Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Sağlık

MHP’nin doktor milletvekilinden kanserle mücadele önerileri

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Gaziantep Milletvekili ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Üyesi Uzm. Dr. Ali Muhittin Taşdoğan, 16. Ulusal Kanserli Hastalar Kongresi’nde yaptığı konuşmada, kanser hastalığında hedefe yönelik tedaviler ve yasal düzenleme ihtiyacı gibi konularda önerilerde bulundu.

MHP Gaziantep Milletvekili ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Üyesi Uzm. Dr. Ali Muhittin Taşdoğan, Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü’nün (UICC) himayelerinde online düzenlenen 16. Ulusal Kanserli Hastalar Kongresi’ne konuşmacı olarak katıldı. Oturum Başkanlığını Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Medikal Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Şuayib Yalçın ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji ve Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emel Cabi Ünal’ın yaptı.

“Kanser tedavilerinde hastalığı en iyi şekilde yönetmek gereklidir”

Gaziantep Milletvekili Taşdoğan, yaptığı konuşmada ilk olarak kanser hastalığındaki hedefe yönelik tedavilerden bahsederek, “Kanser hem dünyada hem de ülkemizde önemli bir toplum sağlığı problemi olmaya devam ediyor. Kapsamlı bir ulusal kanser kontrol programı sayesinde, erken veya geç teşhis edilen tüm hastaların, kaliteli ve uzun yaşam sürmesi adına hastalığın en iyi şekilde yönetilebilmesi amaçlanmaktadır. Kanıta dayalı stratejilerin uygulanması yoluyla zamanında, etkin tedaviye hastaların erişimi ile birlikte, kanser hastalarında sağ kalım oranlarının artması ve hastaların yaşam kalitelerinin de en üst seviyeye çıkması hedeflenmektedir. Tıp ve teknoloji alanında meydana gelen gelişmeler ile birlikte, dünyada kanser ile mücadelede yenilikçi kişiselleştirilmiş tedaviler gündeme gelmiştir.

Kişiselleştirilmiş tıp ile birlikte, kişilerin kansere yatkınlığının incelenmesinin yanı sıra, kansere neden olan mutasyonların tespiti, kanserin tedavisi ve tedavinin ilerleyişi de mümkündür. Genetik farklılıklar ve hastaların farklı tedavilere verdikleri farklı yanıtlar nedeniyle, kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımı sayesinde hastaya doğru tedavi, doğru zamanda ve gerekli miktarda uygulanabilmektedir. Kişiselleştirilmiş tıp kapsamında, kanser hücresinin çoğalma yoluna bağlı olarak keşfedilen hedefe yönelik tedaviler, tümör büyümesi ve ilerlemesi için gerekli olan spesifik alanları hedef almaktadır. Böylelikle, daha az yan etki ve daha etkili bir tedavi sunan hedefe yönelik tedaviler, yüksek başarı oranı ve iyileştirilmiş hasta yaşam kalitesi ile kanser hastalığının en iyi şekilde yönetilmesine olanak sağlamaktadır. Uygun tedaviye erişim zamanının çok kritik olduğu bu hastalarda, hedefe yönelik tedavilerin uygulanması ile birlikte, hasta doğru zamanda gerekli tedaviye erişebilecek ve uygun olmayan tedavilerin ortaya çıkarttığı yan etkiler ortadan kaldırılarak, sağlık bütçesinin en etkin şekilde yönetilmesi hedefine ulaşılarak kamu finansmanına katkı sağlanabilecektir” dedi.

