Çevre

Prof. Dr. Adaman: 2050’lerde net sıfır karbon emisyonuna geçmeliyiz

Türkiye’nin sıfır karbon emisyonuna geçmesi için önemli adımlar atılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Adaman; “Çok büyük bir atılım yaparsak 10-15 yıl içerisinde de geçebiliriz. 2060-2070’leri hedeflersek maliyet daha az olur. Ama 2050’lere geldiğimizde bu işi halletmemiz gerekiyor. Çünkü çok geç kalmış durumdayız” dedi.

Sümeyye İnal – Alper Suat Tutaşı
İSTANBUL-
Net sıfır emisyon, insan faaliyeti nedeniyle atmosfere salınan karbondioksit, metan, azot gibi gazların miktarının yeryüzü tarafından doğal olarak emilen sera gazı miktarıyla dengelenmesi ve karbon nötr olması anlamına geliyor. Hem Türkiye’nin, hem de dünyanın sıfır karbon emisyonuna geçmesi ve iklim krizi ile mücadele için gerekli olan enerji ve kaynak dönüşümü, petrol ve gaz, altyapı hizmetleri, kimya, madencilik ve tarım gibi enerji ve doğal kaynaklara dayalı endüstriler için önemli bir değişim dönemini zorunlu kılıyor. Türkiye’nin bu konuda acele etmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Fikret Adaman, Türkiye enerjisinin yaklaşık 1/3’ni termik santrallerden karşıladığı için önemli sıkıntılar ile karşı karşıya olduğunu belirtti. Adaman, 2050 yılına kadar Türkiye’nin net sıfır karbon emisyonuna geçmesi gerektiğini ifade etti.

“Gerek Türkiye’de gerek dünyada çok ciddi bir dönüşümün gerçekleşmesi lazım”

Sera gazlarının iklim krizi için büyük bir tehdit olduğunu söyleyen Prof. Dr. Fikret Adaman, “Ekonomik etkinlikler yapılırken gerek üretimde, gerek tüketimde sera gazları üretiyoruz. Bunun en başlıcası karbondioksit, enerji üretirken eğer biz termik santralden elektriği çıkartıyorsak, kömür yakıyorsak ya da ısınmak için odun kömür kullanıyorsak, ya da ulaşımda arabaya, uçağa bindiğimizde çıkan karbondioksitler, bütün çıkan bu gazlar sera gazı oluyor. Sera gazı iklim krizi dediğimiz olayın arkasındaki müsebbip. Önemli olan acaba biz öyle önemli bir ekonomik yapıya geçebilir miyiz ki, bu sera gazı üretimini sıfırlayalım. Aslında sıfırlamak diye bir şey söz konusu değil, ister istemez bir şeyler üretilecek ve çıkacak ama hem okyanuslar, hem de ormanlar çıkan gazları yutuyorlar, yutak alan oluşturuyorlar. Dolayısıyla net bir durumdan bahsediyoruz. Böylesi bir yapıya geçebilir miyiz? Evet, geçebiliriz ama bunun için gerek Türkiye’de gerek dünyada çok ciddi bir dönüşümün gerçekleşmesi lazım. Bu yolda ilerleyen ülkeler var en başta AB, çok ciddi bir adım attı. Yeşil düzen dediğimiz bir patikaya girdiler. Daha önceden de termik santrallerinin tamamını kapatmışlardı. Elden geldiğince de özel araçtan, toplu taşımaya geçitler. Dolayısıyla karbondioksit salınımı konusunda adımlar atmaya başladılar. Ama daha gidilecek çok yol var. Burada asıl önemli olan ise Çin, Hindistan ve Amerika” diye konuştu.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Trendler