Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, “Türkiye’de insanlar artık adaleti adliyelerde değil, sosyal medya mecralarında arar hale gelmiştir. Çünkü sosyal medyadaki tepkiler üzerine karar değiştiren bir hukuk sistemi Türkiye’nin mevcut hukuk sistemine evrilmiştir” dedi.
Gizem KARADAĞ-Celal ATALAY ANKARA-Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, Genel Başkan Fatih Erbakan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Kılıç, kadınların, çocukların ve özellikle kız çocuklarının can güvenliğinin olmadığını belirterek “Aileler endişe içerisinde, kaygıyla çocuklarını okula ya da işe göndermektedir. Bu durum kabul edilebilir değildir. Devletin acilen bu sahaya el atma mecburiyeti vardır. Uyuşturucu bağımlılığı toplumla bir yandan tırmanırken öte yandan satanizm gibi sapkın akımların elinde çocuklarımız hedef haline gelmekte, öldürülmekte, canavarca hislerle katledilmektedir. Boyundan büyük, sabıka, kaydı olan insanlar, tutuksuz yargılama adı altında sokaklara salınmaktadır. Bir takım elbise, bir kravata, iyi hal indirim indirimi ile cezaevlerinde tutulması gereken caniler, psikopatlar, sokaklara gönderilmektedir. Bir takım elbise ve kravatın iyi hal indirimine dayanak olması, kabul edilebilir bir durum değildir. Şartlı salıverme, denetimli serbestlik gibi kavramlar Türkiye’de maalesef anlamını ve önemini yitirmiştir. Denetimli serbestlik denilen uygulama Türkiye’de denetimsiz serbestliğe dönük dönüştürülmüştür. Türkiye’miz için cezasızlık algı olmaktan çıkmış olguya dönüşmüş bulunmaktadır. Acilen tüm kesimlerin katılımıyla bir hukuk şurasının toplanmasını; aileye çocuklara karşı işlenen suçlar için idam cezası da dahil olmak üzere en ağır yaptırımların bu hukuk şurasında ele alınmasını hükümete ve Türkiye Büyük Millet Meclisine öneriyoruz” diye konuştu.
‘ADALET BAKANIMIZIN DA DUYMASI RİCASIYLA’
Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Türkiye’mizde hukuk sistemi bir hukukçu olarak üzülerek söylüyorum maalesef genel tepkiler üzerine değişen hukuk sistemine dönüşmüş bulunmaktadır. Bir gözaltına alınıyor, polisin büyük gayreti var, çabası var. Arka kapıdan salınıyor. Yarım saat sonra gelen tepkiler üzerine savcılık yeniden işleme başlıyor ve bu sefer tutuklama kararı veriyor, yakalama emri çıkarıyor. Hadi bakalım polis peşinden koştun suçluyu yakalasın. Alsın yeniden savcılığa getirsin. Tabii suçlu orada kapının önünde beklemekteyse. Gelen tepkiler üzerine, değişen hukuk sistemi artık terk edilmelidir. Türk hukuk sistemi gelen tepkiler üzerine karar veren bir hukuk sistemi olmaktan acilen çıkmalıdır. Buradan Adalet Bakanımıza çağrıda bulunuyoruz. Hakimlerimize savcılarımıza hangi güvence verilecekse verilsin. Hangi eğitim sağlanacaksa sağlansın. Ama takım elbise kravata iyi hal indirimi olmayacağı gibi gelen tepkiler üzerine kararlarını değiştiren bir hukuk sisteminin varlığı da kabul edilebilir değildir. İnsanlar artık adaleti adliyelerde değil sosyal medya mecralarında arar hale gelmiştir. Bunu hak etmiyoruz. Ülke olarak bunu hak etmiyoruz. İnsanlarımız olarak bunu hak etmiyoruz. Altını çiziyorum; Adalet Bakanımızın da duyması, dinlemesi ricasıyla altını çiziyorum. Türkiye’de insanlar artık adaleti adliyelerde değil, sosyal medya mecralarında arar hale gelmiştir. Çünkü sosyal medyadaki tepkiler üzerine karar değiştiren bir hukuk sistemi Türkiye’nin mevcut hukuk sistemine evrilmiştir.”
