Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Çevre

Türkiye ve Yunanistan fok zengini

Dünyada nesli koruma altındaki Akdeniz foku yavrusunun Antalya kıyılarına çıkması, dalgaların arasında oynaması eğlenceli görüntüler oluşturdu. Akdeniz Üniversitesi(AÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, fokların temiz sahilleri tercih ettiğini belirterek, insanların video çekmek için bile olsa bu canlıların yaşam alanlarına girmemeleri noktasında uyardı.

AÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, son dönemde Antalya kıyılarında ve plajlarda insanlar tarafından görüntülenen nesli koruma altındaki Akdeniz fokları hakkında açıklamalarda bulundu. Fokların deniz memelilerinden olduğunu belirten Gökoğlu, Akdeniz fokunun ise Akdeniz’e özgü endemik bir tür olduğunun altını çizdi. Mehmet Gökoğlu, bilimsel ismi “monachus monachus” olan Akdeniz foklarının, Türkiye kıyılarında Samsun, Marmara Adası civarı, İzmir Foça, Fethiye kıyıları, Gökova Körfezi, Antalya ve Mersin kıyılarında varlığının tespit edildiğini belirtti.
Akdeniz fokunun dünyada sayısının 500 ile 700 arasında değiştiğini aktaran Gökoğlu, “Kırmızı listede yer alan memelilerden biridir. Akdeniz fokunun en büyük özelliği temiz bölgelerde yaşamasıdır. O bölgede kirliliğin olmadığının göstergesidir bu açıdan içinde bulunduğumuz durum sevindirici. Fokların halen Antalya falezlerde doğal hayatları halen devam ediyor. Son zamanlarda ülkemizdeki fok popülasyonlarda bir toparlanma var. Dünyadaki 600-700 fok sayısının dörtte üçü Yunanistan ile Türkiye kıyılarında yaşıyor. Koruma bunda etkili” dedi.

“Çocuk fok dalgalar arasında oynuyor”

Fokların çok fazla yavru veren canlılar olmadığını işaret eden Gökoğlu, “Özellikle eylül, ekim kasım aylarında yavrulayıp, bu aylarda yavruyu sütten keserler. Yaklaşık 4-5 ay emzirip yavruyu sütten kesiyor. Bu yavruların da sahillerimizde güzel görüntülerini görüyoruz. Yavru sütten kesilen çocuk fok, dalgalar arasında oynuyor. Ya da plajda insanlara yaklaşıyor. Ya da kıyıya çıktığında görüntülendiğini görüyoruz” diye konuştu.

“Foklara yaklaşılmamalı”

Foklara yaklaşılmaması ve rahatsız edilmemesi noktasında bir kez daha insanları uyaran Gökoğlu, “Bir fok görüldüğü zaman yanına yaklaşılmaması gerekiyor. Çünkü foklar insanlarla çok çabuk bağ kuran canlılardır. Onların doğal yaşamına girmemek gerekir. Görüntü uzaktan alınabilir ama yanına kadar yaklaşıp video çekmek doğru değil. Bize alıştığı zaman aramızda dolaşır. Balıkçıya yaklaşır ağına girer ölür. Bunlar yabani hayvanlar, insanların arasında girdiği zaman ısırabilir. En güzeli bu canlıya yaklaşmamak ve doğal hallerine bırakmak gerekir” ifadelerine yer verdi.

“Güzel görüntüler”

Gökoğlu, sütten kesilen, avlanmayı yeni öğrenen fokların kıyıya çıkıp güneşlendiğini ve dalgalar arasında oynamasının çok güzel görüntüler olduğunu belirtti. Foklarla ilgili bazen üzücü durumlarla da karşılaştıklarının altını çizen Gökoğlu, bazen fırtına da bazen de ağa yakalanma gibi olaylarla ölümlerinin olabildiğini belirtti. Fokların gezgin canlılar olduğuna değinen Mehmet Gökoğlu, Antalya falezlerdeki foku, Manavgat’ta Kemer’de, Gelidonya’da görülebileceğini sözlerine ekledi.

