Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Çevre

Yerli ve milli kenevirler hasat için gün sayıyor: Boyu 4,5 metreye ulaştı

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Kenevir Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen yerli ve milli kenevir olma özelliğine sahip, aynı zamanda Türkiye’nin ilk tescilli endüstriyel kenevir tohumu olan ‘narlı’ ve ‘vezir’in hasadı için gün sayılıyor.

2021 yılında tescil alan narlı ve vezir kenevir çeşitlerinin hasadına yakında başlanacak. Mayıs başında ekilen kenevirlerin ekim ayının ortalarına doğru hasadı yapılacak. Gıdadan, tekstile kadar birçok alanda kullanılan kenevirlerin boyu 4 buçuk metreye kadar ulaştı. Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Deneme İstasyonu’nda 11 dönüme ekilen narlının ve Amasya’nın Gökhöyük TİGEM bölgesinde ekilen vezir isimli kenevirin tohumlarının çoğaltılması sonucunda 2023 yılında kenevir ekmek isteyen birçok çiftçinin hizmetine sunulacak.

“Poğaça gibi değişik tatlı ürünlerde çalışmalarımız başladı”

Kenevirin kullanım alanları ve hasat ile ilgili bilgiler veren OMÜ Kenevir Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Selim Aytaç, “Mayıs ayının başında kenevirleri tarlaya ekmiş olduk. 11 dönüm arazide şu anda tarlaya ekili durumda. Kontrollerimizi yaptık, yaklaşık olarak 15-20 gün sonra liflerimizin hasadı yapılacak. Kenevirin gıda olarak kullanımında süt olarak çalışmalar devam ediyor. Poğaça gibi değişik tatlı ürünlerde çalışmalarımız başladı. Üretim için biraz daha vakit var. Ülkemiz üretim olarak yaygınlaşması için biraz daha vakit var. Tekstilde bir hayli mesafe alınmış oldu. Şu anda yüzde 55-60 oranında kenevirden elde edilen iplikler ve tekstil ürünleri butik olarak başlanmış oldu. Bu sene üretim geçen yıla göre biraz azalmış oldu sanayinin ihtiyacı ölçüsünde. Sanayi ile ilgili çalışmalar eğer netleşir ve gelişirse üreticinin kenevir ekmeye meyil var. Çünkü diğer rakip ürünlerden biraz miktar daha fazla gelir getiriyor. Özellikle çiftçi nazarında pazar durumları ve süreklilik çok önemlidir. Ürününü satabileceği bir yer bulduktan sonra çitçi, kenevir üretmede herhangi bir sıkıntıyla karşılaşmadığını görmüş olduk” dedi.

“2023 yılında tohumlar çiftçinin hizmetinde”

Narlı çeşidinin ortalama 3 buçuk, 4 buçuk metre boya ulaştığını belirten Prof. Dr. Selim Aytaç, “Bu sene iyi bir gelişim gösterdi. Herhangi bir kimyasal ilaç kullanmamıza rağmen yabancı ot popülasyonu bir hayli azdır. Bitki iyi bir rekabet sağlamış oldu. Bildiğiniz gibi ülkemizde 2021 yılında 2 adet çeşit tescil olmuştu. Bunlar ‘vezir’ ve ‘narlı’ çeşidimizdir. Her iki çeşidi OMÜ ve Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü tescilletmiş oldu. Vezir çeşidimiz Amasya Gökhöyük’te üretime devam ediyor. Narlının da üretimi Çarşamba’da sürüyor. Yaklaşık olarak narlıdan 1 ton tohumluk elde etmiş olacağız. Vezirden ise 3 ton. 2023 yılında bu iki çeşit üretim olarak çiftçinin hizmetine yeteri kadar tohumu çoğaltılmış şeklinde hizmetine sunulacak” diye konuştu.

Kenevir hasadında makine geliştirdi

İstanbul’dan kenevirleri görmek için gelen iş adamı Murat Kocaballı ise “Kenevirin en çok hasat kısmında mekanizasyona ihtiyaç var. Çiftçiler en çok hasat kısmında zorlanıyorlardı. Onun biz 2 yıl önce bir makine geliştirdik. Yavaş yavaş şu anada daha verimli hale gelmeye başladı. Bu sene de ilk defa Selim hocanın Çarşamba’da narlı denemelerinde hasadı biz gerçekleştireceğiz. Bu sayede zamandan ve işçilik tasarruf edeceğiz. Bu sayede maliyetleri aşağıya çekmiş olacağız. Kenevirin ekilmesi açısından çiftçinin önünü açmış olacağız diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Çevre

Samsun’da elektrik trafoları şehri renklendirdi

YEDAŞ, Samsun Atakum sahilinde yer alan trafo duvarlarını resimlendirerek toplumsal konularda farkındalık yarattı.

