Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Ne Kanal İstanbul’un Montrö’ye bir etkisi var, ne de Montrö’nün Kanal İstanbul’a bir etkisi var. Bu projeyi hayata geçirmek için ilgili kurumlarımız çalışıyor. Uluslararası şirketlerden de çok ciddi ilgi ve talepler var” dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Antalya’da bir araya geldi. İkili görüşmenin ardından ortak basın toplantısında açıklamalarda bulunan Bakan Çavuşoğlu, görüşmede Rusya’yla ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel konuları da ele aldıklarını ve Suriye, Libya, Afganistan ile Karabağ’daki gelişmelerin görüşüldüğünü söyledi. Rusya’nın 22 Haziran itibariyle Türkiye’ye uçuş sınırlamalarını kaldırmasının isabetli bir karar olduğuna değinen Çavuşoğlu, “Diğer taraftan bizim salgınla mücadelede de işbirliğimiz başından beri devam etti. Sputnik V aşısının 400 binlik dozu Türkiye’ye geldi. Bu aşının ortak üretimi konusunda da birimlerimiz çalışıyor. Güvenli turizm bakımından da bu tür işbirliğimizi devam ettirmek arzusundayız” dedi.
“Amacımız bütün ülkelerde istikrarın kalıcı olmasıdır”
İkili ilişkilerde ciddi bir sorun görmediklerinin altını çizen Çavuşoğlu, “Var olan küçük sorunları da birlikte çözme azmimiz var. Bölgesel konularda da bugün görüş alışverişinde bulunduk, Suriye’yi ele aldık, Karabağ yine bugün bölgesel konularımızdan bir tanesiydi. Amacımız bu ülkelerde istikrarın kalıcı olması. Suriye’de siyasi bir süreç için Rusya ile birlikte çalışmaya devam edeceğiz. İşbirliğimiz somut sonuçlar doğuruyor, liderlerimiz arasında samimi bir dostluk var. Dostum Lavrov ile kapsamlı işbirliğimizi daha da ileri taşımak için çalışmaya devam edeceğiz. Amacımız tüm bu ülkelerde istikrarın, huzurun ve barışın kalıcı olması. Özellikle Suriye’de siyasi bir süreç için, sahada sükunetin devamı için Rusya’yla birlikte çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
“İşbirliklerimizi sürdürüyoruz”
Sergey Lavrov ise ikili görüşmede çok kapsamlı bir şekilde konuları ele aldıklarını belirterek, “İşbirliğimiz çok yönlü olarak devam ediyor. Beşeri, iktisadi alanlarda işbirliğimizi sürdürüyoruz. Liderlerimiz arasındaki mutabakatları hayata geçirmek için çalışıyoruz. Toplantı yakın bir zamanda Moskova’da yapılacaktır. Akkuyu’da çalışmalar aktif olarak devam ediyor. Bu kapsamda kesintisiz olarak Türk Akımı’nın çalışması için çalışmalar yürütüyoruz. Korona virüs pandemisi kapsamında Sputnik V aşısının Türkiye’ye sevkiyatı ile birlikte üretimini önlemli görüyoruz. Devasa bir proje gündemde. Turizm çok büyük bir popülariteye sahiptir. Bu turizmin gelişimi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Kendileri her türlü tedbirin alınacağı bize teyit ettiler. Biz Azerbaycan’da ortak Rus merkezinin faaliyetlerini takdirle karşılıyoruz. Buradaki çabalar, ulaşımın yeninden tesis edilebilmesi için önem taşımaktadır” dedi. Görüşmede İdlib’de askerden arındırılmış bölge oluşturulması kapsamındaki çalışmaları ele aldıklarını dile getiren Lavrov, ”Mutabakata vardık, Suriye sorununun BM bünyesinde barışçıl şekilde çözümlenmesi için fikir beyan ettik. Ortadoğu, Afganistan, Ukrayna’daki durum ele alındı. Bu tür temaslar düzenli olarak yapılıyor. Aynı şekilde dış politika koordinasyonu konusunda çalışma yürütüyoruz” ifadelerine yer verdi.
