Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Asayiş

İstanbul’da, otogarda bomba ile yakalanan şüphelilere 39 yıla kadar hapis istemi

İstanbul’da 15 Temmuz Demokrasi Otogarı’nda 5 kilogramlık patlayıcı yakalanmasına ilişkin 3 şüpheli hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. İddianamede, kuryelik yaptığı iddia edilen iki şüphelinin 8 yıla kadar, kuryelik yaptırdığı öne sürülen şüphelinin ise 39 yıla kadar hapsi istendi.

İstanbul’da 15 Temmuz Demokrasi Otogarı’nda 28 Nisan günü, 5 kilogram patlayıcı ile yakalanan iki şüphelinin de aralarında bulunduğu 3 şüpheli hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma tamamlandı. İddianamede, korona virüs tedbirleri kapsamında tam kapanma yapılacağı için kapanma öncesi İstanbul’dan diğer illere yoğun bir gidiş olduğu, terör örgütlerinin bu durumu eylem fırsatı olarak göreceği değerlendirilerek, 28 Nisan’da Bayrampaşa’daki Büyük İstanbul Otogarında çalışmalar yürütüldüğü, o esnada taksiden inen iki şüpheliden Ramazan A.’nın elinde siyah bir spor çanta olduğu ve şüphelilerin tavırlar sergiledikleri anlatıldı. Polis ekiplerinin yaklaşması üzerine şüphelilerin kaçmaya başladığının belirtildiği iddianamede, şüpheli Ramazan A.’nın kaçarken çantayı attığı ifade edildi.

Çantayı verecekleri şüphelinin teslim olduğu anlatıldı

Çantanın alındığı ve şüpheli Ramazan A.’nın yakalandığının kaydedildiği iddianamede, çantanın içerisinde sigara paketlerinin olduğu, paketlere bakıldığında içerisinde sert, metal parça bulunduğu, bunun patlayıcı olabileceği değerlendirilecek Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü ile Bomba İnceleme ve İmha Şube Müdürlüğü’ne haber verildiği belirtildi. Kaçma esnasında otogara doğru kaçan şüpheli İbrahim Z.’nin otogarda bir otobüste yakalandığının anlatıldığı iddianamede, şüphelilerin çantayı teslim edecekleri ismin şüpheli Yaşar S. olduğunu söylemesi üzerine arama çalışmaları yürütüldüğü ancak şüphelinin o esnada kendisinin teslim olduğu kaydedildi.

“Getirdiğimiz malzemenin silah olduğunu sandım”

Şüpheli Ramazan A.’nın ifadesine yer verilen iddianamede, “Ne PKK/KCK terör örgütü ne de başka bir terör örgütü içerisinde hiçbir zaman faaliyet göstermedim. Bu örgüt içerisinde faaliyet gösteren hiçbir şahsı da tanımam. İbrahim Z.’yi çocukluğumdan beri aynı mahallede büyüdüğümüz için tanırım. Yaşar S. ile yaklaşık 2 ay önce İbrahim Z. aracılığı ile tanıştım. Olay günü, arkamızdan, ‘dur polis’ şeklinde bir ikaz duymamız üzerine kaçmaya başladık. Elimdeki çantayı yol kenarında park etmiş bir aracın altına bıraktım ve kaçmaya devam ettik. Çanta içerisinde bomba olduğunu hiçbir şekilde bilmiyordum. Getirdiğimiz malzemenin silah olduğunu sandım. Bu olayı herhangi bir örgütsel faaliyet için gerçekleştirmedim. İçerisinde patlayıcı madde olduğunu sonradan öğrendiğim çantayı biz Yaşar S.’ye teslim edecektik. Bu çantayı sadece, İbrahim Z.’nin Fatih’te korsan taksiyle gittiğimizde, 1.80 boylarında erkek şahıstan aldığını biliyorum” dediği anlatıldı.

