Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Siyaset

MHP’li Yalçın: Asıl ırkçı olanlar; bozkurt işaretini kullananlar değil, yasaklanmasını savunanlardır

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, Almanya’da bozkurt işaretinin yasaklanması tartışmalarına ilişkin, “Asıl ırkçı olanlar; bozkurt işaretini kullananlar değil, yasaklanmasını savunanlardır. Bozkurt üzerinden, Türk ve yabancı düşmanlığı yapılmaktadır” dedi.

ANKARA-MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, “Avusturya’dan sonra Almanya’da da bozkurt işaretinin yasaklanması tartışmalarının başlatılmasını hayret ve üzüntüyle takip ediyoruz. Biz Avusturya’da politikacıların yıllardır göstere göstere ırkçılık yaptıklarını, bunun ülkedeki azınlıklar üzerinde bir baskı ve zulüm aracı haline gelmeye başladığını söyleyip durmakta ve bunun doğuracağı mahzurlar üzerinde ilgilileri uyarmaktayız. Irkçılığın ve yabancı düşmanlığının, özellikle Türk düşmanlığının; Avusturya’dan sonra öteki AB ülkelerine sıçraması, büyük bir tehlikedir. Bu ilkel ve vandalca tutumun; hükümetlerin resmi politikaları haline getirilmek istenmesi, dünya barışı açısından bir felaketin habercisidir” ifadelerini kullandı.

‘CESARETİN VE ÖZGÜRLÜĞÜN SEMBOLÜDÜR’

Bozkurt işaretinin Türkler için cesaretin, bağımsızlık azminin ve özgürlüğün sembolü olduğunu belirten Yalçın, “Üstelik bozkurt, Almanya’da yasalar çerçevesinde yıllardır faaliyet gösteren, ülkede toplumsal barış ve huzura katkıda bulunan Türk federasyonlarının da kullandığı bir simgedir. Azılı PKK militanları, paçavraları ve elebaşlarının resimleriyle sokakları terör arenasına çevirirken; Türkler, büyük bir vakar ve olgunlukla Almanya’da toplumsal barışa hizmet etmektedir. Milli değerlerimizin bir parçası olan bozkurt motifinin kullanılması nasıl yasaklanabilir? Almanya’da yaşayan Türkler; en doğal, demokratik ve yasal haklarından nasıl mahrum bırakılabilir? Bozkurt işaretinin yasaklanması; Almanya’nın entegrasyon çabalarını sekteye uğratacak, sosyal barış ve dayanışmayı, bir arada yaşama kültürünü zedeleyecek; ayrımcı, ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı bir adım olacaktır. Nasıl Almanya bayrağında yer alan kartal, Fransızların sembolü olan horoz, İspanyolları temsil eden boğa zararsız milli sembollerse bozkurt da Türklerin en masum remzidir. Bunlar da mı Avrupa’da yasaklanacaktır? Asıl ırkçı olanlar; bozkurt işaretini kullananlar değil, yasaklanmasını savunanlardır. Bozkurt üzerinden, Türk ve yabancı düşmanlığı yapılmaktadır” ifadelerini kullandı.

‘AB, GERİYE DOĞRU GİTMEKTEDİR’

MHP’li Yalçın, Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser’ın olaya aşırı sağcılardan da Naziler’den de daha beter bir tutum gösterdiğini işaret ederek, şunları kaydetti:

“AB kamuoyunda bozkurt işareti etrafında dönen tartışmalar; demokrasinin beşiği olduğu öne sürülen; insan haklarının, din, ibadet ve fikir hürriyetinin bir zamanlar evrensel değerler bağlamında titizlikle savunulduğu Avrupa’nın geriye gittiğinin göstergesidir. Milli sembollerimizin kullanılmasına yasak getirilmeye çalışılmasının ardında, esasen Türkiye ve Türk korkusu yatmaktadır. Çünkü Türkiye; artık dünyada ve bölgesinde büyük Batılı ülkelerden daha etkin, küresel bir güç haline gelmiştir. Buna karşılık AB; küresel aktör olmaktan giderek uzaklaşmakta, her anlamda geriye doğru gitmektedir. Türkiye’nin mevcut konumuyla dünyada bir yıldız gibi parlaması, Batılı ülkeleri rahatsız etmektedir. Başta Almanya olmak üzeri AB ülkelerinde yükselen aşırı sağ ve ırkçılığın, futbol sahalarına yansıtılması ise ayrı bir endişe vesilesi olmuştur. Gerileme ve çöküş devresine giren AB’nin, aşırı sağın yükselişini Türk düşmanlığı üzerinden setretmeye çalışması, sadece yıkımı hızlandıracaktır. Almanya’da yaşayan Türklerin, bozkurt sevgisi yüzünden suçlanmaya ve yasaklarla boğulmaya çalışılması, bindiği dalı kesmekten farksızdır. Çünkü Türkler, sadece Almanya’da değil; bütün AB ülkelerinde toplumsal barışa, birlikte yaşama azmine ve ekonomik refaha katkıda bulunan en önemli diasporadır. Üstelik gerek Türkiye’deki gerekse AB ülkelerindeki Türklerin milliyetçiliği; asla tutucu, faşist ve ırkçı değildir. Türklerin milliyetçiliği; modernist, rasyonel ve evrensel değerlerle uyumludur. Türklerin milliyetçiliğinden, AB ülkelerine gelse gelse yarar gelir. Alman hükümetini, spor kültürünü zehirleyen söylemlerden ve siyasi başarısızlıklarına kılıf uydurmak için Türkleri dışlamaktan vaz geçmeye çağırıyoruz.”(DHA)