Konuşmasına kanser tedavisindeki yasal düzenleme ve ihtiyaçlara değinerek devam eden Milletvekili Taşdoğan, “Amerika ve Avrupa Birliği ülkelerinde onkoloji alanında kullanılan hedefe yönelik tedavilerin “tümörün kaynaklandığı organdan bağımsız tedaviler” olarak onaylanması, kapsamlı genetik tümör analiz yöntemleri ile ortaya çıkarılan gen değişimlerinin bulunduğu yetişkin ve çocuk kanser hastaların etkin tedaviye erişimini mümkün kılmaktadır. Ülkemizde hedefe yönelik tümörün kaynaklandığı organdan bağımsız tedavilerin hastaların erişimine zamanında sunulabilmesi için gereken tedavi kılavuzları, yasal ve mevzuat düzenlemelerine ihtiyaç duyulmaktadır. Karşılanmamış tıbbi ihtiyacın olduğu kanser hastalıklarında, hastalar için klinik fayda sağladığı kanıtlanan ilaçlar için mevcut klinik araştırma verilerini kullanarak, hızlandırılmış ruhsat onayları ülkemizde de verilmelidir. Zamanın çok kritik olduğu ve içerisinde çocuk kanser hastalarının da bulunduğu, hedefe yönelik ve tümörün kaynaklandığı organdan bağımsız tedaviler alanında erişimi hızlandırmak için mevzuat alt yapısı gereklidir. Kişiselleştirilmiş onkoloji tedavilerinin önceliklendirilmesi, spesifik tanımlanmış ruhsatlandırma süreci, hızlandırılmış pozitif fayda değerlendirmesi hususunun Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından yeniden gözden geçirilmesi ve iyileştirilmesi faydalı olacaktır. Kanser hastalarının tedavisinde kullanılan kişiselleştirilmiş, tümörün kaynaklandığı organdan bağımsız tedavilerin kamu finansmanı kapsamına alınması sürecinde sağlık teknoloji değerlendirmesi yöntemlerinden faydalanılması geri ödeme listesine alınmasına ve tedaviye erişim sürecine katkı sağlayacaktır. Sağlık Teknolojisi Değerlendirme yöntemlerinden faydalanılmasının yasal düzenlemeler ile yürürlüğe konması planlanmalıdır. Kişiselleştirilmiş onkoloji ilaçları geri ödeme karar mekanizmasının sadece bütçe odaklı olmaması, şeffaf ve bilimsel temel esaslı olması sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.

“Ruhsat onayını takiben fiyat ve geri ödeme müzakereleri devam ederken, ara ödeme, erken erişim programları ile kişiselleştirilmiş onkoloji tedavilerine erişime olanak sağlanmalıdır” diyen Taşdoğan, şöyle devam etti:

“Avrupa’da 6. ve dünyada 17. sırada olan Türkiye, ilaç endüstrisi, küresel ilaç ARGE çalışmalarının ilgisini çeken ve bu endüstri alanında küresel bir aktör olmasına olanak sağlayabilecek gerekli bilgiye, altyapıya ve jeostratejik bir konuma sahiptir. Türkiye’de artan ve yaşlanan nüfus, ortalama yaşam süresinde yükselme, sağlık hizmetlerinde ve ilaca erişimde iyileşme, artan refah düzeyi ve farkındalık gibi faktörler nedeniyle ilaç ve tıbbi cihaz talebinin artması sosyal güvenlik harcamalarında ve cari açık üzerinde baskı oluşturmaktadır. Bu nedenle 2023’e kadar yurtiçi tıbbi cihaz ve tıbbi malzeme ihtiyacının değer olarak %20’sinin yerli üretimle karşılanması ve yurtiçi ilaç ihtiyacının değer olarak %60’ının yerli üretimle karşılanması hedeflenmiştir. Yüksek katma değerli ürün üretebilen, küresel pazarlara ürün ve hizmet sunabilen ve yurtiçi ilaç ve tıbbi cihaz ihtiyacının daha büyük bir kısmını karşılayabilen bir üretim yapısına geçilmesi, orta vadede; yerli üretim kapasitesinin artırılması amacıyla 2015 yılında Türkiye Yerelleşme Projesi başlatılmıştır. Bu doğrultuda kişiselleştirilmiş kanser tedavilerinin de ülkemizde üretilebilir teknolojide olanları için bir an evvel üretim yapısına geçilmesi, orta vadede de yerli ve milli kişiselleştirilmiş kanser tedavileri için ARGE kapasitesinin oluşturulmasına yönelik ulusal politika ihtiyacı vardır. Türkiye ilaç politikasının mutlaka çok yönlü olması ve sadece kamu harcamalarını değil, halk sağlığını ve endüstrinin sürdürülebilirliğini de gözetecek şekilde oluşturulması gereklidir” diyerek sözlerini tamamladı.”

Genel

LÖSEV’li çocuklar yeni yaşlarını DigiZoo’da kutladı

RÜMEYSA BULUT
HABER MERKEZİ
-Her ay farklı bir gönüllü firmanın ve LÖSEV dostlarının desteği ile gerçekleşen doğum günü kutlamalarının bu ayki adresi Türkiye’nin ilk holografik eğlence parkı Katılım Emeklilik DigiZoo oldu. Nisan ayında doğan ve lösemi tedavisi devam eden çocukların arkadaşlarıyla buluşarak moral bulduğu etkinlikte yaklaşık 30 çocuk birlikte pasta kesip oyunlar oynayarak neşe dolu bir gün geçirdiler.

