Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Genel

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Faiz belasını bu milletin sırtından kaldıracağız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Biz faiz belasını bu milletin sırtından kaldıracağız. Biz faize kesinlikle milletimizi ezdiremeyiz. Bunu kabulleneceğiz. Bunun başka çıkışı olamaz. Hala kalkıp da bu yolda, bu mücadelede beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımızdan faizi savunanlar kusura bakmasınlar. Bu yolda ben faizi savunanla olmam, olamam” dedi.

Derya Yetim – Hülya Keklik
ANKARA
-AK Parti Grup Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, iç siyasete ilişkin önemli açıklamalarda bulunurken, ekonomik gelişmelere ilişkin de konuştu. İYİ Partili Lütfü Türkkan’ın şehit yakınına küfretmesi ve CHP’nin tezkereye ‘hayır’ oyu vermesini eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karşımıza geçip, bölücü örgüt propagandası yapana mahcup bir eda ile mukabele ediyorsunuz, buna karşılık şehit yakınının hiçbir hakaret içirmeyen isyanına bacısına söverek, hani bacıydı kendisi, öbür tarafta bu kardeşimizin bacısına söverek ve kendisini tekmeleyerek cevap veriyorsunuz. Milletimizin değer dünyasında bu iki tavrın yeri de, adı da bellidir. Şehitlerinin emanetine ve gazilerine saygı göstermeyenden, ülkesinin milli güvenlik çıkarlarına öncelik vermeyenden bu millete hayır gelmez. Meclisimiz bölücü terör örgütünün payandasından kurtulmayı başaramamış bir kesimin yükünü uzunca bir süredir çekmektedir. Ülkenin ikinci büyük partisinin de kısır siyasi hesaplarla ve geçmişte verdiği oyları inkar pahasına bölücü örgütün çizgisine dümen kırması hepimizi üzmüş ve öfkelendirmiştir. Biz bunların yüzleri kızarmadan aynı yalanları sürekli tekrarlamalarına alıştık. Kendileri ile hukuk önünde hesaplaşıyor, attıkları iftiraların bedelini ödetiyorduk. Ama bu defa doğrudan ülkemizin güvenliği, milletimizin huzuru, insanlarımızın geleceği hedef alınmıştır. CHP’nin tezkere oylamasında ve sonrasındaki tutumu doğrudan Türkiye‘yi hedef almaktadır. Daha vahimi, bu tutum değişikliğinin CHP‘nin kendi iradesiyle değil, sınırlarımız dışından verilen talimatlarla gerçekleşmiş olmasıdır. Bu oylamadan sonra CHP’nin sırtını kimler sıvazlıyor, CHP’ye kimler teşekkür ediyorsa ipini de onlar tutuyor demektir. Türkiye’nin Suriye’de oluşturduğu güvenli bölgeler vasıtasıyla terör tehdidini kendi topraklarından ve vatandaşlarından uzak tutmasına tahammül edemeyenlerin karın ağrılarını hepimiz biliyoruz. Aynı şekilde Akdeniz’de, Kuzey Afrika’da, Ege’de kendi çıkarlarımıza uygun politikalara yönelmemizin kimleri çileden çıkardığını da biliyoruz. CHP işte bu yeminli Türkiye düşmanlarının ülke içindeki taşeronluğuna talip olmuştur. Son tezkere oylamasıyla ve yatırımcılar başta olmak üzere pek çok kesime yönelik tehdit diliyle CHP artık fiilen de pozisyon değiştirmeye başlamıştır. Önceleri ülkemizi yabancılara şikayetlerle, yalan yanlış ifadelerle milletimizin gündemini fuzuli yere işgalle başlayan süreç bir süredir milli çıkarlarımıza somut darbeler vurma safhasına geçmiştir. Ülkenin ve milletin yaşadığı felaketlerden kendilerine iktidar çıkarma hevesiyle çıktıkları yolun bunları ülkeyi felakete sürükleyerek iktidarı değiştirme stratejisine kadar getirdiği anlaşılıyor. Bir yanlarına güya milliyetçi, güya memleket sever partiyi, diğer yanlarına bölücü örgütün güdümündeki partiyi alan, arkalarına da kırık dökük kim varsa takan CHP’yi yönlendirenler, kendileri için görünüşte karlı ama ülkemiz için de o kadar zararlı oyun oynuyorlar. Eğer başarırlarsa Türkiye’de sadece son 19 yıldaki kazanımlarını kaybetmekle kaymayacak, sonu belirsiz bir kaosa sürüklenecektir. Bunu biz söylemiyoruz, bunu tarih söylüyor. Bunu tek parti CHP’sinin faşizan uygulamaları söylüyor. Bunu Menderes’i asan, ‘bir sağdan, bir soldan’ diyerek bu ülkenin gençlerini darağaçlarına gönderen, terörü ve rejim istismarını vesayetinin gıdası haline getiren darbeler zinciri söylüyor. Bunu 1970’li ve 1990’lı yılların ülkeye ağır maliyetleri olan siyasi ve ekonomik krizleri söylüyor. Bunu 19 yıl boyunca attığımız her adımı engellemek için önümüze kurulan tuzaklar, oynanan oyunlar söylüyor. Bunu bir yandan PKK’nın en üst düzey isimleri, diğer yandan FETÖ’nün borazanları, beriki yandan uluslararası kumpasları yöneten yapıların sözcüleri söylüyor. Bunu bizzat kendileri, kendi milletvekilleri söylüyor. ‘AK Parti’yi iktidardan indirmeliyiz’ fikrini açıkça ifade etmekten çekinmeyenlerin derdi Türkiye’nin güvenliği ve esenliği olabilir mi? ‘Tayyip Erdoğan’dan kurtulmalıyız’ beyanını pek çok mecrada dolaşıma sokanların derdi milletimizin refahı ve huzuru olabilir mi? ‘Muhalefeti destekleyerek Türkiye’de yönetimi değiştirmeliyiz’ diyenlerin derdi ülkemizin demokrasisini, insanlarımızın hak ve özgürlüklerini geliştirmek olabilir mi? Eğer buna inanan varsa ya ülkesinden ve dünyadan bihaberdir ya hırsı ve kini gözünü kör etmiştir ya da aynı projenin bir parçasıdır. CHP’nin öncülüğünde hayata geçirilmeye çalışılan bu proje eski Türkiye’yi hortlatma, demokrasimizi yıkma, ekonomimizi çökertme, insanımızı esir alma projesidir. Hiç merak etmeyin, başaramayacaklar. Çünkü Türkiye eski Türkiye değil” diye konuştu.

