Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Ekonomi

Zamlar yüzde 110, yıllık enflasyon yüzde 17.53’müş!

Merkez Bankası (MB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özet metninde, ”Kurul, para politikasında fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten bir yaklaşım sergilemeyi sürdürecektir. Kurul, fiyat istikrarının sağlanması için, güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimine ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesini yinelemiştir” denildi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetini yayınladı. Özette, Kurulun, para politikasında fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten bir yaklaşım sergilemeyi sürdüreceği ve fiyat istikrarının sağlanması için, güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimine ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesini yinelediği vurgulandı.

Özette şu ifadelere yer verildi: ”Haziran ayında tüketici fiyatları yüzde 1,94 oranında artmış, yıllık enflasyon 0,94 puan yükselişle yüzde 17,53 olarak gerçekleşmiştir. Yıllık enflasyon gıda ve temel mal gruplarında artarken, enerji ve hizmet gruplarında gerilemiştir. Faaliyeti kesintiye uğramış olan bazı sektörlerde normalleşme adımlarıyla birlikte fiyat artışları gözlenmiştir. Bu görünüm altında, B ve C göstergelerinin yıllık enflasyonları ve eğilimleri yükselmiştir.

Gıda ve alkolsüz içecekler grubu fiyatları Haziran ayında yüzde 0,88 oranında yükselmiş, grup yıllık enflasyonu 2,95 puan artışla yüzde 19,99 olmuştur. Yıllık enflasyon işlenmemiş gıdada 4,09 puan artışla yüzde 18,70’e, işlenmiş gıdada ise 1,71 puan artışla yüzde 21,20’ye yükselmiştir. İşlenmemiş gıdada yıllık enflasyon taze meyve ve sebze grubunda yatay seyrederken, kırmızı ve beyaz etin sürüklediği diğer işlenmemiş gıdada önemli ölçüde artmıştır. İşlenmiş gıdada ekmek ve tahıllar, işlenmiş et ürünleri, katı ve sıvı yağlar ile alkolsüz içecek kalemlerindeki fiyat artışları öne çıkmıştır. Haziran ayında kırmızı et fiyat artışı ve bunun işlenmiş et ürünleri fiyatlarına yansımaları dikkat çekmiştir.

Enerji fiyatları Haziran ayında yüzde 2,24 oranında artarken, grup yıllık enflasyonu 0,43 puan düşüşle yüzde 17,28’e gerilemiştir. Akaryakıt fiyatları, Mayıs ayındaki ÖTV artışının sarkan etkileriyle, yüzde 6,33 oranında yükselerek enerji grubu fiyatlarını yukarıya çekmiştir. Mayıs ayında yapılan uyarlamaya karşın, eşel mobil sistemi akaryakıt fiyatlarında ihtimal fiyat artışlarının önüne geçmektedir. Diğer yandan, Temmuz ayında elektrik ve doğalgaz tarifeleri yükseltilirken, LPG’de de fiyat artışı gerçekleşmiştir.

Temel mal yıllık enflasyonu Haziran ayında 1,08 puan yükselişle yüzde 21,92’ye ulaşmıştır. Yıllık enflasyon diğer temel mallarda daha belirgin olmak üzere tüm alt gruplarda artmıştır. Dayanıklı tüketim malı fiyatları yüzde 2,98 oranında yükselirken, grup yıllık enflasyonu 0,12 puan artışla yüzde 30,86 olmuştur. Bu görünümde beyaz eşya ve mobilya sektörleri öne çıkarken, diğer elektrikli ve elektriksiz aletler ile otomobil kalemlerinde de artışlar kaydedilmiştir. Dayanıklı mal ve diğer temel mallarda kur gelişmelerinin yanı sıra emtia fiyat artışlarının ve tedarik zincirlerindeki aksaklıkların etkileri hissedilmiştir. Öte yandan, Haziran aylarında indirim sezonuna geçişle fiyatları gerileyen giyim ve ayakkabı grubunda normalleşme adımlarıyla birlikte bu dönemde aylık bazda artış kaydedilmiştir. Giyim ve ayakkabıda yıllık enflasyon 1,30 puan artışla yüzde 6,86’ya yükselmesine rağmen, ulaşılan seviyenin düşük olmasıyla giyim grubu temel mal enflasyonunu sınırlamaya devam etmiştir.

