Kızılay Genel Başkanı Fatma Meriç Yılmaz 2025 yılı vekaletle kurban kesim kampanyasına ilişkin detayları düzenlenen basın toplantısında açıkladı. Kızılay’ın Kısıklı’daki İstanbul ofisinde düzenlenen toplantıda konuşan Yılmaz, “Geçen sene 21 bin 252’si Gazze’de 115 bini yurtdışında 10 bin 416’sı yurtiçinde olmak üzere kurban kesimlerimizi gerçekleştirmiş olduk.Yurtiçi Filistin Gazze kategorisi için 13 bin 250 lira kurban bedeli, yurtdışı için ise 5 bin 250 lira olarak açıklamış oluyoruz kuban bedellerimizi bu sene ” dedi.
İsa ALMAÇAYIR İSTANBUL-Türk Kızılay Başkanı Fatma Meriç Yılmaz 2025 yılı vekaletle kurban kesim kampanyasıyla ilgili düzenlenen basın toplantısına katıldı. Burada bir konuşma yapan Yılmaz sözlerine Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depreme değinerek başladı.
Türk Kızılay Başkanı Fatma Meriç Yılmaz, “Biliyorsunuz Silivri yakınlarında geçen hafta 6.2’lik bir deprem yaşadık ben tekrar İstanbulumuza, Tekirdağ’a Çorlu’ya geçmiş olsun diyorum. Çok şükür herhangi bir can kaybı olmadı. Bu deprem bize bir kez daha hatırlattı ki bizlerin her an afetlere hazır olması lazım. Türkiye Afet Müdahale planı çerçevesinde Türk Kızılay’ı olarak beslenme ana sorumlusuyuz. 3 bine yakın gönüllümüzle beraber, beslenme platformundaki paydaşlarımızla beraber vatandaşlarımızın yanındaydık.” dedi.
’21 ÜLKEDE 146 BİN 683 KİŞİ ADINA KURBAN KESİMİ YAPTIK’
Yılmaz konuşmasının devamında, ” 2024 senesinde Türkiye dahil 21 ülkede 146 bin 683 vekalet sahibi adına kurban kesimi yaptık. Bizler için kurban bir emanet, bizler için Kurban Bayramı aslında daha fazla ihtiyaç sahibine ulaşmak için de bir vesile. Dolayısıyla her geçen sene vatandaşlarımızın bize emanet ettiği kurban paylarını yerince yeterince insanlara ulaşmak anlamında bir çabaya giriyoruz ve mutlulukla da görüyoruz ki her sene bu teveccüh de artıyor.2023 yılıyla karşılaştırdığımızda hisse oranında 2024 yılında yüzde 38’lik bir artış vardı. Geçen sene 21 bin 252’si Gazze’de 115 bini yurtdışında 10 bin 416’sı yurtiçinde olmak üzere kurban kesimlerimizi gerçekleştirmiş olduk.” dedi.
