Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Sağlık

Başkan Karaarslan: Eczaneler iflasa sürükleniyor

Aydın Eczacılar Odası Başkanı Sefa Karaarslan artan maliyetler dolayısıyla eczanelerin iflasa sürüklendiğini ifade ederek, “Her iki eczaneden biri kapanma noktasına geldi” dedi.

Uğur Eser
AYDIN-
Ülke genelinde birçok girdi kaleminde artan maliyetler, eczacıları da etkilemeye başladı. Kesintisiz ilaç ve sağlık hizmeti veren eczanelerin ise artan maliyetler ile iflasa sürüklendiğine dikkat çeken Aydın Eczacılar Odası Başkanı Sefa Karaarslan, mesleklerinin sürdürülebilirliğinden endişe duyduklarını belirtti.

Ülke genelinde 28 bin 700 eczanenin birinci basamak sağlık kuruluşu olarak vatandaşlara kesintisiz ilaç ve sağlık hizmeti sunduğunu ifade eden Karaarslan, “Meslektaşlarımız büyük kentlerden mezralara kadar bu hizmeti özveriyle sürdürüyor. Ancak gelinen noktada bu hizmetin sürdürülebilirliği tehlike altında. Temel işletme giderlerinin, kira, elektrik, doğalgaz ve personel giderlerinin katlanarak arttığı bir ortamda gelirlerinin azalması eczacıları borç sarmalına sokmuş, krediyi kredi ile kapatma noktasına getirmiştir. Her iki eczaneden biri kapanma noktasına doğru sürüklenmektedir. Bizler ilacın ulaşılabilir ve bulunabilir olmasını savunuyoruz. İlaca gelen zamlar ilacın ulaşılabilir olmasını zorlaştırdığı gibi, ilaç fiyatları arttıkça elde edilen kar azaldığı için eczane ekonomilerini de olumsuz etkilemekte. 8 Temmuz 2022 günü ilaca yapılan yüzde yirmi beş zam milletimizin ilaca ulaşabilirliği yanında eczane ekonomilerine de zarar vermiştir” dedi.

“Eczacılar ayakta kalmalı”

Eczacıların ayakta kalması gerektiğini vurgulayan Karaarslan, “Yaşadığımız sorunlar ekonomik olmanın da ötesinde eczacıya hak ettiği değerin verilmesi talebidir. Ülkemizin iyi üniversitelerinden, çok iyi eğitimler alarak mezun olmuş birer sağlık hizmet sınıfı mensubu olan eczacılar, daha etkin ve verimli olarak kullanılmayı, görev verilmesi durumunda sorumluluğunun gereğini yerine getirmeyi beklemektedir. Bunun için eczanelerin ayakta kalması gerekmektedir. 2009 yılından beri, yani on üç yıldır ilaç fiyat kararnamesindeki ilaç fiyat kademeleri güncellenmemiştir. Bu süreçte asgari ücretin 550 TL‘den 5 bin 500 TL‘ye yükselerek on kat arttığı ancak kademelerin sabit kaldığı düşünülürse sorunun boyutları daha net anlaşılacaktır. Günden güne ilaç ve eczacılık hizmeti sürdürülemez hale gelmekte ve eczaneler iflasa sürüklenmektedir” dedi.

“Kalıcı çözümler bulunacağını umuyoruz”

Mesleklerinin sürdürülebilir olmasından endişe ettiklerini sözlerine ekleyen Karaarslan, “Yaşadığımız sorunlar, taleplerimiz ve beklentilerimiz her düzeyde gerek siyasi otoriteye, gerekse bürokrasideki ilgililere defalarca aktarılmış ancak beklentilerimiz maalesef yeterince karşılanmamıştır. En son Türk Eczacıları Birliği ve Tüm Eczacı Odalarının yöneticileri ile Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca makamında ziyaret edilerek sorunlarımız aktarılmış, Bakanımız iletilen tüm sorunlara samimiyetle yaklaşmış ve İlaç Fiyat Kararnamesi’ndeki on üç yıldır güncellenmeyen kademeler konusunda haklı olduğumuzu ifade etmişlerdir. Ancak halihazırda eczanelerdeki yangını söndürecek somut bir adım maalesef atılmamıştır. Gelinen noktada ülkemizin her noktasında ilaç ve sağlık hizmeti sunumu için kritik öneme sahip mesleğimizin sürdürülebilirliğinden endişe duyuyoruz. Sesimizi duyurabilmek ve eczacının hak ettiği değerin verilmesi için Türk Eczacıları Birliği ve tüm Eczacı Odaları olarak, büyük eczacı mitingi ve eczane kapatma dahil olmak üzere bir eylemlilik sürecini başlatmış bulunuyoruz. Bu süreçte tüm diyalog kanallarını zorlamaya, amacımızın hak ettiğimiz değerin verilmesi, eczanelerdeki yangının söndürülmesi olduğunu her platformda anlatmaya devam edeceğiz. Sesimizin duyulacağını, diyalog yolu ile sorunlarımıza kalıcı çözümler bulunacağını umuyor ve bekliyoruz” şeklinde konuştu.