Hizmet fiyatları Haziran ayında yüzde 1,94 oranında yükselmiş, grup yıllık enflasyonu ise 0,16 puan azalarak yüzde 13,46 olmuştur. Grup enflasyonunun seyrinde gerek bu yıl gerekse geçen yıl atılan normalleşme adımlarının etkileri gözlenmiştir. Yıllık enflasyon lokanta-otel, diğer hizmetler ve kirada artarken, ulaştırma ve haberleşme hizmetlerinde düşüş sergilemiştir. Lokanta-otel alt grubunda hem dışarıda yenen yemek hem de konaklama kalemlerinde yüksek fiyat artışları gözlenmiş, bu grupta yıllık enflasyon 1,13 puan artışla yüzde 18,86’ya ulaşmıştır. Diğer hizmetler alt grubu yıllık enflasyonundaki artışta, açılmayla birlikte yüksek fiyat artışları sergileyen eğlence ve kültür hizmetlerinin yanı sıra bakım ve onarım hizmetleri öne çıkmıştır. Haziran ayında, getirilen kapasite kısıtları nedeniyle karayolu ile şehirlerarası yolcu taşımacılığı kaynaklı olarak ulaştırma hizmetlerinde fiyat artışları gerçekleşmiş, ancak bu grupta yıllık enflasyon baz etkisiyle gerilemiştir.

Piyasa Katılımcıları Anketi’nden elde edilen enflasyon beklentileri Temmuz ayında yukarı yönlü güncellenmiştir. Cari yıl sonu enflasyon beklentisi 1,18 puan artışla yüzde 15,64’e, gelecek on iki aya ilişkin enflasyon beklentisi 0,50 puan artışla yüzde 12,62’ye, gelecek yirmi dört ay beklentisi ise 0,27 puan artışla yüzde 10,43’e yükselmiştir.

Enflasyonu etkileyen unsurlar ve riskler
Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere dünya genelinde aşılamanın hızlanması küresel ekonomide toparlanma sürecini desteklemektedir. Normalleşme adımları ile birlikte, hizmetler ve sanayi faaliyeti arasındaki ayrışma kapanmaya başlamıştır. Bununla birlikte aşılama programlarında ilerleme kaydeden ekonomiler kısıtlamaları hafifleterek iktisadi faaliyette daha güçlü bir performans sergilemektedir. Diğer taraftan son dönemde bazı virüs varyantlarının tekrar vaka artışlarına yol açması salgın hastalığın seyrine ilişkin belirsizlikleri canlı tutmaktadır.

Küresel talepteki hızlı toparlanma, emtia fiyatlarındaki artış eğilimi, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve taşımacılık maliyetlerindeki artış uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının yükselmesine yol açmaktadır. Yükselen küresel enflasyon ve enflasyon beklentilerinin uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri önemini korumaktadır. Bir önceki PPK döneminden bugüne, bazı gelişmiş ülkelerde aylık ve yıllık enflasyon beklentilerin üzerinde artmıştır. Politika faizlerinin tarihsel ortalamaların oldukça altında seyrettiği gelişmekte olan ülkelerde normalleşme sürecinin başladığı ve bazı merkez bankalarının faiz artırımına gittiği görülmektedir. Bu görünüm, bir önceki PPK dönemine göre küresel finansal koşullarda artan belirsizliklere ve bir miktar sıkılaşmaya işaret etmektedir. Küresel risk iştahındaki dalgalı seyir ve uzun vadeli tahvil faizlerinin seyrine ilişkin belirsizlikler küresel finansal piyasalarda dalgalanmaya yol açmaktadır. Kurul, küresel enflasyon baskılarının para politikalarında ve dolayısıyla küresel finansal piyasalarda veri duyarlılığını artırdığı ve buna bağlı oynaklıkların görülebileceği yönündeki görüşünü korumuştur.