“Caretta caretta uyarısı”

Akdeniz kıyılarında bugünlerde tatlı bir telaş daha olduğuna dikkat çeken Gökoğlu, “İlk yumurta bırakan caretta carettaların yavruları çıkmaya başladı. Ama halen yumurta bırakma işlemine devam edenler de var. Bu canlı karaya çıkıp yumurta bırakacağı esnada video çekmeye çalışan vatandaşlarımız var. Bu canlılar rahatsız edilmesin. Bunun yapılmaması gerekir. Ayrıca yeşil kaplumbağaya turistler tarafından eziyet görüntüleri vardı. Buda yanlış, biz onların yaşam alanına giriyoruz” ifadelerini kullandı.

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Çevre

Malatya’da 4.0 büyüklüğünde deprem

Malatya‘nın Darende ilçesinde Richter ölçeğine göre 4.0 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

Recep BAĞDAT
MALATYA-Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) verilerine göre; saat 10.35’te merkez üssü Malatya‘nın Darende ilçesi olan 4.0 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Yerin 10.43 kilometre derinliğinde kaydedilen deprem, çevre ilçelerde de hissedildi. AFAD ve ilgili kurumların yaptığı saha taramasında, ilk belirlemelere göre depremde herhangi bir olumsuzluk yaşanmadı. Malatya Valisi Seddar Yavuz, konu ile ilgili sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Darende İlçemizde meydana gelen 4.0 büyüklüğündeki depremde olumsuz bir durum ihbarı alınmamış olup, depremden etkilenen hemşehrilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum” dedi. (DHA)

Okumaya devam et

Çevre

Prof. Dr. Eyidoğan: Marmara’daki olası depremden 11 il etkilenecek

Jeofizik Mühendisi ve Deprem Bilimci Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde meydana gelebilecek olası depremin sadece İstanbul’u değil, bölgedeki 11 ili de etkileyeceğini söyledi. Söz konusu hattın 7 ve üzeri deprem oluşturma riski olduğunu söyleyen Prof. Dr. Eyidoğan, “İstanbul’a özgü bir deprem gibi algılıyoruz ama bu bir Marmara depremi olarak ele alınmalı” dedi.

Olgay GÜLER-Umut IŞIK
EDİRNE-Jeofizik Mühendisi ve Deprem Bilimci Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, Edirne’de Trakya Üniversitesi Balkan Kongre Merkezi’nde düzenlenen ‘Edirne Afetlere Hazırlık Çalıştayı’na katıldı. Olası Marmara depremine ilişkin açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Eyidoğan, Marmara Denizi’nde meydana gelebilecek 7 ve üzeri depremde 11 ilin etkileneceğini belirterek, “Marmara Denizi içerisinde Kuzey Anadolu Fayı üzerinde bir deprem olma durumunda bundan yalnız İstanbul değil, Marmara’daki 11 il etkilenecek. İstanbul ne kadar etkilenecekse Tekirdağ, Kocaeli, Yalova, Bursa, Balıkesir ve Çanakkale de etkilenecek. Marmara Denizi’ne kıyıları olan şehirler etkilenecek. Marmara Bölgesi 30 milyona yakın nüfusu barındırıyor, bunun büyük çoğunluğu İstanbul’da. Dolayısıyla 30 milyonun yaşadığı bir coğrafyada bir bölgesel deprem çok ciddi sorunlara yol açabilir. Çünkü Marmara Bölgesi’nin gayrisafi milli hasıladaki payı yüzde 50 civarındadır. Bu aynı zamanda ülke ekonomisi için de büyük sorun teşkil eder, bir beka sorunu haline gelebilir” diye konuştu.

