Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Çevre

Bu bitkiler sayesinde bal üretimi iki katına çıkıyor

Eskişehir Orman Fidanlığı’nda hammadde ve üretim çalışmaları kapsamında ekilen şifalı ve aromatik bitkilerin çevredeki arıların bal üretimini iki katına çıkarması nedeniyle Bal Ormanları’na ekilerek, hem üretimin artırılması hem de bitkilerde bulunan şifalı maddelerin bala geçirilmesi hedefleniyor.

Eskişehir Orman Fidanlığı içerisinde kurulan sera ve bahçelerde, her yıl milyonlarca farklı türden bitki üretilerek yerli ve yabancı üreticilere sunuluyor. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ve Orman Fidanlığı işbirliğiyle hammadde ve üretim çalışmaları amacıyla ekilen şifalı ve aromatik bitkiler, çevredeki bal üretimini doğrudan etkiliyor. Yapılan araştırmalar sonucunda arıların çiçeklenme süresinin kısaldığı anlaşılırken, bal üretiminin ve kalitesinin de iki katına çıktığı görülüyor.

Bu kapsamda çalışmalarını sürdüren yetkililer, şifalı ve aromatik bitkileri Bal Ormanları’nda belirlenen alanlara ekerek ülke genelindeki bal üretimini artırmayı hedefliyor. Ayrıca bitkilerin içerisinde bulunan şifalı maddelerin arılar sayesinde bala geçirilmesiyle, tüketicilerin sağlık ve şifa yönlerini kolaylaştırmayı amaçlanıyor.

“Biz ilk çalışmaya başlarken arıcılık aklımıza gelmemişti”

Aynı kovan sayısıyla bal üretiminin iki katına çıkarılabileceğini söyleyen Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Duran Katar, “Tıbbi ve aromatik bitkiler birçok sektör için hammadde üretiyor ama arıcılık ve bal üretimine yönelik olarak da çok önemli bir yere sahip. Arıcılığın bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de en büyük sorunu, çiçeklenme sürelerinin kısa olması ve arıların olduğu bölgede çok az çeşitte çiçek bulabilmesidir. Tıbbi aromatik bitkiler bu konuda devreye girdiği zaman süre kısalıyor. Şu anda bu alanda farklı bitkiler çiçek açtığı için arılar açısından çok önemli bir mera alanı oluşturuyor. Biz ilk çalışmaya başlarken arıcılık aklımıza gelmemişti.

Hem Eskişehir’de hem de Türkiye’nin başka bölgelerinde bu bitkilerin kullanıldığı Bal Ormanları oluşturulacak. Bu bitkilerin içerisindeki değerli ve şifa kaynağı olan etken maddeleri, kendi enzimlerine dahil ederek şifalı ballar haline getirmesi konusunda çok güzel bir gelecek görüyorum. Türkiye’de aynı kovan sayısıyla bal üretimini iki katına çıkartmak, kalite ve fiyat açısından da değerli bal üretme imkanımız var” şeklinde konuştu.

“Bizim ürettiğimiz tıbbi bitkilerin arıcılıkta da önemli olduğunu anladık”

Şifalı bitkilerin polen sayısı ve bal ürünlerinin kalitesini arttırdığını ifade eden Eskişehir Orman Fidanlığı Müdürü İzzet Bolatkıran, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
“Civardaki arıcılarla görüştüğümüz zaman, bu bahçeyi kurduktan bal verimlerinin arttığını öğrendik. Hatta verimin iki katına çıktığını söylediler. Bizim ürettiğimiz tıbbi bitkilerin arıcılıkta da önemli olduğunu anladık. Bu bitkiler; bal, polen verimi ve diğer bal ürünlerinin kalitesini yükseltiyor. Zufa otu dediğimiz bir bitki var. Çok bilinen bir bitki değil. Üniversite ile yaptığımız çalışmalar sonucunda biz de tanıdık.

Arıların rağbeti çok fazla ve zufa otunu biçtiğiniz zaman tekrar kendini yenileyebiliyor. Bence bunların analiz sonuçları ortaya çıktığı zaman da sağlık yönünden de etkilerin olduğu görülecek. Bu bitkilerdeki etken madde arıların balına geçecek ve bunu tüketen insanlar da şifa bulacak.”

Şevket Can Çikot – Abdullah Güçlü

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Çevre

Bursa Valiliği’nden toz taşınım uyarısı

Bursa Valiliği tarafından vatandaşlara toz taşınımı uyarısı yapıldı.

BURSA-
Bu gece 23:59’a kadar sürmesi beklenen meteorolojik olayla ilgili şu ifadelere yer verildi: “Yapılan son değerlendirmelere göre; Çarşamba günü bölge genelinde (Eskişehir, Bursa, Kütahya, Bilecik) toz taşınımı beklenmektedir. Toz taşınımı nedeni ile görüş mesafesinde düşme, hava kalitesinde azalma ve ulaşımda aksamalar gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalıdır.”