Gelişmekte olan ülkelere portföy girişleri bu PPK döneminde azalarak da olsa, borçlanma senedi kaynaklı olarak, sürmüştür. Bununla birlikte, gelişmiş ülkelerde uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklık ve küresel finansal koşulların seyri gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına ilişkin riskleri canlı tutmaktadır.

Üretici fiyatları, döviz kuru gelişmelerinin yanı sıra uluslararası emtia fiyatları ve tedarik zincirlerindeki sorunlara bağlı olarak, Haziran ayında da yükselmiştir. Üretici fiyatlarındaki yükseliş ve bu yükselişlerin tüketici fiyatları üzerinde oluşturduğu baskının, gelişmiş ülkeler dâhil olmak üzere, küresel ölçekte belirginleştiği izlenmektedir. Diğer yandan, enerji dışı emtia fiyatlarındaki artış eğiliminin Haziran ayından itibaren sınırlı da olsa yerini gerilemeye bıraktığı gözlenmektedir.

Ticari krediler ılımlı bir seyir izlemektedir. Son dönemde açılma ve ertelenmiş talebe bağlı olarak artış gösteren bireysel kredi kullanımında ise, alınan makro ihtiyati tedbirlerin etkileri izlenecektir. Kurul, bireysel kredilerin daha ılımlı bir büyüme sergilemesinin, enflasyon görünümü ve dış denge üzerindeki riskleri sınırlamak için önemli olduğuna dair yaptığı vurguyu korumuştur. Bu çerçevede, kredilerin seyri ve kompozisyonu makroekonomik istikrar açısından yakından takip edilmektedir.

Yurt içi iktisadi faaliyet güçlü seyretmektedir. İkinci çeyrekte, salgın kısıtlamalarına ve finansal koşullardaki sıkılaşmaya bağlı olarak iç talep bir miktar ivme kaybederken, dış talep gücünü korumaktadır. Sanayi üretimi Nisan-Mayıs ayları ortalaması itibarıyla bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,4 oranında artmıştır. Sanayi ciro endeksleri, söz konusu ivme kaybının, salgın tedbirlerine de bağlı olarak, yurt içi talep kaynaklı olduğuna dış talebin ise sanayi üretimini desteklediğine işaret etmektedir. Bu dönemde perakende satış hacmi de kısıtlamalar kaynaklı düşüş kaydetmiştir.

Yüksek frekanslı veriler, aşılamadaki hızlanma ve salgın tedbirlerinin gevşetilmesi ile birlikte hareketliliğin tedbir döneminin öncesini hızlı bir şekilde aşmasıyla iktisadi faaliyetin tekrar güçlendiğine işaret etmektedir. Nitekim kartla yapılan harcamalara ilişkin haftalık verilere göre, kısıtlamalardan daha çok etkilenen hizmet sektörleri ile perakende ticarete konu olan kalemlerde artış oranları daha yüksek gerçekleşmiştir. Aşılamanın toplumun geneline yayılarak hızlanması salgından olumsuz etkilenen hizmetler ve turizm sektörlerinin canlanmasına ve iktisadi faaliyetin daha dengeli bir bileşimle sürdürülmesine olanak tanımaktadır.

Kısıtlamaların iktisadi faaliyet üzerindeki etkisi işgücü piyasasına da yansımıştır. Nisan ve Mayıs aylarının ortalaması dikkate alındığında toplam işsizlik oranı bir önceki çeyreğe kıyasla 0,5 puan artarak yüzde 13,5, tarım dışı işsizlik oranı ise 0,7 puan artışla yüzde 15,6 olarak gerçekleşmiştir. Yüksek frekanslı veriler, kısıtlamaların gevşetilmesiyle birlikte iş imkânlarında hızlı bir toparlanmaya işaret etmektedir. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde hizmetler sektöründe istihdam artışları görülebileceği değerlendirilmektedir. Ancak işgücüne katılım oranlarındaki artış, istihdam artışlarının işsizlik oranlarına yansımasını sınırlayabilecektir.

