Antalya Ticaret Borsası (ATB), Temmuz ayı Antalya Halleri Domates, Sebze ve Meyve Endeksini açıkladı. Antalya hallerinde işlem gören domates, sebze ve meyvelerin işlem miktar ve fiyatlarıyla ilgili endeks değerleri, 2021 Temmuz ayında bir önceki aya göre ve geçen yılın aynı ayına göre değişim gösterdi.
Domates miktar endeksi geçen yıla göre yüzde 39.19 azalırken, fiyat endeksi yüzde 37.32 arttı. Sebze miktar endeksi geçen yıla göre yüzde 27.82 düşerken, fiyat yüzde 55.84 arttı. Meyvede ise geçen yıla göre miktar endeksi yüzde 25.96 düşerken, fiyat yüzde 108.44 artış gösterdi.
Temmuz ayı endeksleri miktarda bir önceki aya göre domateste yüzde 62.24, sebzede yüzde 57.06 ve meyvede ise yüzde 36.87 azalırken, geçen yılın aynı ayına göre ise domateste yüzde 39.19, sebzede yüzde 27.82 ve meyvede ise yüzde 25.96 azalış gösterdi. Böylece miktar endekslerinde, Kasım, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarından sonra Temmuz ayında da aynı azalış eğilimi devam etti. Domates miktar endeksi, geçen yılın Temmuz ayına göre yüzde 39.19 düşerken, fiyat endeksi geçen yılın Temmuz ayına göre yüzde 37.32’lik artış gösterdi. Miktar endeksindeki bu düşüş, son altı yılın ikinci en yüksek miktar azalışını, fiyat endeksindeki artış ise son altı yılın üçüncü en yüksek fiyat artışını gösterdi.
Sebze miktar endeksi, geçen yılın Temmuz ayına göre yüzde 27.82 düşerken, fiyat endeksi geçen yılın Temmuz ayına göre yüzde 55.84’lük artış gösterdi. Miktar endeksindeki bu düşüş, son altı yılın en yüksek üçüncü miktar azalışını, fiyat endeksindeki artış ise son altı yılın ikinci en yüksek fiyat artışını gösteriyor.
“Meyve fiyatında aşırı artış”
Meyve miktar endeksi, geçen yılın Temmuz ayına göre yüzde 25.96’lık düşüş gösterdi. Fiyat endeksinde ise geçen yılın Temmuz ayına göre yüzde 108.44’lük artış yaşandı.
Miktar endeksindeki bu düşüş, son altı yılın en yüksek üçüncü miktar azalışını, fiyat endeksindeki artış ise son altı yılın en yüksek fiyat artışını gösteriyor.
Bir önceki aya göre domates işlem miktar endeksi, Temmuz ayında yüzde 62.24 azalırken, işlem fiyatı endeksi bir önceki aya göre yüzde 18.78 azaldı. Bir önceki aya göre sebze miktar ve fiyat endekslerindeki aylık değişimlerin seyri, genel olarak önceki iki yılla uyumlu oldu. Aylık miktar ve fiyat değişimlerinin şiddeti de son üç yılın ortalamasında seyretti.
Buna göre sebze işlem miktar endeksi Temmuz ayında yüzde 57.06 azalırken ve fiyat endeksi ise yüzde 16.21 arttı. Son üç yılın Temmuz aylarında sebze miktar endeksleri, diğer tüm aylardan ayrışan şekilde düşüş eğilimi içerisinde oldu. Sebze fiyat endeksi ise Temmuz ayında geçen yılın üzerinde artış gösterirken, 2019 yılının yüzde 75 altında bir artış gösterdi.
Bir önceki aya göre meyve işlem miktar endeksi, Temmuz ayında yüzde 36.87 azalırken, işlem fiyat endeksi yüzde 51.62’lik artış gösterdi. Antalya hallerinde işlem gören meyvenin 2021 yılı Temmuz ayı endeks değişimleri, miktarda ve fiyatta önceki iki yılın değişimleriyle uyumluluk gösterdi. Meyve fiyat endeksindeki artışın şiddeti ise önceki iki yıldan daha yüksek seyretti.
