Kocaeli’nin Gebze ilçesinde düzenlenen programa katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Organize sanayi bölgelerimizde son yıllarda güneş enerjisi paneli ve ekipmanlarını üreten fabrikalarımızın sayısı çoğalıyor. Bugün, 7 bin 960 MW’lık güneş paneli üretimiyle Avrupa’da birinci, dünyada dördüncü sıradayız. Hedefimiz inşallah ilk üçe girmek” dedi.
Mustafa Uslu – Emrah Dursun KOCAELİ-Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Gebze’de düzenlenen bir programa katıldı. Bakan Dönmez, burada stantları gezerek yetkililerle sohbet etti, onlardan bilgi aldı.
“Güneş paneli üretimiyle Avrupa’da birinci, dünyada dördüncü sıradayız” Yenilenebilir enerjinin, son dönemde enerji teknolojilerinin yerlileştirilmesi adına en fazla adım attıkları alt sektör olduğunu aktaran Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Bugün güneş enerjisinde yüzde 75, rüzgar ve biyokütle enerjisinde yüzde 65, jeotermal enerjide ise yüzde 55 oranında yerli teknoloji üretimine sahibiz. Avrupa ve Orta Doğu’nun ilk ve tek entegre güneş fabrikası bugün Türkiye’de faaliyet gösteriyor. Organize sanayi bölgelerimizde son yıllarda güneş enerjisi paneli ve ekipmanlarını üreten fabrikalarımızın sayısı çoğalıyor. Bugün, 7 bin 960 MW’lık güneş paneli üretimiyle Avrupa’da birinci, dünyada dördüncü sıradayız. Hedefimiz inşallah ilk üçe girmek. sektörümüzün altyapısı buna müsait. Sektörümüzün dinamizmi buna müsait. İnşallah bu hedefimize de en kısa sürede ulaşacağız” dedi.
“Türkiye’de 2014 yılına kadar güneş enerjisi sektörü yoktu” Bugün güneş enerjisinde sadece teknoloji üretimi yapmadıklarını kaydeden Bakan Dönmez, “Bugün pek çok şirketimiz yurt dışına güneş enerjisi yatırımlarıyla ilgili danışmanlık hizmeti de veriyor. Bu konudaki bilgi ve tecrübemizi yurt dışına aktarıyor. Bütün bunlar 8 yıl gibi kısa bir sürede oldu. Türkiye’de 2014 yılına kadar güneş enerjisi sektörü yoktu. İlk panel, ilk üretim 2014 yılında başladı ve bugün sadece elektrik üretimiyle değil teknolojisiyle, Ar-Ge’siyle, insan kaynağıyla, yurt dışına açılma motivasyonuyla kendini her anlamda sıfırdan inşa etmiş bir sektör var. Bizler sanayicilerimize, hanelere, tarım sektörüne, belediyelere, kamu kurumlarına yüzünüzü güneşe dönün çağrısı yaparken, Türkiye’nin güneş enerjisi teknolojilerinde geldiği bu noktaya güvenerek yapıyoruz bu çağrımızı. Çünkü güneş enerjisi teknolojileri sayesinde bu tür yatırımlar artık daha erişilebilir, daha uygun maliyetli bir noktaya geldi” diye konuştu.
“Sanayicilerimiz bu sene için siparişlerini kapatmışlar” Rüzgar enerjisinin güneş enerjisine göre daha sofistike, daha komplike bir teknolojiyi içerdiğini belirten Dönmez, “Rüzgar enerjisinin kritik parçaları olan rotor kanadı, türbin kulesi, bağlantı elemanları ve jeneratör parçaları gibi pek çok ekipman bugün yerli imkanlarla üretiliyor. Firmalarımız üretimlerinin önemli bir kısmını yurt dışına ihraç ediyor. Hatta geçenlerde bir toplantıda da bahsetmiştim. Güneş ve rüzgar enerjisi teknolojilerini üreten bazı sanayicilerimiz bu sene için siparişlerini kapatmışlar. Şimdi üretim kapasitelerini artırmak için uğraşıyorlar. Jeotermal ve biyokütle de yerli teknoloji üretimi sayesinde bu tür yatırımlar daha fizibıl hale geldi. Jeotermal enerji üretimi için gereken gaz türbinini oluşturan egzoz sistemi, yağlama sistemi, hız kontrol sistemi, buhar ejektörü, jeneratör ve güç elektroniği aksamları Türkiye’de üretiliyor” şeklinde konuştu.
“Artık yerli ve milli imkanlarla üretiyoruz” Yenilenebilir enerjide en büyük yükü çeken HES’lerde de çok önemli Ar-Ge projelerine imza attıklarını vurgulayan Bakan Dönmez, “Geçtiğimiz haftalarda EÜAŞ’ın düzenlediği kongrede bunun müjdesini verdik. HES’lerdeki elektrik üretiminin en kritik ve en teknolojik parçaları olan jeneratör, türbin ve elektrik otomasyon sistemini artık yerli ve milli imkanlarla üretiyoruz. Hatta seri üretim aşamasına geldik. İnşallah yakın zamanda Ankara’da bulunan Hasan Polatkan HES’e kuracağımız yerli otomasyon sistemi, yerli jeneratör ve yerli türbinle sadece kaynağın değil, teknolojinin de bize ait olduğu yeni bir dönemin kapılarını aralayacağız” ifadelerini kullandı.
