaşık 6-7 sene önceki eylemleri kurgulamış olmalarının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, nitekim para verdiklerine ilişkin kayıtları o dönem tuttukları, aksi halde üzerinden uzun zaman geçen bu eylemleri hatırlamalarının mümkün olmayacağı anlaşılmıştır.” ifadesi kullanıldı.

Savcılığın sevk yazısında, Zenger’in İstanbul’a gelerek tanıklarla buluşması ve Adana’ya geri dönmesi dikkate alındığında, parayı teslim almak için İstanbul’a geldiğine ilişkin şüphe olmadığı belirtildi.

Yazıda, şüpheli ve tanık beyanlarının delillerle tutarlı olduğu, Karalar ile Zenger’in şirket yetkililerinden hak ediş ödemeleri kapsamında yaptıkları baskıyla maddi menfaat elde ettikleri ve “irtikap” suçunu işledikleri vurgulandı.
Kaynak: Yeni Şafak

Okumaya devam et

Genel

Manavgat başkanına ağlıyor!

ONUR ERCAN’IN YAZISI
Bir memlekette suçlu siyasetçiler taktir görüp, dürüst siyaset yapanlar tahkir görüyorsa buna nasıl bir tanımlama yapılmalıdır?

Bu cümleye kullanılacak bir “kelime” olmalı. İşte bunu bir kelime ile ifade edemiyoruz.
Neden?
Çünkü böyle bir kelime yok.
Bunca zaman böyle bir kelimeye ihtiyaç yoktu.
İmanlı, Vicdanlı, Merhametli bir seçmen vardı. Son çeyrek asırda, dış güçler, İslam düşmanları, bizi bizden alacak bir stratejiyle geliyorlar.
Şimdilerde ise; vicdanlar delik deşik, merhamet ise kalbur.

Nasıl bir mantık anlaşılır gibi değil. Biz toplum olarak ne ara bu hale geldik?

Seçmesini bilmeyen, seçerken, aranılan kriterlerin ne olması gerektiğini gözetmeyenlerin seçtiği kişiler, zamanla yaptığı hamlelerle, bağlı olduğu kurumun ocağına incir ağacı dikermiş.

İşte acı gerçek burada başlıyor. En sonunda, seçmenin severek seçtiği, zatı muhterem yapacağını yaptı. Elindeki incir ağacını ocağına dikti. O kadar yolsuzluklara rağmen, halkın gözünde hala kahramanmış gibi, masum ve mağdur gibi lanse ediliyor.

Kahramanımız, yala yut başkanın,
*Çocukluğunu bilmiyoruz. *Ergenliğini bilmiyoruz.
*Lisede başarılı değildi. *Üniversite için İyi bir puan alamadı, sahte diplomayla başkasının hakkını gasp etti.
*İlk belediye başkanlığında yolsuzluklar, itirafçılarla ve şahitlerle sabitlendi.
*Büyük şehir belediye başkanlığında, tarihin en skandal yolsuzluk, irtikap, rüşveti belgelendi. *Yurtdışından alınan kredilerin ne olduğu belli değil.
*Kurultayda delege satın alındığı gerekçesiyle yargı son sözü bir sonraki duruşmada söyleyecek.
*Halen diğer yargılanması devam ediyor.
*Beraberinde yüzden fazla kişi tutuklandı.
*Organize suç örgütü suçlamasıyla yargılanıyor. *Aynı örgüte mensup kişilerin hemen hemen hepsi etkin pişmanlıktan yararlanarak itiraflarda bulundu.
*Bir iddamede siyasi yasakla yargılanıyor.
*Yerel seçimlerde bizzat kendinin yerleştirdiği başkanların bir kısmı, aynı partinin mensuplarınca şikayet edildi yargılanıyor. Bunların hiç biri suç üstü değil ama yolsuzluk, rüşvet, irtikap, ihalede yolsuzluk olarak belge, itiraf dosyalarıyla yargılanıyor.

Partinin genel başkanı, Cumhuriyet tarihinde eşine rastlanmayan ve hiç bir genel başkanın yapmadığı tehditi, şantajı, blöfü ve hakareti yaptı. Bundan dolayı Meclis başkanlığına 26. defa fezlekesi verildi.

Bütün bunlara rağmen, “irade de irade, irademize sahip çıkalım, sokağa çıkalım, hayatı çekilmez yaşanmaz hale getirelim. Kanunsuz bir şekilde ve ağır bir tehdit diliyle, Mısır meydanına dönüştürelim, ortalığı kaos ortamına çevirelim” şeklinde mücadele veriliyor.

Bir taraftan bir belediye varki; odasında rüşvet aldığına dair suç üstü yakalandı. Baklava kutusunda 110 bin Euro rüşvet vardı. Görüntüler, konuşmalar rüşveti teyit ediyordu. Belediye başkanı tutuklandı, hapse atıldı.

Demek ki, suç üstü yakalanan bu kişi aday olsa, tekrar seçilecek. Bu nasıl anlayış, bu nasıl ahlak?

“Haller ağlamalık durum çok acı.”

Hiç kimse takkesini önüne koyup, biz kimi seçmişiz, seçtiğimiz kişinin yaptıklarına bakın!
Bu ne rezalet, ellerimiz kırılsaydı da size oy vermeseydik, yazıklar olsun, tüyü bitmemiş yetimin hakkına nasıl olurda el uzatırsınız demiyor? Bu güne kadar da aleyhinde bir kişi bile ağzını açıkta kınamadı gibi, bir çift söz de söylemedi.

“Vicdanlar delik deşik, merhamet ise kalbur.”

Şimdi de suç üstü yakalanan belediye için, “Manavgat iradesine sahip çıkıyor” diye duyuru yapılıyor.

Pes doğrusu, artık söylenecek bir söz kalmadı. Sözün bittiği yer burası.

Dürüst çalışan o kadar belediye varki; bu adamlar her türlü taktire layık, kimse meydanlara çıkıpta dürüst belediye, doğru insan, aldığın para ananın ak sütü gibi helal olsun. Başkaları gibi, yolsuzluk yapmadın, hizmetlerin yerinde, ne kadar teşekkür etsek azdır denilmiyor.

Tam tersi, rüşvet alan başkana her türlü destek yapılıyor.

Peki burada, dürüst çalışan Belediye başkanlarının suçu ne?

Manavgat’lı rüşvetçi başkanına ağlayan seçmenin küçük çocuğu annesine sorar.

Tabi çocuk ya, aklı daha bazı şeylere ermiyor. Her şeyi sorarak öğreniyor.

“Anne biz çalana mı, çalmayana mı sahip çıkacaktık?
Ben orasını karıştırdım diye sorar.
Sizce rüşvetçi başkanın iradesine sahip çıkan anne, bu körpecik çocuğuna nasıl bir cevap vermiş olabilir?

Ya da sizin çocuğunuz, baba, hangisine sahip çıkmalıyız? Çalana mı çalmayana mı?
Diye sorsa.
Elinizi vicdanınıza koyarak nasıl bir cevap verirdiniz?

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.