Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İşçi ve işverenlerimizle, çiftçi ve üreticilerimizle, sendikalarımızla, tüm çalışanlarımızla birlikte Türkiye’yi çok daha güçlü yarınlara hep birlikte taşıyacağız. Türkiye Yüzyılı’nı emeğin ve alın terinin yüzyılı yapmak için elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz” dedi.
Aybala MELEK ANKARA-Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde işçi ve işveren temsilcilerini kabul etti. Kabulde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da yer aldı. Erdoğan, “Kutlayacağımız 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü münasebetiyle sizlerle bir araya gelmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Sizlerle birlikte tüm işçilerimizin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü tebrik ediyorum. Ülkemizin büyümesi, milletimizin güçlenmesi, Türkiye’nin ilerlemesi için alın teri döken, didinen, uğraşan, fedakarca çalışan tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum” dedi.
‘ÇALIŞANLARIMIZIN HAKLARINI KORUMAK TEMEL ÖNCELİĞİMİZ’
Erdoğan, işçi ve işverenlerin refah seviyesinin yükseltilmesi için tüm imkanların seferber edildiğini ifade ederek, “Emek bizim hem inancımızda hem tarihimizde hem de kültürümüzde büyük bir kutsiyet taşır. Milletçe bu günlere gelmemizde emek vermenin, say etmenin, sabırla çalışmanın önemli bir yeri vardır. Biz emek ve alın terini merkeze alarak inşa ettiğimiz medeniyetimizi örnek bir iş ahlakıyla süslemiş anlayışın mirasçılarıyız. Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde şöyle buyurmuştur; ‘Kesinlikle hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir yemek yememiştir.’ Emeğin hak ettiği itibarı gördüğü, çalışanın hakkını aldığı, güçsüzün güçlüye ezdirilmediği tarihimiz, işte bu hakikatin ışığında şekillenmiştir. Bu yüksek bilince sahip çıkmak, emeklerini alın teriyle bereketlendiren çalışanlarımızın haklarını korumak bizim hep temel önceliğimiz olmuştur. İşçi ve işverenlerimizin refah seviyelerinin yükseltilmesi, sendikaların faaliyetlerini sürdürebilmesi için tüm imkanlarımızı seferber ettik” diye konuştu.
‘SENDİKAL GÜVENCELERİ GÜÇLENDİRDİK’
23 yılda ihtiyaç duyulan yasa ve mevzuat düzenlemelerini bir bir hayata geçirdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sendikal hakları yeniden ele alarak önemli ölçüde iyileştirdik. İstihdam politikalarımıza hız ve etkinlik kazandırdık. Çalışma hayatının tüm aktörlerini kapsayan geniş kaplamlı reformlar yaptık. Tüm kesimler için fırsat eşitliğini önceleyen yenilikleri devreye aldık. Emekçilerimizin hak ve hukukunun korunmasına ilişkin hassasiyetimizi yalnızca sözlerimizle değil, son dönemde hız verdiğimiz çalışmalarımızla da açıkça ortaya koyduk. Tek parti zihniyetinin yasakladığı 1 Mayıs’ı, Emek ve Dayanışma Günü yaparak resmi tatil ilan ettik. Sendikalar ve Toplu İç Sözleşmesi Kanunu’nu revize ederek, toplu sözleşme sistemini daha kuşatıcı hale getirdik. Kamu görevlilerimizin de toplu sözleşme hakkından yararlanmalarını sağladık. Daha önce türlü zorluklarla boğuşan sendikalarımızın kuruluş şartlarını kolaylaştırdık. Sendikal güvenceleri güçlendirdik, grev hakkını rasyonel bir zemine oturttuk. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nu yürürlüğe koyarak çalışma şartlarını ve alınacak tedbirleri azami suretle iyileştirdik. Belediyelerde çalışan taşeron işçilerimize ve sözleşmeli personele kadro imkanı tanıdık. Ana muhalefet partisinin Anayasa Mahkemesi’nde iptal ettirdiği toplu sözleşme ikramiyesini daha güçlü şekilde geri getirdik. Ülkemiz adına bir utanç vesikası olan kamuda başörtüsü yasağını kaldırdık. Cuma ve hac izinleri de dahil, kamu çalışanlarımızın ibadet haklarından tam anlamıyla istifade edebilmelerinin önünü açtık. Bu yıl yüzde 30 zam yaptığımız asgari ücretten gelir vergisini kaldırdık. İşverenlerimize yönelik asgari ücret desteğimizi de aynı şekilde sürdürüyoruz. Burada sayamayacağımız kadar çok projeyi, hizmeti, yatırımı hayata geçirdik. Bundan sonra da inşallah aynı azimle, aynı istek ve kararlılıkla çalışmayı sürdüreceğiz. İşçi ve işverenlerimizle, çiftçi ve üreticilerimizle, sendikalarımızla, tüm çalışanlarımızla birlikte Türkiye’yi çok daha güçlü yarınlara hep birlikte taşıyacağız. Türkiye Yüzyılı’nı emeğin ve alın terinin yüzyılı yapmak için elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz” ifadelerini kullandı. (DHA)
Gazeteci Cem Küçük, TGRT’de, Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu hakkında ‘ihaleye fesat karıştırma’ suçlamasıyla yakalama kararı verildiğini söyleyince, CHP eski milletvekili gazeteci Barış Yarkadaş, “Bu karar HalkTV’ye kayyum atanmasının ilk işareti!” dedi.