Olumlu dış talep koşulları ve uygulanmakta olan sıkı para politikası cari işlemler dengesini pozitif etkilemektedir. Cari işlemler dengesi Mayıs ayında 3,1 milyar dolar açık vermiş ve yıllık açık önceki aya göre 0,9 milyar dolar azalarak 31,9 milyar dolar olmuştur. Haziran ayı geçici dış ticaret verilerine göre mevsimsellikten arındırılmış olarak altın hariç ihracat ve ithalat aylık bazda artış kaydetmiştir. Emtia fiyatlarındaki yükselişe karşın ihracattaki güçlü artış eğilimi ve aşılamadaki kuvvetli ivmenin turizm faaliyetlerini canlandırmasıyla yılın geri kalanında cari işlemler hesabının fazla vermesi beklenmektedir. Kurul, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın sürekliliği ve finansal istikrar açısından cari işlemler dengesindeki seyrin önemine yaptığı vurguyu korumuştur.

Para politikası
Para politikası duruşu, enflasyon görünümüne yönelik yukarı yönlü riskler dikkate alınarak, temkinli bir yaklaşımla enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi ve fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirlenecektir. Bu doğrultuda politika duruşu, enflasyon gelişmeleri ve enflasyon beklentileri dikkate alınarak dezenflasyon sürecini en kısa sürede tesis edecek ve orta vadeli hedeflere ulaşıncaya kadar bunun sürekliliğini sağlayacak bir sıkılık düzeyinde belirlenmeye devam edilecektir.

Son dönemde ithalat fiyatları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki artışların yanı sıra, talep koşulları, bazı sektörlerdeki arz kısıtları, açılmanın etkisiyle yaz aylarında enflasyonda görülebilecek oynaklıklar ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümü üzerinde risk oluşturmaya devam etmektedir. Diğer taraftan, parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkileri gözlenmektedir. Enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler dikkate alınarak, Nisan Enflasyon Raporu tahmin patikasındaki belirgin düşüş sağlanana kadar para politikasındaki mevcut sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir. Bu doğrultuda Kurul, politika faizinin yüzde 19 düzeyinde sabit tutulmasına karar vermiştir.

Enflasyonun kısa dönemde, başta emtia fiyatları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar olmak üzere arz ve talep yönlü çeşitli unsurların etkisiyle oynak bir seyir izlemesi beklenmektedir. Enflasyonda kısa vadede görülebilecek oynaklıkların ana eğilime yansımaları para politikası duruşu açısından yakından izlenecektir. Sıkı parasal duruş; enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve finansal piyasa gelişmeleri bağlamında dışsal ve geçici oynaklıklara karşı önemli bir tampon işlevi görecektir.

TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar politika faizi, güçlü dezenflasyonist etkiyi muhafaza edecek şekilde, enflasyonun üzerinde bir düzeyde oluşturulmaya devam edilecektir.

Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin başlaması, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.
Kredi piyasası ve iktisadi faaliyete ilişkin göstergelerin yanı sıra döviz kuru oynaklığı ve ithalat fiyatlarındaki gelişmeler doğrultusunda enflasyon üzerindeki talep ve maliyet yönlü etkiler önemini korumaktadır. Uygulanmakta olan sıkı para politikası, krediler ve iç talebi sınırlayarak bir yandan talep yönlü unsurları kontrol altına alırken, diğer yandan da cari işlemler dengesindeki iyileşmeyi desteklemektedir. Bununla birlikte, gelişmiş ülkelerdeki para politikası ile küresel risk iştahına ilişkin görünüm, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımları üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Kurul, para politikasında fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten bir yaklaşım sergilemeyi sürdürecektir.

Kurul, fiyat istikrarının sağlanması için, güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimine ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesini yinelemiştir.

Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir.”

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Ekonomi

Araştırma: Kadınlar işinden memnun, erkekler daha iyi bir iş ve pozisyon arıyor

Araştırma şirketi Areda Survey, Türkiye’de kadın ve erkeklerin iş ve pozisyon memnuniyetini ölçen bir araştırma yaptı. Araştırmaya göre erkekler daha iyi bir iş ve pozisyon arıyor. Kadınların yalnızca yüzde 34,5’i daha iyi bir iş veya pozisyon arayışındayken erkeklerde bu oran yükselerek yüzde 51,1 olarak kayıtlara geçiyor.

İSTANBUL-Araştırma şirketi Areda Survey’in Türkiye genelinde 3 bin 764 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği araştırmaya göre, Türk halkının yüzde 42,7’si mevcut işine veya pozisyonuna göre daha iyi bir iş veya pozisyon arıyor. Yüzde 57,3’ünün ise böyle bir talep ve isteği bulunmuyor. Araştırmaya katılanlar arasında kadınların yalnızca yüzde 34,5’i daha iyi bir iş veya pozisyon arayışındayken erkeklerde bu oran yükselerek yüzde 51,1 olarak kayıtlara geçiyor.

Aynı araştırma 2022’de de gerçekleştirilmiş ve daha iyi bir iş veya pozisyon arayışında olanların oranı yüzde 57,2 olarak kayıtlara geçmişti. Son araştırmayla beraber değerlendirildiğinde, Türk halkının mevcut iş veya pozisyonuna göre daha iyi bir iş veya pozisyon arayışında yüzde 14,5 oranında bir azalma olduğu görülüyor.

ERKEKLERİN MEVCUT İŞİNDEN DAHA İYİ BİR İŞ VEYA POZİSYON ARAYIŞI KADINLARDAN DAHA FAZLA

Araştırmaya katılan kadınların yüzde 65,5’i mevcut iş veya pozisyonunda memnunken, erkeklerin yüzde 51,1’i mevcut işini veya pozisyonunu yeterli görmüyor.

18 – 34 yaş aralığındaki katılımcıların yüzde 46,8’i mevcut işinden daha iyi bir iş veya pozisyon arayışında olduğunu belirtirken, 35 – 54 yaş aralığındakilerde ise bu oran yüzde 48,9 olarak görülüyor. 55 yaş ve üzerindeki katılımcıların yüzde 71,3’ünün ise bu yönde bir arayışı olmadığı görülüyor.

ARAŞTIRMANIN METODOLOJİSİ

Türkiye genelinde 3 bin 764 kişinin katıldığı 5 – 8 Nisan – tarihleri arasında yapılan araştırma, kantitatif araştırma yöntemlerinden CAWI tekniği ile ‘Areda Survey’in Profil Bazlı Dijital Paneli’ kullanılarak gerçekleştirildi.

Okumaya devam et

Ekonomi

Türkiye’nin hayvan varlığı azaldı

Türkiye’nin büyük ve küçükbaş hayvan varlığı, son 2 yılda azaldı. 2021’de 75 milyon 555 bin 321 baş ile son 23 yılın en yüksek seviyesine ulaşan hayvan varlığı, 2022’de 73 milyon 289 bin 541, 2023’te ise 68 milyon 946 bin 415 baş oldu.

 Caner ÜNVER
ANKARA-Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre; 2023 yılında Türkiye genelinde toplam büyük ve küçükbaş hayvan nüfusu 68 milyon 946 bin 415 oldu. Bunun 42 milyon 60 bin 470’i koyun, 16 milyon 421 bin 256’sı sığır, 10 milyon 302 bin 940’ı keçi ve 161 bin 749’u manda oldu. 2019’da 66 milyon 353 bin 810 olan büyük ve küçükbaş hayvan nüfusu, 2020 ve 2021’de artış gösterdi. 2021’de Türkiye’nin hayvan varlığı 75 milyon 555 bin 321 ile son 23 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Ardından düşüşe geçerek; 2022’de 73 milyon 289 bin 541, 2023’te ise 68 milyon 946 bin 415 oldu.