“Bor karbür özellikle savunma sanayimiz için kritik bir eleman” Bugüne kadar uç ürün odaklı altın, gümüş, demir-pelet, bakır ve alüminyum entegre izabe tesislerini devreye aldıklarını kaydeden Bakan Dönmez, “Uç ürün odaklı en önemli tesislerimizden biri olan bor karbür tesisimizi de inşallah bu yılın sonunda devreye alacağız. Bor karbür özellikle savunma sanayimiz için kritik bir eleman. Taktik araçlar, helikopterler, uçaklar, top namlusu, askeri kıyafetler ve personel koruyucu yeleklerin zırhlanması gibi yerlerde kullanılıyor. Bu yıl sonunda borla ilgili dört yeni tesisimizin de temelini atacağız inşallah. Bunlardan biri ferrobor tesisimiz, diğeri nadir toprak elementleri tesisimiz, diğer ikisi de lityum tesisimiz olacak inşallah. Eskişehir Kırka’da sıvı bor atıklarından ürettiğimiz lityum karbonat bütün testleri başarıyla geçti. Pilot tesiste üretim optimazyonunu yaptık. İnşallah yıllık 600 ton üretim yapacak iki yeni fabrikamızın temelini bu yıl atacağız inşallah. Burada yapacağımız üretim Türkiye’nin lityum üretiminin yarısını karşılayacak” ifadelerine yer verdi.
AYHAN GONCA ANKARA- Sigara satışında esnaf ile vatandaşın karşı karşıya kaldığı bildirildi.
TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Türkiye genelinde bakkal, büfe ve tekel bayilerinin sigara firmalarının haksız uygulamaları nedeniyle büyük bir çıkmazla karşı karşıya olduğunu söyledi.
Sigara fiyatlarına yapılacak zamların önceden belli olmasına rağmen üretici firmaların yeterli ürün tedarik etmemesi ve kredi kartı ile satışlara getirdikleri kısıtlamaların, hem esnafı hem de vatandaşı mağdur ettiğini dile getiren Palandöken, ” Esnafımız komisyonsuz sigara satarken firmaların esnaftan komisyon alması çifte standarttır. Eğer firmalara kredi kartı komisyonlarını üstlenmezse esnafımız sigara satmaktan tamamen vazgeçme noktasına gelebilir. Sorunun çözümü için ürün tedariki konusunda ayrım yapılmamalı, kredi kartı komisyon yükü firmalarca üstlenilmeli” dedi.
Sigara firmalarının uyguladığı satış politikalarının artık kabul edilemez bir noktaya geldiğini belirten Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Zamlı fiyat önceden belli olmasına rağmen firmalar, esnafa yeterli miktarda ürün vermiyor. Ürün alabilenler de ya nakit ödeme yapmak zorunda kalıyor ya da kredi kartıyla alışverişte zam farkı ödemeye mecbur bırakılıyor. Kaldı ki esnafın sigaradan kâr marjı zaten yüzde 4.5 ile sınırlıyken kredi kartı komisyon oranının da yüzde 4.5 olması kazançla komisyonun aynı olduğu anlamına geliyor. Sigara satan esnafın cirosu yükseliyor ve defter tutma haddi değişiyor. Öte yandan esnafımız sigara satışından komisyon alırsa cezaya tabi tutuluyor ancak firmalar için böyle bir uygulama yok. Bu yük esnafın sırtında kaldıkça sigara satışı sürdürülebilir olmaktan çıkıyor. Yaşanan bu mağduriyetlerin ardından Türkiye Bakkallar ve Bayiler Federasyonu olarak, önümüzdeki günlerde bir toplantı gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Toplantının gündeminde, sigara üretici firmaların esnafa yönelik kısıtlayıcı uygulamalarına karşı ortak bir tavır sergilenmesi yer alıyor. Esnafımız firmaların kredi kartı komisyonlarını üstlenmemesi ve adil ürün tedarikine yanaşmaması halinde, sigara satışına devam etmenin mümkün olmayacağı görüşündedir” diye konuştu.
FİRDES BOZKURT GONCA SAMSUN – Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi’nin bina tahsisi yapılarak eğitime hazır hâle getirildi.
Yükseköğretim Yürütme Kurulu Toplantısında, “Eğitim Bafra İlçesinde yürütülecektir.” yönündeki teklif kabul edilerek “2025 YKS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nda” yer alması kesinleşti.
BİLAL BEKTAŞ YAZDI Devlet; Mal alımlari için yıllarca yetiştirdiği, çeşitli kurumlarında tecrube sahibi yaptıgı; satınalma memuruna, Satınalma şube müdürüne ve satınalma daire başkanına, GÜVENMİYOR MU !!! Bence hepsine güveniyor ama isin içinde siyasi erkler olması dolayısıyla, adına KOMİSYON dedikleri sözde bir heyete SATINALMA gorevi havale ediliyor. İlgili komisyon üyeleri de ilgili kurumun en üst mülki amirin emir kulu olduğu için insiyatif den yoksun Özgürce piyasa analizi bile yapamiyorlar.
Neye göre, kime göre, neden pahalı, neden ucuz, yerel mi ulusal mı, profesyonel mi, merdiven altı mi… Adına Satınalma Komisyonu dedikleri, Komisyonun umrunda bile değil. Komisyon mülki amirin karar verdiği markaya yakacağı yeşil ışığa odaklanmış, işi bitirmek üzere işaret bekliyorlar.
Görevi icabı işi bilen memur mahçup. Şube Müdürü mahzun Daire Başkanı sessiz, Firmalar mağdur.
Siyasi dayısı kilolu yani Nüfuzlu olanlar mideyi dolduruyor. Gerisi teferruat. Hani nerde o iş için emek veren insanın hakkı. İşini layıkıyla yapanların kamu yararı açısından gayretli çalışmaları. Hepsi boş bir macera…
Unuttukları bir şey var. Bir damla gözyaşı, Bir Yetimin Ah-ı Mat eder Şah-ı…