Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “Boykot çağrıları nedeniyle ticaretinde maddi kaybı olan esnafımız, şirket sahipleri ve hissedarların borçlar hukuku kapsamında tazminat davası açma hakları var, bu konuda kimse tereddüt etmesin” açıklamasında bulundu.
ANKARA-Ticaret Bakanı Ömer Bolat, sosyal medyada ve bazı yayın organlarında gündem olan ‘2 Nisan’da ticareti durduralım’ boykot çağrılarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Bolat, açıklamasında, yapılan boykot çağrılarını esefle kınadığını ifade etti. Bakan Bolat, ilkbaharın gelişiyle, tabiatın canlandığını ve üretimin arttığının altını çizerek, Türkiye Yüzyılı’nın ticaretin de yüzyılı olacağını belirtti.
Türkiye’nin ticaretteki artış ile ekonomideki büyümesini dolar bazında 6,5 kat artırdığını, 11 milyon yeni istihdam sağladığını kaydeden Bakan Bolat, boykot çağrılarını, muhalefetin elindeki belediyeleri saran yolsuzluk ve rüşvet skandallarını örtbas etme girişimi olduğunu ifade etti. Bakan Bolat, “Boykot çağrıları ekonomiyi sabotaj girişimidir. Özellikle haksız ticaret, rekabet unsurları içermektedir. Kendilerini ülkenin efendisi ve sahibi zanneden, ‘biz ne istersek o olur’ anlayışıyla hareket eden ama 22 yıldır hüsrana uğrayan, kendilerini birinci sınıf üstenci vatandaş görüp, halkımızın çok büyük çoğunluğunu adeta ikinci sınıf vatandaş görme kibrine ulaşan ve sınıfsal üstünlük savaşı veren dar çerçevedeki lüks ve rant debdebesi içinde olan çevrelerin beyhude girişimi olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.
‘ALLAH’IN İZNİYLE BU ÇABALARI DA YİNE HÜSRANA UĞRAYACAKTIR’
Ticaret Kanunu, borçlar kanunu, rekabet hukuku, ceza hukuku ve milli güvenlik boyutu itibarıyla adalet mekanizmasında mutlaka gerekenin yapılacağını belirten Bolat, “Bu noktada vatandaşlarımızı, özellikle bu azgın azınlığın ekonomiye, istihdama, halkımızın iş, aş ve gelir durumlarına sekte vurma çabalarına karşı dimdik durmaya davet ediyorum. Vatandaşlarımıza bir çağrım var, ‘Eğer bugün, yarın, öbür gün ya da birkaç gün sonra yapacağınız alışveriş planınız varsa mutlaka 2 Nisan günü alışverişinizi, ticaretinizi yapmaya’ davet ediyoruz. Bunun yanında da özellikle esnafımızın, ticaret erbabımızın, şirketlerin temsilcileri olan odalara da çağrıda bulunmak istiyorum. Esnaf, ticaret ve sanayi odaları ile ticaret borsalarını, üyelerinin hak ve menfaatlerini korumaya çağırıyorum. Çünkü bu onların görevidir. Makosen koltuklarında ve lüks debdebe içindeki mekanlarında Türkiye’ye yön vermeye çalışan, halkın iradesini hiçe sayanların, halkın 22 yıldır seçimlerle iş başına getirdiği hükümetin 22 yıllık ekonomideki, terörle mücadeledeki ve istikrardaki, dış politikadaki, milli savunmadaki büyük başarılarına karşı dijital sosyal medya üzerinden yapmaya çalıştıkları bu bozgunculuğu bozguna uğratmaya vatandaşlarımızı, şirketlerimizi, esnafımızı davet ediyorum. Allah’ın izniyle bu çabaları da yine hüsrana uğrayacaktır” dedi. (DHA)
Gazeteci Cem Küçük, TGRT’de, Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu hakkında ‘ihaleye fesat karıştırma’ suçlamasıyla yakalama kararı verildiğini söyleyince, CHP eski milletvekili gazeteci Barış Yarkadaş, “Bu karar HalkTV’ye kayyum atanmasının ilk işareti!” dedi.