TÜİK: Ağustosta en yüksek reel getiri külçe altında gerçekleşti
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ağustos ayında en yüksek reel getiri sağlayan finansal yatırım aracının külçe altın olduğunu açıkladı.
ANKARA-TÜİK, Ağustos 2024 dönemine ilişkin finansal yatırım araçlarının reel getiri oranlarını açıkladı. Buna göre; aylık en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı, yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile yüzde 4,82, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile yüzde 4,01 oranlarıyla külçe altın oldu. Aylık Yİ-ÜFE’ye göre avro yüzde 2,18, mevduat faizi (brüt) yüzde 1,64 ve dolar yüzde 0,60 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) yüzde 0,68 ve BIST 100 endeksi yüzde 10,07 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde ise avro yüzde 1,40 ve mevduat faizi (brüt) yüzde 0,86 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; dolar yüzde 0,18, DİBS yüzde 1,44 ve BIST 100 endeksi yüzde 10,76 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.
Mevduat faizi (brüt), 3 aylık değerlendirmede; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 6,84, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 4,42 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu. Aynı dönemde BIST 100 endeksi, Yİ-ÜFE’ye göre yüzde 9,40, TÜFE’ye göre yüzde 11,46 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu. Altı aylık değerlendirmeye göre ise külçe altın Yİ-ÜFE ile yüzde 14,30, TÜFE ile yüzde 10,77 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olurken; aynı dönemde dolar Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 4,68, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 7,62 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.
YILLIK DEĞERLENDİRME
Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde külçe altın; Yİ-ÜFE’ye göre yüzde 18,15, TÜFE’ye göre yüzde 5,54 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu. Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından BIST 100 endeksi yüzde 3,58, avro yüzde 7,30, dolar yüzde 8,12, mevduat faizi (brüt) yüzde 11,20 ve DİBS yüzde 24,61 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde BIST 100 endeksi yüzde 13,87, avro yüzde 17,19, dolar yüzde 17,92, mevduat faizi (brüt) yüzde 20,68 ve DİBS yüzde 32,66 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.(DHA)
Küresel piyasalarda yaz sezonu sona erdi ve eylüle ilişkin hareketlilik beklentileri arttı. Bir süredir aşağı yönlü trendin gözlemlendiği ve belirsizliğin hüküm sürdüğü kripto para piyasalarında Bitcoin de 59 bin dolar seviyelerine kadar çekildi. Analistlerin eylülde Bitcoin başta olmak üzere kripto para birimlerinin performansına ilişkin tahminleri de ikiye bölündü. Bitcoin’in eylül performansına ilişkin değerlendirmelerini paylaşan Gate.TR CEO’su Kafkas Sönmez, “Bitcoin, 5 Ağustos’ta küresel piyasalarda yaşanan sarsıntıdan bu yana istikrarlı bir toparlanma yaşayamadı. Bitcoin yatırımcısının umudu eylül ayında. Eylül ayı da tarihsel açıdan yatırımcının yüzünü güldürmese de mevcut koşullar bu yılı diğerlerinden farklı kılabilir” dedi.
İSTANBUL-Tarihsel verilerden hareketle yapılan analizlerde, Bitcoin madencilerinin ürettikleri her Bitcoin için aldıkları ödülün yarı yarıya indirilmesini öngören yarılanma (halving) yıllarında Bitcoin’deki boğa yükselişinin 160 gün içinde başladığını gösterdi. Bu gösterge ele alındığında Bitcoin’de yükseliş senaryosu için eylül sonunu beklemek gerektiğini belirten Kafkas Sönmez, “ABD merkez bankası Fed’in son söylemleri, faiz indirimlerine eylülde başlanacağına işaret ediyor. Faiz indirimi, güçlü doların zayıflamasını beraberinde getiriyor ve bu durum da riskli varlıklara yarıyor. Öte yandan tam ters cephede Japonya merkez bankası Bank of Japan, koşullar gerektirdiği takdirde faiz artışına gideceklerini yineledi. 5 Ağustos’ta yaşanan dalgalanmanın bir sebebi Japon yeninin değerlenmesiydi. Kripto da dahil küresel piyasalar, eylül ortasından sonra yaşanacak gelişmelere göre şekil alabilir” ifadelerini kullandı.