Okumaya devam et

Çevre

Tokat’ta 191 konut zarar gördü, 2 bin yıllık köprüde çatlak bile yok

Tokat’ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen depremde üç ilçede toplam 191 konutta hasar oluşurken, 2 bin yıllık tarihi köprüde çatlak dahi oluşmadı.

Yasin Kıras – Yunus Çiftci
TOKAT-
Tokat, aynı gün içinde üst üste gelen depremlerle sarsıldı. Önceki gün meydana gelen 4.7, 4.1 ve 5.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından Sulusaray, Yeşilyurt ve Artova ilçelerinde ve 30 köyde 191 konutta hasar tespit edildi. Deprem sonucunda ahır duvarları yıkıldı, cami minareleri hasar gördü ve birçok evde çatlaklar oluştu. Ancak ilçe merkezinde bulunan ve halen çevre köylere ulaşımı sağlayan Roma döneminden kalma tarihi Sulusaray Köprüsü depremde zarar görmedi. 2 bin yıllık tarihi yapı, köylere olan karayolu ulaşımını güvence altına almaya devam ediyor.
Öte yandan, depremin etkileri gün ağarırken dronla havadan görüntülendi.

Okumaya devam et

Çevre

Deprem uzmanından uyarı: Tokat’ın üzerinde bulunduğu fay hattında beklenen büyük şiddetli deprem hala olmadı

Gazi Üniversitesi DEMAR (Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi) Müdürü Prof. Dr. Abdussamet Arslan, Tokat’ın da üzerinde bulunduğu Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda beklenen büyük şiddetli depremin hala olmadığını kaydetti.

Muhammed Musab Gümüşer – Tolga Başer
ANKARA-
Prof. Dr. Abdussamet Arslan, Tokat’ta meydana gelen ve Samsun, Yozgat, Çankırı ve Çorum gibi çevre illerde de hissedilen 5.6 büyüklüğündeki depreme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Arslan, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Bingöl çevresinde birleşen Doğu Anadolu Fay Hattı ve Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın birbirleri üzerinde sürekli hareket halinde olduğunu kaydederek, “Son 1 ayda özellikle Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın her iki ucunda hareketlenmeler mevcut. 4’ün üzerinde çok fazla sayıda deprem oldu. Hem Doğu bölgesinde özellikle Adıyaman’ın biraz daha ilerisinde depremler oldu hem de hattın batı ucunda yani Yunanistan’da 4’ün üzerinde depremler oldu. Dolayısıyla bu fay hattının üzerinde bir hareketlenmenin olduğu çok net bir şekilde ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.

Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası Doğu Anadolu Fay Hattı’nın, Kuzey Anadolu Fay Hattı’na doğru 9 metre kaydığını kaydeden Arslan, yukarıya doğru meydana gelen hareket sonucu Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda kırılmalar meydana geldiğini ve Tokat’ın da bu hat üzerinde olduğunu kaydetti.

Arslan, iki hattın birleştiği noktalarda bulunan Bingöl, Erzincan, Bitlis ve Muş çevresinde stres birikimi yaşandığını kaydetti. Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde ortaya çıkan jeolojik verilere değinen Arslan, 10 yıl içerisinde bu hat üzerinde 7.0 ila 7.5 büyüklüğünde bir deprem olma ihtimalinin yüzde 90 olduğuna dikkati çekti.

“Deprem olan bir bölgede bir kırılmanın tekrar yaşanma ihtimalinin neredeyse sıfır”

Deprem olan bir bölgede bir kırılmanın tekrar yaşanma ihtimalinin neredeyse sıfır olduğunu belirten Arslan, sözlerine şöyle devam etti:
“Ne zamana kadar? Periyodu doluncaya kadar. Kahramanmaraş depreminin periyodu 450 ila 500 yıl civarındadır. Dolayısıyla da Pazarcık bölgesinde fayın tekrar kırılması için 450 yıla daha ihtiyacımız var ancak buradaki kırık meydana geldiğinde hem Elazığ ve Bingöl’e doğru olan bir bölgede hem de Hatay’ın daha güneyinde olan bölgelerde gerilme birikmesi meydana geldi. 9 metreye ileriye doğru giden hareket, Malatya civarında durdu. Sonra bu hareket bir türlü devam edecek, kırılmayı tamamlayacak.”

“Önümüzdeki 10 yılda Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde 7.0 ila 7.5 civarında deprem beklemek yanlış olmaz”

Bingöl civarında büyük şiddetli depremin hala olmadığını ifade eden Arslan, “İki fay hattının buluştuğu kavşak nokta olan Bingöl’de henüz beklediğimiz deprem olmadı. Bu depremi de hakikaten bekliyoruz. Kuzey Anadolu Fay Hattı boyunca 7.0 ila 7.5 büyüklüğündeki depremi beklememek çok hata değil ama zamanlamasını söyleyebilmek çok zor. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde kesinlikle 7.0 ila 7.5 civarında deprem beklemek yanlış olmaz” değerlendirmesinde bulundu.

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.