‘ULAŞILAN KİŞİ SAYISINDA YÜZDE 70’LİK ARTIŞ VAR’
Yılmaz, “Yine ulaşılan kişi anlamında yüzde 70’lik bir artış vardı. Bunun sebebi tabi ki özellikle Gazze normal şartlarda kendi yerinde kesim yapılıyordu, son olaydan sonra Gazze’deki kurban paylarını da konserveye dönüştürdüğümüz için daha fazla insana ulaştırmaya vesile oluyor. Dolayısıyla 2023 ile kıyasladığımız zaman 2024 yılında ulaşılan kişi sayısı anlamında yüzde 70’lik bir artış gerçekleşmiş oldu. Geçen sene 2024 yılında 4 milyon 913 bin 693 kişinin sofrasına bir şekilde emanetleri ulaştırmış olduk. Bizler geçen sene 2024’te Türkiye dahil 21 ülkede kurban operasyonunu gerçekleştirdik. Bunların 21 bin 252’i Gazze operasyonu içindi. Türkiye’de kesim gerçekleştirildi, kurban payları konservelere konuldu. Yine bunun dışında Tanzanya’da 11 bin 900 Uganda’da 18 bin 900 Nijer’de 21 bin 475 gibi sayılarla yurtdışında bu operasyonları gerçekleştirmiş ve insanlara Türk halkının emanetlerini ulaştırmış olduk. Biz sene her sene olduğu gibi 2025 yılında da kurban bereketini her yıl yaşatıyorsak ‘Hilal olsun Türkiye’ diyoruz. Hilal bizim için önemli Türk bayrağımızdaki hilal, hilal gökyüzümüzdeki hilal, aslında nereye giderseniz gidin umudun, bereketin, güvenin sembolü ve bizler de bu Hilal’i gören herkesin kendini güvende hissetmesi için çalışmaya devam ediyoruz” dedi. (DHA)
Esnaf KDV muafiyeti ve 7200 günle emeklilik istiyor
ABDULLAH GONCA HABER MERKEZİ– Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) tarafından esnaf ve sanatkârların sorunlarını yerinde tespit etmek ve çözüm önerilerini birlikte istişare etmek amacıyla düzenlenen Bölge Toplantılarının üçüncüsü, Adana’da gerçekleştirildi. Toplantıya Antalya, Hatay, Kahramanmaraş, Mersin, Osmaniye, Konya, Karaman, Gaziantep ve Kilis illerinden gelen Birlik ve Federasyonların Yönetim Kurulu Üyeleri ile Birlik Genel Sekreterleri katılım sağladı. Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan, Esnaf, Sanatkârlar ve Kooperatifçilik Genel Müdürü Taha Enes Şener, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Adana Ticaret Odası Başkanı Yücel Bayram ve Ticaret Borsası Başkanı Şahin Bilgiç ile Ticaret İl Müdürü Hüseyin Gödelek de toplantıda hazır bulundu.
-“ESNAF VE SANATKARLAR ŞURASI DÜZENLENECEK”
Toplantıda konuşan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken şu ifadelere yer verdi: “5262 sayılı yasa deyince akla ne gelir? Esnaf ve sanatkârın yasası. Bu yasanın belirttiği gibi, NACE kodlarının etkin şekilde uygulanması ve bu kodlara göre düzenlemelerin yapılması şart. Esnaf ve sanatkâr odalarının tabanındaki sıkıntılarla ilgili olarak Bakanlık bazı çalışmalar yürütüyor. Bu toplantılar da bu çalışmaların bir parçası. Bu çalışmalar sonrasında Sayın Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile de bu yıl bir esnaf şurası düzenlenecek” dedi.
Esnaf ve sanatkarlar için düzenlenecek esnaf şurasının yanı sıra sahada yaşanan birçok sorunun da zaman kaybedilmeden giderilmesi gerektiğini belirten Palandöken, “Sadece iş yeri kiralarındaki artış bile ciddi bir sorun. Bugün 10 bin TL’ye tuttuğunuz bir dükkân, önümüzdeki yıl 16 bin TL’ye çıkacak. Üstelik bu 16 bin TL’nin yüzde 20’si kira stopajı olarak Maliye’ye yatırılacak. Bu kirayı alan mülk sahibi de ayrıca kendi vergisini verecek. Bu durumda çifte vergilendirme söz konusu oluyor. Oysa bunun çözümü son derece basit. Maliye Bakanı diyecek ki: ‘Kardeşim, bu yüzde 20’lik tutarı zaten biz tahsil ediyoruz. Esnaf bu dükkânın kirasını niye artırıyor?’ ve bu uygulamayı kaldıracak. Bu kaldırıldığında kira fiyatlarında doğrudan yüzde 20 oranında bir düşüş sağlanacak. Yine aynı şekilde ulaştırma ve nakliye sektöründe çalışan esnafımıza ticari akaryakıt verilmesi halinde fiyatlar aşağı gelecektir. Bugün köylü tarlasında işçi, esnaf ise zincir markette ya da AVM’de tezgahtar oldu. Kendi iş yerlerine sahip olamıyorlar, ayakta duramıyorlar. Çünkü karşılarında bankası, sanayisi, fabrikası olan devlerle rekabet etmek zorundalar. Sonra da küçük esnaf denilerek, yüreği büyük ama ismi küçük bu insanlar yalnız bırakılıyor. Oysa esnafın olmadığı bir toplumda düzen olmaz. Komşuluk ilişkisi kalmaz, rol model insanlar yetişmez. Dara düşenin başını okşayacak kimse bulunmaz. Milli Eğitim’de yaşanan sıkıntıları da hepimiz biliyoruz. Çocukların sanayiye yönelmesi için mesleki eğitimde ciddi bir düzenleme gerekiyor. Çıraklık okullarında staj dönemlerinde sağlık sigortası nasıl yapılıyorsa, aynı şekilde emeklilik hakkı da tanınmalı ki aileler çocuklarını bu okullara gönül rahatlığıyla gönderebilsin” diye konuştu.