HABER MERKEZİ SAMSUN – Gazeteci Cem Küçük ortalığı karıştıracak yoldaki büyük operayonu duyurunca, gazeteci Barış Yarkadaş Halk TV’ye kayyum atanabileceği iddiasında bulundu.
Gazeteci yazar Cem Küçük, TGRT Haber’de, Türkiye gündemini değiştirecek yeni operasyon haberini ‘bu daha başlangıç olacak’ diyerek duyurdu.
İBB’ye yönelik yolsuzluk, irtikap ve ihaleye fesat karıştırma soruşturmasında tutuklanan iş insanı Aziz İhsan Aktaş itirafçı olmuştu. Aziz İhsan Aktaş itirafları çerçevesinde Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu hakkında ‘ihaleye fesat karıştırma’ suçlamasıyla yakalama kararı verildi.
İBB’ye yönelik yolsuzluk, irtikap ve ihaleye fesat karıştırma soruşturmasında tutuklanan işadamı Aziz İhsan Aktaş itirafçı olmuştu. Aziz İhsan Aktaş itirafları çerçevesinde Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu hakkında ‘ihaleye fesat karıştırma’ suçlamasıyla yakalama kararı verildi.
MAHİROĞLU İNGİLTERE’DE
TGRT Haber’de konuyla ilgili değerlendirme yapan Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük, yakalama kararının doğrudan ‘tutuklamaya’ yönelik olduğunu söyledi. Cem Küçük, “Adli kaynaklarıma sordum. Bu yakalama kararı direkt tutuklamaya yönelik çıkarılmıştır. Beşiktaş belediyesine rüşvet verdiğini söyleyen -daha sonra 5 belediyeye de sıçrayan- itirafçı Aziz İhsan Aktaş’ın Halk TV Sahibi Cafer Mahiroğlu ile ilgili de konuştuğu biliniyor. İtirafçı olan Aziz İhsan Aktaş’ın Halk TV Sahibi Cafer Mahiroğlu ile ilgili okuduğum tutanağa bakıldığında Mahiroğlu’nun İngiltere’de olduğu da anlaşılıyor.” diye konuştu.
HERŞEY SORULACAK
Yakalama kararı medya ayağının başlangıcı olduğunu söyleyen Cem Küçük, ortada bir suç örgütünün bulunduğuna dikkat çekerek, “Bunun medya ayağı da var. Bazı gazeteciler kamu parasını kullanarak İmamoğlu’nun reklamını yapmak için organize edildi. Para aldığını kabul edenler de var. Bu süreç medya ayağının başlangıcıdır. İmamoğlu geldiği günden beri reklamı çok iyi yapılıyor. O gazeteciler ‘para almadık’ demesinler. Roma gezilerine gidin, elden para alın. Başka gezilere gidin gibi bilgilerin paylaşıldığı başka ifadelerde var. Her şey sorulacak.” şeklinde konuştu.
KAYYUM İŞARETİ
Programa katılan gazeteci Barış Yarkadaş ise “Bu karar HalkTV’ye kayyum atanmasının ilk işareti!” dedi. Halk TV’nin muhalefetin amiral gemisi olduğunu söyleyen Yarkadaş, “Kararı gördüğümde “eyvah” dedim. Çünkü bu karar Halk TV’ye kayyım atanmasının işareti. Bu tip soruşturmalarda iş kayyıma gider. Umarım iş oralara kadar gitmez. Cafer Mahiroğlu Aziz İhsan Aktaş’ı hiç tanımadığını söylüyor. Umarım gelip burada hakim huzurunda da söyler. Aklanma hakkını kullanır” diye konuştu.
