EDİTÖR – KERİM KOÇ SAMSUN – Sağlık Bakanlığı’nın “İdeal Kilonu Öğren, Sağlıklı Yaşa” sloganıyla başlattığı kilo kontrol kampanyasının ilk adımı İstanbul Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda atıldı. Meydana kurulan stantta vatandaşların boy ve kilo ölçümleri yapılarak Vücut Kitle İndeksi (VKİ) hesaplandı. VKİ değeri 25’in üzerinde olan bireyler, bilgilendirme kartlarıyla sağlık kuruluşlarına yönlendirildi.
Kampanyanın ilk gününde alanda görev yapan Diyetisyen Emel Özalp Şahin, uygulamanın iki ay boyunca süreceğini ve hedeflerinin Türkiye genelinde 10 milyon kişiye ulaşmak olduğunu söyledi. Risk grubundaki bireylerin, kare kod uygulamasıyla bulundukları bölgedeki sağlık merkezlerine kolayca yönlendirilebileceği de belirtildi.
Kamu kurumlarının sistemlerine yetkisiz erişim sağlayarak, menfaat temin eden şüphelilere yönelik düzenlenen operasyonda 58 şüpheli yakalandı. Operasyonla çok ünlü bir doktorun doktor olmadığı anlaşıldı.
AYHAN GONCA HABER MERKEZİ – E-imza operasyonu ile yakalanan şüphelilerden 20’si tutuklanırken soruşturmada yeni detaylar ortaya çıktı. Tutuklanan şüpheliler arasında Doktor Volkan Uçak’ın da olduğu öğrenildi. Uçak’ın Ege Üniversitesi Psikoloji bölümü lisans diploması ile Klinik Psikoloji Yüksek Lisans diplomasının sahte olduğu görüldü.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bazı kamu kurumlarındaki yöneticilerin elektronik imzalarını taklit ederek, kurumlara ait sistemlere yetkisiz erişim sağlayıp, sahte üniversite mezuniyet belgesi ve sürücü belgesi düzenleyenlere yönelik 23 Mayıs’ta operasyon düzenlendi.
Kamu kurumlarının sistemlerine yetkisiz erişim sağlayarak, menfaat temin eden şüphelilere yönelik 16 ilde gerçekleşen operasyonda 58 şüpheli yakalandı. e-imza oluşturarak kamu kurumlarına ait sistemlere yetkisiz erişim sağlayan sahte diploma ve sürücü belgesi düzenleyenlere yönelik ikinci dalga operasyonda, gözaltına alınan şüpheli isimlerden 39’u tutuklama, 11’i adli kontrol talebiyle mahkemeye sevk edildi. 20 şüpheli, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
SAHTE DİPLOMALI DOKTOR DA TUTUKLANDI Tutuklanan isimler arasında kamuoyunda ‘Doktor’ olarak bilinen Volkan Uçak da bulunuyor. Hipnoz seansları düzenleyen ve seans ücretlerinin yüksek olduğu bilinen Uçak’ın, Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü Lisans Diploması ile Klinik Psikoloji Yüksek Lisans diplomasının sahte olduğu tespit edildi. Uçak, ifadesinde, Türkiye’den lisans ve yüksek lisans diplomasının olmadığını itiraf ederken, Dublin Üniversitesi’nden mezun olduğunu iddia etti. YÖK’ten alınan bilgiler kapsamında, Uçak’ın sınav kaydının ve diploma kaydının olmadığı, para karşılığı Ege Üniversitesi’nden diploma aldığı yapılan tespitler arasında yer aldı.
KURUMLARIN SİSTEMİNE YETKİSİZ GİRİŞ Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada soruşturma ile ilgili şu ifadeler yer aldı: “”Resmi Belgede Sahtecilik”, “Nitelikli Dolandırıcılık” ve “ÖSYM Kanununa Muhalefet” suçlarından yürütülmekte olan 2025/104060 sayılı soruşturma dosyası kapsamında; BTK tarafından yetkilendirilmiş bayi/ofisler üzerinden 33 Kamu Görevlisi adına ikiz e-imza çıkartmak suretiyle kurumların sistemine yetkisiz erişim sağlayan ve bu yolla menfaat sağlayan şüphelilere yönelik Ankara Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü koordinesinde Ankara merkezli 16 ilde 60 mevcutlu, 11 ikmalen olmak üzere toplam 71 şüpheliye yönelik 23 Mayıs 2025 günü gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonda 2 şüpheli şahsın yurt dışında olduğu tespit edilmiş 58 şüpheli şahıs yakalanarak gözaltına alınmıştır. Siber Suçlarla Mücadele Şubesindeki işlemlerinin ardından gözaltına alınan şüpheli şahısların 39’u tutuklama, 11’i adli kontrol talebiyle mahkemeye sevk edilmiş, 25 şüpheli şahıs adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış, 20 şüpheli ise çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir.”
Nöroloji Uzmanı Dr. Meliha Aydın: HER ÜÇ YETİŞKİNDEN BİRİ UYKUSUZLUK YAŞIYOR!