‘BU YIL, ÖNCEKİ YILLARDAN BİRÇOK YÖNÜYLE FARKLI’
Bitcoin’in geçmiş yıllardaki eylül ayı performansları incelendiğinde, 11 yılın 8’inde, eylül aylarının kayıpla tamamlandığı görüldü. Bu durum da Bitcoin’in Eylül 2024’teki performansının benzer bir çizgide seyredebileceği yönündeki endişeleri artırdı. Tarihsel verilerin kripto varlıklardaki trendleri belirlemek için değerlendirilmesi gereken bir gösterge olabileceğini söyleyen Sönmez, “Yine de yatırımcıların, her dönemin kendi koşullarını kendisinin oluşturduğunu ve farklı dönemlerde farklı trendlerin piyasalara yön verebileceğini hatırlaması gerekiyor. Bir önceki yarılanma yılında veya geçtiğimiz yılın eylül ayında spot Bitcoin ETF’ler onaylanmamış, 50 milyar dolarlık toplam büyüklüğü aşmamış, ABD’de seçim yarışı bu denli hız kazanmamış, Fed için faiz indirimi senaryosu konuşulmaya başlanmamıştı. Bu yıl, önceki yıllardan birçok yönüyle farklı” diye konuştu.
‘KAYIPLARLA VE İSTİKRARSIZLIKLA BAŞA ÇIKMAK İÇİN PSİKOLOJİYİ DOĞRU YÖNETMEK GEREKİYOR’
Piyasaların yön arayışında olduğu belirsizlik dönemlerinde yatırımcıların yapması gereken en iyi şeyin ‘bekle ve gör’ moduna geçmesi olduğunu vurgulayan Kafkas Sönmez, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı:
“Henüz ayın başındayız. ABD merkez bankası Fed’in faiz için karar vermesi 17-18 Eylül’ü bulunacak. Bu sürecin genele yayılan, hisse piyasalarını da kapsayan bir zayıflık ve düşük hacim dönemi olarak geçmesi beklenebilir. Bu noktada yatırımcıların sabırlı olması, uzun vade düşünmesi, anlık hareketlerde duygusal kararlar almaması kritik önem taşıyor. Yatırımcıların ruhsal sağlıklarını da önemsiyoruz. Bu sebeple geçtiğimiz haftalarda Klinik Psikolog ve Uzman Psikolojik Danışman Çağla Küçük’ün sunumuyla trader’ların stres, anksiyete, uyku problemleri, depresif duygular gibi ruhsal durumlarla nasıl başa çıkabileceğini öğrendik. Buna benzer etkinliklerimiz ilerleyen süreçte de devam edecek. Gate.TR topluluğuna dahil olan herkesin piyasa koşulları ne olursa olsun dirençli kalması için sektöre örnek olacak buluşmalarda bir araya gelmeyi sürdüreceğiz” diye konuştu.(DHA)
Cevdet Yılmaz: 2025’te enflasyonun yüzde 17,5 seviyesine inmesi hedefleniyor
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2025-2027 dönemini içeren Orta Vadeli Program’ı (OVP) açıkladı. Yılmaz, “Uygulamaya konulan sıkı para ve maliye politikalarıyla 2024 yılı için enflasyon oranının yüzde 41,5’e gerileyerek, enflasyonla mücadelede önemli bir mesafe katedilmesi beklenmektedir. 2025 yılı itibarıyla enflasyon oranının daha da gerileyerek yüzde 17,5 seviyesine inmesi hedeflenmektedir” dedi.
