Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Sağlık

Türkiye Obezitede İlk Sırada

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) açıkladığı verilere göre Türkiye Avrupa’da obezitede ilk sırada yer alıyor.

Muhammed Caner Atalay
SİVAS-
Kopenhag merkezli DSÖ Avrupa Bölge Ofisi tarafından açıklanan 2022 Avrupa Obezite Raporu’na göre Türkiye’de yetişkinlerin yaklaşık yüzde 59’u aşırı kilo veya obezite sorunu ile karşı karşıya bulunuyor. Obezite görülme oranı erkeklerde yüzde 30, kadınlarda ise yüzde 40 civarında olduğu görülüyor.

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) Sağlık Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Hastanesi Endokrin ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı öğretim üyelerinden Dr. Öğr. Üyesi Barış Sarıakçalı, “Vücutta yağ oranının artmasını biz obezite olarak tanımlıyoruz. Obezite kalp damar hastalıklarına, hipertansiyona, lipit bozukluklarına, kireçlemeye, uyku apnesi sendromunda artışa neden oluyor. Hatta bazı araştırmalar obezitenin bazı kanser türleriyle ilişkisinin olduğunu gösteriyor.” dedi

“Teknolojinin Kontrolsüz Kullanımı Obeziteye Sebep Oluyor”

Dr. Sarıakçalı, “Obezitenin sebeplerine baktığımız zaman; fastfood tarzı beslenme, aşırı kalorili yağlı yiyeceklerin tüketimi gibi beslenme bozukluklarının yanı sıra çocuklarda ve gençlerde bilgisayar, tablet ve cep telefonu gibi cihazların kullanımının artmasına bağlı olarak da hareket etmenin azalması gibi sebepleri söyleyebiliriz.” Dedi.

“Sağlıklı beslenme Önemli”

Konuşmasının sonunda Dr. Öğr. Üyesi Sarıakçalı obezite ile mücadelede hastalara spor yapmayı ve sağlıklı beslenmeyi önerdiklerini kaydederek, “Genç hastalarımız yüzme, futbol, tenis gibi spor dallarıyla ilgilenebilirler. Yaşlı hastalarımıza ise haftanın 5 günü 30 dakika yürüyüş öneriyoruz. Beslenmemizin yüzde 50’sini karbonhidratlardan, yüzde 20-25’ini yağlardan, yüzde 20-25’ini de proteinlerden oluşması gerekiyor. Tek tip dediğimiz sadece protein, yağ ağırlıklı beslenmeyi de tavsiye etmiyoruz.” Şeklinde konuştu.

Sağlık

Yenidoğan Bilim Kurulu Başkanı Koç: Kamu-özel tüm hastaneleri denetleyeceğiz

Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulan Yenidoğan Yoğun Bakım, Denetim ve Değerlendirme Bilimsel Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Esin Koç, ülke genelindeki kamu-özel tüm hastanelerde yenidoğan yoğun bakım ünitelerini denetleyerek aksaklıkları tespit edeceklerini ve denetimler sonunda bir rapor hazırlayarak bakanlığa sunacaklarını söyledi.

 Ruken KADIOĞLU-Canberk ÖZTÜRK
ANKARA-Sağlık Bakanlığı, yenidoğan yoğun bakım ünitelerini denetlemek amacıyla geçen ay alanında uzman 13 profesör ve doktorla ‘Yenidoğan Yoğun Bakım, Denetim ve Değerlendirme Bilimsel Komisyonu’nu kurdu. Komisyon Başkanı Prof. Dr. Esin Koç, komisyondaki bu hocaların Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki üniversitelerde ve devlet hastanelerinde çalıştığını belirterek, “Bize görev olarak bildirilen konu yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin denetlenmesi, orada aksaklıklar varsa bunların raporlanması ve yenidoğan yoğun bakım hizmetlerinin ülke genelinde daha iyileştirilmesi için çalışmalar yapılması. Biz komisyon olarak çalışmalarımıza başladık. İlk olarak da bu denetlemeler sırasında o hastanelere gidecek ekiplerin denetlemede kullanmaları için detaylı formlar hazırladık, yani o hastanelerde nelere bakacaklar, neleri denetleyecekler; bunları yazılı olarak o formlara geçirecekler. Biz de daha sonra bunları toplayarak hepsini gözden geçirip daha ana bir rapor hazırlayarak bakanlığa sunacağız. Bu formların hazırlanması bitti. Bundan sonraki basamak denetlemelerin başlaması olacak. Bu denetlemelerde sadece özel hastaneler ya da sadece İstanbul değil, Türkiye’deki gerek devlet gerek üniversite, yani kamudaki yenidoğan yoğun bakım üniteleri ve de özel hastanelerdeki yenidoğan yoğun bakım üniteleri denetlenecek” dedi.