Ocak ayında Akasya’da kapılarını açan Türkiye’nin ilk holografik eğlence parkı Katılım Emeklilik DigiZoo, sivil toplum örgütleri ile iş birliğinde düzenlediği ücretsiz etkinliklerle çocukları ağırlamaya devam ediyor. 25 yıldır binlerce lösemili ve kanserli çocuğun tedavisini üstlenen, maddi ve manevi yardım ulaştıran Lösemili Çocuklar Vakfı’na (LÖSEV) kayıtlı olan çocuklar DigiZoo’da düzenlenen doğum günü etkinliğinde bir araya geldi.

Tedavisi süren çocuklara moral oldu

Nisan ayında doğan ve hastanelerde lösemi tedavisi devam eden çocukların arkadaşlarıyla buluşarak moral bulduğu etkinlikte yaşanan mutluluk görülmeye değerdi. Etkinliğe katılan çocuklar 30’dan fazla canlı türünü 3 boyutlu hologramlarla deneyimleme fırsatı yakaladı, resimler yapıp atölyelere katıldı. Sonrasında pasta keserek doğum günü kutlaması yapan yaklaşık 30 çocuk, birlikte oyunlar oynayıp dans ederek neşe ve eğlence dolu bir gün geçirdiler.

Okumaya devam et

Asayiş

Türkiye’de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan Prof. Dr. Cevat Yakut hayatını kaybetti

Türkiye ve dünyanın önde gelen kalp doktorlarından Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kurucu Başhekimi Prof. Dr. Cevat Yakut, 82 yaşında hayatını kaybetti.

Gamze ŞİMŞEK
İSTANBULTürkiye‘de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan biri olan 82 yaşındaki Prof. Dr. Cevat Yakut, dün hayatını kaybetti. Kalp damar cerrahisinin duayenlerinden kabul edilen Yakut’un vefat haberini, kurucu başhekimi olduğu Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, yayımladığı mesajla duyurdu.

82 yaşındaki Prof. Dr. Cevat Yakut’un dün hayatını kaybetmesinin ardından Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesince yayımlanan baş sağlığı mesajında “Derin üzüntüyle bildiriyoruz ki, uzun yıllar boyunca sağlık sektöründe önemli hizmetler vermiş olan Hastanemiz kurucu Başhekimi Prof. Dr. Cevat Yakut hocamız, vefat etmiştir. Kendisi, meslek hayatı boyunca nitelikli sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve toplum sağlığının korunması adına önemli katkılarda bulunmuştur. Bu acı kaybı yaşayan sağlık camiasına, Koşuyolu ailesine ve sevdiklerine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Onun anısını daima yaşatacağız ve yaptığı değerli katkıları asla unutmayacağız.” ifadelerine yer verildi.

PROF. DR. CEVAT YAKUT KİMDİR?

Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi’nin kurucularından Prof. Dr. Cevat Yakut, Ankara’nın Beypazarı ilçesinde dünyaya geldi. Van Yüksek İhtisas Hastanesi’nde de kalp cerrahisini başlatmak üzere görevlendirilen Yakut, 10 yıl boyunca hafta sonlarını Van’da ameliyat yaparak geçirdi. Azerbaycan Bakü Merkezi Klinik Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Genel Koordinatörlüğü görevini üstlenen Yakut, iki dönem Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği başkanlığı yaptı. Başta Başbakanlık Onur Belgesi olmak üzere pek çok ödülü bulunan Yakut, 1990 yılında Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi’nin başhekimi oldu. Türkiye’de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan biri olan Cevat Yakut, 2009 yılında emekli oldu.(DHA)

Okumaya devam et

Sağlık

TRABZON Prof. Dr. Özlü: Astıma bağlı ölümler en çok genç yaşta

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Astım tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini çok olumsuz olarak etkiler. Hatta bazen ölümlere yol açabilir. Maalesef astıma bağlı ölümler genç yaşta ölümlerdir. Astım aslında tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bugünkü elimizde mevcut tedavi imkanlarıyla astımı, astımı olmayan bir kişi gibi kontrol altına alabiliyor ve normal bir hayat yaşatabiliyoruz” dedi.