Ekrem İmamoğlu soruşturması derinleştikçe akılalmaz bilgilere ulaşılıyor. İBB’de akla gelmeyecek hayali icraatlar yapılmış. Gazeteci Mahmut Övür, “İBB’de ‘hayali işin büyüğü’ yeraltında” diyerek İBB’deki hayali icraatları kaleme aldı. İşte Mahmut Övür’ün Sabah Gazetesi’nde yayınlanan o yazısı…
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde “İmamoğlu suç örgütü” iddiasıyla başlatılan soruşturmada ortaya çıkan belgeler, bilgiler, itiraflar buzdağının sadece görünen yüzü. Soruşturma derinleştikçe çok daha büyük skandalların patlayacağı, itirafların geleceği sürpriz olmayacak. Bir süre önce “hayali asfalt” işine dikkat çekmiştim. Meğer İBB’de hayali olan sadece asfalt değil, “hayaletin büyüğü” yeraltında.
Metrodan söz ediyorum. Tabii konumuz İmamoğlu ve CHP’nin söz verip de yapmadığı yeni metro hatları değil, projesi AK Parti döneminde yapılan, temeli atılan ama kiminde az kiminde çok yol alınan ve tamamlanmayan hatlar.
Oysa çok değil üç yıl önce İstanbul’un billboardlarını, “Dünyada aynı anda 10 metro yapan tek şehir” afişleri süslemişti. Sonra o afişler görünmez oldu.
YAPILAN TEK METRO YOK
Bildiğim kadarıyla Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener’in de açılışına katıldığı, hatta biraz da komik sahnelerin yaşandığı Bostancı Metrosu dışında -ki o da AK Parti projesiydi- 6 yıldır İBB’nin açılışını yaptığı tek metro yok.
Aynı anda devam eden metroların yapılıp yapılmadığı da belli değil. Daha vahimi İBB’nin CHP yönetimi, göreve gelir gelmez 4 metro hattını durdurmuş, hatta birini de toprak dökerek kapatmıştı.
Ulaştırma Bakanlığı ise bunun tam tersini yapmış ve Gayrettepe-İstanbul Havalimanı ve Kirazlı metrosunu bitirerek hizmete açmıştı.
Yapılanları, üstü kapatılanları, düşük hızda devam edenleri bir yana bırakıyorum, ortada çok temel bir soru var; peki o metrolar için alınan dış kredilere ne oldu?
Hayali asfalt gibi burada da hayali metrolar mı söz konusu? Göreve geldikten sonra İmamoğlu’nun sık sık “engelleniyoruz” dediği ve “dış kredi bulduk” diye övündüğü biliniyor.
İlkinin algı olduğu çok açık, ikincisi ise gerçek. İmamoğlu küresel finans kuruluşlarının da katkısıyla ilk 5 yıl içinde ciddi bir dış kredi buldu. Bunu da kamuoyuna “İstanbul’un ulaşım sorununu çözecek yatırımlar” olarak lanse etti.
3 MİLYAR DOLAR NEREDE?
İstanbul’a sadece metro için milyarlarca liralık kredi veren dünyanın önde gelen banka ve finans kuruluşlarının birkaçını sayalım:
EBRD’den 175 milyon Euro, Deutsche Bank’tan 110 milyon Euro, AFDE’den 86 milyon Euro, Societe Generale’den 100 milyon Euro, BNP Paribas’tan 198 milyon Euro, AIIB’den 100 milyon Euro, Emirates NBD, ING, JP Morgan, HSBC gibi kuruluşlardan toplamda 715 milyon dolar kredi.
Ciddi bir rakam… Toplam kredi miktarı, 1 milyar 445 milyon Euro ve 1 milyar 600 milyon dolar. TL karşılığı ise 120 milyar civarında.
Şimdi soralım, sadece metro için verilen bu paralar metro için harcandı mı?
Bu sorunun cevabını kimse bilmiyor; çünkü metro inşaatlarının sürüp sürmediği bilinmiyor ve daha ilginci Sayıştay dahil metro işini denetleyen hiçbir kurum yok.
Bu paraların metrolara harcanmadığının bir işareti de müteahhitlerin, “Tek kuruş ödeme alamadık” diyerek isyan etmeleri…
Bu tablo, İstanbul’un yeraltında da “hayali ve organize işler” çevrildiği şüphesini artırıyor. Özellikle iş çevrelerinde, alınan dış kredilerin, İBB iştiraklerinde sahte hakediş belgeleriyle buharlaştırıldığı iddia ediliyor.