HABER MERKEZİ SAMSUN – Gazeteci Cem Küçük ortalığı karıştıracak yoldaki büyük operayonu duyurunca, gazeteci Barış Yarkadaş Halk TV’ye kayyum atanabileceği iddiasında bulundu.
Gazeteci yazar Cem Küçük, TGRT Haber’de, Türkiye gündemini değiştirecek yeni operasyon haberini ‘bu daha başlangıç olacak’ diyerek duyurdu.
İBB’ye yönelik yolsuzluk, irtikap ve ihaleye fesat karıştırma soruşturmasında tutuklanan iş insanı Aziz İhsan Aktaş itirafçı olmuştu. Aziz İhsan Aktaş itirafları çerçevesinde Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu hakkında ‘ihaleye fesat karıştırma’ suçlamasıyla yakalama kararı verildi.
İBB’ye yönelik yolsuzluk, irtikap ve ihaleye fesat karıştırma soruşturmasında tutuklanan işadamı Aziz İhsan Aktaş itirafçı olmuştu. Aziz İhsan Aktaş itirafları çerçevesinde Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu hakkında ‘ihaleye fesat karıştırma’ suçlamasıyla yakalama kararı verildi.
MAHİROĞLU İNGİLTERE’DE
TGRT Haber’de konuyla ilgili değerlendirme yapan Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük, yakalama kararının doğrudan ‘tutuklamaya’ yönelik olduğunu söyledi. Cem Küçük, “Adli kaynaklarıma sordum. Bu yakalama kararı direkt tutuklamaya yönelik çıkarılmıştır. Beşiktaş belediyesine rüşvet verdiğini söyleyen -daha sonra 5 belediyeye de sıçrayan- itirafçı Aziz İhsan Aktaş’ın Halk TV Sahibi Cafer Mahiroğlu ile ilgili de konuştuğu biliniyor. İtirafçı olan Aziz İhsan Aktaş’ın Halk TV Sahibi Cafer Mahiroğlu ile ilgili okuduğum tutanağa bakıldığında Mahiroğlu’nun İngiltere’de olduğu da anlaşılıyor.” diye konuştu.
HERŞEY SORULACAK
Yakalama kararı medya ayağının başlangıcı olduğunu söyleyen Cem Küçük, ortada bir suç örgütünün bulunduğuna dikkat çekerek, “Bunun medya ayağı da var. Bazı gazeteciler kamu parasını kullanarak İmamoğlu’nun reklamını yapmak için organize edildi. Para aldığını kabul edenler de var. Bu süreç medya ayağının başlangıcıdır. İmamoğlu geldiği günden beri reklamı çok iyi yapılıyor. O gazeteciler ‘para almadık’ demesinler. Roma gezilerine gidin, elden para alın. Başka gezilere gidin gibi bilgilerin paylaşıldığı başka ifadelerde var. Her şey sorulacak.” şeklinde konuştu.
KAYYUM İŞARETİ
Programa katılan gazeteci Barış Yarkadaş ise “Bu karar HalkTV’ye kayyum atanmasının ilk işareti!” dedi. Halk TV’nin muhalefetin amiral gemisi olduğunu söyleyen Yarkadaş, “Kararı gördüğümde “eyvah” dedim. Çünkü bu karar Halk TV’ye kayyım atanmasının işareti. Bu tip soruşturmalarda iş kayyıma gider. Umarım iş oralara kadar gitmez. Cafer Mahiroğlu Aziz İhsan Aktaş’ı hiç tanımadığını söylüyor. Umarım gelip burada hakim huzurunda da söyler. Aklanma hakkını kullanır” diye konuştu.