TRABZON-Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, ‘7 Mayıs Dünya Astım Günü’ nedeniyle astım hastalığı ve tedavisi sürecine ilişkin uyarılarda bulundu. Astımın tedavisinin mümkün olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özlü, “Astım, tüm dünyada en sık görülen hastalıklar arasında yer alır. Ülkemizde ortalama her 4-5 evden birisinde bir aslında hastanın yaşadığını biliyoruz. Hem çocukları hem erişkinleri tutabilir. Astım tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini çok olumsuz olarak etkiler. Hatta bazen ölümlere yol açabilir. Maalesef astıma bağlı ölümler, genç yaşta ölümlerdir. Bu açıdan çok daha acı vericidir. Astım, aslında tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bugünkü elimizde mevcut tedavi imkanlarıyla astımı, astımı olmayan bir kişi gibi kontrol altına alabiliyor ve normal bir hayat yaşatabiliyoruz. Tabii öncelikle astımın tanısının konulması önemlidir. Nefes darlığı, hırıltılı solunum, öksürük, göğüste sıkışma hissi gibi yakınmalarınız varsa sizde de astım olabilir. Özellikle bunlar zaman zaman tekrarlıyorsa bilhassa sabaha karşı uykudan uyandıracak yakınmalarınız varsa bunun astıma bağlı olma ihtimali çok daha yüksektir” dedi.

HASTA-HEKİM İŞ BİRLİĞİ ÖNEMLİ

Astım tedavisinde başarılı olmada hasta ve hekimin iş birliğinin önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Özlü, “Aslında hastaların birçoğunda alerjik nezle belirtileri de vardır. Hapşırma, burun akıntısı, geniz akıntısı, burunda tıkama gibi belirtilerle kendisini gösterebilir. Astımın tanısı çok kolaydır. Tedavisi de mümkündür ve tedavinin başarısı da çok yüksektir. İyi tedavi edildiğinde hastalar diğer normal sağlıklı kişiler gibi rahat yaşayabilirler. Ancak astımda tedavinin başarılı olması için hastayla hekimin iş birliği yapması gerekir. Hekimin tanıyı koyması, astıma sebep olabilecek tetik faktörleri tespit etmesi, bunun için alerji testleri yapılabilir ve bunların sonucunda da hastanın tavsiyeleri uyması, ilaçlarını düzenli kullanması ve kontrollerini yaptırmasını bekliyoruz. Tedaviye uyum çok önemlidir. Astımlı hastalarda en çok rastladığımız sorun tedaviye başladıktan sonra biraz iyileşmeyi takiben, ‘Ben iyi oldum artık geçti’ diye düşünerek tedaviyi terk etmeleridir. Oysa astım çoğu zaman kronik bir hastalıktır ve bir hipertansiyon tedavisi gibi uzun süreli takip ve tedavi gerektirir. O açıdan rahat olmamız, astımınınız geçtiği, sizden hastalığın kaybolduğu anlamına gelmez” diye konuştu.

‘TEKRARLAMA OLASILIĞI VAR’

Her astımlı hastanın ömür boyu astım ilacı kullanmasının gerekmeyeceğini de söyleyen Prof. Dr. Özlü, “Hekimle iş birliğinizi sürdürünüz, tavsiyelerine uyunuz. Size zarar verecek tetikleyici faktörlerden uzak kalınız. Bazen iş yerinde maruz kalan faktörler, bazen kullanılan ilaçlar astımı tetikleyebilir. Astım hastalarının bir kısmında tedavi sonrası alınan cevaba göre tedavide azaltma ve daha sonra da tedaviyi tamamen kesmek mümkün olabilir. Ama bazı astımlı hastalarda tedaviyi kestikten sonra tekrar semptomlarda tekrarlama olasılığı vardır. Astımın hangi hastada nasıl seyredeceğini, önceden çok tahmin etmek mümkün değil ama takip içerisinde hekim tedaviye devam ya da tedaviyi sonlandırma konusunda, hastaya özel bir karar vermesi gerekir. Her astımlı hastanın ömür boyu devamlı astım ilacı kullanması gerekmez. Bazen tamamen tedaviyi sonlandırdığımız, bir daha hiç tedavi etmediğimiz hastalarımız da var. Bazen de arada kesip tekrar başladığımız hastalar var. Bazen de başlayıp dozunu azalttığımız, uzun süre devam ettiğimiz hastalar var. Bu hastaya özel bir durumdur” ifadelerini kullandı. (DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.