‘DETAYLI DENETİMLER YAPMAYI PLANLIYORUZ’

Denetlemelerin mesai saatleri dışında da olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Koç, “Yıllardır bütün yoğun bakımlar denetleniyor ama genellikle her yıl Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı hastane denetlemeleri vardır. Yani hastanede yangın merdiveni, asansör, jeneratör var mı, hastane koşulları uygun mu diye bakılır. Bir de yoğun bakım ünitelerinin özel denetimleri vardır. Bu özel denetimlerde; hemşire sayısı yeterli mi, uzman hekim çalışıyor mu, işte ventilatör, monitör gibi donanımlar seviye 3’e uygun mu; bütün bunlar denetlenir. Biz bu denetimlere ek olarak biraz daha detaylı ileri denetimler yapmayı planlıyoruz. Yani orada yatan bebekler, yatış endikasyonları seviye 3 yoğun bakıma uygun mu, orada yatmaları gerekiyor mu? Ya da taburcu olmaları gerektiği halde taburcu olmamışlar mı? Doğru tedaviler uygulanıyor mu? Bunları da denetlemeyi planlıyoruz. Bu denetlemeleri de ancak yenidoğan uzmanları yapabilir. Bu nedenle denetleme ekipleri içinde diğer ekip üyeleri dışında yeni doğan uzmanları olacak. Denetlemeler tüm ülke genelinde ve kamudaki ve özeldeki yenidoğan yoğun bakım ünitelerini hepsinin denetlenmesi şeklinde, habersiz bir şekilde gerçekleştirilecek” diye konuştu.

‘YENİDOĞAN ÇETESİ’ TABİRİ BİZLERİ ÜZÜYOR’

Prof. Dr. Koç, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun ‘çete’ olayı çıkmadan önce de çeşitli bilim kurulları, komisyonları kurup, yoğun bakımlarda aksaklıklar varsa bunları saptayıp iyileştirme yolunda çalışmalar yaptığını anlatarak, “Ancak bu çete olayından sonra tabii yenidoğan kısmı ve denetleme kısmı daha ön plana çıktı. Biz burada ‘Yenidoğan Çetesi’ tabirini hiç beğenmiyoruz. Çünkü bunlara ‘Yenidoğan Çetesi’ deyince yanlış bir algılama oluyor. Sanki yenidoğan uzmanlarının ya da yenidoğan doktorlarının oluşturduğu bir çete gibi yanlış anlamalara yol açabiliyor. Oysa burada insanların değil doktorlukla insanlıkla bile ne kadar ilgileri var onu tartışıyoruz. Sayın Bakanımız da ‘çürük elmalar’ ya da ‘insanlıktan nasibini almamışlar çetesi’ diye adlandırıyor bu çeteyi. Biz de açıkçası yıllardır gece gündüz gerek kamu hastanelerinde gerek özel hastanelerde bu bebeklere emek veren, yaşamaları için uğraşan doktor ve hemşireler olarak halk tarafından yanlış algılamalara yol açan bir tabirin kullanılması bizleri üzüyor” ifadelerini kullandı.

‘TÜRKİYE’DE YENİDOĞAN UZMANLARI İYİ EĞİTİMLİ’

Türkiye’nin yenidoğan alanında çok iyi bir durumda olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Koç. “Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerinde ya da Amerika’da yenidoğan bebeklere neler yapılabiliyorsa, ne kadar küçük bebekler yaşatılabiliyorsa ülkemizde de aynı şekilde bütün tedaviler uygulanabilir. Bütün tanı, tetkikleri, teşhis yöntemleri kullanılabilir ve çok çok küçük bebekler yaşatılabilir. Ancak bazı bebekleri ne kadar uğraşırsak uğraşalım kaybedebiliriz. Ama Türkiye’de gerçekten yenidoğan uzmanları son derece iyi eğitimli ve işlerini çok iyi bilen doktorlardır. Bu nedenle aslında halkımızın bu konuda çok rahat olması lazım. Çok iyi, kaliteli hemşirelerimiz de var. Ama işte her alanda olduğu gibi bu alanda da bazen böyle kanunsuz işler ortaya çıkabiliyor. Bütün doktorlara, hemşirelere hele hele de yenidoğan uzmanlarına hiçbir şekilde mal edilemeyecek bir olayı bütün özel hastanelere de mal etmek çok büyük haksızlık olur” değerlendirmesinde bulundu. (DHA)