Ekrem İmamoğlu soruşturması derinleştikçe akılalmaz bilgilere ulaşılıyor. İBB’de akla gelmeyecek hayali icraatlar yapılmış. Gazeteci Mahmut Övür, “İBB’de ‘hayali işin büyüğü’ yeraltında” diyerek İBB’deki hayali icraatları kaleme aldı. İşte Mahmut Övür’ün Sabah Gazetesi’nde yayınlanan o yazısı…
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde “İmamoğlu suç örgütü” iddiasıyla başlatılan soruşturmada ortaya çıkan belgeler, bilgiler, itiraflar buzdağının sadece görünen yüzü. Soruşturma derinleştikçe çok daha büyük skandalların patlayacağı, itirafların geleceği sürpriz olmayacak. Bir süre önce “hayali asfalt” işine dikkat çekmiştim. Meğer İBB’de hayali olan sadece asfalt değil, “hayaletin büyüğü” yeraltında.
Metrodan söz ediyorum. Tabii konumuz İmamoğlu ve CHP’nin söz verip de yapmadığı yeni metro hatları değil, projesi AK Parti döneminde yapılan, temeli atılan ama kiminde az kiminde çok yol alınan ve tamamlanmayan hatlar.
Oysa çok değil üç yıl önce İstanbul’un billboardlarını, “Dünyada aynı anda 10 metro yapan tek şehir” afişleri süslemişti. Sonra o afişler görünmez oldu.
YAPILAN TEK METRO YOK
Bildiğim kadarıyla Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener’in de açılışına katıldığı, hatta biraz da komik sahnelerin yaşandığı Bostancı Metrosu dışında -ki o da AK Parti projesiydi- 6 yıldır İBB’nin açılışını yaptığı tek metro yok.
Aynı anda devam eden metroların yapılıp yapılmadığı da belli değil. Daha vahimi İBB’nin CHP yönetimi, göreve gelir gelmez 4 metro hattını durdurmuş, hatta birini de toprak dökerek kapatmıştı.
Ulaştırma Bakanlığı ise bunun tam tersini yapmış ve Gayrettepe-İstanbul Havalimanı ve Kirazlı metrosunu bitirerek hizmete açmıştı.
Yapılanları, üstü kapatılanları, düşük hızda devam edenleri bir yana bırakıyorum, ortada çok temel bir soru var; peki o metrolar için alınan dış kredilere ne oldu?
Hayali asfalt gibi burada da hayali metrolar mı söz konusu? Göreve geldikten sonra İmamoğlu’nun sık sık “engelleniyoruz” dediği ve “dış kredi bulduk” diye övündüğü biliniyor.
İlkinin algı olduğu çok açık, ikincisi ise gerçek. İmamoğlu küresel finans kuruluşlarının da katkısıyla ilk 5 yıl içinde ciddi bir dış kredi buldu. Bunu da kamuoyuna “İstanbul’un ulaşım sorununu çözecek yatırımlar” olarak lanse etti.
3 MİLYAR DOLAR NEREDE?
İstanbul’a sadece metro için milyarlarca liralık kredi veren dünyanın önde gelen banka ve finans kuruluşlarının birkaçını sayalım:
EBRD’den 175 milyon Euro, Deutsche Bank’tan 110 milyon Euro, AFDE’den 86 milyon Euro, Societe Generale’den 100 milyon Euro, BNP Paribas’tan 198 milyon Euro, AIIB’den 100 milyon Euro, Emirates NBD, ING, JP Morgan, HSBC gibi kuruluşlardan toplamda 715 milyon dolar kredi.
Ciddi bir rakam… Toplam kredi miktarı, 1 milyar 445 milyon Euro ve 1 milyar 600 milyon dolar. TL karşılığı ise 120 milyar civarında.
Şimdi soralım, sadece metro için verilen bu paralar metro için harcandı mı?
Bu sorunun cevabını kimse bilmiyor; çünkü metro inşaatlarının sürüp sürmediği bilinmiyor ve daha ilginci Sayıştay dahil metro işini denetleyen hiçbir kurum yok.