“Talep var”
Kanal İstanbul ile ilgili soru üzerine Bakan Çavuşoğlu, “Kanal İstanbul’un ilk köprüsünün temelini attık. Şu anda boğazdan geçen trafiğe baktığınızda ciddi bir risk oluşturuyor. Ve her bakımdan ihtiyacı olduğu için yıllar önce ortaya konulan proje için somut adımlar atmaya başladık. Bu projeyi hayata geçirmek için ilgili kurumlarımız çalışıyor. Uluslararası şirketlerden de çok ciddi ilgi ve talep var. Bazen Türkiye’de de dışarıda da tartışmalar oluyor. Ne Kanal İstanbul’un Montrö’ye bir etkisi var, ne de Montrö’nün Kanal İstanbul’a bir etkisi var. Ayrıca Montrö Anlaşması’nın nasıl revize edileceği ya da sonlandırılacağı anlaşmanın içinde var. Türkiye bugüne kadar Montrö Anlaşması’na harfine kadar uymuş bir ülkedir. Kanal İstanbul’u inşa ederek Boğaz’daki riski azaltacağız. Montrö Anlaşması’yla herhangi bir ilişkisi yoktur, Kanal İstanbul bizim iç hukukumuza tabi olacak” açıklamasını yaptı.
“Yükümlülüklerin yerine getirilmesinden memnunuz”
Kanal İstanbul’la ilgili Lavrov ise açıklamalarında şu görüşlere yer verdi: ”Biz Türk dostlarımızla Montrö Sözleşmesi kapsamında yükümlülüklerin yerine getirilmesi konusunda memnunuz. İstanbul Kanalı yabancı askerlere zemin hazırlamaz. Görüşmeler konusunda Cumhurbaşkanı bugün açıklama yaptı, olup biteni kapsamlı olarak değerlendirdi. ABD’liler Cenevre’de konuşulan bütün konuları kendi çıkarları doğrultusunda değerlendiriyor. Bir heyetimiz hazırlanıp görüşmeler yapacak. Bu tür ön görüşmeler kapsamında her iki tarafın çıkarlarına uygun sonuç olabilir. Birbirimizden ne beklememiz gerektiğini biliyoruz.”
“Turizm ve aşı”
“Turizm konusunda çelişkili haberlerin kaynağını bilmiyorum ama bizim uygulamamız çok net” diyen Çavuşoğlu, “Aşı konusunda, aşı sertifikasının karşılıklı olarak tanınması konusunda önerimizi bugün Lavrov’a ilettim. Burada diğer ülkeden gelen turistler için gelen yaptığımız uygulamayı Rus turistler için de yapıyoruz. 2 doz aşı olan turistlerden PCR testi istemiyoruz. Rusya hangi aşıyı kullanıyorsa bunu kabul ediyoruz. Aşı olmayanlardan neden PCR testi istiyoruz. Bu herkes için önemli. Hepimizin güvenliği bu uygulamayı sürdürüyoruz” dedi.
Libya açıklaması Gerek Suriye’de gerek Libya’da öncelikle ateşkesin tesisi için Rusya’yla işbirliğinde olduklarının altını çizen Çavuşoğlu, “Önemli bir fırsat var, yeni bir geçici hükümet var. Libya için atılması gereken adımlar var. Libya halkının ihtiyaçlarını karşılaması gerekiyor. Şu andaki yönetim tüm Libya’ya ulaşmak istiyor, bu da en doğal hakkıdır. Toprak bütünlüğü hepimizin önceliği, hepimiz buna bağlıyız. Libya’da umarım her şey planlandığı gibi devam eder. Aynı şey Suriye için de geçerli. Suriye için de tek çözümün siyasi çözüm olduğunu düşünüyoruz. Ortak bildirilerimiz de var ama bunun için de siyasi süreci canlandırmamız gerekiyor. Gelecek hafta yine arkadaşlarımız bu formatta bir araya gelecekler. Görüşülmesi gereken bazı konuları da bugün ele aldık. Rejim, muhalifler ve sivil toplum yeni bir anayasanın yazım çalışmalarına artık başlaması gerekiyor. Diğer taraftan şu anda Suriye’nin sınır bütünlüğüne tehdit oluşturan terör örgütlerinden de temizlenmesi lazım. Ülkede hala yabancı terörist savaşçılar mevcut. Zor şartlarda yaşayan Suriyelilere insani yardımların da kesintisiz bir şekilde ulaştırılması lazım. Biz 4 milyona yakın mülteciye ev sahipliği yapıyoruz” açıklamasını yaptı.