Siyaset

CHP’li Nazlıaka: Kadınların soyadlarını tek başına kullanması yasaklanmaya çalışılıyor

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, “Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına rağmen, 9’uncu Yargı Paketi ile kadınların soyadlarını tek başına kullanması yasaklanmaya çalışılıyor. Bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz. Kimlik mücadelemiz, var olma mücadelemizdir” dedi.

Aliekber METE
ANKARA-CHP‘li Nazlıaka, AK Parti Grubu’nun Meclis Başkanlığına sunduğu ‘9’uncu Yargı Paketi’ olarak bilinen Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne ilişkin yazılı açıklama yaptı. Nazlıaka, “AKP iktidarı, Anayasa Mahkemesi’nin kararını bir kez daha tanımadı. AYM kararına rağmen, 9’ncu Yargı Paketi ile kadınların soyadlarını tek başına kullanması yasaklanmaya çalışılıyor. Bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz. Kimlik mücadelemiz, var olma mücadelemizdir. Yıllardır yürüttüğümüz mücadelede hukuki bir zafer kazanmışken, kazanılmış hakkımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Kadının evlendiği kişinin soyadını almasını hükmeden Medeni Kanun’un 187’nci maddesi Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildi. Gerekçeli kararda, kadının evlendikten sonra da isterse bekarlık soyadını tek başına kullanacağını belirtilmişti. Meclis’e yeni düzenleme için 9 ay süre tanınmıştı. Kadın erkek eşitliğine inanmayan zihniyet, ‘aile bütünlüğü’ adı altında bu kararı tanımıyor. Kadın, bekarlık soyadını ancak eşinin soyadı ile birlikte kullanabilirmiş. Çünkü anne-babanın ayrı ayrı soyadı kullanmaları çocuk üzerinde olumsuz etki yaratabilirmiş. Çocuğun hangi soyadını kullanacağı konusu tartışma meselesi haline gelebilirmiş” ifadelerini kullandı.

‘KAZANILMIŞ HAKLAR BUDANMAK İSTENİYOR’

Nazlıaka, aile bütünlüğünün soyadı ile sağlanamayacağını vurgulayarak, “Çocuklar yatağa aç girerken, kimi ailelerde kadınlar ve çocuklar şiddete maruz kalırken, çocukların en temel haklara erişimi dahi sağlanamazken nasıl susuyorsunuz? Samimi iseniz önce çocukların ve kadınların insanca yaşam hakkına sahip çıkın. Oysa biliyoruz ki bu zihniyet kadını bir birey olarak görmüyor. Kadını sadece aile kavramı içine hapsetmek istiyor. Kazanılmış haklarımızı budamak dışında bir adım atmak istemiyor. Aile bütünlüğü aynı soyadını kullanarak sağlanmaz. Aile bütünlüğünün sağlanması için şiddetsiz, sömürüsüz bir toplumun inşasına yönelik adım atılmalıdır” dedi.

Okumaya devam et

Siyaset

YRP Genel Başkan Vekili Aydal: TPAO’yu içten içe zayıflatan önemli sıkıntılar var

YENİDEN Refah Partisi (YRP) Genel Başkan Vekili ve Ar-Ge Başkanı Prof. Dr. Doğan Aydal, “Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nda (TPAO) çok dillendirilse de kamu tarafından çok bilinmeyen, TPAO’yu içten içe zayıflatan, eriten önemli sıkıntılar vardır. Bunlardan en önemlisi TPAO bünyesinde bulunan mühendis ve işçilere çifte maaş standardı uygulanmasıdır” dedi.