23 YILIN EN YÜKSEK KIRMIZI ET ÜRETİMİ

Hayvansal ürünlerde 2023’te 2 milyon 384 bin 47 ton ile son 23 yılın en yüksek kırmızı et üretimi gerçekleştirildi. 2023’te bir önceki yıla göre kırmızı etin yanı sıra tavuk yumurtası ve yaş ipek kozası üretimi artarken; tavuk eti, çiğ süt, bal, yapağı, keçi kılı ve tiftik üretiminde azalma oldu. 2023’te 21 milyon 481 bin 567 ton çiğ süt üretimi yapılırken; bunun 19 milyon 961 bin 908 tonu inek sütü, 933 bin 576 tonu koyun sütü, 543 bin 58 tonu keçi sütü ve 43 bin 25 tonu manda sütü oldu. Ayrıca, son 4 yılda çiğ süt üretim miktarında azalma görüldü. 2020’de 23 milyon 503 bin 790 ton, 2021’de 23 milyon 200 bin 306 ton ve 2022’de 21 milyon 563 bin 492 ton çiğ süt üretimi kaydedilmişti.

Kesilen hayvan sayılarında ise 2023 yılında kesilen 5 milyon 811 bin 698 baş sığırdan 1 milyon 670 bin 606 ton, 69 bin 597 baş mandadan 15 bin 386 ton, 25 milyon 437 bin 813 baş koyundan 569 bin 66 ton ve 6 milyon 753 bin 478 baş keçiden 128 bin 989 ton kırmızı et elde edildi. Kırmızı et üretimi, bir önceki yıla göre 2019’da yüzde 4,7, 2020’de yüzde 2,6, 2021’de yüzde 9,3, 2022’de yüzde 12,3 ve 2023’te yüzde 8,8 arttı. (DHA)

Okumaya devam et

Ekonomi

TÜİK: Kırmızı et üretimi arttı, çiğ süt üretimi azaldı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2023 yılında kırmızı et üretiminin bir önceki yıla göre, yüzde 8,8 arttığını, çiğ süt üretiminin yüzde 0,4 azaldığını açıkladı.

ANKARA-TÜİK, 2023 yılına ilişkin kırmızı et ve çiğ süt üretim istatistiklerini açıkladı. Buna göre; 2022 yılında 2 milyon 191 bin 625 ton olan kırmızı et üretimi, 2023 yılında yüzde 8,8 artarak 2 milyon 384 bin 47 ton oldu. Bir önceki yıla göre, sığır eti üretimi yüzde 6,2 artarak 1 milyon 670 bin 606 ton, koyun eti üretimi yüzde 16,3 artarak 569 bin 66 ton, keçi eti üretimi yüzde 11,3 artarak 128 bin 989 ton, manda eti üretimi ise yüzde 13,3 artarak 15 bin 386 ton olarak gerçekleşti. Ayrıca, 2023 yılında kırmızı et üretiminin yüzde 70,1’ini sığır eti, yüzde 23,9’unu koyun eti, yüzde 5,4’ünü keçi eti ve yüzde 0,6’sını manda eti oluşturdu.

ÇİĞ SÜT ÜRETİMİ YÜZDE 0,4 AZALDI

2022 yılında 21 milyon 563 bin 492 ton olan çiğ süt üretimi, 2023 yılında yüzde 0,4 azalarak 21 milyon 481 bin 567 ton oldu. Bir önceki yıla göre, keçi sütü üretimi yüzde 0,5, inek sütü üretimi yüzde 0,2 artarken; koyun sütü üretimi yüzde 12,5 ve manda sütü üretimi yüzde 1,3 azaldı. 2023’te çiğ süt üretiminin yüzde 92,9’unu inek sütü, yüzde 4,3’ünü koyun sütü, yüzde 2,5’ini keçi sütü ve yüzde 0,2’sini manda sütü oluşturdu.(DHA)


Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.