‘SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZIN EL ATMASI LAZIM’
Kılıç, ülke genelinde toplumsal duyarlılığın gelişmesi ve pekişmesi için yapılan her türlü sivil eylemi desteklediklerini ifade ederek “Bu anlamda biz de Yeniden Refah Partisi olarak duyarlılığının artması yönünde bir dizi önemler alacağız, adımlar atacağız. Hem kadın cinayetleri konusunda hem gençleri hedef alan cinayetler konusunda tabii ki İstanbul’da son işlenen kız çocuklarına yönelik cinayetler, kadın cinayetleri kategorisinden çok farklı bir şey. İşin içerisinde sapkın akımlar, cinnet var. İşin içerisinde uyuşturucu bağımlılığı, madde bağımlılığı gibi konular var. Ama toplumda ağır psikopatik vakaların elini kolunu sallayarak dolaşması ve cinayetler işlemesi karşısında cinayetlerin kategorize etmenin de artık bir anlamı kalmamıştır. Gereği kalmamıştır. Her türlü ideolojik ya da siyasal, görüşten bağımsız olarak bu meseleyi bir milli mesele olarak ele alıyoruz. Türkiye’de bugün madde bağımlılığıyla mücadele meselesi uyuşturucuyla mücadele meselesi kelimenin tam ve gerçek manasıyla bir milli güvenlik meselesidir. Önümüzdeki Milli Güvenlik Kurulu toplantısının madde bağımlılığıyla mücadele ve uyuşturucu ticaretinin durdurulması konusuyla toplanması yerinde olacaktır. Madde bağımlılığı yaşı maalesef 10’un altına indi. Sokaklarda kimsesiz çocuklar var. Anne baba ayrı yaşayan ve sokağa terk edilen ekonomik gücü olmayan, okul sürecinden kopuk yavrularımız var. Bu çocuklar bizim ülkemizin geleceği. Eğitimde olmaları lazım. Yuvada, ailede olmaları lazım. Ama tam aksine uyuşturucu bataklığının tam da içindeler. Bu bir milli güvenlik meselesidir. Bunu acilen Sayın Cumhurbaşkanımızın el atmasını ve Milli Güvenlik Kurulu’nda bu konunun tek gündem yapılarak gerekli önlemlerin tüm bakanlıklarla birlikte alınması lazımdır” dedi. (DHA)
TBMM Genel Kurulu’nda, ‘İzmir’de yangında ölen 5 kardeş’ tartışması yaşandı
TBMM Genel Kurulu’nda, İzmir‘in Selçuk ilçesinde anneleri Melisa Akcan’ın kapıyı üzerlerine kilitleyip hurda toplamaya gittikten sonra çıkan yangında hayatını kaybeden yaşları 1-5 arasında değişen 5 kardeş ile ilgili tartışma çıktı.
