Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Siyaset

Fahrettin Altun: Yunanistan Başbakanı Sayın Miçotakis pazartesi günü ülkemize ziyaret gerçekleştirecek

Türk-Yunan Medya Akademisi Forumu’nda konuşan İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Yunanistan Başbakanı Sayın Miçotakis, iki gün sonra 13 Mayıs pazartesi günü ülkemize gerçekleştireceği ziyaretinde yine ikili ilişkilerimizin güçlendirmesi açısından son derece önemli olduğunu ciddi bir fırsat olduğunu düşünüyoruz” dedi.

Kübra SONKAYA – Özenç KILIÇ
İSTANBUL-Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İstanbul’da düzenlenen ‘Türk-Yunan Medya ve Akademi Forumu’nda konuştu.

Altun ‘’Türkiye ve Yunanistan ilişkileri her şeyden önce bir komşuluk ilişkisidir. Ve bu iki ülkenin coğrafi yakınlığına bağlı olarak şekillenir. Bununla birlikte bu iki ülke jeopolitik anlamda dünyanın en çetin bölgelerinden birinde konumlanmış durumdadır. Türkiye ve Yunanistan’ı bir araya getiren coğrafi yakınlık ve her ikisinin birden muhatap olduğu jeopolitik zorluklar, meydan okumalar, iki ülke ilişkilerini ele alırken bizlerin hiç kuşkusuz sıklıkla referans verdiğimiz unsurlardır. Bununla birlikte Türkiye ve Yunanistan ilişkilerinde dikkate değer bir başka husus daha vardır o da Türkiye ve Yunanistan arasındaki tarihsel kültürel toplumsal bağlardır, müşterek ve derin bağlardan bahsediyoruz.’’ dedi.

‘’BAĞLARIN NE DENLİ GÜÇLÜ OLDUĞUNU ACI TECRÜBELERLE GÖRDÜK’’

İletişim Başkanı Altun, 6 Şubat depremleri ve Yunanistan’da meydana gelen orman yangınları esnasında geliştirilen dayanışma ruhuna dikkat çekti. Altun ‘’Bu bağların ne denli güçlü olduğunu yakın bir zamanda yaşadığımız acı tecrübelerde hep birlikte gördük. Gerek Türkiye’de yaşadığımız 6 Şubat depremleri sürecinde, gerekse Yunanistan’da meydana gelen büyük orman yangınları esnasında ülkelerimizin karşılıklı olarak sergiledikleri dayanışma ruhu, bu yakınlığın somut bir nişanesi oldu. Türkiye ve Yunanistan arasındaki bir dostluk ve dayanışma iradesi, diplomatik girişimler ile hiç kuşkusuz daha da geliştirilmesi, daha da ileriye taşınması gereken bir kazanımdır. Öyle inanıyorum ki Türkiye ve Yunanistan arasında karşılıklı olarak sergilenecek samimi gayretler, sadece ülkelerimize de kazandırmayacaktır. Aynı zamanda bölgemize barış istikrar ve refahın gelmesine de katkı sunacaktır. Böylelikle küresel barış istikrar ve güvenliğe de katkı sağlayacaktır” diye konuştu.

‘’TAM ANLAMIYLA KÜRESEL BELİRSİZLİK ÇAĞINDA YAŞIYORUZ’’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Atina ziyaretine atıfta bulunan Altun, ‘’Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan 2023 yılı aralık ayının başındaki Atina ziyaretlerinde, Türkiye ve Yunanistan arasında tüm dünyaya örnek gösterilecek iş birliklerinin kurulmasının önemini vurgulamışlardır. İkili ve bölgesel faydalarının yanı sıra bu iş birliği girişimlerinin küresel anlamda da ne denli kıymetli ne denli anlamlı olduğunu, zannediyorum söylemeye bile gerek yok. Sadece 2020 yılından bu yana yaşadığımız krizlere dönüp bakalım. Pandemi, ekonomik krizler, gıda krizleri, tedarik zinciri krizleri, enerji krizleri, afetler vs… Yine bunlara eklenen Rusya ve Ukrayna Savaşı, yine 7 Ekim’den bu yana İsrail’in Gazze’de fütursuzca sürdürdüğü ve sadece Orta Doğu‘yu değil tüm dünya barışını tehdit eden saldırıları… Bugün bütün bunları göz önünde bulundurduğumuza şunu açık ve net bir şekilde söylememiz gerekir ki, biz tam anlamıyla bir küresel belirsizlik çağında yaşıyoruz.’’