-“ FATURALARI DÜŞÜRÜN ÖTV VE KDV MUAFİYETİ GETİRİN”
Küçük sanayiye sahip çıkılmanın esnaf ve sanatkâr geleneğini yaşatacağına değinen Palandöken, “Elektrik ve su faturalarını düşürün. Çiftçiye verdiğiniz desteği bireysel çiftçiye doğrudan verin. Piyasayı canlandırın, araçları yenileyin. Beş yıl önce ticari araç alanlara sağlanan ÖTV ve KDV muafiyetini yeniden devreye sokun. O dönemde devlet zarar etmedi, aksine bugün altı firma Türkiye’de fabrika kuruyor veya kurma aşamasında. Ayrıca, esnafın yanında çalışan kişi 7 bin 200 günde emekli olurken, dükkan sahibi neden 9 bin günde emekli oluyor? Bu çözülemeyecek bir sorun değil. Biz maaş da istemiyoruz. 7 bin 200 günde emekli statüsüne alının, sağlık hizmetimiz devam etsin, ödediğimiz 8 bin lira primi de bari ödemeyelim. Pazarlarda tezgâh açan esnaf sayısı 200’den 100’e düştü. Yük artıyor ama iş yerinde süreklilik sağlanamıyor. Çoğu esnaf iki-üç yılda faaliyetini sonlandırıyor. Bu durumun düzelmesi için yapılacak işler belli. Enflasyonun neden yükseldiği ortada: Dolmuş, taksi ve otobüs fiyatları. Bu taşıma araçlarının kullandığı mazottaki ÖTV ve KDV’yi kaldırın ki vatandaş uygun fiyata binebilsin” ifadelerini kullandı.
Ticaret Bakan Yardımcısı Sayın Mahmut Gürcan ise yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi, “ Bilindiği üzere devletimizce ve sayın Cumhurbaşkanımızca esnaf ve sanatkarımızın korunması ve güçlendirilmesi hususuna her zaman ayrı bir ehemmiyet göstermiş olup bu doğrultuda pek çok tedbir ve destekler hayata geçirilmiştir.”
Adana Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Niyazi Göger ise toplantıda yaptığı konuşmada şunları söyledi, “Adana, tarımın, sanayinin ve ticaretin kalbinde yer alır; tarihi boyunca emeğiyle büyümüş bir şehirdir. Bu topraklarda sadece üretim yapılmaz; dayanışma, komşuluk ve birlikte ayakta durma kültürü de yaşatılır.”