Aliekber METE ANKARA-TBMM Genel Kurulu, ‘Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni görüşmek üzere Meclis Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca başkanlığında toplandı. Genel Kurul’da grup başkanvekillerinin söz aldığı bölümde; AK Parti, CHP ve DEM Parti arasında tartışma çıktı. DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, “İzmir yangınında 5 kardeş yaşamını yitirdi. Bu kardeşlerin isimlerini size okumak istiyorum unutmayın diye, Fadime Nefes 5 yaşında, Funda Peri 4 yaşında, Aslan Miraç 3 yaşında, Masal Işık 2 yaşında ve Aras Bulut Akcan 1 yaşında. Anne ihmalden gözaltında ama siz o evi gördünüz mü? Esas ihmalde bulunan sizlersiniz, keşke fırsat olsa da sizi ihmalden gözaltına alsak çünkü ihmalinizin belgesi nerede mi? İşte bütçede, Bütçe Komisyonunda görüşülüyor. Neyi ihmal ettiğiniz için o çocuklar yanarak can verdi biliyor musunuz? Bütçeden o çocuklara para ayırmak yerine kaynakları silaha ayırdığınız için, bütçeden o çocuklara kaynak ayırmak yerine, yoksullukla mücadele etmek yerine o kaynakları sermayeye ayırdığınız için. Belgesi bütçede, gidin, bakın; sermayenin 3 trilyon lira vergi borcunu siliyorsunuz, sonra da anne gözaltında. ‘Annenin ihmalinden çocuklar öldü’, hayır, sizin ihmalinizden bu ülkede çocuklar ölüyor ve o çocuklara bir öğün yemeği çok gören zihniyet sermayeye 3 trilyon lirayı peşkeş çekebiliyor. Bunu kabul etmiyoruz. Bu ihmalin sorumlusu bu iktidardır, bu iktidarın aslında ekonomi politikalarıdır” ifadelerini kullandı.
‘SOSYAL DEVLET İLKESİNİN YAŞAMA GEÇİRİLMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ’
Ardından Genel Kurul’da söz alan CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ise İzmir’de yaşanan yangın ile ilgili, “O evin ben üzülerek resmini göstermek istiyorum. Bu resmi gösterirken büyük acı çektiğimi de bilmenizi isterim. Ama bu devirde, bu dünyada 5 çocuğun böylesine bir şekilde, böylesine bir yoksulluk içerisinde ve ihmal sonucunda yaşamını yitirmesi asla kabul edilemez. Burada her birimizin sorumluluğu olduğunu, her birimizin yapabileceği bir şeyler olduğunu, hele hele bu Mecliste görev yapan her bir milletvekiline görev düştüğünü bilmek zorundayız. Elbette ki ülkeyi yönetenler iktidar partisi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı iktidar partisinde. Mutlaka yapılması gerekenler var, eksik yapıldığı çok belli ama bugün burada, bir tartışmayı, bir suçlamayı, bir eleştiriyi büyütmek yerine şu resim karşısında vicdanları ayağa kaldırıp, elimizi uzatıp gerçekten ne yapılması gerekiyorsa yapalım demek gerekiyor. CHP Grubu olarak özellikle bütçe çalışmaları yaptığımız bu süreçte, bu tip çocuklara ve ailelere mutlaka sosyal yardımların ulaştırılması, bu çocukların mutlaka koruma altına alınması ve ülkemizdeki derinleşen yoksulluğun mutlaka giderilmesi için, sosyal devlet ilkesinin yaşama geçirilmesi için neler yapılması gerekiyorsa tek tek yapılması gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.
‘MECLİS OLARAK, KURUMLARIN ELİNİ GÜÇLENDİRMELİYİZ’
AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin ise çocukların evde yalnız bırakılmasının anlaşılabilir olmadığını kaydederek, “Şimdi, bu konuyla ilgili olarak yapılan çalışmalara baktığımız zaman şunu görüyoruz. Ailenin babası hapiste, 8 yıl hapis cezası almış, annenin maalesef pek çok suç kaydı var ve Aile Bakanlığı, kaymakamlık üzerinden bu konudan haberdar olmuş. Yani bu çocukların gerekli özenle bakılmadığını görmüş, belediyede görmüş. Nihayetinde, çok yakında bir tarihte, 9/1/2024 tarihinde, Asliye Hukuk Mahkemesine başvurarak bu çocuklarla ilgili olarak hem sağlık konusunda hem de ailenin genel olarak bir danışmanlık alması üzerine bir karar çıkmış. Bu vesileyle de Aile Bakanlığı tam 18 defa bu ailemizi ziyaret etmiş. Bu ziyaretlerde aileye sağlık konusunda yardımcı olunmuş, mali destekler verilmiş; burada rakamlar da var, aylık düzenli olarak destek verilmiş aileye, kaymakamlığın verdiği destek dışında destekler verilmiş. Fakat tüm bunlara rağmen yani belediyenin, kaymakamlığın, bakanlığın, mahkemenin verdiği özene, alakaya rağmen bu sonuç hasıl olmuş. Aile Bakanlığı çocukların yeteri kadar bakılamadığını gördüğü için, bu çocukların tamamını, 5’ini de devlet korumasına almayı aileye önermiş fakat aile bu talebi reddetmiş. Şimdi, buradan bizim şunu yapmamız gerekiyor: Bu tarz bu konumda olan aileler için biz Meclis olarak nasıl bir düzenleme yapmalıyız? Yani eğer aileler buna müsaade etmiyorsa bunun karşısında devletin, kamu kurumlarının, bakanlıkların elini güçlendiren bir düzenleme yapmamız gerekiyor” dedi.