Türkiye genelinde konut imarlı yeni arsaların üretilememesi, kentsel dönüşüm çalışmalarının istenen hızda ilerlememesi, inşaat maliyetlerinin artması ve uygun faizli kredilerin yok denecek kadar az olmasının konut alımını giderek zorlaştırdığını belirten gayrimenkul sektörü temsilcileri, çözümün yine krediye ulaşımın kolaylaşmasından geçtiğini söyledi. BURSA-Gayrimenkul sektöründeki gelişmeler hız kesmeden sürüyor. Her geçen gün sektörü etkileyen hadiselere bir yenisi ekleniyor. Bunların başında Türkiye genelinde konut imarlı yeni arsaların üretilememesi, kentsel dönüşüm çalışmalarının istenen hızda ilerleyememesi, inşaat maliyetlerinin artması, uygun faizli kredilerin yok denecek kadar az olması geliyor.
Son 5 yılın en düşük 8 aylık konut satışlarının yaşandığı bir atmosferde sektör temsilcileriyse çözümü konut kredisine ulaşımda yaşanan zorluğun ortadan kalkmasında buluyor. Elfi Gayrimenkul Kurucusu ve Broker’ı Özkan Aydemir, yeni veya ikinci el konut almak isteyenlerin, uzun vadeli ve uygun faizli krediyi bulmakta zorlandığı için taleplerde ciddi bir düşüşün söz konusu olduğunu dile getirdi.
Sektörün hareketlenmesi için uygun faizli kredi imkanı sunulması gerektiğine işaret eden Özkan Aydemir, KDV oranlarında da düzenlemeye gidilmesi önerisinde bulundu. Piyasadaki arz talep dengesinin yeniden kurulması için kredi konusunun çözülmesinin önemine değinen Aydemir, konut kredilerindeki faizin düşürülmesi ve ev almak isteyenlerin bu kredilere ulaşması şu anki sektörün canlanması için hayati önemde olduğunu yineledi.
Uzun bir süre gayrimenkul sektörü piyasasının belirleyicisinin satıcı olduğunu, artık bu durumun alıcı lehine değiştiğini belirten Aydemir, “İnşaat firmalarının takas yöntemini devreye aldığını biliyoruz. Ya da kendi finansman yöntemlerini oluşturdular. Bu giderek artıyor. Müteahhit firmalar çareyi burada arıyorlar. Hal böyleyken satıcının rolleri dağıttığı bir gayrimenkul piyasasından alıcının karar verici mekanizmanın başına geçtiği bir piyasaya doğru evrildik” diye konuştu.
Ordu’da serbest piyasada fındık fiyatları 100 lira seviyesine ulaşırken, üreticiler fındıklarını depolayacaklarını söyledi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Arslan Soydan, “Serbest piyasa hızlı bir şekilde yükselişe geçti ve 100 lira seviyelerinde hatta bazı noktalarda üzerinde alım yapan alıcıları görüyoruz, bu yükseliş devam edecektir” dedi.
Selim Kuşcu ORDU-Türkiye’de en fazla fındık üretimimin yapıldığı Ordu’da serbest piyasada fiyatlar 100 lira seviyelerine kadar yükseldi. Üreticiler, fiyatların daha da artacağını düşündüklerini, bu yıl rekoltenin açıklananın altında olduğunu belirterek, mahsullerini depolayacaklarını söyledi.
“Yükseliş hızlı bir şekilde devam edecektir” Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Arslan Soydan, “TMO fındık alımlarına başladığında serbest piyasa 72 liradan alımlara başlamıştı. Şu anda ise bir aya yakın süredir fındık pazara iniyor, serbest piyasa hızlı bir şekilde yükselişe geçti ve 100 lira seviyelerinde hatta bazı noktalarda üzerinde alım yapan alıcıları görüyoruz. Tabi bu yükseliş devam edecektir. Biz üreticilerimize özellikle hasat bittikten sonra ‘ihtiyacınız kadar fındığı pazara indirin’ şeklinde açıklamalarda bulunduk. Üreticilerimiz de bunları dikkate aldı ve bu üreticilerin ellerinde fındıkları duruyor, ihtiyacı olan üreticiler ise pazara fındıklarını indirdi. Şu anda 100 lira seviyelerinde olan fındık fiyatları hızlı bir şekilde yükselecek” diye konuştu.