Psikiyatri Uzm. Dr. Pelin Taş: “UYKU SORUNU OLAN HASTALARIN YAKLAŞIK %50’Sİ PSİKİYATRİK TANI ALABİLİYOR”
Uyku Bozuklukları, Psikiyatrik Hastalıkların Hem Sebebi Hem De Sonucu Olabiliyor…
Son yılların yükselen trendi “İyi yaş alma” veya “Sağlıklı yaşlanma” konuları denilince akla sağlıklı beslenme ve egzersiz gelse de kaliteli uyku tam da bu ikilinin ortasında yer alıyor. Öyle ki, uyku problemleri tek başına hem ruh sağlığı etkiliyor hem de günlük hayatta akla gelebilecek pek çok hastalığın habercisi olabiliyor. Eskilerin ‘uyusun da büyüsün’ sözü bir dönem unutulmuş olsa da günümüzde hem çocuklar hem yetişkinler hem de ileri yaş bireyler için yaşam kalitesi adına uykunun önemini tekrar gün yüzüne çıkarıyor.
Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi’nden Nöroloji Uzmanı Dr. Meliha Aydın, yeterli ve kaliteli uyku hakkında ‘sağlıklı yaşam için vazgeçilmez unsurların başında gelir’ yorumunu yapıyor. Uyku sağlığı ve bozuklukları hakkında bilgi veren Uzm. Dr. Meliha Aydın; “Uyku hem bağışıklık sisteminin düzgün çalışabilmesi hem de başta beyin ve sinir dokuları olmak üzere, vücudun geri kalanında uyumlu ve düzenli bir fizyolojik ortam sağlanabilmesi için hayati bir ihtiyaçtır. Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) verilerine göre insomnia yani uykusuzluk, toplumda en sık görülen uyku bozukluğudur. Buna göre tüm yetişkinlerin üçte birinde uykusuzluk belirtilerinin izlendiği yapılan bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Bu, yetişkinlerin yüzde 6 ila 10’unda ise ‘uykusuzluk’ tanısı alacak derecede şiddetli belirtiler izlenir. “diyor.
TEDAVİ EDİLMEYEN UYKUSUZLUK CİDDİ HASTALIKLARA YOL AÇIYOR
Tedavi edilmeyen uyku bozukluklarının günlük hayatı giderek zorlaştırdığına değinen Nöroloji Uzmanı Dr. Meliha Aydın; “Uyku problemleri, sosyal hayatın etkilenmesi, sabah yorgunluğu, sabah baş ağrısı, dikkati toplamada bozukluk, unutkanlık, işte başarısızlık, trafik kazalarında artış, kalp sorunları, hipertansiyon, sinirlilik, mide yanması, bazı reflü çeşitleri de dahil olmak üzere mide ve bağırsak hastalıkları, obezite, depresyon, cinsel isteksizlik, kan hastalıkları ve geceleri idrar sorunları gibi yaşam kalitesini olumsuz etkileyen pek çok rahatsızlığa yol açabilir. Günlük yeterli ve kaliteli uyku uyuyamayan kişilerde hayatı tehdit edebilecek düzeyde sağlık problemleri ortaya çıkabilir. Bu açıdan uykusuzluğun tedavi edilmemesi, yetersiz ve kalitesiz uykuya yol açarak birçok komplikasyonun gelişmesine olanak verir:
Obezite ile birlikte kalp-damar sağlığının bozulması
Diyabet, yüksek tansiyon gibi kronik rahatsızlıklar
Bağışıklık sisteminin zayıflaması ve buna bağlı sık enfeksiyon hastalığı gelişmesi
İnme gibi beyin-damar hastalıkları ile buna bağlı epilepsi gelişmesi
Astım gibi bağışıklık sistemi ile alakalı akciğer problemleri
Anksiyete, depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklar
Konsantrasyon düşüklüğüne bağlı trafik kazası gibi günlük yaşamda hayatı tehdit edebilecek durumların gelişmesi
Okul veya iş performansında ciddi düşüş ve buna bağlı sosyal sorunlar
Hafızanın zayıflaması
Cinsel fonksiyon bozuklukları
TEŞHİS İÇİN İLK ADIM: UYKU TESTİ (POLİSOMNOGRAFİ)
Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi’nden Nöroloji Uzmanı Dr. Meliha Aydın; “Polisomnografi (PSG) yani uyku testi, uyku ile ilgili hastalıkların tanısında sıklıkla başvurulan bir yöntem. Bu içerikte; hastanın gece uykusu sırasında beyin dalgaları, solunum düzeni, kas aktiviteleri, kanındaki oksijen düzeyi, göz hareketleri gibi yaşamsal faaliyetleri kayıt altına alınır. Ayrıca hastanın uyku esnasındaki görüntüsü de kaydedilerek ileriki değerlendirmeler için saklanır. Polisomnografi ile elde edilen tüm bu bilgiler ışığında hastada uyku apnesi tanısı olup olmadığına karar verilir. Uyku apnesi durumunda multidisipliner bir yaklaşım ile onun üzerine eğilmek faydalı olacaktır. Bu süreçte hastaya yaklaşım, sadece tedavi değil aynı zamanda önemli “yaşam tavsiyeleri” vermektir. İnsomnia rahatsızlığında kişiler yakınları tarafından desteklenmesi de son derece önemlidir. Hasta yakınlarının doğru ve yeterli düzeyde bilgilendirilmesi, hastaların günlük yaşam pratiğinde yaşadıkları sorunlar hakkında farkındalıklarının arttırılması da tedavi sürecinde önemli bir destek olacaktır. Hastaların uyku kalitesinin arttırılmasına yönelik tedbirlerde aile bireyleri aktif rol üstlenmeli, hastaların yeterli ve kaliteli uyku alabilmeleri için gerekli hassasiyeti göstermelidirler” diyor.