’18 DEFA GİTTİĞİNİZ İÇİN Mİ ÖLDÜ BU ÇOCUKLAR?’
AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in açıklamaları üzerine söz alan DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının gitmesi, 18 defa görüşmesi, kurumsal işleyişe yönelik çalışmaları bir tarafa, çocuklarını vermek istemeyebilirler. Yani siz gideceksiniz, illaki zorla mı çocukları alacaksınız, işte zihniyet burada zaten sorun olarak karşımıza çıkıyor. Önemli olan, yerinde onların sosyal yaşamı içinde ve yoksullukla baş edebilmiş bir şekilde o ailenin korunması. Hani hep lafa gelince, ‘Ailenin bütünlüğü, ailenin bütünlüğü’ aklınıza soyadında mı geliyor? Ailenin bütünlüğü, sosyal yaşam meselesinde karşınıza çıkmalı. Yoksullukla mücadele edecek bir programınız var mı sizin? Yok. Siz o evi gördünüz mü hiç? O ev gibi evlerde yaşayan yüz binlerce çocuğumuz var. 4 milyon aile yoksulluk sınırı altında sosyal yardım alıyor. Dolayısıyla Türkiye’deki fotoğraf budur. Bu fotoğrafa doğru yerden yaklaşıp neden sonuç ilişkilerini doğru koyup yoksullukla mücadele edersek çocuklarımızın yaşamlarını kurtarabiliriz. Aksi halde, burada her seferinde ölen çocukların arkasından ağıt yakan anmalarla günümüzü geçirmeye devam ederiz. Sorun budur, bu sorunu çözecek misiniz, çözmeyecek misiniz? Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı gitmiş de görmüş de incelemiş de, 18 defa oraya gitmiş. 18 defa gittiğiniz için mi öldü bu çocuklar?” değerlendirmesinde bulundu.
‘BAKANLIK YIL İÇERİSİNDE AİLEYE, 110 BİN 705 LİRA DESTEK VERDİ’
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli’ye cevaben söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, “Ben bilerek yapılan destekleri söylemedim, ailemize bir yıl içerisinde 110 bin 705 lira Bakanlığımız tarafından, kaymakamlık üzerinden de 9 bin lira civarında. Ayrıca, elektrik tek tek, kalem kalem var, desteği verilmiş, başka destekler verilmiş fakat şu var: Aile tüm bunlara rağmen çocuklarına kendi bakmayı tercih etmiş. Biz şunu görüyoruz, kimsenin çocuğunu zaten zorla alma kastı yok. Bakınız, eğer öyle olsaydı başka bir. Öyle bir imkan da yok zaten ama şu da var, burada annenin de hayat tarzı işte acılı günde söylemek istemiyorum. Yani annenin de çocuklarına bakmayla ilgili bir meselesi varsa bununla alakalı hep çağrıda bulunuyorum, yani hep beraber ortak yeni bir sistem üzerinde konuşalım diyorum. Yani siz dönüyorsunuz, dolaşıyorsunuz, her şeyi bir paraya bağlıyorsunuz. Yani bütün mesele, bu problemlerin olmasının sebebi parasal sebepler mi?” diye sorarken DEM Parti Muş Milletvekili Sezai Temelli, ‘Evet’ yanıtını verdi. Özlem Zengin bunun üzerine, “Değil. Bunun altında başka sebepler var. Konuşalım yani onları da arka tarafta size izah edeyim. Yani ailenin içerisinde olan başka problemler de var. Bu kadar acılı bir günde dönüp dolaşıp bütün meseleyi sadece paraya bağlanmanızı hakikaten anlamakta zorlanıyorum” ifadelerini kullandı.
