Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Siyaset

Mehmet Özhaseki, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı görevinden istifa etti

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki görevinden istifa ettiğini açıkladı. Görevinden affını istediğini belirten Özhaseki, “Üstlendiğim bu kutlu görevi sağlık sorunlarım sebebiyle kendi dileğimle bırakmak istediğimi Cumhurbaşkanımıza arz ettim” dedi.

ANKARA-Mehmet Özhaseki, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Aziz milletimiz, Uzun zaman önce; 1994 yılında Kayserili hemşehrilerimizin yoğun talebi üzerine, belediye başkanı olarak hizmet kervanına katılmıştım. Türkiye’nin zor yıllarıydı o dönemler. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı olarak devam eden bu yolculukta doğduğum şehre hizmet etmekten, her bir köşesine emek verip iz bırakmaktan derin bir manevi haz duydum” ifadelerini kullandı.

‘CUMHURBAŞKANIMIZLA YOL YÜRÜMEK HER DAİM BİZİM İÇİN BİR ONUR VESİLESİ OLMUŞTUR’

İlerleyen yıllarda çok farklı alanlarda memleket hizmetinde görev aldığını belirten Özhaseki, “Önce Kayseri Milletvekili sonrasında AK Parti Genel Başkan Yardımcılığı ardından da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olarak güzel Türkiye’mize hizmet ettim. Bu hizmet süresi boyunca Sayın Cumhurbaşkanımızla yol yürümek her daim bizim için bir onur vesilesi olmuştur. Ülkemizin başına gelen en büyük doğal afette yaraları sarmak ve yıkılan şehirlerimizi imar etmek için tarihi bir sorumluk üstlendim. Hamdolsun; geldiğimiz noktada işlerin çözümünde önemli bir mesafe alınmış oldu. Yol netleşti, yapılacak inşa ve ihya faaliyetleri adım adım belirlendi.”

‘SAĞLIK SORUNLARIM SEBEBİYLE BIRAKMAK İSTEDİĞİMİ CUMHURBAŞKANIMIZA ARZ ETTİM’

Özhaseki açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:

“Bugün ise; üstlendiğim bu kutlu görevi sağlık sorunlarım sebebiyle kendi dileğimle bırakmak istediğimi Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ettim. Aldığım görevler boyunca gece gündüz çalışarak, hiçbir dünyevi hesabın içinde olmadan Hakk’ın rızasını temin etmeyi yegane gaye edinerek çalıştım. Vicdan terazisine uygun düşmeyen bir tutum içinde olmamaya ayrı bir özen gösterdim. Ne kendimin ne de çocuklarımın boğazından haram bir lokma geçmemesine yönelik hassasiyetimi hep diri tuttum. Bundan sonraki dönemde kuracağımız aile vakfında sağlığım elverdiğince hizmet vermeye devam edeceğim. Ülkem için hayırlı olan her işe desteğim elbette sürecektir. Milletimizden haklarını helal etmelerini hususiyle dilerim. Sayın Cumhurbaşkanımıza, göstermiş olduğu güven ve teveccühleri münasebetiyle şükranlarımı arz ediyorum.”(DHA)

Siyaset

MHP’li Yalçın: Asıl ırkçı olanlar; bozkurt işaretini kullananlar değil, yasaklanmasını savunanlardır

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, Almanya’da bozkurt işaretinin yasaklanması tartışmalarına ilişkin, “Asıl ırkçı olanlar; bozkurt işaretini kullananlar değil, yasaklanmasını savunanlardır. Bozkurt üzerinden, Türk ve yabancı düşmanlığı yapılmaktadır” dedi.

ANKARA-MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, “Avusturya’dan sonra Almanya’da da bozkurt işaretinin yasaklanması tartışmalarının başlatılmasını hayret ve üzüntüyle takip ediyoruz. Biz Avusturya’da politikacıların yıllardır göstere göstere ırkçılık yaptıklarını, bunun ülkedeki azınlıklar üzerinde bir baskı ve zulüm aracı haline gelmeye başladığını söyleyip durmakta ve bunun doğuracağı mahzurlar üzerinde ilgilileri uyarmaktayız. Irkçılığın ve yabancı düşmanlığının, özellikle Türk düşmanlığının; Avusturya’dan sonra öteki AB ülkelerine sıçraması, büyük bir tehlikedir. Bu ilkel ve vandalca tutumun; hükümetlerin resmi politikaları haline getirilmek istenmesi, dünya barışı açısından bir felaketin habercisidir” ifadelerini kullandı.