“Irak ve Suriye tezkerelerine ‘evet’ diyenleri ihanetle suçlarken, bugün PKK’yı bitirmekten söz ediyor”

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme” konuşmasına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP Genel Başkanı, kendisine verilen görevi bir türlü başaramadığını, yalanlarına ve iftiralarına milletimizi bir türlü inandıramadığını görünce milletimizin umutlarının ve değerlerinin istismarına yöneldi. Vizyon çizmeye, insanların dertleri ile dertlenmeye alışık olmayınca da ya kavramı yanlış kullanıyor ya geçmişte aynı hususta ne dediğini, ne yaptığını unutuyor ya da desteksiz atıp kendini boşa düşürüyor. Devlet nasıl yönetilir, güvenlik birimleri nasıl çalışır, uluslararası işleyiş neyi gerektirir, anayasa ve yasalarımız neyi emreder, eldeki imkanlar nedir bilmediği için aklına geleni söylüyor. Hadi Haşhaşilerin sahte cenneti misali herkesi kamuda işe almayı, herkese balya balya para dağıtmayı, herkese arş-ı alaya çıkartmayı taahhüt etmesini anladık, ‘dilin kemiği’, ‘yerine getirilmeyecek vaadin sınırı yok’ nasılsa salla sallayabildiğin kadar. Ama bazı hususlar var ki, oralarda dikkatli olmak lazım. Daha dün Irak ve Suriye tezkerelerine ‘evet’ diyenleri ihanetle suçlarken, bugün PKK’yı bitirmekten söz ediyor. Bir yandan ülkenin tüm sorunları, sıkıntılarını çözmekten bahsediyor, diğer yandan yatırımları engellemeye, insanları iş yapamaz, kamu görevlilerini hizmet veremez hale getirmeye çalışıyor. Son günlerde bir de ‘helalleşelim’ demeye başladı. Bizim inancımızda helalleşme vardır ve önemlidir. Peki, Kılıçdaroğlu helalleşmeyi nasıl anlıyor, nasıl tanımlıyor, önce ona bir bakalım” diyerek salondakilere Kılıçdaroğlu’nun videosunu izletti.

