Siyaset

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan AB’ye işbirliği ve diyalog çağrısı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye 2022 yılında da girişimci ve insani dış politikası ile daha adil bir dünya hedefi yönünde gayretlerini sürdürecektir. Bu anlayışla müzakere eden aday ülke olarak Avrupa Birliği ile işbirliğimizi ve diyaloğumuzu güçlendirmeye hazırız. Önyargılar veya korkular yerine uzun vadeli stratejik bir bakış açısıyla hareket edilmesi ortak menfaatimizedir” dedi.

Hülya Keklik – Derya Yetim
ANKARA-
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü’nde Avrupa Birliği üyesi ülkelerin Ankara büyükelçileri ile toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda yaptığı konuşmada salgın sürecinin tüm dünyayı etkileyen bir süreç olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Az önce yaptığınız toplantının verimli geçtiğine inanıyorum. Geçen sene korona virüs salgınının etkisiyle güvenlik algısının değiştiği, güç mücadelesinin arttığı, kurallara dayalı ilişkiler düzeyinin sorgulandığı bir döneme şahitlik ettik. Geleneksel tehditlerin yanı sıra salgın hastalıklar, tabi felaketler, iklim değişikliği, siber saldırılar ve terör gibi birçok asimetrik meydan okumaya maruz kaldık. Gerek bu sınamalar gerek Covid-19 salgınının ağır sonuçları küresel fay hatlarının ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gösterdi. İnsanlığın 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana inşa edegeldiği binaların temelinin sağlam olmadığı gibi çok ciddi yapısal sorunlarla yüzleştiği bir süreç ortaya çıktı. Son asrın en büyük sağlık krizi olarak nitelenen bu salgında yardımlaşma, dayanışma, paylaşma gibi değerler geri plana itilirken, birçok ülke içe kapanmayı, kendi dışında yaşanan insani dramlara karşı kayıtsız kalmayı tercih etti” dedi.

“Avrupa Birliği içindeki siyasi, coğrafi ve ekonomik ayrışmalar daha belirgin hale geldi”

Yaşanan süreçte birçok alanda adaletsizlerle karşı karşıya kalındığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Salgının 8 buçuk milyarlık insanlık ailesini birbirine yaklaştırmak yerine toplumlar arasındaki uçurumları derinleştirdiğini üzülerek görüyoruz. Keza aşıya adil erişim ve salgının ekonomik yükünü omuzlama hususunda yaşanan adaletsizlikler de günden güne artarak devam ediyor. Küresel sisteme, demokrasiye, sosyal barış ve istikrara risk oluşturan bu tehditlerden hiç kimse, hiçbir ülke azade değildir. Nitekim salgına bağlı ortaya çıkan bu olumsuz iklimden Avrupa Birliği de etkilenmiştir. Birliğin geleceğine dair Brexit süreciyle alevlenen tartışmalar salgınla birlikte yeni bir boyuta taşındı. Avrupa Birliği içindeki siyasi, coğrafi ve ekonomik ayrışmalar daha belirgin hale geldi. Bu durum Avrupa Birliği gündemindeki pek çok önemli konunun geri plana itilmesine yol açtı. Ortak göç politikası oluşturulması, yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı başta olmak üzere birçok kemikleşmiş sorun karşısında Avrupa Birliği maalesef kayda değer hiçbir adım atamadı” dedi.

“Attığımız tüm bu adımlara üzülerek ifade etmek isterim ki AB tarafından beklediğimiz karşılığı göremedik”

Konuya objektif bakabilen herkesin birliğin karşı karşıya olduğu bu tehditlerin aşılmasında anahtar ülkenin Türkiye olduğunu görmekte olduğunu söyleyen Erdoğan, “Türkiye, müzakere sürecini yürüten aday ülke olarak tedarik zincirleri, terörizm, göç, güvenlik, savunma, İslam ve yabancı düşmanlığı, sağlık ve enerji arz güvenliği gibi temel konularda sorun çözücü role sahiptir. Bu kritik dönemeçte Türkiye ve AB ilişkilerini her alanda ileriye taşıması daha da önem kazanmıştır. Biz de bu anlayışla birlikle münasebetlerimizi daha sağlam bir zemine oturtmak istedik. Katılım perspektifi temelinde olumlu gündemin hayata geçirilmesi maksadıyla diyalog ve diplomasiden yana çaba gösterdik. Üst düzey ziyaret ve temasların yanı sıra iklim, güvenlik, göç ve sağlık alanlarında yüksek düzeyli diyalog toplantıları gerçekleştirdik. Attığımız tüm bu adımlara üzülerek ifade etmek isterim ki AB tarafından beklediğimiz karşılığı göremedik. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi başta olmak üzere bu olumlu gündemi hayata geçirmemek için bize karşı oyalama taktikleri uygulandı. Siyasi hesaplarla tam üyelikten kaynaklanan haklarını kötüye kullanan kimi ülkelerin bu süreçte engelleyici şekilde davrandıkları ortadadır. Ancak asıl üzerinde düşünülmesi gereken birliğin çıkarlarının birkaç üye ülkenin ihtiraslarına kurban edilmesidir. Esas hesaplaşılması gereken birliğin iradesinin birkaç devlet tarafından esir alınmış olmasıdır. Türkiye’nin tam üyelik sürecindeki kararlı, dirayetli, sabırlı tutumuyla birlik içindeki tabiri caizse yazılım hatalarının da görünmesine katkı sağladığına inanıyorum” açıklamasında bulundu.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Trendler