“Korona virüsten dolayı yardıma ihtiyacı olduğunu düşündüm”

İddianamede, ifadesine yer verilen şüpheli İbrahim Z.’nin PKK terör örgütü ile alakasının olmadığını söylediği ve “Benimle birlikte yakalanan Ramazan A. uyuşturucu işinden dolayı cezaevinde yattı, örgütsel bir faaliyeti ya da irtibatı yoktur. Yaşar S. ile iş yerinde tanıştım. Yakalandığımız gün, Yaşar S. beni görüntülü aradı. Hal hatır sorduktan sonra kendisinin koronadan dolayı temaslı olduğunu karantinada olduğunu dışarı çıkamayacağını ve bana bir işinin düştüğünü söyledi. Bugüne kadar benden hiçbir şey istememişti. Ben de korona hastalığından dolayı yardıma ihtiyacı olduğunu düşündüğüm için yardım ederim dedim. Daha sonra bana Anadolu Yakasında bir arkadaşı olduğunu, ondan bir emanetini alıp kendisine getirmemi istedi. Yaşar S., buluştuğumuzda arkadaşının Aksaray’a geldiğini, Anadolu yakasına geçmeye gerek kalmadığını söyledi. Arkadaşının benim adıma para gönderdiğini, adıma gönderilen paranın 875 dolar olduğunu, parayı Aksaray’ da bir adresten alacağımı, paranın 650 dolarını arkadaşına vereceğimi, kalanın 100 dolarlık kısmını bozdurup taksi parasını ödememi, bozulan paradan da kalanın bize kalacağını söyledi” dediği kaydedildi.

“Adamın belinden bir tane silah çıkarıp bize vermesini bekliyordum”

Şüpheli İbrahim Z.’nin ifadesine yer verilen iddianamede, “Emanetten kastının silah olduğunu düşündüm. Emanetini aldıktan sonra evinin oraya gelip kendisine bırakmamı söyledi. Telefonu kapattıktan sonra bana arkadaşının konumu attı. Arkadaşının konumu Fatih’ te sahilde bir yeri tarif ediyordu. Biz konuma doğru giderken Yaşar ağabey bana buluşacağım arkadaşının belden aşağısını gösteren ayakkabısı ve pantolonunu gördüğüm bir fotoğrafını ve numarasını gönderdi. Buluştuğumuzda adam bizi çimlerin arasına götürdü. Bana ağaç yapraklarının arasındaki siyah bir çantayı gösterdi ve gitti. Ben çantayı görünce şüphelendim. Ben adamın belinden bir tane silah çıkarıp bize vermesini bekliyordum. Adam çekip gitti. Çantayı aldım, hiç açıp bakmadım. Taksiciye bizi otogar tarafına götürmesini söyledik. Çanta ağır olduğu için çantanın içinde ne olduğunu merak ettik. Yoldayken Ramazan’a çantayı açıp bakmasını söyledim. Ramazan da çantayı açtı ve çantanın içinde bantlanmış bir kutuyu bana verdi. Kutu ince bir sigara kutusuydu ama ağır geliyordu. Ramazan bu kutulardan çantanın içinde birkaç tane daha olduğunu söyledi. Biz de Yaşar abinin birden fazla küçük silah ve mermi aldığını düşündük. Sonra çantayı kapattık” denildi.

“Yakalanmasaydık bu çantayı Yaşar ağabeye verecektik”

Çantanın içindekilerden şüphelendikleri için polislerden kaçtıklarını söyleyen şüpheli İbrahim Z.’ın iddianamede yer alan ifadesinde, “Bu arada Yaşar ağabey beni aradı ‘kardeşim ne oldu bir saat oldu gelemediniz’ dedi. Bende, ‘ağabey sen bizden bir şey istedin. Biz de senin işini gördük yardımcı olmak için. Polisler bizi kovaladı. Başımıza ne geldi’ dedim. O da bana inanmadı. Bize kapının önünde beklediğini söyledi. Dalga geçtiğimi zannetti. Yaklaşık 5-10 dakika sonra otogara geldi. Yaşar ağabey otogara geldikten sonra Ramazan’ı sordu. Bana hesap sormaya başladı. Sanki bu durumun bütün sorumlusu kendisi değilmiş gibi bizi suçlamaya başladı. Tekrar emanetini istedi. Yaşar ağabey ortadan kayboldu. Polisler geldi beni otobüsün içinde yakaladılar. Ben yakalanmamıza sebep olan çantanın içerisinde bomba malzemesi olduğunu bilmiyordum. Bilmiş olsam ne olursa olsun bu işlere girmezdim. Yakalanmasaydık bu çantayı Yaşar ağabeye verecektik” dediği anlatıldı.