Erdoğan, “Dün helalleşme kavramına böyle bakan bir zatın bugün birden aydınlanma yaşayıp 180 derecelik bir dönüşle helalleşme peşine düşmesi ne kadar ilginç değil mi? Bay Kemal sen önce benim başörtülü kızlarımdan, bacılarımdan git helallik dile. Utanmadan, sıkılmadan hala kalkıyorsun ‘Onların hukukunu biz koruduk’ diyorsun. Hayatın yalan. Biz bu işin gerisindeki niyeti görmesek, Kılıçdaroğlu’nun eline tutuşturulan senaryodaki rolünü oynamadan öte işleri olmadığını bilmesek diyeceğiz ki olabilir, insan değişebilir. Geçmişteki yanlışlarını görüp helalleşme suretiyle önünde yeni bir sayfa açmaya herkesin hakkı vardır. Bay Kemal, ben senin ile ilgili kazandığım davaları geri çektim. Sen bunların hiçbirinin kadrini, kıymetini anlamadın. Sende anlayacak yüz bile yok. Buradaki sorun şu ki, maalesef ortada bir değişim de yok, değişen kimse de yok. CHP aynı CHP, Kılıçdaroğlu aynı Kılıçdaroğlu, zihniyet aynı zihniyet, sadece bunlara verilen rol değişti. Dün tüm güçleri ve samimiyetleri ile vesayetin bekçiliğine, darbecilerin şakşakçılığına, tarihimize ve değerlerimize düşmanlığa soyunmuşlardı, bugün biraz zoraki de olsa daha başka bir görünüme bürünmeye çalışıyor, tabi yerseniz. Her tarafı lime lime dökülen bu bukalemun siyasetini milletimizin taktirine havale ediyoruz” ifadelerini kullandı.

“Asgari ücreti de benzer bir anlayışla tespit ederek dar gelirlilerin üzerindeki yükü hafifleteceğiz”

“Son 8 yıldır kesintisiz bir şekilde yaşadığımız siyasi, sosyal, ekonomik, askeri sorunları herhalde tesadüf olarak göremeyiz. Bunların hepsi de aynı amaca yönelik girişimlerdir” açıklamasında bulunan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“2018 Ağustos’undan itibaren Türk ekonomisini tamamen çökertmeyi hedefleyen, rasyonel hiçbir izahı ve gerekçesi olmayan nice hadiseler yaşadık. Türkiye’ye siyasi, sosyal ve askeri alanda diz çöktürmeyi başaramayanların tek umudunun ekonomi kaldığın gördük. Neysek ki, küresel salgın krizinin tetiklediği gelişmeler bize bu tuzakları kuranları daha beter duruma düşürmüştür. Siz bakmayın herkesin kuyruğunu dik tutmaya çalıştığına. Gelişmiş ülkeler İkinci Dünya Savaşı sonrasının en büyük ekonomik buhranının eşiğindedir. Amerika’dan alın tüm batı ülkelerine varıncaya kadar. Bunu sosyal ve siyasi krizlerin izleyeceği de aşikardır. Biz bu vahim küresel tablo içinde geçtiğimiz 19 yılda ülkemize kazandırdığımız güçlü alt yapı sayesinde üretimimizle, ihracatımızla, istihdamımızla iyi bir yerde duruyoruz. Reel ekonominin içinde olan ve dünya ile teması bulunan herkes bu gerçeği görüyor, biliyor. Şayet 2022’yi ve 2023’ü herhangi bir kırılmaya meydan vermeden hedeflerimiz doğrultusunda ilerleyerek geride bırakabilirsek önümüzde hakikaten çok parlak bir gelecek bizi bekliyor. Mevcut sorunlara imkanlar çerçevesinde acil çözüm getirilebilecek hususlarda gereken adımları atıyoruz. Örneğin salgın döneminde hem ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın yanında yer aldık hem de üretimin ve istihdamın en az zararla sürecini geçirmesini sağlayacak tedbirleri aldık. Küresel düzeydeki fahiş artışlar sebebiyle birim maliyetleri döviz bazında 3-4 kat artan doğal gaz, akaryakıt, elektrik gibi ürünlerin fiyatlarını kontrol altında tutuyoruz. Doğal gazı maliyetinin 4’te birine, elektriği maliyetinin yarısına hanelere ulaştırıyoruz. Bay Kemal bunu niye konuşmuyorsunuz. Herkes gibi bizim de döviz ile aldığımız petrolden üretilen akaryakıtı Avrupa’nın en ucuz fiyatları ile vatandaşlarımıza biz sunuyoruz, bunu niye söylemiyorsunuz. Kamu işçilerine ve memurlarına verdiğimiz yüksek oranlı zamlarla çalışanlarımızı enflasyona ezdirmemek için gereken çabaları gösteriyoruz. İnşallah asgari ücreti de benzer bir anlayışla tespit ederek dar gelirlilerin üzerindeki yükü olabildiğince hafifleteceğiz. Küresel ekonomik sistemin yeniden yapılandığı bir dönemde Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar büyük bir cazibe merkezi haline gelme yolunda emin adımlarla ilerlemektedir.”