Samsun’da, neredeyse tüm sahillerde denize girmek yasaklandı. Samsun Valiliği, ilde denize girilmesi yasak bölgelerle yüzme alanı olarak belirlenen bölgeleri açıkladı
RÜMEYSA BULUT SAMSUN – 204 kilometrelik Samsun kıyı şeridinde 2025 yılında toplamda 20 kilometre uzunluğunda 10 adet yüzme alanı belirlendi. Diğer bölgelerde ise denize girmek son derece tehlikeli. Zeminde kum kayması denize girenlerin hayatını tehlikeye atıyor. Samsun’da denize girilmesi yasak olan ve yüzme alanı olarak belirlenen bölgeler şöyle:
YÜZME ALANLARI:
Atakum •Kurupelit Deresi ile Polis Koleji arası (5 km) •Golf Sahası ile Kurupelit Liman Girişi arası (7 km)
İlkadım •Fener Plajı
Canik •Mavi Işıklar Engelliler Eğitim, Dinlenme ve Rehabilitasyon Merkezi Kampı önü (80 m)
Tekkeköy •Tekkeköy Limanı ile Yunus Emre Caddesi arası (2,8 km)
19 Mayıs •Yörükler Sahilindeki Aquapark’tan itibaren Bafra istikametine doğru olan bölüm (1,7 km)
Alaçam
Uluçay Deresi ile Alaçam Kamp Alanı arası (0,4 km)
Terme
Miliç Köprüsünden Ünye istikametine doğru olan bölüm (2 km)
Yakakent
Merkez Cami ile 3. dalgakıran arası (0,5 km)
Yakakent Limanının doğusu (0,2 km
DENİZE GİRMENİN YASAKLANDIĞI YERLER:
Atakum
Peçko Fırın ile Kurupelit Deresi arası (1,4 km)
Kürtün Irmağı ile Golf Sahasının bitimine kadar olan kıyı bölgesi (840 m)
İlkadım
Mert Irmağı ile Kürtün Deresi arasında kalan bölgede Fener Plajı haricinde kalan yerler
Canik
Yüzme alanı ve önerilmeyen alan dışında kalan tüm kıyı şeridi,
Tekkeköy
Tekkeköy Limanı ile Canik ilçe sınırı arası (9 km)
19 Mayıs
Dereköy Balıkçı Barınağı ile Aquapark arası (1,22 km)
Kelin Deresi’nin 250 m doğusu ve batısı (0,5 km)
Alaçam
Etyemez Mahallesi Kışla Mevkii (2,5 km)
Göçkün ve Toplu Mahalleleri sahil şeridi (5,75 km)
Çarşamba
Tekkeköy (Costal Sahili) ile Hürriyet Mahallesi arası (2,9 km)
Terme
Çobanyatağı Sahili hattı (3,78 km)
Balıkçı Barınağı ile Miliç Irmağı arası (1 km)
Miliç Plajı bitiminden Ünye istikametine doğru olan bölüm (6 km)
Yakakent
Çayağzı ile Zilfansuyu arası (6,31 km)
Zilfansuyu son dalgakırandan Yakakent Limanı doğu sınırı arası (3 km)
Merkez Cami ile Belediye Otoparkı arası (0,24 km)
Yakakent Çayı’nın denize döküldüğü bölge (0,16 km)
Bahçelievler son dalgakıran ile Alaçam ilçe sınırı arası (1,55 km)
BAFRA’DA TÜM SAHİL ŞERİDİ TEHLİKELİ
Ayrıca, Atakum, 19 Mayıs, Alaçam, Çarşamba, Terme ve Yakakent ilçelerinde yüzme alanları ve denize girmenin yasaklandığı alanlar ile mevzuatla yasaklanmış alanlar dışında kalan, cankurtaran hizmeti ile herhangi bir altyapı bulunmayan diğer tüm alanlar, Canik ilçesinde Bandırma Vapuru’nun bulunduğu kıyı şeridi, Bafra ilçesinde tüm sahil şeridi denize girilmesi önerilmeyen alan olarak ilan edildi.
Ekrem İmamoğlu soruşturması derinleştikçe akılalmaz bilgilere ulaşılıyor. İBB’de akla gelmeyecek hayali icraatlar yapılmış. Gazeteci Mahmut Övür, “İBB’de ‘hayali işin büyüğü’ yeraltında” diyerek İBB’deki hayali icraatları kaleme aldı. İşte Mahmut Övür’ün Sabah Gazetesi’nde yayınlanan o yazısı…
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde “İmamoğlu suç örgütü” iddiasıyla başlatılan soruşturmada ortaya çıkan belgeler, bilgiler, itiraflar buzdağının sadece görünen yüzü. Soruşturma derinleştikçe çok daha büyük skandalların patlayacağı, itirafların geleceği sürpriz olmayacak. Bir süre önce “hayali asfalt” işine dikkat çekmiştim. Meğer İBB’de hayali olan sadece asfalt değil, “hayaletin büyüğü” yeraltında.