Şüpheli kendisine 200 dolar verileceğini söyledi

İddianamede, Yaşar S.’un ifadesinde, “Cezaevinden arkadaşım olan Esat Köksal arayarak, ‘Harem’de bir emanetim var, onu alabilir misin’ dedi. Kendisine emanetin ne olduğunu sordum, o da bana bir tane silah dedi. ‘Pandemiden dolayı izlem kaydım devam ediyor dışarı çıkamam’ dedim ama alabileceğimi söylemem üzerine bana bin 200 dolar para göndereceğini, 200 dolarının benim olduğunu, bin dolarını da emaneti veren şahsa vereceğimi söyledi ve telefonu bu şekilde kapattık. İlk önce yok dememe rağmen, emaneti verecek arkadaşın acelesi olduğu şeklinde ısrar etmesi üzerine benim de aklıma İbrahim Z. geldi” dediği kaydedildi.

“Bu işi sadece para kazanmak amaçlı silah olduğunu düşünerek yaptım”

Şüpheli Yaşar S.’nin ifadesinde, şüpheliler Ramazan A. ile İbrahim Z.’nin çantayı aldığını söylediği belirtilen iddianamede, “İbrahim de bana polislerin kendilerini kovaladıklarını kendisin de otogara kaçtığını söylemesi üzerine ‘yanıma gel’ dedim. Buluştuğumuzda Ramazan’ın taksi içerisinde çantaya baktığını içerisinde 8 tane kutunun bulunduğunu söyledi. Bunun üzerine 1 adet silah beklerken, 8 adet kutu çıkınca korkmaya başladığımdan bir an önce otogardan çıkmayı teklif ettim. Ramazan’ın yakalandığını bildiğinden kendisinin ismini vermiş olabileceğini için otogardan çıkmak istemedi. Bu şahısların uyuşturucu kullandığını bildiğimden uyuşturucunun etkisi altında beni kandırdıklarını düşünerek kızdım. Yoldayken Esat K.’yi arayarak ‘bana 1 tane silahtan bahsettin ancak çantada 8 adet silah varmış, yaktın bizi çocuklar yakalandı ‘dedim. Haberlere baktığımda İçişleri Bakanının açıklamalarını gördüm ve ayrıntılı araştırdığımda haberlerdeki şahısların baş harflerinden İbrahim Z. ve Ramazan A. olduklarını anlamam üzerine taksiye binerek Bakırköy Adliyesi’ne teslim olmak için gittim. Emanetin silah olduğunu sanıyordum beni, İbrahim Z. ve Ramazan A.’yı bilinçsizce kandıran Esat K.’dir. Bu işi sadece para kazanmak amaçlı silah olduğunu düşünerek yaptım” denildi.

Bombanın Suriye’de hazırlanarak, kuryeler ile İstanbul’a gönderildiği anlatıldı

Savcılıkça hazırlanan iddianamede, ele geçirilen malzemeler üzerinde yapılan olay yeri incelemesi sonucunda, bombanın canlılar üzerinde öldürücü ve yaralayıcı, cansızlar üzerinde yakıcı, yıkıcı ve tahrip edici özelliğe sahip olduğunun anlaşıldığı kaydedildi. İddianamede, malzemeler üzerinde Ankara Kriminal Daire Başkanlığınca yapılan incelemelerde, PKK/KCK silahlı terör örgütü tarafından hazırlanan bombalara benzer nitelikte olduğu, bombalar üzerindeki tanımlı telefonlardaki sim kartların HTS incelemesi sonucunda sinyal ve baz bilgileri göz önüne alındığında sinyallerin ilk kez Şanlıurfa Suruç üzerinde alınması, İbrahim Z.’ye bombayı teslim eden şahsın kullandığı GSM hattının ilk kez Hatay sınır bölgesinde baz vermesinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, bombanın Suriye’de hazırlanarak kuryeler vasıtasıyla İstanbul’a gönderildiği vurgulandı.

Kurye ile şüpheli Yaşar S.’ye gönderildiği anlatıldı

Şüpheli Yaşar S.’nin ifadesinde geçen Esat K.’nin Suriye’de olduğunun ve hakkında yakalama kararı çıkartıldığının anlatıldığı iddianamede, arkadaşı Yaşar S. ile irtibat kurması sonucu kimliği tespit edilemeyen kurye aracılığıyla Yaşar S.’ye gönderilmesinin amaçlandığı kaydedildi. Şüpheliler Ramazan A. ile İbrahim Z.’nin beyanlarının itibar edilebilir olduğunun anlatıldığı iddianamede, iki şüphelinin de PKK/KCK ya da başkaca bir silahlı terör örgütü ile irtibat ve iltisakının olduğuna ilişkin tespitin bulunmadığı, her ikisinin de şüpheli Yaşar Samur tarafından kurye olarak kullanıldığı ve bulundurulması yasak bir eşya alacaklarını bildikleri belirtildi. İddianamede, şüpheli Yaşar Samur’un gelip teslim olduğu an öncesinde telefonunu sıfırladığına ilişkin beyanı ve bu beyan ile uyumlu dijital inceleme raporu, teslim alacağı malzemeyi silah olarak düşünmesi değerlendirildiğinde, örgüt irtibat ve iltisak silahlı örgüt adına suç işlediği öne sürüldü.