“Biz faiz belasını bu milletin sırtından kaldıracağız”

Cumhurbaşkanlığı görevinde olduğu sürece faizle mücadelesini sürdüreceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Enflasyon nedir, yüksek faiz nedir bilmeyen ülkelerin çift haneli fiyat artışları ve bozulan dengeler karşısında şaşkına döndüğü bir dönemde elbette bizim bunun tamamen dışında kalmamız mümkün değildir. Fakat bizi diğer ülkelerden ayıran önemli bir fark var. Onlar giderek daha çok sıkıntıya girerken, biz ise önümüzdeki yıldan itibaren ferahlamaya başlayacağız. Açık ve net söylüyorum, faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Bunu farklı yere çevirme gayretine diyorum ki, boşuna uğraşmayın, biz faiz belasını bu milletin sırtından kaldıracağız. Biz faize kesinlikle milletimizi ezdiremeyiz. Bunu kabulleneceğiz. Bunun başka çıkışı olamaz. Salgın döneminde tüm ülkeler kepenkleri indirirken bizim yatırımlarımıza kesintisiz devam etmemiz, açılıştan açılışa, temel atmadan temel atmaya koşmamız bunun en temel ispatıdır. Hala kalkıp da bu yolda, bu mücadelede beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımızdan faizi savunanlar kusura bakmasınlar. Bu yolda ben faizi savunanla olmam, olamam. Bu konu sıradan bir konu değildir. Dünyaya bakalım, Amerika’ya bakalım, batıya, İsrail’e bakalım. Bütün bunlarda faiz aşağılara çekilmişken, bizim arkadaşlarımıza ne oluyor ki, onlar faizi savunur hale geliyor. Enflasyonun buralarda ne hale geldiğini görüyorsunuz. Bizim arkadaşlarımıza ne oluyor. Bunu görevde olduğum sürece faizle mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim, enflasyonla mücadelemi sürdüreceğim. Şunu bilmemiz lazım, bu konuda Nas ortada. Nas orda olduğuna göre sana bana ne oluyor. Biz değerler silsilemiz içinde olaya buradan niye bakmıyoruz? Olaya buradan bakacağız ve adımımızı ona göre atacağız” şeklinde konuştu.