‘’SAYIN ERDOĞAN VE MİÇOTAKİS’İN İLİŞKİLERİ ÇOK ÖNEMLİ’’

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in iki gün sonra Türkiye’ye geleceğini belirten Altun, ‘’Kıymetli misafirler, yedi yıl sonra ilk kez 7 Aralık 2023 tarihinde Atina’da gerçekleştirilen 5. Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi toplantısıyla iki ülke bu potansiyellerden faydalanma iradesini, bizzat liderler düzeyinde ortaya koymuştur. Orada imzalanan 15 farklı iş birliği anlaşması ve Atina bildirgesi, bu gerçeğin en önemli göstergesidir. Yine Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Sayın Miçotakis, ortaya koydukları mevcut sorunlarımızın yapıcı diyalog, iyi komşuluk ilişkileri ve uluslararası hukuk çerçevesinde çözüme kavuşturulması yönündeki irade de çok önemli bir unsurdur. 2021 yılından itibaren başlatılan pozitif gündem girişimi, karşılıklı ziyaretlerle, iş birliği anlaşmalarıyla ve bugün düzenlediğimiz panel gibi organizasyonlarla kökleşmekte, kurumsallaşmaktadır. Bu bizim için büyük bir memnuniyet vesilesidir. Yunanistan Başbakanı Sayın Miçotakis, iki gün sonra 13 Mayıs pazartesi günü ülkemize gerçekleştireceği ziyaretinde yine ikili ilişkilerimizin güçlendirmesi açısından son derece önemli olduğunu ciddi bir fırsat olduğunu düşünüyoruz.’’ ifadelerini kullandı.(DHA)

Gündem

Erdoğan: Güçlünün haklı değil, haklının güçlü olduğu bir düzen için çalışıyoruz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Genişletişmiş Oturumu’nda açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası düzenin zafiyetlerine dikkat çekerek, “Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, küresel adaletsizlikleri ortadan kaldıran, ekonomik eşitsizliklerin üzerine giden, barış, güvenlik, istikrar ve refah üreten, etkili ve tüm insanlığı kucaklayıcı bir uluslararası sistemin inşası için tüm engellemelere rağmen çalışıyoruz” dedi.

KAZAKİSTAN-Cumhurbaşkanı Erdoğan, ŞİÖ Genişletilmiş Oturumu’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin mevcut uluslararası düzenin zafiyetlerini sık sık dikkat çektiğini belirtti. Erdoğan, “Elbette uluslararası düzenin karşı karşıya kaldığı tüm bu krizler karşısında karamsarlığa kapılmadan tüm samimiyet ve gayretiyle küresel adalet için seslerini yükselten ilkeli ülkeler de var. Türkiye olarak mütemadiyen mevcut uluslararası düzenin zafiyetlerine dikkat çekiyoruz. Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, küresel adaletsizlikleri ortadan kaldıran, ekonomik eşitsizliklerin üzerine giden, barış, güvenlik, istikrar ve refah üreten, etkili ve tüm insanlığı kucaklayıcı bir uluslararası sistemin inşası için tüm engellemelere rağmen çalışıyoruz. Amacımız, insanı ve insani değerleri merkeze alan, girişimci diplomasi anlayışıyla bölgemizde ve ötesinde bir barış kuşağı tesis etmektir” dedi.

“GAZZE’DEKİ YIKIMA SON VERMEK İÇİN İSRAİL’E BASKI ARTIRILMALI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kural temelli uluslararası sistemin sarsıldığı bir dönemden geçildiğini, bunun son örneğinin de Gazze’de yaşanan insani trajedi olduğunu vurguladı. Erdoğan, “Zirve için belirlenen ‘sürdürülebilir barış ve kalkınma arayışında çok taraflı diyaloğun güçlendirilmesi’ teması son derece isabetli olmuştur. Kural temelli uluslararası sistemin sütunlarının sarsılmakta olduğu bir dönemden geçiyoruz. Terörizm, İslam ve yabancı düşmanlığı, düzensiz göç, iklim değişikliği, enerji ve gıda güvenliği ile tedarik zincirlerindeki aksamalar gibi meydan okumalar, yaşanan jeopolitik sarsıntıların şiddetini artırıyor. Bunun en son ve acı örneği, hepimizin gözleri önünde Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında sergilenmektedir. Gazze’de ayrım gözetmeksizin gerçekleştirilen saldırılar sonucu, yaklaşık 40 bin masum hayatını kaybetti. Yaklaşık 90 bin Filistinli yaralandı. 16 binden fazla masum çocuğun altında can verdiği yıkıntılar esasen meşruiyetini kaybeden uluslararası sistemin enkazıdır. Bu yıkıma son vermek için İsrail’in durdurulması ve kalıcı ateşkesi kabul etmeye zorlanması lazım. Bunun için de İsrail yönetimi üzerindeki baskının artırılarak sürdürülmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“DÜNYA TERÖR TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA”