Onlara göre, gizlice oluşturulan İBB ekosisteminde krediler ortak TL hesabına alınıyor, sonra da iştiraklere aktarılıyor. Ama nedense metro inşaatını yapan müteahhitlere tek kuruş verilmiyor.
Peki ne yapılıyor?
İşte cevabı aranan soru bu… O cevabı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu “hayalet” sistemi “zimmet ve nitelikli dolandırıcılık” suçu kapsamında yürüttüğü soruşturmadan öğreneceğiz.
İçişleri Bakanlığı, CHP’li beş belediye başkanının görevden uzaklaştırıldığını duyurdu.
AYHAN GONCA HABER MERKEZİ – Avcılar, Büyükçekmece, Gaziosmanpaşa, Ceyhan ve Seyhan ilçelerinin belediye başkanları, yolsuzluk suçlamalarıyla tutuklanmalarının ardından görevden alındı. Bakanlık, bu isimlerin görevlerinden uzaklaştırılmalarına dair kararın, yürütülen soruşturmalar ve tutuklama kararları doğrultusunda alındığını açıkladı.
Yolsuzluk suçlamaları ve soruşturmalar
İstanbul merkezli yolsuzluk soruşturmalarında son olarak 22 kişi tutuklanmıştı. Söz konusu soruşturmalar, özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İstanbul’daki birçok belediye başkanını hedef alıyor. Bu süreç, CHP’li yerel yöneticiler için ciddi bir dönüm noktası oluşturdu.
Avcılar Belediye Başkanı: Utku Caner Çaykara
Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara, “İcbar Suretiyle İrtikap” suçlamasıyla hakkında yürütülen soruşturma kapsamında tutuklandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2024/236201 sayılı dosyasında yer alan suçlamaların ardından, İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliğinin 03.06.2025 tarihli kararıyla tutuklanmasına karar verildi. Çaykara, Anayasa’nın 127. maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 47. maddesi gereğince İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden uzaklaştırıldı.
Büyükçekmece Belediye Başkanı: Hasan Akgün
Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün de, rüşvet almak ve “İcbar Suretiyle İrtikap” suçlarından tutuklandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması çerçevesinde, İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliğinin 03.06.2025 tarihli kararına istinaden Akgün’ün tutuklanması kararının ardından, İçişleri Bakanlığı tarafından geçici olarak görevinden uzaklaştırılmasına karar verildi.
Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı: Hakan Bahçetepe
Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe de, “Rüşvet Almak” suçlamasıyla tutuklanmış durumda. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması sonucunda İstanbul 11. Sulh Ceza Hakimliğinin verdiği tutuklama kararının ardından, Bahçetepe de İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden uzaklaştırıldı.
Ceyhan Belediye Başkanı: Kadir Aydar
Adana’nın Ceyhan ilçesinin Belediye Başkanı Kadir Aydar da, “İcbar Suretiyle İrtikap” suçlamasıyla tutuklandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma çerçevesinde, Aydar’ın tutuklanması kararının ardından İçişleri Bakanlığı tarafından geçici olarak görevden uzaklaştırılmasına karar verildi.
Seyhan Belediye Başkanı: Oya Tekin
Son olarak, Adana’nın Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin de aynı suçlamalarla tutuklanarak görevden alındı. Tekin’in tutuklanması kararının ardından, İçişleri Bakanlığı tarafından alınan karar doğrultusunda, Tekin de görevinden uzaklaştırıldı.
Yolsuzlukla mücadele devam ediyor
İçişleri Bakanlığı’nın açıkladığı uzaklaştırma kararları, Türkiye’nin yolsuzlukla mücadelesinde önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Bakanlık, yolsuzlukla mücadelede kararlılığını sürdürdüğünü ve her türlü usulsüzlük ve suçla ilgili yasal süreçlerin takip edileceğini belirtti.