Bu paraların metrolara harcanmadığının bir işareti de müteahhitlerin, “Tek kuruş ödeme alamadık” diyerek isyan etmeleri…
Bu tablo, İstanbul’un yeraltında da “hayali ve organize işler” çevrildiği şüphesini artırıyor. Özellikle iş çevrelerinde, alınan dış kredilerin, İBB iştiraklerinde sahte hakediş belgeleriyle buharlaştırıldığı iddia ediliyor.
Onlara göre, gizlice oluşturulan İBB ekosisteminde krediler ortak TL hesabına alınıyor, sonra da iştiraklere aktarılıyor. Ama nedense metro inşaatını yapan müteahhitlere tek kuruş verilmiyor.
Peki ne yapılıyor?
İşte cevabı aranan soru bu… O cevabı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu “hayalet” sistemi “zimmet ve nitelikli dolandırıcılık” suçu kapsamında yürüttüğü soruşturmadan öğreneceğiz.
İçişleri Bakanlığı, CHP’li beş belediye başkanının görevden uzaklaştırıldığını duyurdu.
AYHAN GONCA HABER MERKEZİ – Avcılar, Büyükçekmece, Gaziosmanpaşa, Ceyhan ve Seyhan ilçelerinin belediye başkanları, yolsuzluk suçlamalarıyla tutuklanmalarının ardından görevden alındı. Bakanlık, bu isimlerin görevlerinden uzaklaştırılmalarına dair kararın, yürütülen soruşturmalar ve tutuklama kararları doğrultusunda alındığını açıkladı.
Yolsuzluk suçlamaları ve soruşturmalar
İstanbul merkezli yolsuzluk soruşturmalarında son olarak 22 kişi tutuklanmıştı. Söz konusu soruşturmalar, özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İstanbul’daki birçok belediye başkanını hedef alıyor. Bu süreç, CHP’li yerel yöneticiler için ciddi bir dönüm noktası oluşturdu.
Avcılar Belediye Başkanı: Utku Caner Çaykara
Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara, “İcbar Suretiyle İrtikap” suçlamasıyla hakkında yürütülen soruşturma kapsamında tutuklandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2024/236201 sayılı dosyasında yer alan suçlamaların ardından, İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliğinin 03.06.2025 tarihli kararıyla tutuklanmasına karar verildi. Çaykara, Anayasa’nın 127. maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 47. maddesi gereğince İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden uzaklaştırıldı.
Büyükçekmece Belediye Başkanı: Hasan Akgün
Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün de, rüşvet almak ve “İcbar Suretiyle İrtikap” suçlarından tutuklandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması çerçevesinde, İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliğinin 03.06.2025 tarihli kararına istinaden Akgün’ün tutuklanması kararının ardından, İçişleri Bakanlığı tarafından geçici olarak görevinden uzaklaştırılmasına karar verildi.
Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı: Hakan Bahçetepe
Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe de, “Rüşvet Almak” suçlamasıyla tutuklanmış durumda. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması sonucunda İstanbul 11. Sulh Ceza Hakimliğinin verdiği tutuklama kararının ardından, Bahçetepe de İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden uzaklaştırıldı.
Ceyhan Belediye Başkanı: Kadir Aydar
Adana’nın Ceyhan ilçesinin Belediye Başkanı Kadir Aydar da, “İcbar Suretiyle İrtikap” suçlamasıyla tutuklandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma çerçevesinde, Aydar’ın tutuklanması kararının ardından İçişleri Bakanlığı tarafından geçici olarak görevden uzaklaştırılmasına karar verildi.
Seyhan Belediye Başkanı: Oya Tekin
Son olarak, Adana’nın Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin de aynı suçlamalarla tutuklanarak görevden alındı. Tekin’in tutuklanması kararının ardından, İçişleri Bakanlığı tarafından alınan karar doğrultusunda, Tekin de görevinden uzaklaştırıldı.
Yolsuzlukla mücadele devam ediyor
İçişleri Bakanlığı’nın açıkladığı uzaklaştırma kararları, Türkiye’nin yolsuzlukla mücadelesinde önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Bakanlık, yolsuzlukla mücadelede kararlılığını sürdürdüğünü ve her türlü usulsüzlük ve suçla ilgili yasal süreçlerin takip edileceğini belirtti.