‘PARAYA BAĞLAYAN SİZSİZSİNİZ’
AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in açıklamaları üzerine söz alan DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, “Biz hiçbir şeyi paraya bağlamıyoruz, paraya bağlayan sizsiniz. İşte bütçeniz orada, paradan başka bir şey yok, bütün hesaplarınız parayla ilgili. Sermayeye vergi indirelim, ona teşvik verelim, müteahhitlere ödememiz aman aksamasın, halkın üzerine vergi yükleyelim, her şey para; sermayenin partisi olduğunuz için böyle, halkın partisi olsanız sosyal meseleleri toplumsal barış içinde çözersiniz. Dolayısıyla, mesele, ‘130 bin lira verdik’, ’30 bin lira daha verdik.’ İşte, paraya bağlamışsınız; onu söylemeyin. Sosyal adaleti sağlayın, gelir dağılımını düzeltin, mesele bu. Paraya bağlayan sizsiniz. Bu paranın etkisinden kurtulsanız belki de bu meseleleri çözeceğiz” diye konuştu.
‘MECLİSÇE EL KOYALIM, BÖYLESİNE ACILAR YAŞAMAYALIM DEMENİZ GEREKMEZ Mİ?’
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ise yaşanan olaydan ders alınması gerektiğini ve iktidarın bu sorunları çözmekle yükümlü olduğunu söyledi. Emir, “Biz her yıl sürekli buraya geliyoruz, getiriyoruz; şu yoksulluğu, derin yoksulluğu araştıralım, el atalım diyoruz. Türkiye’de 8 milyon kişinin aylık geliri asgari ücretin üçte 1’inden daha az, bir kuruş sosyal güvenlik primi ödeyemiyor. Dolayısıyla, buralara bakıp, ‘Buralarda hepimizin sorumluluğu var, buraya Meclisçe el koyalım, bu sorunları çözelim, bir daha böylesine acılar yaşamayalım’ dememiz gerekmez mi? Ve buradaki en büyük sorumluluk iktidar partisine düşüyorken dönüp burada hiçbir şey yapmamayı kabullenemiyoruz. Gelin, bunu bir fırsata çevirelim, kuralım bir araştırma komisyonu, hep beraber bu konuyu tartışalım” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir’e cevaben söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, “Anlaşılmak ne kadar zor hakikaten. Diyor ya, ‘Anlam arayışı’, yani hayattaki en önemli şey anlaşılmak. Ben de tam böyle söylüyorum, tam” derken araya giren CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, “Niye reddediyorsunuz Sayın Başkan? Reddetmeyin o zaman önergelerimizi” dedi.