Metrodan söz ediyorum. Tabii konumuz İmamoğlu ve CHP’nin söz verip de yapmadığı yeni metro hatları değil, projesi AK Parti döneminde yapılan, temeli atılan ama kiminde az kiminde çok yol alınan ve tamamlanmayan hatlar.
Oysa çok değil üç yıl önce İstanbul’un billboardlarını, “Dünyada aynı anda 10 metro yapan tek şehir” afişleri süslemişti. Sonra o afişler görünmez oldu.
YAPILAN TEK METRO YOK
Bildiğim kadarıyla Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener’in de açılışına katıldığı, hatta biraz da komik sahnelerin yaşandığı Bostancı Metrosu dışında -ki o da AK Parti projesiydi- 6 yıldır İBB’nin açılışını yaptığı tek metro yok.
Aynı anda devam eden metroların yapılıp yapılmadığı da belli değil. Daha vahimi İBB’nin CHP yönetimi, göreve gelir gelmez 4 metro hattını durdurmuş, hatta birini de toprak dökerek kapatmıştı.
Ulaştırma Bakanlığı ise bunun tam tersini yapmış ve Gayrettepe-İstanbul Havalimanı ve Kirazlı metrosunu bitirerek hizmete açmıştı.
Yapılanları, üstü kapatılanları, düşük hızda devam edenleri bir yana bırakıyorum, ortada çok temel bir soru var; peki o metrolar için alınan dış kredilere ne oldu?
Hayali asfalt gibi burada da hayali metrolar mı söz konusu? Göreve geldikten sonra İmamoğlu’nun sık sık “engelleniyoruz” dediği ve “dış kredi bulduk” diye övündüğü biliniyor.
İlkinin algı olduğu çok açık, ikincisi ise gerçek. İmamoğlu küresel finans kuruluşlarının da katkısıyla ilk 5 yıl içinde ciddi bir dış kredi buldu. Bunu da kamuoyuna “İstanbul’un ulaşım sorununu çözecek yatırımlar” olarak lanse etti.
3 MİLYAR DOLAR NEREDE?
İstanbul’a sadece metro için milyarlarca liralık kredi veren dünyanın önde gelen banka ve finans kuruluşlarının birkaçını sayalım:
EBRD’den 175 milyon Euro, Deutsche Bank’tan 110 milyon Euro, AFDE’den 86 milyon Euro, Societe Generale’den 100 milyon Euro, BNP Paribas’tan 198 milyon Euro, AIIB’den 100 milyon Euro, Emirates NBD, ING, JP Morgan, HSBC gibi kuruluşlardan toplamda 715 milyon dolar kredi.
Ciddi bir rakam… Toplam kredi miktarı, 1 milyar 445 milyon Euro ve 1 milyar 600 milyon dolar. TL karşılığı ise 120 milyar civarında.
Şimdi soralım, sadece metro için verilen bu paralar metro için harcandı mı?
Bu sorunun cevabını kimse bilmiyor; çünkü metro inşaatlarının sürüp sürmediği bilinmiyor ve daha ilginci Sayıştay dahil metro işini denetleyen hiçbir kurum yok.
Bu paraların metrolara harcanmadığının bir işareti de müteahhitlerin, “Tek kuruş ödeme alamadık” diyerek isyan etmeleri…
Bu tablo, İstanbul’un yeraltında da “hayali ve organize işler” çevrildiği şüphesini artırıyor. Özellikle iş çevrelerinde, alınan dış kredilerin, İBB iştiraklerinde sahte hakediş belgeleriyle buharlaştırıldığı iddia ediliyor.
Onlara göre, gizlice oluşturulan İBB ekosisteminde krediler ortak TL hesabına alınıyor, sonra da iştiraklere aktarılıyor. Ama nedense metro inşaatını yapan müteahhitlere tek kuruş verilmiyor.
Peki ne yapılıyor?
İşte cevabı aranan soru bu… O cevabı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu “hayalet” sistemi “zimmet ve nitelikli dolandırıcılık” suçu kapsamında yürüttüğü soruşturmadan öğreneceğiz.