‘CESARETİN VE ÖZGÜRLÜĞÜN SEMBOLÜDÜR’

Bozkurt işaretinin Türkler için cesaretin, bağımsızlık azminin ve özgürlüğün sembolü olduğunu belirten Yalçın, “Üstelik bozkurt, Almanya’da yasalar çerçevesinde yıllardır faaliyet gösteren, ülkede toplumsal barış ve huzura katkıda bulunan Türk federasyonlarının da kullandığı bir simgedir. Azılı PKK militanları, paçavraları ve elebaşlarının resimleriyle sokakları terör arenasına çevirirken; Türkler, büyük bir vakar ve olgunlukla Almanya’da toplumsal barışa hizmet etmektedir. Milli değerlerimizin bir parçası olan bozkurt motifinin kullanılması nasıl yasaklanabilir? Almanya’da yaşayan Türkler; en doğal, demokratik ve yasal haklarından nasıl mahrum bırakılabilir? Bozkurt işaretinin yasaklanması; Almanya’nın entegrasyon çabalarını sekteye uğratacak, sosyal barış ve dayanışmayı, bir arada yaşama kültürünü zedeleyecek; ayrımcı, ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı bir adım olacaktır. Nasıl Almanya bayrağında yer alan kartal, Fransızların sembolü olan horoz, İspanyolları temsil eden boğa zararsız milli sembollerse bozkurt da Türklerin en masum remzidir. Bunlar da mı Avrupa’da yasaklanacaktır? Asıl ırkçı olanlar; bozkurt işaretini kullananlar değil, yasaklanmasını savunanlardır. Bozkurt üzerinden, Türk ve yabancı düşmanlığı yapılmaktadır” ifadelerini kullandı.

‘AB, GERİYE DOĞRU GİTMEKTEDİR’

MHP’li Yalçın, Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser’ın olaya aşırı sağcılardan da Naziler’den de daha beter bir tutum gösterdiğini işaret ederek, şunları kaydetti:

“AB kamuoyunda bozkurt işareti etrafında dönen tartışmalar; demokrasinin beşiği olduğu öne sürülen; insan haklarının, din, ibadet ve fikir hürriyetinin bir zamanlar evrensel değerler bağlamında titizlikle savunulduğu Avrupa’nın geriye gittiğinin göstergesidir. Milli sembollerimizin kullanılmasına yasak getirilmeye çalışılmasının ardında, esasen Türkiye ve Türk korkusu yatmaktadır. Çünkü Türkiye; artık dünyada ve bölgesinde büyük Batılı ülkelerden daha etkin, küresel bir güç haline gelmiştir. Buna karşılık AB; küresel aktör olmaktan giderek uzaklaşmakta, her anlamda geriye doğru gitmektedir. Türkiye’nin mevcut konumuyla dünyada bir yıldız gibi parlaması, Batılı ülkeleri rahatsız etmektedir. Başta Almanya olmak üzeri AB ülkelerinde yükselen aşırı sağ ve ırkçılığın, futbol sahalarına yansıtılması ise ayrı bir endişe vesilesi olmuştur. Gerileme ve çöküş devresine giren AB’nin, aşırı sağın yükselişini Türk düşmanlığı üzerinden setretmeye çalışması, sadece yıkımı hızlandıracaktır. Almanya’da yaşayan Türklerin, bozkurt sevgisi yüzünden suçlanmaya ve yasaklarla boğulmaya çalışılması, bindiği dalı kesmekten farksızdır. Çünkü Türkler, sadece Almanya’da değil; bütün AB ülkelerinde toplumsal barışa, birlikte yaşama azmine ve ekonomik refaha katkıda bulunan en önemli diasporadır. Üstelik gerek Türkiye’deki gerekse AB ülkelerindeki Türklerin milliyetçiliği; asla tutucu, faşist ve ırkçı değildir. Türklerin milliyetçiliği; modernist, rasyonel ve evrensel değerlerle uyumludur. Türklerin milliyetçiliğinden, AB ülkelerine gelse gelse yarar gelir. Alman hükümetini, spor kültürünü zehirleyen söylemlerden ve siyasi başarısızlıklarına kılıf uydurmak için Türkleri dışlamaktan vaz geçmeye çağırıyoruz.”(DHA)