Özlem Zengin bunun üzerine, “Neyi reddetmişim, anlamadım ben. Beraber yapalım diyoruz beraber yapalım; bunu söylüyoruz. Sadece konuşmak için verilen önergeleri reddediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Saadet Partisi Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin ise “Biz Özlem Hanım’ı anladık, onu ifade edelim öncelikle. Tabii, yiğidi dövelim de hakkını da verelim. Şimdi, burada iktidar partisinden bence güzel bir teklif geldi, önemli bir sorunda, ‘Bunu masaya yatıralım, birlikte bir çözüm yolu bulalım’ gibi değerli bir teklif geldi. Biz bunu önemsiyoruz, bu konu önemli; bu anlamda Meclis araştırması komisyonu kurulması gerekiyorsa komisyon kuralım, kanun çalışması yapılması gerekiyorsa birlikte yapalım. Ben bu anlamda bu teklifi değerli bulduğumu ifade ediyorum. Özlem Hanım’ı da anladığımızı tekrar ifade ediyorum” ifadelerini kullandı. (DHA)
Bakan Uraloğlu: 745 binden fazla emekli indirimli bilet kampanyasından yararlandı
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 745 binden fazla emeklinin demir yolu ve şehirler arası otobüs ile seyahatlerinde indirimli bilet kampanyasından yararlandığını açıkladı.
ANKARA-Bakan Uraloğlu, yazılı açıklama ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilan ettiği ‘2024 Emekliler Yılı’ çerçevesinde, emeklilere şehirler arası otobüs seyahatlerinde yüzde 20 indirim uygulandığını hatırlattı. Uraloğlu, 31 Mayıs 2024’te Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle, 2024 yılı sonuna kadar emeklilerin şehirler arası otobüslerde yüzde 20 indirimli seyahat etmelerine imkan sağlayan düzenlemenin hayata geçirildiğini belirterek, “Düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren toplam 500 bin emeklimiz indirimden faydalandı. 2024 yılında ise şehirler arası otobüslerle gerçekleştirilen 13 milyon 43 bin 392 seferde toplam 131 milyon 899 bin 819 yolcumuz sevdiklerine hızlı, konforlu ve güvenli bir şekilde ulaştı” dedi.
‘TÜM ŞİKAYETLERİ SONUÇLANDIRIYORUZ’
Otobüsle şehirler arası yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunmak üzere yetkilendirilen 447 firma bulunduğunu kaydeden Uraloğlu, şunları kaydetti: “Tüm firmaların ücret tarifeleri üzerinden emeklilerimize yüzde 20 indirim uygulaması gerekiyor. Emeklilerimize indirim uygulamayan firmalara 5 uyarma müeyyidesi uyguluyoruz. İndirim uygulamayan firmalara ilişkin, emeklilerimizin yazılı veya CİMER (Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi) yoluyla gönderecekleri tüm şikayetleri de en kısa sürede inceliyor ve sonuçlandırıyoruz.”
’89 BİN 476 OTOBÜSTE DENETİM YAPTIK’
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ekipleri ile kolluk kuvvetlerinin iş birliği içerisinde çalışma yürüttüklerini de vurgulayan Uraloğlu, “Şehirler arası otobüs seyahatlerine yönelik U-ETDS (Ulaştırma Elektronik Takip ve Denetim Sistemi) üzerinden elektronik olarak yaptığımız denetimlere ilave olarak yolcu terminallerinde, yol kenarlarında ve kara yolları denetim istasyonlarında denetimler gerçekleştiriyoruz. Fahiş fiyatlı bilet satışı, korsan ve yetki belgesiz taşımacılık ve emeklilere yönelik yüzde 20 indirim uygulanıp uygulanmadığına dair 2024 yılında toplam 89 bin 476 otobüste denetim yaptık” dedi.
‘DENETİMLERİMİZ ETKİN ŞEKİLDE DEVAM ETMEKTE’
Bakan Uraloğlu, Karayolu Taşıma Kanunu’na aykırı faaliyette bulunan otobüs işletmecilerine idari işlem uygulandığını ifade ederek, “Fahiş fiyatlı bilet satışının önüne geçilmesi, yolcu taşımacılığında düzenin sağlanması ve emeklilere ücret tarifesi üzerinden yüzde 20 indirim uygulanması için yurt genelinde denetimlerimiz etkin bir şekilde devam ediyor” açıklamasında bulundu.(DHA)
Cumhurbaşkanı Erdoğan: İklim kanunumuzu çok yakında Meclis’e sunacağız
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29’uncu Taraflar Konferansı Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, “Emisyon Ticaret Sistemi’ni de ihtiva eden iklim kanunumuzu çok yakında Meclisimize sunacağız” dedi.