‘BUNA İSTANBUL DEPREMİ GİBİ BAKMAMAK LAZIM’

Marmara’nın kayıtlı 2 bin yıllık deprem tarihi olduğunu belirten Prof. Dr. Eyidoğan, “Son yaşadığımız 6 Şubat 2023 depremi bölge depremiydi ve 7.8 ve 7.5 büyüklüğünde deprem oluşturdu. Marmara için de 7 ve daha büyük bir deprem beklentisi yıllardır konuşuluyor. Bu konuyla ilgili biz bilim insanları çalışmalar yapıyoruz. Böyle bir beklentimiz var. Tabii bunun tam olarak zamanı, tarihi, yeri kesin belli değil ama böyle bir yüksek tehlike var. Dolayısıyla Marmara Denizi içerisinde, Kuzey Anadolu Fayı üzerinde bir deprem olma durumunda bundan yalnız İstanbul değil tüm Marmara’daki 11 il etkilenecek. Konuya böyle bakmak lazım. Yani biz genellikle konuşmalarda İstanbul’a özgü bir deprem gibi algılıyoruz ama topluma şunu aksettirmek isterim; bu bir Marmara depremi olarak ele alınmalı. İstanbul ne kadar etkilenecekse Tekirdağ da etkilenecek, Kocaeli de etkilenecek, Bursa da etkilenecek, Yalova, Çanakkale, Balıkesir bütün Marmara Denizi’nde kıyıları olan şehirler etkilenecek. Yani şu anda Marmara Bölgesi 30 milyona yakın nüfusu barındırıyor. Bunun büyük kısmı İstanbul’da. Dolayısıyla bina sayısını bilmiyorum ama 30 milyonun yaşadığı bir coğrafyada bir bölgesel deprem çok ciddi sorunlara yol açacak” dedi.

‘EĞİTİMİN HER KATMANINDA FARKINDALIK TESİS EDİLMELİ’

Olası depremle ilgili bütün belediyelerin ve kamu kurumlarının, riski azaltmak için ortak çalışmalar yapması gerektiğinin altını çizen Eyidoğan, “O nedenle tüm bu saydığım illerin belediyeleri ve mülki amirleri, Marmara Belediyeler Birliği gibi kurum ve kuruluşların da üniversitelerle beraber ortaya çıkabilecek bir afet durumunun risklerini en aza indirme konusunda ortak çalışmalar yapması lazım. Afet risklerini azaltma sürecinde farkındalık çok önemli. Toplumun her kesiminin, her katmanının bu farkındalığı canlı tutması lazım. Tabii günlük yaşam sürecinde insanlar bazı şeyleri unutabiliyor ama gerek yerel yönetimler, gerek mülki amirlikler, gerekse üniversiteler, akademisyenler bulundukları bölgelerin afetle ilgili, yalnız deprem değil sel, taşkın, tsunami, iklim değişikliği gibi tehlikelerin afete dönüşmemesi konusunda halka hazırlık, önlem konusunda, farkındalık yaratmak konusunda bilgi vermesi, çeşitli düzenlemeler yapılması, farkındalığın canlı tutulması çok önemli. Bu eğitimin çeşitli dallarında da bunlar örneğin; ilkokuldan başlamak üzere her eğitim katmanında bu farkındalığın sürekli tesis edilmesi gerekiyor. Çünkü afet risklerinin azaltılması konusunda toplumun katılımı, toplum temelli bir afet riski çalışması yapıldığı zaman daha iyi sonuçlar alınır” ifadelerini kullandı. (DHA)

Okumaya devam et

Çevre

Meteoroloji: Geçtiğimiz birkaç yıla göre serin bir kış geçireceğiz

Meteoroloji Genel Müdürlüğü Hava Tahmin Uzmanı Cengiz Çelik, “Kış ayları itibarıyla yine mevsim normallerinin üzerinde sıcaklıklar yaşayacağız gibi; ancak geçtiğimiz birkaç yıla göre biraz daha serin bir kış geçireceğiz gibi görünüyor” dedi.