ANKARA-Yeniden Refah Partili Prof. Dr. Doğan Aydal, yazılı açıklama ile TPAO’da yaşanan sorunları gündeme getirdi. TPAO’da çalışan mühendis ve işçilere uygulanan çifte maaş standardına dikkat çeken Aydal, TPAO’nun yurt dışında çalışmalar yapabilmek için çeşitli alt şirketler kurmuş olsa da bu şirketlerde çalışan personelin maaşlarının TPAO’daki personelden iki kat fazla olduğunu belirtti. Bu durumun TPAO ve BOTAŞ mühendisleri arasında büyük huzursuzluğa yol açtığını ifade etti. Aydal, TPAO’nun alt şirketlerinde personel alımının kamu personel alım kurallarının dışına çıkarak yapıldığını ve bu tercihlerin partizanca yapıldığına dair iddiaların olduğunu aktardı. Bu iddialara hükümetin hiçbir açıklama getirmediğini de belirten Aydal, seçilen kişilerin liyakatinin sorgulanmadığını vurguladı.

 ‘ÇİFTE MAAŞ STANDARDI UYGULANIYOR’

 AK Parti hükümetinin enerji alanında en çok övündüğü iki şeyin, Karadeniz’de bulunan doğal gaz yatakları ve Gabar bölgesinde üretime başlanan petrol yatakları olduğunu aktaran Aydal, “Daha önceleri bulunmuş olan Adıyaman, Trakya, Şırnak ve Sakarya sahaları dahil olmak üzere bulunan bütün doğal gaz ve petrol yataklarından yapılan üretimlerin günlük varil eşdeğer toplamı 134 bin 500 varil/gündür. Bu üretim, ülkemizde günlük bir milyon varil petrol tüketildiği düşünüldüğünde, petrol artı doğal gaz üretim toplam varil eşdeğeri olarak yüzde 13,5 kadarını ancak karşılamaktadır. Bu bir başlangıçtır ve bu değerlerin artması ülke adına sevindirici olacaktır. Özellikle doğal gaz konusunda elde edilen başarıda, Subsea 7, Schlumberger, Saipem, Wood, DeGolyer and Mc Naughton (DEMAC) gibi şirketlerin ve bu şirketlerin alt işlerde kullandığı diğer yabancı şirketlerin önemli katkıları olsa da TPAO’da fedakarca çalışan mühendis ve işçilerin de çok önemli payları vardır. Ancak TPAO’da çok dillendirilse de kamu tarafından çok bilinmeyen, TPAO’yu içten içe zayıflatan, eriten önemli sıkıntılar vardır. Bunlardan en önemlisi TPAO bünyesinde bulunan mühendis ve işçilere çifte maaş standardı uygulanmasıdır” ifadelerini kullandı.

Okumaya devam et

Dünya

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Romanya’da


ROMANYA-CHP Genel Başkanı Özgür Özel toplantı kapsamında yaptığı konuşmada Fransa’da yarın yapılacak Parlamento seçimlerinin ikinci turuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Özel, “Fransa’da oy kullanacak olan ve sözümüze değer veren tüm Fransız vatandaşı Türkleri bir kez daha aşırı sağa karşı sandık başına gitmeye ve oylarını demokrasiden yana kullanmaya davet ediyorum” dedi. CHP’nin Avrupa’nın bir parçası olduğunu vurgulayan Özel, “Türkiye’yi ortak değerlerimiz olan demokrasinin, insan haklarının, hukukun üstünlüğünün öncüsü yapmak iddiasındayız. Bu iddianın sahipleri olarak Türkiye’nin AB tam üyelik hedefinin kağıt üzerinde bırakılmasını kabul edemeyiz. İktidar yolculuğumuz bu hedefimizin de yolculuğunun ta kendisidir” ifadelerini kullandı.

“TARİHSEL BİRİKİME SAHİBİZ”

Özel Avrupa ve dünya genelinde yapılan seçimleri vurgulayarak, “Avrupa’da ve dünyada aşırı sağ yükseliyor ancak bu, solun ve sosyal demokrasinin gerileyeceği anlamına gelmemeli. Sosyalist Enternasyonal üyesi partiler olarak vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm getirecek politikaları üretebilecek kapasiteye ve tarihsel birikime sahibiz. İnsanlarımıza bunu daha iyi anlatıp onları aşırı sağın yanıltıcı ve akıl çelici söylemlerine karşı uyarmak ve uyandırmak hepimizin elimizde. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak 31 Mart seçimlerinde bunu başarabildik. Solun en önemli ve değişmez ilkelerinden birisi olan ‘değişim’ prensibi ile vatandaşlarımıza sosyal demokrasinin çağın şartlarına ayak uydurabileceğini ve gerçek sorunlarına kalıcı çözümler üretebileceğini gösterdik” dedi.