Okumaya devam et

Siyaset

Özgür Özel: Çürümüşleri ayıklayın, bu yükten kurtulun

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Sinan Ateş cinayeti davasına ilişkin, “Bu cinayeti azmettiren ve işin içinde suç örgütleriyle temas edenleri ayırmazsanız bu çürümüşlük hepinize sirayet ediyor. Partinizi ve ittifakınızı bu çürümüşlükten kurtarmak için yapmanız gereken şey; o çürümüşleri o sepetten ayırmak. İllegal yapılarla iş birliği içinde olan çürümüşleri ayıklayın, bu yükten hepiniz kurtulun” dedi.

 Ruken KADIOĞLU-Muhammet BAYRAM
ANKARA-Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in 30 Aralık 2022’de Ankara’da öldürülmesine ilişkin dava, Ankara 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bir süre duruşmayı izledikten sonra Sincan Ceza İnfaz Kurumları kampüsü önünde basın mensuplarına açıklamada bulundu. Özel, Sinan Ateş cinayeti duruşmasının 4’üncü gününde olduklarını hatırlatarak, programı elverdikçe Sinan Ateş’in eşinin, annesinin ve kız kardeşlerinin yanında olmaya gayret ettiğini söyledi.

Bugün duruşmada anne Saniye Ateş’in ifade verdiğini söyleyen Özel, “22 sanık ve 22 sanık avukatının yarımşar saat süren savunmaları, ifadeleri, hepsi bir yana; Saniye Ateş konuştu ve bence orada bunun üzerine söylenebilecek bir kelime kalmadı. Oğlunu nasıl yetiştirdiğini anlattı. Oğlunu vuranların değil vurdurtanların, ipini çekenlerin, dosyadaki ifadelerle kalemini kıranların kim olduğunu öğrenmek istediğini söyledi. Dedi ki; ‘Oğlum öldü, babasının kalbi dayanmadı öldü. Ben zaten ölüyüm’. Gerçekten kimin azmettirdiğini öğrenmek istediğini söyledi. Siyasilerin isimlerini söyledi. Sinan Ateş’in, öldürüleceğini kendisine söylediğini, kendisinin kalemini kırdıklarını söylediğini aktardı ve sözlerini bitiremeden de baygınlık geçirerek salondan sağlık sebebiyle çıkarılmak zorunda kaldı” dedi.

‘BU SALONDA MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR’

Birazdan Ayşe Ateş’in konuşacağını ve onun da muhakkak çok kritik şeyler söyleyeceğini belirten Özel, “Artık bu salonda mızrak çuvala sığmıyor. Ezberletilmiş ifadeler, daha önceki ifadelerin hiçbirini hatırlamayan, hepsini geri alan, suçu üstüne alan ve meseleyi bir adli cinayet olarak göstermeye çalışanların neye çabaladıkları, kimleri korudukları ve bu siyasi cinayetin nasıl basit bir cinayete dönüştürülmeye çalışıldığını hep birlikte görüyoruz. Bu cinayeti azmettiren ve işin içinde suç örgütleriyle temas edenleri ayırmazsanız bu çürümüşlük hepinize sirayet ediyor. Partinizi ve ittifakınızı bu çürümüşlükten kurtarmak için yapmanız gereken şey; o çürümüşleri o sepetten ayırmak. Yok, ‘Bize de bulaşır. Biz onlara sarı öküzü vermeyiz, verirsek başka yerlere de gider’ derseniz, vallahi Saniye Ateş’in, Ayşe Ateş’in gözyaşlarında boğulacaksınız. Birkaç tane olmadık ve illegal yapılarla iş birliği içinde olan çürümüşleri ayıklayın, bu yükten hepiniz kurtulun. Bu hem o partinin hem de ittifak ortağının vermesi gereken tarihi bir karardır” diye konuştu.