İddianamede, şüpheliler İbrahim Z., Ramazan A.’nın, ‘tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi’ suçundan 4 yıldan 8 yıla kadar, şüpheli Yaşar S.’nin ise ‘tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi’ ile ‘örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım’ suçlarından 19,5 yıldan 39 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Savcılıkça hazırlanan iddianame İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. İddianame kabul edildiği takdirde, şüpheliler önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak.

Asayiş

Arazi anlaşmazlığında 2 komşusunu öldürüp, 1’ini de yaralayan sanığa 53 yıl hapis

Bartın’da, Akbaba köyünde arazi anlaşmazlığı nedeniyle çıkan kavgada, pompalı tüfekle 2 komşusunu öldürüp 1’ini de yaraladığı suçlamasıyla tutuklu yargılanan Aydın Ergün (62), karar duruşmasında yaptığı savunmada, “Beni darbederek, dizlerimin üzerine çökertip ‘Öldürün bunu atın’ diye bağırdılar. Kendimi savunmak için son noktada canımdan vazgeçerek, korkutma amaçlı bir iki el ateş ettim. Bu arada elimi Musa kaptığından boğuşmalar esnasında olay gerçekleşti” dedi. Mahkeme heyeti, Ergün’ün olayı haksız tahrik altında gerçekleştirdiği gerekçesiyle cezada alt sınırdan indirim uygulayarak 53 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmasına hükmetti.

Ayhan ACAR
BARTIN-Olay, 2022 Eylül ayında Akbaba köyünde meydana geldi. Köyde yaşayan Aydın Ergün, arazi anlaşmazlığı nedeniyle aralarında husumet olan komşuları Mustafa Akçora (52), eşi Fatma Akçora (55) ve kardeşi Musa Akçora (43) ile evinin önünde karşılaşınca tartışma çıktı. Tartışmanın kısa sürede kavgaya dönüşmesiyle Ergün, evden getirdiği pompalı tüfekle Mustafa Akçora ile eşi ve kardeşinin baş ve göğüs bölümlerine ateş etti. Saldırıda Fatma ve Musa Akçora hayatını kaybetti, Mustafa Akçora ise ağır yaralandı. Aydın Ergün, tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Ergün hakkında Bartın Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘Kasten öldürme’ suçlamasıyla 2 kez müebbet hapis istemiyle dava açıldı. Olayla ilgili davanın 8’inci duruşması Bartın Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Karar duruşmasına, tutuklu sanık Aydın Ergün, taraf yakınları ve avukatları katıldı. Duruşmada müşteki olarak bulunan Musa Akçora’nın kızı Nazan Akçora, Aydın Ergün’ün ağır şekilde cezalandırılmasını istedi. Sanık avukatı ise müvekkiline olay sırasında 5 kişinin saldırdığını, müvekkilinin öldürme kastının olmadığını söyleyerek, eylemin meşru müdafaa sınırlarında kaldığını belirtip, tahliye istedi.

‘5 KİŞİ SALDIRDIĞINDA HAVAYA ATEŞ ETTİM, HER ŞEY ONDAN SONRA OLDU’

Mahkeme başkanını son sözlerini sorduğu sanık Aydın Ergün, “Olay günü kasten 5 kişi beni öldürmek üzere canice darbettiler. Ben 64 yaşındayım, 5 insan benim kapıma gelip beni çekiştirerek ve beni darbettikleri sırada kendimi savunmak için dermanım kalmamıştı. Ben şeker ve prostat hastasıyım. Beni darbederek, dizlerimin üzerine çökertip ‘Öldürün bunu atın’ diye bağırdılar. Sonra kendimi savunmak için son noktada canımdan vazgeçerek, olayı önlemek için silahımı havaya ateşlemek ve korkutma amaçlı bir iki el ateş ettim. Bu arada elimi Musa kaptığından o arada boğuşmalar esnasında olaylar gerçekleşti. Ben yüce adaletimize sığınarak, güvenerek, sizlerin vereceği karara saygı duyuyorum. Boynum kıldan incedir” dedi.