‘Kalp krizi geçirirken öksürün’ inanışı, şehir efsanesi
Adana’da Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çağlar Emre Çağlıyan, kalp krizi geçirirken öksürmenin hayat kurtardığına yönelik halk arasındaki inanışın son dönemde sosyal medyada çokça yayıldığını, bu durumun insan hayatını olumsuz etkileyecek bir manipülasyon olduğunu söyledi. Doç. Dr. Çağlıyan, “Kalp damar tıkanıklığı olan bir durumda öksürmenin size hiçbir faydası olmaz. Öksürmek kalp damarınızı açmaz. Hatta ritim bozukluğunu tetikler. Bu inanış, şehir efsanesi” dedi.
Gülşah ÖZGEN-Eser PAZARBAŞI ADANA-Türkiye’de son dönemde sanatçı Volkan Konak’ın sahnede şarkı söylerken kalp krizi geçirerek yaşamını yitirmesi ve TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’in geçirdiği kalp rahatsızlıkları sonucu yoğun bakımda kaldıktan sonra hayatını kaybetmesinin ardından halk arasında kalp krizi geçirirken öksürmenin faydalı olduğu inanışı, özellikle sosyal medya platformlarında yayınlanan videolarla yeniden gündeme geldi.
Ancak uzmanlar, bunun yanlış ve gereksiz bir uygulama olduğunu, başka komplikasyonların oluşma riskini artırdığını vurguladı. ÇÜ Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çağlar Emre Çağlıyan, dünyanın en önemli kardiyoloji kurumlarından biri olan Amerikan Kalp Birliği’nin de öksürmenin kalp krizini engellemeyeceğini ve bunun bir şehir efsanesi olduğunu açıkladığını aktardı.
KALP KRİZİ EN SIK GÖRÜLEN ÖLÜM SEBEBİ
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kalp damar hastalıkları ile kalp krizinin en sık görülen ölüm sebebi olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Çağlıyan, Covid-19 pandemisiyle birlikte bu hastalıklarda artış yaşandığını söyledi.
Kalp krizinde en büyük belirtinin daha önceki ağrılara benzemeyen ve kişide ciddi rahatsızlık uyandıran göğüs ağrısı olduğunu belirten Doç. Dr. Çağlar Emre Çağlıyan, “Bazıları basınç gibi, bazıları yanma gibi tarif eder ama o ağrı sizi genel olarak bir yardım alma ihtiyacına götürür. Bunun yanında ani başlayan nefes darlığı, çarpıntılar, ciddi ritim bozukluklarında baygınlıklar ve ani kalp durmalarını görebiliyoruz” diye konuştu.
‘ÖKSÜRMEK KALP DAMARINIZI AÇMAZ’
Kalp krizi durumunda yapılması gerekenlerle ilgili kişide daha kötü tablolar oluşturacak şehir efsaneleri olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Çağlar Emre Çağlıyan, şöyle konuştu:“Kalp krizi anında öksürmek sosyal medyada çok popüler olarak bahsedilen bir durum haline geldi. Kişilerin kalp krizinden öksürmekle korunduğu, öksüre öksüre hastaneye gittiği tarzında bir sürü spekülasyon var. Bu inanışlar tamamen yanlış ve deyim yerindeyse safsatadan ibarettir. İnsan hayatını olumsuz etkileyecek manipülasyonlar bunlar. Biz hekimler anjiyo yaparken aniden tansiyonunun düştüğünü gördüğümüz hastalar oluyor. Orada hastaya bazen öksür diyoruz.
Öksürmekle birlikte hastanın kısa sürede tansiyonunun yükseldiğine şahit oluyoruz. Ancak siz alttaki patolojiyi geçirmediğiniz sürece öksürmenin size hiçbir faydası olmaz. Çok kısa bir süre tansiyonunuzu idame ettirmenize yarayabilir belki ancak kalbinizin durmasını ya da hayatınızı kaybetmenizi engellemez. Kalp damar tıkanıklığı olan bir durumda öksürmenin size hiçbir faydası olmaz. Öksürmek sizin kalp damarınızı açmaz. Hatta öksürmek ritim bozukluğunu tetikler. Bu inanış, şehir efsanesi. Ondan dolayı bu tip bilgilere itibar etmeden önce bunların gerçekliğini araştırmak lazım.” (DHA)