‘BU İŞ BİR VİCDAN MESELESİDİR’

Bir süre sonra buradan dönüş olmayacağına ifade eden Özel, “Milletin vicdanında çok olumsuz bir yere doğru gidiyorsunuz. Bu meselenin artık siyaseti, çıkarı filan kalmadı. Bu iş bir vicdan meselesidir. Vicdanı olanlarla olmayanlar ayrışacak. Unutmayın burada siyasi bir hesap yapıyorsanız da vicdanı olanlar, vicdansızları her zaman yenerler. Millet de vicdanın yanında konumlanır. Gücün, kaba kuvvetin, devlet gücünün, istihbarat gücünün ya da siyasi tehdit ve şantajların değil; Saniye Ateş’in yanında durur millet. Sinan Ateş’ten bizim siyasi pozisyonumuzun ne kadar farklı olduğunu herkes biliyor. Ama ailesi diyor ki ‘Dost bildiklerimiz düşmanmış, düşman bildiklerimiz dostmuş’. Bu milletin vicdanı böyle bir vicdandır. Hepiniz göreceksiniz ki burada herkes pozisyonunu korumaya çalışırsa esas milletin pozisyonu belirleyici olacak; sis perdesi indirmeye çalışıp, kendilerini kurtarmaya çalışanların tam karşısında duracak. Bu milletin vicdanı bu cinayetin aydınlanmasına kim mani oluyorsa onu tarihe gömecek. Bu kadar net söylüyorum. Başka da hiçbir şey söylemeye gerek yok” ifadelerini kullandı.(DHA)

Okumaya devam et

Gündem

TBMM Genel Kurulu’nda ‘Sığınmacı’ tartışması

TBMM Genel Kurulu’nda CHP’nin Meclis Başkanlığına sunduğu, ‘AKP İktidarlarının Suriye ve Sığınmacı Politikalarının Ülkemizde Neden Olduğu Toplumsal Sorunların Araştırılması ve Alınacak Önlemlerin Belirlenmesi’ başlıklı araştırma önergesinin görüşüldüğü sırada DEM Parti, CHP milletvekilleri ile AK Parti milletvekilleri arasında tartışma çıktı. Tartışmaların sürmesi üzerine Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ, birleşime 15 dakika ara verdi. Aranın ardından oylanan önerge, AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.

Ali Ekber METE
ANKARA-TBMM Genel Kurulu, ‘Türk Sivil Havacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ görüşmek üzere Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ başkanlığında toplandı. Parti gruplarının Meclis Başkanlığına sunduğu önergeler bölümünde CHP’nin, ‘AKP İktidarlarının Suriye ve Sığınmacı Politikalarının Ülkemizde Neden Olduğu Toplumsal Sorunların Araştırılması ve Alınacak Önlemlerin Belirlenmesi’ başlıklı araştırma önergesinin görüşüldüğü sırada DEM Parti milletvekilleri ile AK Parti milletvekilleri arasında, ‘sığınmacı’ tartışması yaşandı. Önerge üzerine partisi adına söz alan DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Şimdi, bakın, 6-7 Eylül olaylarının bir benzeri yapılıyor. Şu çocuğun cinayetinde parmağınız var ey iktidar. İktidar yalnız değil, Ümit Özdağ’a da söylüyorum, sorumsuz söylemleri, kim olursa olsun, iktidarıyla muhalefetiyle sorumsuz söylemler. Can gidiyor ya can. Bu can geri gelmez arkadaşlar. Ne yapıyor Göç İdaresi, İçişleri Bakanlığı’na bağlı. Soruyorum, ya gidip Kayseri’de bir rapor çalışması yaptın mı? ‘Sadece sığınmacıları gönderiyoruz, şu kadar gönderdik, elimize sağlık’ diyorsun. Ya, insanlar linç ediliyor ya, katliam var” ifadelerini kullandı.