“Türkiye’nin en büyük işadamlarıymış, ondan sonra bize sallıyorlar”

Konuşmasında işadamlarına da seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz işadamlarımıza diyoruz ki, sen düşük faizle kredi istiyordun, hadi gel al, niye almıyorsun? Ben bu işadamlarını da anlamıyorum. Sonra bir araya geliyorlar, TÜSİAD’ı, vesairesi yüksek faizden bahsediyorlar. Siz nasıl insanız? Sen işadamıysan, yatırımdan yanaysan, buyurun işte size kredi, düşük faizle, hadi alın krediyi ve yatırımı yapın, ben sizden yatırım istiyorum, istihdam istiyorum, üretim istiyorum, ihracat istiyorum, hadi gelin bunları yapın. O zaman kaçıyorlar. Bunlar nasıl işadamı? Türkiye’nin en büyük işadamlarıymış, ondan sonra bize sallıyorlar. İstediğiniz kadar sallayın tutmaz. Bu ülkeyi kalkındırmak için hangi kuruluş olursa olsun, TÜSİAD’ı, vesaire dürüst olacaksınız. Sıkıştığınız zaman hemen kapıyı çalacaksınız, işi yoluna koyduktan sonra kalkıp iktidara sallayacaksınız. Yok öyle 25 kuruşa simit” dedi.

“Sondaj filomuza 4. gemimizi de ekledik”

Türkiye’ye 19 yılda kazandırılan eserlerinin videosunu hızlandırılmış seslendirmeyle salonda bulunanlara izleten Erdoğan, videonun sonunda vatandaşlara bir müjde verdi. Erdoğan, “Büyük ve güçlü Türkiye’yi işte bu şekilde adım adım inşa ettik, ediyoruz. Karadeniz’de keşfettiğimiz gazı çıkartma ve karaya taşıma çalışmalarımız tüm hızıyla sürüyor. Bu vesileyle milletimizle bir müjdeyi daha paylaşmak istiyorum. Biliyorsunuz, Türkiye halen 3 derin deniz sondaj gemisi ve 2 sismik araştırma gemisiyle Akdeniz ve Karadeniz’de arama ve sonda j çalışmalarını sürdürüyor. Sondaj filomuza 4. gemimizi de ekledik. Üstelik bu gemi diğerlerinden farklı olarak, 7. nesil olarak adlandırılan, en modern, en son teknoloji ile donatılmış, ilk defa bizim kullanacağımız, sıfır, yeni bir gemidir. Dünyada bu geminin sınıfında toplam 5 gemi bulunuyor. Birine de biz sahibiz. Boyu 238 metre, eni 42 metre olan yeni gemimizle denizin 3 bin 665 metre derinliğine kadar sonda j yapabileceğiz. Artık sahip olduğumuz büyük sondaj filosuyla ülkemiz sınırları dışında da faaliyet gösterecek kapasiteye ulaştık” açıklamasında bulundu.

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Genel

Son 5 yılda 1 milyondan fazla dövme sildirme işlemi uygulandı

Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya ve Kanada’da 2019-2024 yılları arasında 1 milyondan fazla dövme silme tedavilerini kapsayan araştırmanın verileri paylaşıldı. Dövme sildirmenin en yaygın nedenleri arasında, ‘İş ve işyeri gereksinimlerini karşılama, yaşam değişiklikleri, dövmenin anlamını yitirmesi, dövme kalitesi ilgili hayal kırıklığı ve yeni bir dövme için yer açmak’ olarak belirtildi.

İSTANBUL-Recovery tarafından dövme sildirme verileri yayınlandı. Veriler; Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya ve Kanada’da sadece son 5 yılda 1 milyondan fazla dövme sildirme tedavisi sonucu elde edildi. 88,5 milyon Amerikalının dövmesi olduğunun belirtildiği araştırmada, her yıl 11 milyon yeni dövme yaptırıldığı ifade ediliyor. 28 milyon Amerikalının ise memnun olmadıkları veya sevmedikleri en az bir dövmesi var. ABD’de bir kişinin sahip olduğu dövme sayısı 3,3 olarak görülüyor.