2025-2027 dönemini kapsayan OVP, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen toplantıda kamuoyuna açıklandı. Toplantıya, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan katıldı.
‘EKONOMİMİZİN YOL HARİTASINI OLUŞTURACAK’
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 3 yıllık perspektifle hazırlanan ve temel politika belgesi olan OVP’nin, Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası ile resmileştiğini söyledi. OVP’nin amacının makroekonomik politikaları belirlemek, temel ekonomik büyüklükleri, gelir-gider tahminlerini, bütçe dengesini ve borçlanma durumunu ele almak olduğunu belirten Yılmaz, “Ayrıca kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içermektedir. OVP, makroekonomik politika çerçevesi ve hedefleri ile öncelikli reform alanlarını ve takvimini ortaya koymaktadır. Bu kapsamda ekonomik istikrarı sağlamak ve sürdürülebilir büyümeyi desteklemek için belirlenen politikalar ve reformlar, önümüzdeki üç yıllık dönemde ekonomimizin yol haritasını oluşturacaktır. 2025-2027 dönemini kapsayan OVP hazırlıkları, belirli bir takvim çerçevesinde planlanmış ve adım adım ilerlemiştir. Haziran ayında başlayan süreçte, kamu kurumları ile bütçe görüşmeleri başlatılmış ve ilgili kurumlardan politika ve tedbir önerileri toplanmıştır. Temmuz ve ağustos aylarında, makroekonomik verilerin değerlendirilmesi, bütçe dengesi ve kamu harcamaları gibi temel konularda çeşitli analizler ve toplantılar yapılmıştır. Ağustos ayının sonuna doğru, OVP taslağı nihai hale getirilmiş, ilgili kurumlara ve Ekonomi Koordinasyon Kurulu’na sunulmuştur. Son olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın onayı ile OVP, bugün Resmi Gazete’de yayımlanarak resmiyet kazanmaktadır” dedi.
‘TL MEVDUATLARININ ARTIŞI, POLİTİKAMIZIN DOĞRU YÖNDE İLERLEDİĞİNİ GÖSTERGESİ’
Yılmaz, Türk lirasının güçlenmesi ve milli para birimine güvenin artmasının enflasyonla mücadele ve makroekonomik istikrarın sağlanmasında önemli bir gelişme olduğuna dikkat çekerek, “Geçen yılkinden bugüne baktığımızda rezervlerde önemli gelişmeler görüyoruz. Brüt uluslararası rezervlerimizin 26 Mayıs 2023 tarihinde 98,5 milyar dolar seviyesinden 23 Ağustos 2024 tarihinde 150,4 milyar dolara yükseldiğini görüyoruz. 52 milyar dolara ulaşan bu artış, ekonomimizin dış şoklara karşı dayanıklılığını arttırmak bakımından son derece olumlu bir gelişmedir. Aynı süreçte risk priminin yine çarpıcı bir şekilde düştüğünü, 2023 Mayıs’ta 703 baz puanlara kadar yükselmişken 3 Eylül 2024 itibarıyla 283 baz puana gerilediğini görüyoruz. Bunun daha da aşağılara geldiği günleri de bu süreçlerde gördük. Bu düşüş, uluslararası piyasalarda Türkiye’ye olan güvenin arttığını ve risk algısının önemli ölçüde azaldığını göstermektedir. Dış finansmana erişimi kolaylaştıran ve dış finansmanın maliyetini düşüren bu gelişmeyi daha ileri noktalara taşımayı hedefliyoruz. Rezervlerdeki artış, risk primindeki düşüş ve Türk lirası mevduatlarının artışı, ekonomi politikalarımızın doğru yönde ilerlediğinin ve piyasalarda olumlu yansımalar oluşturduğunun somut göstergeleridir” diye konuştu.(DHA)