Erdoğan, dünyanın terör tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ve Türkiye’nin terörle mücadelede 40 yıllık bir tecrübeye sahip olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Dünya bu çalkantıları yaşarken aynı zamanda bir terör tehlikesiyle de karşı karşıyadır. On binlerce vatandaşını terör örgütlerine kurban vermiş Türkiye, terörün kanlı yüzünü çok iyi bilen, tanıyan bir ülkedir. PKK, PYD, YPG, FETÖ ve DEAŞ dahil terörizmin farklı biçim ve tezahürleriyle 40 yıldır mücadele ediyoruz ve etmeye de devam edeceğiz. Uzun yıllara dayanan terörle mücadele tecrübemiz, uluslararası iş birliğinin bu tehditle başa çıkmak için elzem olduğunu gösteriyor. Bu kapsamda Şanghay İşbirliği Teşkilatı’yla diyaloğumuzu daha da güçlendirmeye hazırız. Bölgesel çatışmalar, siyasi istikrarsızlıklar ve yoksulluk tarafından tetiklenen uluslararası göç hareketleri de temel kırılganlıklardan birisi haline geldi. Türkiye olarak, geçici koruma altındaki Suriyeliler de dahil olmak üzere takiben 4 milyondan fazla yerinden edilmiş insana ev sahipliği yapıyoruz. Uluslararası toplumun da sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiğini her fırsatta dile getiriyoruz. İnsani yardımlar, bahsettiğimiz sorunlarla mücadelede temel araçlardan bir diğeridir. Gazze’ye gönderilen yardımların üçte birini Türkiye olarak biz üstlendik. Yaklaşık 620 ton insani yardım taşıyan 20’nci iyilik trenimiz 12 Haziran’da Afganistan’a ulaştı. Keza yakın zamanda toplamda 24 tonluk gıda maddesi ve ilacı da Türk Hava Kuvvetlerimize ait bir kargo uçağıyla Afganistan’a ilettik. Bu bağlamda da sizlerle ortak bir sinerji oluşturmaya hazırız.”(DHA)

Okumaya devam et

Siyaset

MHP’li Yalçın: Asıl ırkçı olanlar; bozkurt işaretini kullananlar değil, yasaklanmasını savunanlardır

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, Almanya’da bozkurt işaretinin yasaklanması tartışmalarına ilişkin, “Asıl ırkçı olanlar; bozkurt işaretini kullananlar değil, yasaklanmasını savunanlardır. Bozkurt üzerinden, Türk ve yabancı düşmanlığı yapılmaktadır” dedi.

ANKARA-MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, “Avusturya’dan sonra Almanya’da da bozkurt işaretinin yasaklanması tartışmalarının başlatılmasını hayret ve üzüntüyle takip ediyoruz. Biz Avusturya’da politikacıların yıllardır göstere göstere ırkçılık yaptıklarını, bunun ülkedeki azınlıklar üzerinde bir baskı ve zulüm aracı haline gelmeye başladığını söyleyip durmakta ve bunun doğuracağı mahzurlar üzerinde ilgilileri uyarmaktayız. Irkçılığın ve yabancı düşmanlığının, özellikle Türk düşmanlığının; Avusturya’dan sonra öteki AB ülkelerine sıçraması, büyük bir tehlikedir. Bu ilkel ve vandalca tutumun; hükümetlerin resmi politikaları haline getirilmek istenmesi, dünya barışı açısından bir felaketin habercisidir” ifadelerini kullandı.