Gizem ÇORLU-Samet ÖKSÜZ
ANKARA
Meteoroloji Genel Müdürlüğü Hava Tahmin Uzmanı Cengiz Çelik, soğuk ve yağışlı havanın hemen hemen Türkiye’yi terk ettiğini belirterek, “Sadece Doğu Anadolu’nun doğusu ve Doğu Karadeniz’de biraz daha yağış bıraktıktan sonra cuma günü itibarıyla tamamen yurdumuzu terk etmiş olacak. Sıcaklıklar mevsim normallerinin oldukça altına inmişti. Önümüzdeki günlerde hafta sonu dahil olmak üzere kademeli bir artış var. Sıcaklıklar birkaç derece artacak; ancak hala hafta sonunda bile sıcaklıklar ülke genelinde mevsim normallerinin 1-2 derece altında seyretmeye devam edecek” dedi.

Yağış beklenmediğini belirten Çelik, “Hafta sonu da olmak üzere önümüzdeki 4 gün çoğunlukla yağışsız. Parçalı, bir hava var; ancak cumartesi ve pazar günleri kıyı Ege’de yine yağmur bekliyoruz. Bu yağışlara da Avrupa’nın güneyindeki alçak basınç merkezi sebep olacak. Ancak ülkemizi hafta sonunda sadece kıyı Ege’de yağmur şeklinde etkileyecek. Yeni haftada ise batı bölgelerimizde yeniden yağışlar göreceğiz” dedi.

SICAKLIKLAR NORMALİN 1 DERECE ÜZERİNDE

Çelik, bu sene kasıma kadar sıcaklıkların çoğunlukla mevsim normallerinin üzerinde olduğunu hatırlatarak, “Hatta birkaç ay mevsim normallerinin 3-4 derece üzerinde sıcaklıkları yaşadık. Kasım ayının başında da aslında sıcaklar mevsim normallerinin üzerinde seyrediyordu. Ancak bu gelen soğuk ve yağışlı sistemle birlikte sıcaklar mevsim normallerinin altına indi. Geçtiğimiz sene aralık-ocak ayında gördüğümüz kar yağışlarını bu sene kasım ayının sonunda gördük. Önümüzdeki günlerde de yağışlar mevsim normalleri civarında seyredecek gibi görünüyor. Aralık ve ocak ayında yine mevsim normallerinin 1 derece üzerinde sıcaklıklar var. Geçtiğimiz yıla göre biraz daha serin. Ancak ortalamaların hala 1 derece üzerinde görülüyor. Aralık ve ocak ayı içerisinde ortalama sıcaklıklar. Şubat ayında ise mevsim normallerinin 1-2 derece üzerinde yani ortalamanın daha üzerinde sıcaklar yaşayacağız gibi görünüyor. Kış ayları itibarıyla yine mevsim normallerinin üzerinde sıcaklıklar yaşayacağız gibi; ancak geçtiğimiz birkaç yıla göre biraz daha serin bir kış geçireceğiz gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.

3 BÜYÜK İLDE DURUM

Üç büyük ildeki sıcaklık tahminlerini aktaran Çelik, “Hafta sonu da dahil olmak üzere önümüzdeki 4 güne bakarsak Ankara’da yağış beklemiyoruz. Ancak gece ve sabah saatlerinde buzlanma ve don olayıyla birlikte sis görebiliriz Ankara’da. Onun dışında bir yağış beklentimiz yok. En düşük sıcaklıklar Ankara’da; 4 dereceden hafta sonunda 6,7 derecelere kadar yükselecek. En düşük sıcaklıklar ise sıfırın altında 2,3 derece civarında seyrediyor Ankara’da. İstanbul’da yine yağış beklemiyoruz; ancak sadece bugün (perşembe) günü için kuzey ilçelerinde hafif yağmur geçişleri var. Onun dışında İstanbul’da da 4 gün boyunca yağış beklentimiz yok. En yüksek sıcaklıklar İstanbul’da da 11-12 derece civarında seyredecek. İzmir’de yine cuma günü için yağış beklentimiz yok. Cumartesi günü için batı ilçelerinde, pazar günü ise İzmir il genelinde yağmur beklentimiz var. İzmir’deki en yüksek sıcaklıklar da 15-17 derece civarında seyredecek” diye konuştu.(DHA)


Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.