Araştırmada en popüler dövme trendleri dönem olarak ise şu şekilde paylaşıldı:

“1950-1980 yılları arasında en popüler dövme trendleri askeri dövmeler ve Sailor Jerry Designs dahil olmak üzere eski dövme tasarımları, 1980’lerde en popüler dövme trendleri alevler, ejderhalar, kaleler, büyücüler, kirazlar, güller ve çizgi film karakterleri, 1990’larda en popüler dövmeler Çin sembolleri, göbek deliklerinin etrafındaki güneşler, deniz sembolleri ve alt sırt kabile tasarımları, 2000’li yıllarda en popüler dövme trendleri, tüyler, leopar baskı, kırlangıçlar ve sonsuzluk sembolleri. 2010’larda en popüler dövme trendleri, bulutlar, güvercinler, dua eden eller, neo-geleneksel ve noktalı virgül tasarımlar. 2020’lerde en popüler dövme trendleri ise mikro dövmeler”

“DÖVMEDE KULLANILAN MÜREKKEP TÜRÜ ÇIKARMAYI ETKİLEYEBİLİR”

Yayınlanan verileri değerlendiren ve dövme silme işlemi hakkında bilgi veren Dermatoloji Uzmanı Dr. Eda Yıldırım, dövmede kullanılan mürekkep türünün bile önemli olduğunu ifade etti. Yıldırım, “Dövmede kullanılan mürekkep türü çıkarmayı etkileyebilir. Profesyonel mürekkepleri, genellikle daha çeşitli pigmentler içerdikleri için amatör mürekkeplere göre çıkarılması genellikle daha zordur. Eski dövmeler, çıkarılmaya yenilerinden daha iyi yanıt verme eğilimindedir. Bunun nedeni, zamanla mürekkep parçacıklarının parçalanması ve vücut tarafından ortadan kaldırılması için daha kolay silinebilir hale gelmesidir. Amatör dövmelerde genellikle daha az mürekkep kullanılır bu da daha derin mürekkep penetrasyonuna sahip profesyonelce yapılmış dövmelere kıyasla onları çıkarmayı biraz daha kolaylaştırır” dedi.

“GEÇİCİ YAN ETKİLERE NEDEN OLABİLİR”

Uzman olmayan doktor veya dövme lazeri olmayan lazerler ile gerçekleştirilen işlemlerde ten renginde değişiklik olabileceğini belirten Yıldırım, “Bir dövme silme seansı dövmenin boyutuna göre değişir, ancak tedaviler genellikle çok hızlıdır, küçük bir dövme için 5 dakikadan az veya bir dövmenin büyük bir bölümü için genellikle 15 dakikadan azdır. Ortalama tedavi değişen faktörlere göre 8-12 seans sürebilir. Lazer dövme silme herkes için farklı hissettirebilir. Çoğu danışan lazer dövme silme hissini “biraz dikenli” olarak ifade eder. Kızarıklık, şişme, kabarma ve hatta yara izi gibi geçici yan etkilere neden olabilir” diye konuştu.

“48 SAAT BOYUNCA SICAK SUDAN KAÇININ”

Dövme silme tedavisinden sonra bölgenin temiz ve kuru tutulması gerektiği söyleyen Yıldırım, “48 saat boyunca sıcak ve sıcak sudan kaçının. 24 saat boyunca yoğun egzersizi azaltın. Elinizle oynamayın. Güneşe maruz kalmaktan kaçının ve güneş kremi kullanın” ifadelerini kullandı.(DHA)

Okumaya devam et

Genel

Eşini, en yakın arkadaşı ve dayısının eşiyle aldatan kocaya 1 milyon lira tazminat cezası

SAMSUN’da Ayşe A. (42), kendisini hem yakın arkadaşı hem de dayısının eşi A.S. (50) ile aldattığını öne sürerek eşi Ahmet A.’ya (48) boşanma davası açtı. Çifti boşayan mahkeme, A.S. ile 326 günde 828 kez telefon görüşmesi yaptığı tespit edilen Ahmet A.’nın 500 bin lira maddi, 500 bin lira da manevi tazminat ödemesine hükmetti.