Okumaya devam et

Sağlık

Sensörlü şeker ölçüm cihazı, 18 yaş altı hastalar için SGK kapsamına alındı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 18 yaş altı Tip 1 Diyabet hastalarının kan şekeri takibini yapabilmek için ihtiyaç duyduğu sensörlü şeker ölçüm cihazının, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından geri ödeme listesine dahil edildiğini açıkladı.

 Gizem ÇORLU
ANKARA-SGK’nın Sağlık Uygulama Tebliği’ne yönelik değişikliği, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, tebliğ değişikliğinin getirdiği yenilikleri sosyal medya hesabından açıkladı. Bakan Işıkhan, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı ve Resmi Gazete’de yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliği ile Tip 1 Diyabet hastası evlatlarımız için önemli bir iyileştirmeyi hayata geçirdik. 18 yaş altı Tip 1 Diyabet hastası çocuklarımızın kan şekeri takibini yapabilmek için ihtiyaç duydukları ‘Sürekli Cilt Altı Glukoz İzlem Sistemi’ Sosyal Güvenlik Kurumumuz tarafından geri ödeme listesine dahil edilmiştir. Vatandaşlarımız, Bilimsel Komisyon’dan onay alacak ölçüm cihazlarını, uzman hekimlerimizin reçete etmesi ile kısa sürede medikallerden temin edebilecek. Çocuklarımızın sağlığı, huzuru bizim en büyük önceliğimiz. Tip 1 Diyabet hastası kıymetli evlatlarımıza ve ailelerine hayırlı olmasını temenni ediyor, hastalarımıza şifalar diliyorum” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Bakan Işıkhan’ın paylaşımında yer alan görsele göre; kan bileşenleri ve hemodiyaliz tedavisinin SGK geri ödeme fiyatlarında yüzde 45 oranında artış yapıldı. Ayrıca kemik iliği nakli öncesi hazırlık sürecinde kullanılan ilacın hasta onay kuralı kaldırılarak ilaca erişim kolaylaştırıldı. Akciğer kanseri tedavisinde kullanılan akıllı ilaca ise hastaların daha erken dönemde erişimleri sağlandı. Mitokodriyal sitopati hastalarına aylık nakden 800 TL ödeme yapılmasına karar verildi. (DHA)

Okumaya devam et

Sağlık

Araştırma: Kahve, sağlıklı bir yaşam sürmenize yardımcı olabilir

Yeni bir araştırma, günlük bir fincan kahvenin vücudu yaşa bağlı hastalıklardan koruyabileceğini ve yaşam süresini uzatabileceğini gösterdi.

PORTEKİZ-Araştırmaya göre, günde 2-3 fincan kahve tüketimi tüm nedenlere bağlı ölümlerde yüzde 17 oranında bir azalma sağlıyor. Bu, ortalama fazladan 1,8 yıllık bir ömre karşılık geliyor.

Son yapılan çalışma, kahvenin hayata yıllar eklemenin ötesinde, bilişsel işlevleri koruduğu ve yaşa bağlı hastalıklara karşı koruduğunu gösterdi.

Yeni araştırmanın yazarları Catia R. Lopes ve Rodrigo A. Cunha, “Kahve tüketimi, zararlı bir alışkanlıktan insan sağlığını gerçekten koruyan güvenli bir yaşam tarzına evrilerek derin bir değişime uğradı” açıklamasında bulundu.

Büyük ölçekli epidemiyolojik çalışmalar, orta düzeyde kahve tüketimi ile Parkinson, bazı kanserler ve tip 2 diyabet gibi kronik hastalık risklerinin azalması arasındaki korelasyonları ortaya çıkardı. Araştırmacılar, son verilerin kahve tüketiminin sağlık açısından çeşitli faydalara sahip olduğuna dair güçlü kanıtlar sağladığını söylüyor. (DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.