“Yaşatmak için yaşamak istiyoruz”

Sorunlarının çözülmesine ilişkin çözüm taleplerini sıralayan Karaarslan, “13 yıldır güncellenmeyen İlaç Fiyat Kararnamesindeki kademeler günün şartlarına uygun olarak güncellensin ve güncellemeler her yıl için belli bir parametreye bağlansın istiyoruz. Sosyal Güvenlik Kurumu ile önümüzdeki günlerde yapılacak Ek Protokolde ekonomik anlamda iyileştirmeler bekliyoruz. İlaç sağlık hizmeti sunumunun yanında Avrupa ülkelerinde örnekleri olan nitelikli hizmetler sunarak milletimizin sağlığına daha fazla değer katmak ve üreteceğimiz değere uygun bir meslek hakkı almak istiyoruz. Kamuda çalışan ve emekli olan eczacılarımıza hak ettikleri değer ve özlük hakları verilsin istiyoruz. Nitelikli eczacılık faaliyetlerinin yapılması, yerli ve milli ilacı üretecek eczacıların yetişebilmesi, milletimize etkin ilaç ve sağlık hizmeti sunumunun devamı için nitelikli eczacılık eğitimi istiyoruz. Bunun için alt yapısı ve eğitim kadrosu yetersiz eczacılık fakültelerinin Ar-Ge merkezlerine dönüştürülmesini, yeterli olanlarda kontenjanların azaltılmasını ve eczacılık fakültesine girişte başarı sıralamasının 50.000 ile sınırlandırılmasının istiyoruz. Sağlığa ilişkin tüm ürünlerin eczacı danışmanlığında satılmasını, gıda takviyelerinin Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılıp bu ürünlerin sadece eczanelerden milletimize ulaştırılmasını, ticari zihniyetle internet üzerinden ve başka yollarla satılan ürünlerin milletimizin sağlığını tehdit ettiğinin farkına varılmasını istiyoruz. Güvenilir ilaç ve eczalık hizmeti sürsün istiyoruz. Nitelikli sağlık danışmanlığı gelişerek devam etsin istiyoruz. Milletimizin sağlığına ve ülkemizin ekonomisine daha çok değer katmak istiyoruz. Eczaneler kapanmasın, eczaneler yaşasın istiyoruz. Yaşatmak için yaşamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Asayiş

Türkiye’de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan Prof. Dr. Cevat Yakut hayatını kaybetti

Türkiye ve dünyanın önde gelen kalp doktorlarından Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kurucu Başhekimi Prof. Dr. Cevat Yakut, 82 yaşında hayatını kaybetti.

Gamze ŞİMŞEK
İSTANBULTürkiye‘de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan biri olan 82 yaşındaki Prof. Dr. Cevat Yakut, dün hayatını kaybetti. Kalp damar cerrahisinin duayenlerinden kabul edilen Yakut’un vefat haberini, kurucu başhekimi olduğu Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, yayımladığı mesajla duyurdu.

82 yaşındaki Prof. Dr. Cevat Yakut’un dün hayatını kaybetmesinin ardından Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesince yayımlanan baş sağlığı mesajında “Derin üzüntüyle bildiriyoruz ki, uzun yıllar boyunca sağlık sektöründe önemli hizmetler vermiş olan Hastanemiz kurucu Başhekimi Prof. Dr. Cevat Yakut hocamız, vefat etmiştir. Kendisi, meslek hayatı boyunca nitelikli sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve toplum sağlığının korunması adına önemli katkılarda bulunmuştur. Bu acı kaybı yaşayan sağlık camiasına, Koşuyolu ailesine ve sevdiklerine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Onun anısını daima yaşatacağız ve yaptığı değerli katkıları asla unutmayacağız.” ifadelerine yer verildi.

PROF. DR. CEVAT YAKUT KİMDİR?

Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi’nin kurucularından Prof. Dr. Cevat Yakut, Ankara’nın Beypazarı ilçesinde dünyaya geldi. Van Yüksek İhtisas Hastanesi’nde de kalp cerrahisini başlatmak üzere görevlendirilen Yakut, 10 yıl boyunca hafta sonlarını Van’da ameliyat yaparak geçirdi. Azerbaycan Bakü Merkezi Klinik Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Genel Koordinatörlüğü görevini üstlenen Yakut, iki dönem Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği başkanlığı yaptı. Başta Başbakanlık Onur Belgesi olmak üzere pek çok ödülü bulunan Yakut, 1990 yılında Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi’nin başhekimi oldu. Türkiye’de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan biri olan Cevat Yakut, 2009 yılında emekli oldu.(DHA)

Okumaya devam et

Sağlık

TRABZON Prof. Dr. Özlü: Astıma bağlı ölümler en çok genç yaşta

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Astım tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini çok olumsuz olarak etkiler. Hatta bazen ölümlere yol açabilir. Maalesef astıma bağlı ölümler genç yaşta ölümlerdir. Astım aslında tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bugünkü elimizde mevcut tedavi imkanlarıyla astımı, astımı olmayan bir kişi gibi kontrol altına alabiliyor ve normal bir hayat yaşatabiliyoruz” dedi.

TRABZON-Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, ‘7 Mayıs Dünya Astım Günü’ nedeniyle astım hastalığı ve tedavisi sürecine ilişkin uyarılarda bulundu. Astımın tedavisinin mümkün olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özlü, “Astım, tüm dünyada en sık görülen hastalıklar arasında yer alır. Ülkemizde ortalama her 4-5 evden birisinde bir aslında hastanın yaşadığını biliyoruz. Hem çocukları hem erişkinleri tutabilir. Astım tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini çok olumsuz olarak etkiler. Hatta bazen ölümlere yol açabilir. Maalesef astıma bağlı ölümler, genç yaşta ölümlerdir. Bu açıdan çok daha acı vericidir. Astım, aslında tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bugünkü elimizde mevcut tedavi imkanlarıyla astımı, astımı olmayan bir kişi gibi kontrol altına alabiliyor ve normal bir hayat yaşatabiliyoruz. Tabii öncelikle astımın tanısının konulması önemlidir. Nefes darlığı, hırıltılı solunum, öksürük, göğüste sıkışma hissi gibi yakınmalarınız varsa sizde de astım olabilir. Özellikle bunlar zaman zaman tekrarlıyorsa bilhassa sabaha karşı uykudan uyandıracak yakınmalarınız varsa bunun astıma bağlı olma ihtimali çok daha yüksektir” dedi.

HASTA-HEKİM İŞ BİRLİĞİ ÖNEMLİ

Astım tedavisinde başarılı olmada hasta ve hekimin iş birliğinin önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Özlü, “Aslında hastaların birçoğunda alerjik nezle belirtileri de vardır. Hapşırma, burun akıntısı, geniz akıntısı, burunda tıkama gibi belirtilerle kendisini gösterebilir. Astımın tanısı çok kolaydır. Tedavisi de mümkündür ve tedavinin başarısı da çok yüksektir. İyi tedavi edildiğinde hastalar diğer normal sağlıklı kişiler gibi rahat yaşayabilirler. Ancak astımda tedavinin başarılı olması için hastayla hekimin iş birliği yapması gerekir. Hekimin tanıyı koyması, astıma sebep olabilecek tetik faktörleri tespit etmesi, bunun için alerji testleri yapılabilir ve bunların sonucunda da hastanın tavsiyeleri uyması, ilaçlarını düzenli kullanması ve kontrollerini yaptırmasını bekliyoruz. Tedaviye uyum çok önemlidir. Astımlı hastalarda en çok rastladığımız sorun tedaviye başladıktan sonra biraz iyileşmeyi takiben, ‘Ben iyi oldum artık geçti’ diye düşünerek tedaviyi terk etmeleridir. Oysa astım çoğu zaman kronik bir hastalıktır ve bir hipertansiyon tedavisi gibi uzun süreli takip ve tedavi gerektirir. O açıdan rahat olmamız, astımınınız geçtiği, sizden hastalığın kaybolduğu anlamına gelmez” diye konuştu.