EMRE ÖNCEL
SAMSUN-Samsun’da yaşayan 2 çocuk annesi Ayşe A., 2001 yılında evlendiği Ahmet A.’nın, kendisini hem yakın arkadaşı S.Ç. hem de dayısının eşi A.S. ile aldattığını öne sürerek, 23 Şubat 2021 yılında boşanma davası açtı. Samsun 2’nci Aile Mahkemesi’nde görülen davada, Ahmet A.’nın, A.S. ile 326 günde 828 kez telefon görüşmesi yaptığı tespit edildi. Ayşe A., kocası hakkındaki iddiaları, şahitleriyle de kanıtladı. Mahkeme heyeti 26 Nisan 2024’te görülen duruşmada, Ayşe A.’yı haklı bularak boşanmalarına karar verdi ve Ahmet A.’nın 500 bin lira maddi, 500 bin lira manevi tazminat ödemesine hükmetti.

Öte yandan, 10 yaşındaki U.A.’nın velayetinin anneye verilmesine, Ahmet A.’nın, eşi Ayşe A. ile oğlu B.A.’ya (23) biner lira nafaka ödemesine karar verildi.

‘PSİKOLOJİSİNİ ALTÜST ETTİ’

DHA’ya konuşan Ayşe A.’nın avukatı Arslan Bolat, “Herkes eşinin kendisine olan ilgisini kaybettiğini, ilerleyen aşamada ise kendisini aldattığını hisseder ve bunu anlayabilir. Ancak asıl sorun, mahkeme dosyasına bunun yansıtılıp yansıtılmadığıdır. Mahkemeler somut delillere göre hareket eder ve buna göre karar verirler. Müvekkilimiz dayısının eşi ile aldatılmış ve çok büyük bir mağduriyet yaşamıştır. Bu kadar güvendiği iki insanın kendisini aldatması, uzun süre kendisinden gizli şekilde ilişki yaşaması psikolojisini altüst etmiş, uzun süre psikolojik tedavi görmesine rağmen olayın üzerinden yıllar geçse de hala olayı tam olarak atlatamamıştır. Bu sebep ile biz dosyaya tüm tedavi evraklarını reçeteli olarak kullandığı ilaçları ekledik. Ardından da eşi ve diğer kadın arasında bir yılda 828 defa yapılan telefon görüşmesi, bu görüşmelerin de gecelerce ve saatler boyu sürdüğünü öğrendik. Bu durumun da mahkeme tarafından araştırılarak dosyaya eklenmesini istedik” dedi.

‘YAŞADIĞI ACIYI UNUTMAYACAK’

Durumun mahkeme için de açıklığa kavuştuğu söyleyen Bolat, “Müvekkilimizin mağduriyetinin boyutu da mahkeme dosyasına doğru şekilde yansıtıldığı için mahkeme müvekkilimiz lehine bir milyon lira tazminata hükmetti. Elbette ki müvekkilimizin yaşadığı acı tazminat miktarı ile ölçülemeyecek kadar büyük ve bu tazminat miktarı ne olursa olsun müvekkilimiz yaşadığı acıyı unutmayacak ancak inanıyoruz ki müvekkilimiz kendisine yeni bir hayat kurarken kimseye muhtaç olmayacak” diye konuştu. (DHA)

Okumaya devam et

Genel

Samsun’da renkli 1 Mayıs kutlamaları

Samsun’da 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü renkli görüntüler ile kutlandı. Etkinlikte “Katil sürüleri Filistin’den defolun” yazılı pankart açıldı.

Erdi Demir
SAMSUN-
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamaları Samsun’da Atatürk heykeline çelenk sunumu ile başladı. Gar Kavşağı’nda toplanan işçi ve emekçiler, Cumhuriyet Caddesi üzerinden etkinliklerin düzenleneceği meydana kadar sloganlar ve pankartlar eşliğinde yürüdüler. Zaman zaman kıyafetleriyle yürüyen madenciler, fırıncılar ve diğer meslek grupları yürüyüşe katılanların beğenisini toplarken, bazı tepkiler de dikkat çekti.

Filistin halkına ve direnişine destek verdikleri için böyle bir eylem gerçekleştirdiklerini ifade eden grup, Türk halkı olarak her zaman özgür Filistin’in yanında olduklarını ve bölgede barışın sağlanması gerektiğini söylediler.

Emek ve Dayanışma Günü etkinlikleri, 1 Mayıs Tertip Komitesi temsilcilerinin konuşmalarının ardından şarkılar ve marşların söylenmesi ve halaylar çekilmesi ile sona erdi.

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.