AZERBAYCAN-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29’uncu Taraflar Konferansı Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nde katılımcılara hitap etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yenilenebilir enerji konusundaki adım ve hazırlıkları hakkında bilgi vererek, “2053 yılı için net sıfır emisyona ulaşma ve yeşil kalkınma vizyonumuz ekseninde kilit sektörlerimizi dönüştürüyoruz. Yeşil finans stratejisini uygulama ve ulusal yeşil taksonomi oluşturma gayretlerimiz devam ediyor. Emisyon Ticaret Sistemi’ni de ihtiva eden iklim kanunumuzu çok yakında Meclisimize sunacağız. COP29 öncesinde 2 yıllık şeffaflık raporumuzu ve uzun dönemli iklim stratejimizi yazmanlığa ilettik. 2024- 2030 yıllarını kapsayan iklim değişikliği azaltım ve uyum strateji eylem planlarımızı uygulamaya aldık. Toplam kurulu yenilenebilir enerjinin payını yüzde 59’a yükselttik.
Bu oranla Avrupa’da 5’inci dünyada 11’inci sıradayız. 2053 net sıfır emisyon hedeflerimiz için temel önceliklerimiz yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve nükleer enerjidir. Bugün 31 bin megavat olan rüzgar ve güneş enerjisi kurulu gücümüzü 2035 yılında 120 bin megavata çıkaracağız. Nükleer enerjide ise 2050 senesinde 20 bin megavatlık bir kapasiteye ulaşmayı hedefliyoruz. 2024-2030 yıllarını kapsayan Ulusal Enerji Verimliliği eylem planımızla 100 milyon ton karbondioksit eş değeri emisyon azaltımı ön görüyoruz. Elektrikli milli otomobilimiz TOGG’u yaygınlaştırmaya devam ediyoruz.
Eşim Emine Erdoğan’ın himayesinde başlatılan ve küresel düzeye taşınan sıfır atık projesi iklim değişikliğiyle mücadelemize ilave güç katıyor. Bu sayede projenin başlangıcından bu yana 5,9 milyon ton sera gazı emisyonunun önüne geçtik. Su kaynaklarımızın etkin kullanımı için su verimliliği seferberliği ilan ettik. Milli ağaçlandırma günü vesilesiyle milyonlarca fidanı toprakla buluşturuyoruz. Tabii tüm bu gayretlerin ekonomik maliyeti çok yüksektir. Küresel mücadelemizi daha güçlü etkili kılmak bakımından bilhassa gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarına cevap verecek bir iklim finansmanı hedefinin bu zirvede belirleneceğine inanıyorum.
Gelecek nesiller için adil, sürdürülebilir ve doğaya saygılı bir dünya inşa etmek için BM 79’uncu Genel Kurulu’nda gelecek paktını kabul ettik. Bugün burada gelecek nesillere adil bir dünya bırakmayı konuşurken İsrail’in Filistin ve Lübnan’ı hedef alan hukuk, ahlak ve vicdan dışı saldırıları devam ediyor. Mevcut hükümet maalesef çocuk, kadın ve yaşlı demeden insanları katletmeyi büyük bir çevre kıyımına yol açmayı sürdürüyor. İsrail saldırıları nedeniyle toprağa ve yer altı sularına sızan kimyasallar Gazzeli çocukların geleceğini şimdiden karanlığa bürümüştür. Bu ağır ve insani çevre felaketine sebep olanların Uluslararası mahkemelerde hesap vermeleri gerektiğini düşünüyoruz. 2026 BM İklim Değişikliği 31’inci Taraflar Konferansı’na ev sahipliği yapmak için adaylığımızı açıkladık. Adaylığımıza destek veren ülkelere teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.(DHA)