‘CESARETİN VE ÖZGÜRLÜĞÜN SEMBOLÜDÜR’

Bozkurt işaretinin Türkler için cesaretin, bağımsızlık azminin ve özgürlüğün sembolü olduğunu belirten Yalçın, “Üstelik bozkurt, Almanya’da yasalar çerçevesinde yıllardır faaliyet gösteren, ülkede toplumsal barış ve huzura katkıda bulunan Türk federasyonlarının da kullandığı bir simgedir. Azılı PKK militanları, paçavraları ve elebaşlarının resimleriyle sokakları terör arenasına çevirirken; Türkler, büyük bir vakar ve olgunlukla Almanya’da toplumsal barışa hizmet etmektedir. Milli değerlerimizin bir parçası olan bozkurt motifinin kullanılması nasıl yasaklanabilir? Almanya’da yaşayan Türkler; en doğal, demokratik ve yasal haklarından nasıl mahrum bırakılabilir? Bozkurt işaretinin yasaklanması; Almanya’nın entegrasyon çabalarını sekteye uğratacak, sosyal barış ve dayanışmayı, bir arada yaşama kültürünü zedeleyecek; ayrımcı, ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı bir adım olacaktır. Nasıl Almanya bayrağında yer alan kartal, Fransızların sembolü olan horoz, İspanyolları temsil eden boğa zararsız milli sembollerse bozkurt da Türklerin en masum remzidir. Bunlar da mı Avrupa’da yasaklanacaktır? Asıl ırkçı olanlar; bozkurt işaretini kullananlar değil, yasaklanmasını savunanlardır. Bozkurt üzerinden, Türk ve yabancı düşmanlığı yapılmaktadır” ifadelerini kullandı.

‘AB, GERİYE DOĞRU GİTMEKTEDİR’

MHP’li Yalçın, Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser’ın olaya aşırı sağcılardan da Naziler’den de daha beter bir tutum gösterdiğini işaret ederek, şunları kaydetti:

“AB kamuoyunda bozkurt işareti etrafında dönen tartışmalar; demokrasinin beşiği olduğu öne sürülen; insan haklarının, din, ibadet ve fikir hürriyetinin bir zamanlar evrensel değerler bağlamında titizlikle savunulduğu Avrupa’nın geriye gittiğinin göstergesidir. Milli sembollerimizin kullanılmasına yasak getirilmeye çalışılmasının ardında, esasen Türkiye ve Türk korkusu yatmaktadır. Çünkü Türkiye; artık dünyada ve bölgesinde büyük Batılı ülkelerden daha etkin, küresel bir güç haline gelmiştir. Buna karşılık AB; küresel aktör olmaktan giderek uzaklaşmakta, her anlamda geriye doğru gitmektedir. Türkiye’nin mevcut konumuyla dünyada bir yıldız gibi parlaması, Batılı ülkeleri rahatsız etmektedir. Başta Almanya olmak üzeri AB ülkelerinde yükselen aşırı sağ ve ırkçılığın, futbol sahalarına yansıtılması ise ayrı bir endişe vesilesi olmuştur. Gerileme ve çöküş devresine giren AB’nin, aşırı sağın yükselişini Türk düşmanlığı üzerinden setretmeye çalışması, sadece yıkımı hızlandıracaktır. Almanya’da yaşayan Türklerin, bozkurt sevgisi yüzünden suçlanmaya ve yasaklarla boğulmaya çalışılması, bindiği dalı kesmekten farksızdır. Çünkü Türkler, sadece Almanya’da değil; bütün AB ülkelerinde toplumsal barışa, birlikte yaşama azmine ve ekonomik refaha katkıda bulunan en önemli diasporadır. Üstelik gerek Türkiye’deki gerekse AB ülkelerindeki Türklerin milliyetçiliği; asla tutucu, faşist ve ırkçı değildir. Türklerin milliyetçiliği; modernist, rasyonel ve evrensel değerlerle uyumludur. Türklerin milliyetçiliğinden, AB ülkelerine gelse gelse yarar gelir. Alman hükümetini, spor kültürünü zehirleyen söylemlerden ve siyasi başarısızlıklarına kılıf uydurmak için Türkleri dışlamaktan vaz geçmeye çağırıyoruz.”(DHA)

Okumaya devam et

Siyaset

Özgür Özel: Çürümüşleri ayıklayın, bu yükten kurtulun

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Sinan Ateş cinayeti davasına ilişkin, “Bu cinayeti azmettiren ve işin içinde suç örgütleriyle temas edenleri ayırmazsanız bu çürümüşlük hepinize sirayet ediyor. Partinizi ve ittifakınızı bu çürümüşlükten kurtarmak için yapmanız gereken şey; o çürümüşleri o sepetten ayırmak. İllegal yapılarla iş birliği içinde olan çürümüşleri ayıklayın, bu yükten hepiniz kurtulun” dedi.