“SADECE MUHALEFET ETMEDİK, SORUNLAR TESPİT ETTİK”

Özel seçimler ile ilgili olarak, “Seçimden bu yana geçen sürede yapılan tüm anketlerde partimiz Türkiye’nin birinci partisi olarak ölçülmektedir. Önümüzdeki hafta bir parlamento seçimi yapılsa oyunuzu hangi partiye verirsiniz sorusuna verilen cevaplarda Cumhuriyet Halk Partisi parlamentoda da yerel seçimlerdeki başarıyı tekrarlayabilecek güçte ölçülmektedir. Partimiz, mevcut hükümete sadece muhalefet etmemekte, sorunları doğru tespit edip doğru çözümler üreterek halkın faydasına olan ve takdir gören bir tutumu da sürdürmektedir. Ülke çapında işçinin, çiftçinin, emeklinin, gençlerin yaşadığı ekonomik ve sosyal sorunları yakından takip ediyoruz. Seçimlerin üzerinden geçen 3 ayda, halkın sorunlarının çözümü için hükümetle ve diğer partilerle sürekli görüşme ve müzakere halindeyiz. Sorunları anlattık, çözüm önerilerimizi sunduk. Ancak bunlardan bir sonuç almadığımızda, üç ay içerisinde Türkiye’nin beş büyük şehrinde beş önemli konuda beş büyük miting yaptık. Her mitinge artan katılım, Türkiye’de şimdiden ki henüz genel seçimlerin üzerinden sadece bir yıl geçti ve dört yıllık bir süresi olmasına rağmen iktidarın, erken seçim tartışmalarını başlatmış durumda” diye konuştu.

“ÇOK ÖNEMLİ BİR KİLOMETRE TAŞI”

CHP’nin dış politikadaki konumuna dikkat çeken Özel, “Partimiz, dış politikada da etkinliğini her geçen gün artırmaktadır. Partimizin sahip olduğu 1,5 milyon üye, aldığı 17,5 milyon oy ile Avrupa’nın hem en köklü hem de en büyük sosyal demokrat partilerinden birisi konumundadır. Avrupa kıtasının en doğu ucunda, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu seçim başarısı, Avrupa’nın en batısındaki İngiltere’deki seçim başarısıyla birlikte hepimiz açısından çok önemli bir kilometre taşı olmuştur. Cumhuriyet Halk Partisi, yükselen sağ popülizm karşısında daha dirençli, daha dayanışmacı ve örgütlü bir siyaseti önermekte, Avrupa’daki sol, sosyal demokrat ve sosyalist partilerle iş birliğini güçlendirmeyi hedeflemektedir” açıklamasını yaptı.

“BAŞARILARIMIZI PAYLAŞMAYA HAZIRIZ”

Türkiye’nin AB üyeliğine değinen Özel, “Ortak sorunlarımıza, sosyal adaletsizlik, iklim krizi, savaşlar ve kitlesel ve düzensiz göçe ortak çözümler üretmek için ilerici, demokrat tüm siyasi partilerin arasındaki dayanışmanın artırılması ve güçlendirilmesi gereklidir. Komitemize düşen görevlerin birisi de bu olacaktır. Bu noktada Cumhuriyet Halk Partisi olarak yerel yönetimlerdeki tecrübelerimizi ve başarılarımızı kardeş partilerimizle paylaşmaya, bu konularda iş birliği yapmaya hazır olduğumuzu dile getirmek isterim. Cumhuriyet Halk Partisi, Avrupa’nın bir parçası olan Türkiye’yi ortak değerlerimiz olan demokrasinin, insan haklarının, hukukun üstünlüğünün öncüsü yapmak iddiasındadır. Bu iddianın sahipleri olarak Türkiye’nin Avrupa Birliği tam üyelik hedefinin kağıt üzerinde bırakılmasını kabul edemeyiz. İktidar yolculuğumuz bu hedefimizin de yolculuğunun ta kendisidir” ifadelerini kullandı.

FİLİSTİN’E DİKKATİ ÇEKTİ

Gazze’deki mevcut durum hakkında konuşan Genel Başkan Özgür Özel, “Dünya her geçen gün daha da belirsiz ve istikrarsız bir hale gelmekte. Özellikle Ortadoğu ve Karadeniz gibi Türkiye’nin komşu olduğu bölgelerde artan çatışmalar, toplumlarımızı önemli oranda kaygılandırmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak yoldaşlarımızla Ukrayna’daki savaş ve Filistin’deki katliama daha yakın bir iş birliği ve ortak zeminde hareket etmek için elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu bir kez daha bildirmek isteriz. Bu vesileyle İspanya, İrlanda ve Norveç’in Filistin devletini tanımalarından dolayı duyduğum memnuniyeti bir kez daha belirtmek isterim. Yolumuz zor, mücadelemiz çetin ve yapmamız gereken çok iş var. Bizim sosyal demokratlar olarak bu çetin yolda mücadeleye ara vermek ve dinlenmek gibi bir lüksümüz yoktur ve olmayacaktır. Ben şahsen ve partim adına Türkiye’de bu mücadeleyi başaracağımıza inanıyorum ve diğer bütün kardeş partilerin de benzer başarılara imza atmasını gönülden temenni ediyorum” dedi.(DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.