‘TEKRARLAMA OLASILIĞI VAR’

Her astımlı hastanın ömür boyu astım ilacı kullanmasının gerekmeyeceğini de söyleyen Prof. Dr. Özlü, “Hekimle iş birliğinizi sürdürünüz, tavsiyelerine uyunuz. Size zarar verecek tetikleyici faktörlerden uzak kalınız. Bazen iş yerinde maruz kalan faktörler, bazen kullanılan ilaçlar astımı tetikleyebilir. Astım hastalarının bir kısmında tedavi sonrası alınan cevaba göre tedavide azaltma ve daha sonra da tedaviyi tamamen kesmek mümkün olabilir. Ama bazı astımlı hastalarda tedaviyi kestikten sonra tekrar semptomlarda tekrarlama olasılığı vardır. Astımın hangi hastada nasıl seyredeceğini, önceden çok tahmin etmek mümkün değil ama takip içerisinde hekim tedaviye devam ya da tedaviyi sonlandırma konusunda, hastaya özel bir karar vermesi gerekir. Her astımlı hastanın ömür boyu devamlı astım ilacı kullanması gerekmez. Bazen tamamen tedaviyi sonlandırdığımız, bir daha hiç tedavi etmediğimiz hastalarımız da var. Bazen de arada kesip tekrar başladığımız hastalar var. Bazen de başlayıp dozunu azalttığımız, uzun süre devam ettiğimiz hastalar var. Bu hastaya özel bir durumdur” ifadelerini kullandı. (DHA)

Okumaya devam et

Ekonomi

Mesleki yaralanmalarda Türkiye 11. sırada

RÜMEYSA BULUT
HABER MERKEZİ-İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin sadece yasal bir zorunluluk değil insanın en temel haklarından biri olduğunu vurgulayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliği konusunda önemli adımlar atılmakla birlikte hala iyileştirilmesi gereken alanlar bulunmaktadır. Özellikle küçük ölçekli işletmelerde ve belirli sektörlerde iş kazaları ve meslek hastalıkları daha sık görülmektedir. Bu nedenle, iş sağlığı ve güvenliği konusunda farkındalığın artırılması, yasal düzenlemelerin takip edilmesi, düzenli denetimlerin yapılması ve çalışanların eğitimine önem verilmesi büyük önem taşımaktadır. Sonuç olarak, iş sağlığı ve güvenliği sadece bir yasal zorunluluk değil, aynı zamanda insanların en temel haklarından biridir” dedi.

– “2023’TE 2 BİN İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ”

İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası vesilesiyle yazılı bir mesaj yayınlayan Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “ILO verilerine göre 2023 yılında Türkiye, ölümcül olmayan mesleki yaralanmalar bakımından dünyada 11. sırada, ölümlü iş kazası sayısı bakımından ise 15. sırada yer alıyor. İş kazaları üzerine veriler toplayan ve paylaşan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre 2023 yılında en az bin 929 işçi hayatını kaybetti. Bir ülkede meydana gelen iş kazalarının sayısının azalması, o ülkenin iş sağlığı ve güvenliği açısından ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. İş sağlığı ve güvenliği yönetiminin uygulanabilirliği ile iş kazalarının önceden engellenmesi oldukça önemlidir. Unutulmamalıdır ki her iş kazası önlenebilir nitelikte bir risktir ve bu konuda alınacak önlemler hayati önem taşır. Herkesin sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamına sahip olması, daha verimli ve mutlu bir işgücü yaratmaya yardımcı olur” ifadelerini kullandı.

-“SAĞLIKLI ÇALIŞMA ORTAMI İŞLETME YARARINDIR”

İş sağlığı ve güvenliği konusunun seçenek değil zorunluluk olduğunu belirten Palandöken, “Çalışanların daha güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak, hem işverenlerin hem de çalışanların ortak sorumluluğudur. İşverenlerin ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilinçlenmeleri, uygun ekipmanların kullanımı, risklerin değerlendirilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması önemlidir. Sağlıklı çalışma ortamları oluşturarak, çalışanların daha mutlu, daha sağlıklı ve daha verimli olmalarını sağlamak hem işletmelerin hem de toplumun yararınadır. Esnaf ve sanatkarlar için iş sağlığı ve güvenliği konularına uyum sağlamak, yasal sorunlardan kaçınmak ve işletmelerini güvende tutmak açısından hayati öneme sahiptir. İşletmelerin itibarını korumak için düzenli olarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı ve çalışanlara gerekli eğitimler verilmelidir. Bu vesile ile 4 – 10 Mayıs İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda tüm işletmelere kazasız bir çalışma hayatı dilerken, bu konuda daha bilinçli, duyarlı ve sorumlu olmamız gerektiğinin altını çiziyorum” dedi.

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.