 Ruken KADIOĞLU-Muhammet BAYRAM
ANKARA-Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in 30 Aralık 2022’de Ankara’da öldürülmesine ilişkin dava, Ankara 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bir süre duruşmayı izledikten sonra Sincan Ceza İnfaz Kurumları kampüsü önünde basın mensuplarına açıklamada bulundu. Özel, Sinan Ateş cinayeti duruşmasının 4’üncü gününde olduklarını hatırlatarak, programı elverdikçe Sinan Ateş’in eşinin, annesinin ve kız kardeşlerinin yanında olmaya gayret ettiğini söyledi.

Bugün duruşmada anne Saniye Ateş’in ifade verdiğini söyleyen Özel, “22 sanık ve 22 sanık avukatının yarımşar saat süren savunmaları, ifadeleri, hepsi bir yana; Saniye Ateş konuştu ve bence orada bunun üzerine söylenebilecek bir kelime kalmadı. Oğlunu nasıl yetiştirdiğini anlattı. Oğlunu vuranların değil vurdurtanların, ipini çekenlerin, dosyadaki ifadelerle kalemini kıranların kim olduğunu öğrenmek istediğini söyledi. Dedi ki; ‘Oğlum öldü, babasının kalbi dayanmadı öldü. Ben zaten ölüyüm’. Gerçekten kimin azmettirdiğini öğrenmek istediğini söyledi. Siyasilerin isimlerini söyledi. Sinan Ateş’in, öldürüleceğini kendisine söylediğini, kendisinin kalemini kırdıklarını söylediğini aktardı ve sözlerini bitiremeden de baygınlık geçirerek salondan sağlık sebebiyle çıkarılmak zorunda kaldı” dedi.

‘BU SALONDA MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR’

Birazdan Ayşe Ateş’in konuşacağını ve onun da muhakkak çok kritik şeyler söyleyeceğini belirten Özel, “Artık bu salonda mızrak çuvala sığmıyor. Ezberletilmiş ifadeler, daha önceki ifadelerin hiçbirini hatırlamayan, hepsini geri alan, suçu üstüne alan ve meseleyi bir adli cinayet olarak göstermeye çalışanların neye çabaladıkları, kimleri korudukları ve bu siyasi cinayetin nasıl basit bir cinayete dönüştürülmeye çalışıldığını hep birlikte görüyoruz. Bu cinayeti azmettiren ve işin içinde suç örgütleriyle temas edenleri ayırmazsanız bu çürümüşlük hepinize sirayet ediyor. Partinizi ve ittifakınızı bu çürümüşlükten kurtarmak için yapmanız gereken şey; o çürümüşleri o sepetten ayırmak. Yok, ‘Bize de bulaşır. Biz onlara sarı öküzü vermeyiz, verirsek başka yerlere de gider’ derseniz, vallahi Saniye Ateş’in, Ayşe Ateş’in gözyaşlarında boğulacaksınız. Birkaç tane olmadık ve illegal yapılarla iş birliği içinde olan çürümüşleri ayıklayın, bu yükten hepiniz kurtulun. Bu hem o partinin hem de ittifak ortağının vermesi gereken tarihi bir karardır” diye konuştu.

‘BU İŞ BİR VİCDAN MESELESİDİR’

Bir süre sonra buradan dönüş olmayacağına ifade eden Özel, “Milletin vicdanında çok olumsuz bir yere doğru gidiyorsunuz. Bu meselenin artık siyaseti, çıkarı filan kalmadı. Bu iş bir vicdan meselesidir. Vicdanı olanlarla olmayanlar ayrışacak. Unutmayın burada siyasi bir hesap yapıyorsanız da vicdanı olanlar, vicdansızları her zaman yenerler. Millet de vicdanın yanında konumlanır. Gücün, kaba kuvvetin, devlet gücünün, istihbarat gücünün ya da siyasi tehdit ve şantajların değil; Saniye Ateş’in yanında durur millet. Sinan Ateş’ten bizim siyasi pozisyonumuzun ne kadar farklı olduğunu herkes biliyor. Ama ailesi diyor ki ‘Dost bildiklerimiz düşmanmış, düşman bildiklerimiz dostmuş’. Bu milletin vicdanı böyle bir vicdandır. Hepiniz göreceksiniz ki burada herkes pozisyonunu korumaya çalışırsa esas milletin pozisyonu belirleyici olacak; sis perdesi indirmeye çalışıp, kendilerini kurtarmaya çalışanların tam karşısında duracak. Bu milletin vicdanı bu cinayetin aydınlanmasına kim mani oluyorsa onu tarihe gömecek. Bu kadar net söylüyorum. Başka da hiçbir şey söylemeye gerek yok” ifadelerini kullandı.(DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.