MAHKEME HEYETİ, HAKSIZ TAHRİK İNDİRİMİNİ ALT SINIRDAN UYGULADI

Mahkeme heyeti daha sonra kararı açıklayarak olayın meşru müdafaa sınırlarında kalmadığını belirterek, olayın vahameti, sanığın pişmanlığının yeterli görülmemesi ve olayın toplumda uyandırdığı infiali değerlendirerek takdiri indirimi uygulamadı. Mahkeme, haksız tahrik indiriminin ise alt sınırdan uygulandığını açıklayarak, Musa Akçora’ya yönelik kasten öldürme eylemi için 18 yıl, Fatma Akçora’ya yönelik öldürme eylemi için 24 yıl, Mustafa Akçora’ya yönelik eylemin de öldürmeye teşebbüs olarak değerlendirilerek 11 yıl 3 ay olmak üzere toplam 53 yıl 3 ay hapis cezasına hükmetti.

Sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilirken, kararın açıklanmasının ardından sanık yakınları mahkeme salonunda ağladı.

Okumaya devam et

Asayiş

Beylikdüzü’nde hastane odasında hemşire ölü bulundu

Beylikdüzü‘nde bir hastanenin yoğun bakımında yatan dedesinin yanında refakatçi olarak kalan 24 yaşındaki hemşire Selen Bilgin hastanedeki bir odada ölü olarak bulundu. Selen Bilgin’in, erkek arkadaşı olduğu öğrenilen Doktor Fatih A. tarafından koluna enjekte edilen ilaç sonrasında hayatını kaybettiği iddia edildi. Adliyeye sevk edilen Doktor Fatih A. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

 Oğuzhan UYSAL- Vehbi Demir
İSTANBUL-Olay, geçtiğimiz hafta Beylikdüzü‘nde özel bir hastanede meydana geldi. Bir hastanede hemşire olarak çalışan Selen Bilgin (24), başka bir özel hastanenin yoğun bakımında kalan dedesinin yanına refakatçi olarak gitti. İddiaya göre hastanenin yoğun bakım doktoru olan Fatih A. ile hemşire Selen Bilgin’in bir süredir arkadaş oldukları öğrenildi. Genç hemşire Selen Bilgin, pazartesi sabaha karşı hastanedeki bir odada hareketsiz şekilde bulundu. Hemşire Bilgin, hastanede yapılan bütün müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.

İLAÇ DOKTORUN CEBİNDEN ÇIKTI

Şüpheli olarak değerlendirilen ölüm için başlatılan soruşturma kapsamında Cumhuriyet savcısı olay yerinde inceleme yaptı. Hemşire Selen Bilgin’in koluna enjekte edildiği iddia edilen ilaç odada bulunamadı. Yapılan incelemenin ardından ilacın ampulü Doktor Fatih A.’nın cebinde bulundu.

“SABAH SELEN’İN YÜZÜ MORARMIŞTI”

İfadesi alınan Doktor Fatih A. Selen Bilgin’le arkadaş olduklarını ve aralarında ilişki olduğunu ifade ederek, olay gecesi başı ağrıdığı için ağrı kesici ilacı damar yolu açarak verdiğini söyledi. Sabah uyandığında Selen’i yüzü morarmış olarak bulduğunu iddia eden Doktor Fatih A., ameliyat öncesi kullanılan ilacı ise Selen’in enjekte ettiğini söyledi.

SAVCI TUTUKLAMA TALEP ETTİ, MAHKEME SERBEST BIRAKTI

Şüpheli olarak ifadesi alınan Doktor Fatih A. tutuklama talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edildi. Sulh ceza hakimliği Doktor Fatih A. hakkında adli kontrol tedbiri uygulayarak serbest bırakılmasına karar verdi.(DHA)

Okumaya devam et

Asayiş

Pençe- Kaplan Operasyonu bölgesinde silah kazası sonucu 1 asker şehit oldu

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Pençe- Kaplan Operasyonu bölgesinde, silah kazası sonucu Piyade Sözleşmeli Onbaşı Recep Kabala’nın şehit olduğunu bildirdi.

ANKARA-Güler, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, silah kazası sonucu Piyade Sözleşmeli Onbaşı Recep Kabala’nın şehit olduğunu bildirdi. Bakan Güler, “Kahraman silah arkadaşımız, 17 Mayıs 2024 tarihinde şehit olmuştur. Kahraman şehidimize şahsım ve Milli Savunma Bakanlığı mensupları adına Allah’tan rahmet; kederli ailesine ve asil milletimize başsağlığı ve sabır dilerim” dedi.(DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.