‘BİZ HANGİ CHP’YE İNANACAĞIZ’

Önerge adına partisi adına söz alan AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, Suriyeli sığınmacıların gönüllü dönüşlerine ilişkin verileri paylaştı ve CHP’nin Sığınmacı Raporu’nda yer alan ifadeleri gündeme getirdi. Uslu, “Bakın, CHP’nin hazırladığı bir rapor var. Bu raporu okuyorum size, kimler olduğunu göreceksiniz. ‘1951 Cenevre Sözleşmesi’nin koyduğu çekinceyi kaldırmalı.’ Dünyanın neresinden gelirse gelsin herkese mülteci hakkı verelim, 5 yıl sonra vatandaş yapalım demektir. Biz geçici koruma statüsünü devam ettiriyoruz. Oraya şirin görünmek için rapora bunu yazıyorsunuz. Bakın, raporunuzda ne yazıyorsunuz? ‘Açık kapı politikası uygulanıyor ama yetersiz,’ sayfa 145, bunu CHP raporunda söylüyor. ‘Mültecilere sağlanan hizmetler yetersiz’ bunu siz söylüyorsunuz. Bu mu yerlilik? Bu egemen güçlerin vekili olmak, biz güvenli bölgeye dönüşle ilgili çalışma yapıyoruz, siz güvenli bölgeye destek vermiyorsunuz, bununla ilgili tezkerelere destek vermiyorsunuz. Raporunuz başka, söyleminiz başka; biz hangi CHP’ye inanacağız, kime inanacağız? Çünkü bu rapor bir yerlere şirin gözükmek için yazıldı. Keşke bu raporu okusaydınız. Biz okuduk, istifade ettik” diye konuştu.

‘BU MİLLETTEN ÖZÜR DİLEYECEKSİNİZ’

Uslu’nun açıklamaları üzerine kürsüye gelen CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre, “Öyle birtakım iftiralar atarak, birtakım karalar çalarak bütün bu yıkımı muhalefetin üstüne yükleyemezsiniz. Sorumluluğunuzun farkında olacaksınız, bu milletten özür dileyeceksiniz. Türkiye’yi bir sığınmacı deposu haline getirdiniz. Suriyeliden, Iraklıdan, Afganlıdan, Pakistanlıdan geçilmiyor İstanbul’un caddelerinde. Türkiye büyük bir güvenlik kaosuyla karşı karşıya, daha birkaç yıl önce İstanbul’da eğlence merkezlerinde büyük saldırılar olmadı mı yabancılar tarafından yapılan? Terör saldırıları Taksim’in göbeğinde gerçekleşmedi mi? Bu insanlar hakkında hangi incelemeler vardı, bu insanlar Türkiye’ye nasıl geldiler? Bu olayın sizin Orta Doğu politikanızla, Suriye politikanızla, sığınmacı politikanızla bir bağlantısı yok mu? Bütün bunlar ortada duracak, bizi suçlayacaksınız ha. Yazıklar olsun” dedi.

‘KAYSERİ’DE DEDİKODULAR ÜRETİLDİ’

Gergerlioğlu’nun açıklamaları üzerine söz alan AK Parti Kayseri Milletvekili Cahid Cıngı, “Sayın Gergerlioğlu, çok doğru tespitlerde bulundu. Solingen’de yanan Türk evleri için biz neler hissediyorsak burada yapılan haksız ve gayri adil uygulamalar için de aynı şeyi hissetmek zorundayız ama objektifliğinize halel gelmesini istemiyorsanız hadisenin tamamına doğru bakmanız lazım. Orada insanlar arasında bir şayia yayıldı ve bazı tahrikçi gruplar, ‘Çocuk Türk çocuğu, ciğeri patlatıldı, öldürüldü, tecavüz edildi’ falan gibi bir dedikodu ürettiler, insanları tahrik etmek için. Sayın Valimiz Gökmen Çiçek ve Emniyet Müdürümüz çıkıp bu çocuğun Suriyeli bir çocuk olduğunu ama Suriyeli dahi olsa çocuk çocuktur, bu suç dünyanın her yerinde aynı sıkıntıyı doğurur ve aynı şekilde cezalandırılmalıdır dediler” değerlendirmesinde bulundu.

Cıngı’nın sözleri üzerine CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ve DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Emniyet Müdürü’nün yazılı açıklaması olduğunu söylerken AK Parti’li milletvekilleri tepki gösterdi.(DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.