“Ciddi bir talep var, fındık yok satıyor” Bu yıl rekoltenin düştüğünü ve Türk fındığının kalitesinin diğer ülkelere göre çok yüksek olduğunu aktaran Soydan, “Bahçede görülen fındık ağustos ayında harmana gelmedi. Yani genel bir rekolte düşüşü var. Bu düşüş karşısında gerçekten ülkemizde üretilen fındığa da ciddi bir talep var. Fındık çok önemli bir ihracat ürünü. O açıdan fındık yok satıyor. Üreticinin bu günlerdeki fiyatlar, hasattan hemen sonra bekledikleri fiyatlardı. En azından fındığını elinde bulunduran üreticilerimize yüksek fiyattan sağma fırsatı doğdu” ifadelerine yer verdi.
Hazine arazilerinin imara açılması kira fiyatlarını da düşürecek
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin kiraları düşürmek için hazine arazilerini imara açacaklarını söylemesi konut piyasasını da hareketlendirdi. İnşaat Mühendisi Musa Karagöz, bu gelişmenin mutluluk verici olduğunu ifade ederek, “Böylece arsa maliyeti düşecek, yükselen arsa rantı geri gelecek, reel konut üretimine geçeceğiz. Bu durum kira fiyatlarına da yansıyacak” dedi. MALATYA-Kahramanmaraş merkezli depremlerden büyük hasar alan illerde kira fiyatları el yakıyor. Bakan Özhaseki’nin hazine arazilerinin imara açılacağını duyurması üzerine kentte inşaat sektöründe bir hareketlilik gözlendi. İnşaat Mühendisi Musa Karagöz, hazine arazilerinin imara açılmasının depremi yaşayan 11 ile pozitif etkileri olacağını söyledi. Karagöz’e göre, orta ve uzun vadede kiracı ve ev sahibi arasındaki krizler de sona erecek.
“Malatya’da fırsatçılık yapan beton firmaları var” İnşaat Mühendisi Musa Karagöz, geride bırakılan 6 aya bakıldığında pozitif bir döneme girildiğini belirterek, “Beton fiyatları, kurumsal firmalar değil de bireysel firmalar tarafından yükseltiliyor. Deprem bölgesindeki illerde fırsatçılık yapan beton firmaları var. Beton fiyatlarının demir fiyatları ile orantılı olması gerekirken ortaya çıkan sonuçlar hiçte makul değil. Beton fiyatları için 2 bin bandından bahsediliyor. Bu çok ciddi bir rakam. Bu fiyat artışının hükümetle alakası yok. Tamamen bireysel fırsatçıların yapmış olduğu dayatmalardır. Bunun önüne geçilmeli” ifadelerine yer verdi.
“Malatya’da kalifiye eleman bulamıyoruz” Deprem bölgesindeki en büyük sıkıntılardan birisinin de kalifiye eleman açı olduğuna dikkat çeken Karagöz, “Bu bölgelerde kalifiye eleman sıkıntısı var. Eleman yetiştiremiyoruz. Bu yüzden yapılan işlerin kalitesi de düşük oluyor. Buna çözüm bulunması lazım” dedi. Önümüzdeki dönemde inşaat sektöründeki alım ve satışlarda pozitif bir havanın hakim olacağını da ifade eden Karagöz, “Hazine arazilerinin imara açılmasından dolayı hem alıcı hem satıcı hem de piyasa rahat bir nefes alacak. Kiracı- ev sahibi kavgası bitecek. Daha sağlam konutlar imar edilecek. Yatay mimariye geçiş hızlanacak. Malatya’da bu anlamda her şeyin düzeleceğine inanıyorum. Deprem Bölgesindeki illerde bulunan bazı fırsatçı firmaların denetim altına alınmasıyla işler rayına girecektir. Bu durum sadece betoncular için söz konusu değil” şeklinde konuştu.
“Hazine arazilerin imara açılmasıyla ev sahibi- kiracı arasındaki kavga son bulacak” Hazine arazilerinin imara açılmasıyla birçok sorununda ortadan kalkacağına inandıklarını belirten Karagöz, “Mesela bugün 5 milyona daire alabilen vatandaş, bunu o zaman çok rahatlıkla 2-3 milyona alabilecek. Mülk sahibi yüzde 45-50 alabiliyor. Müteahhitler konutu, daire maliyetine veriyor. Aslında bu gerçek maliyet değil. Hazine arazileri imara açıldığında vatandaşın önü açılacak ve yüzde 50-45 oranlar ortadan kalkmış olacak. Bunlar yüzde 10-15 bandında olacak. Böylelikle fiyatların yüzde 40-45 oranında geri çekileceğine inanıyorum. Bu durum ister istemez kira fiyatlarına da yansıyacak” ifadelerini kullandı.