SAMSUN-Samsun, Ordu, Çorum, Amasya ve Sinop illerinde yaklaşık 3 milyon aboneye elektrik dağıtım hizmeti veren Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş. (YEDAŞ), üstlendiği toplumsal sosyal sorumluluk projeleri ile farkındalık yarattı. 2023 yılında başlatılan projede şu ana kadar toplamda 10 tane trafo duvarı, resimlerle renklendirildi. Resimlenen her bir trafo duvarında farklı mesajlar veren YEDAŞ, trafoları gören insanlar tarafından olumlu dönüşler aldı. Sahil boyunca sıralanan trafolar, kent estetiğine değer katarken bunun yanı sıra, toplumsal konularda da farkındalık oluşturdu.

Trafolar üzerine çizilen resimler YEDAŞ tarafından belirlenirken, resimler Samsunlu bir resim öğretmeni vasıtasıyla, trafolarda yerini aldı. Samsun’un önemli değerlerinden biri olan Samsunspor’un konu alınması ile başlayan projede, Cumhuriyet’in 100. yılı, hayvan hakları, kadın hakları, Dünya Engelliler Günü, Türkiye Kadın Milli Voleybol Takımı, trafik güvenliği, çevre temizliği gibi pek çok temaya yer verilirken Barış Manço, Selda Bağcan gibi değerli sanatçılar da resmedildi.

‘TOPLUMSAL FARKINDALIK YARATMAK İÇİN KAYNAKLARIMIZI EN İYİ ŞEKİLDE DEĞERLENDİRYORUZ’

YEDAŞ Genel Müdürü Yunus Emre Bilgi, “YEDAŞ olarak, temel sorumluluklarımızın yanı sıra toplumsal konularda da aktif rol almayı önemseyen bir şirketiz. Bu kapsamda her yıl toplumu ilgilendiren konularda sosyal sorumluluk projeleri geliştiriyoruz. Daha önceki yıllarda çevre temizliği, otizm farkındalığı, hayvan hakları gibi farklı konularda çalışmalarımız oldu. 2023 yılında başlattığımız “Trafoları Boyuyoruz” projesi ile ise bir adım daha ilerleyerek aynı anda farklı konularda mesajlar vermeye odaklandık. Trafoları resimlendirirken, özellikle sosyal olarak kalabalık olan bölgelerdeki trafoları tercih ettik, bu sayede daha fazla insana ulaşmayı hedefledik” dedi.

Projenin geri dönüşlerinin büyük bir motivasyon kaynağı olduğunu belirten Yunus Emre Bilgi gelecekte de benzer projeler geliştirmeyi planladıklarını belirtti. (DHA)

Okumaya devam et

Çevre

DAUM Müdürü Doç. Dr. Sümer, İzmir Fayı’na dikkat çekti

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Deprem Araştırma ve Uygulama Merkez (DAUM) Müdürü Doç. Dr. Ökmen Sümer, İzmir’de 6’nın üzerinde deprem üretebilecek 25’e yakın fayın olduğunu belirtti. İzmir’in son büyük depremini 1688 yılında yaşadığını ifade eden Doç. Dr. Sümer, “Depremin hangi fayda olduğunu bilmiyoruz. Eğer İzmir Fayı’nın Balçova segmentinde ya da Pınarbaşı segmentiyle beraber meydana geldiyse, o zaman İzmir Fayı özelinde rahatız demektir. Eğer 1688 depremi, Uzunada Fayı’nda olduysa, İzmir Fayı’nın zamanı gelmiş demektir. Çünkü bu fayda tespit edilen son deprem, 1510 yıl önce, 178 yılında. Dolayısıyla İzmir Fayı’na dikkat edilmesi gerekiyor” dedi.

KADİR ÖZEN
İZMİR-Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkez (DAUM) Müdürü Doç. Dr. Ökmen Sümer, İzmir‘i etkileme olasılığı bulunan karada ve denizdeki fayların etkisiyle ilgili bilgi verdi. Son 20 yıllık sürece değinen Doç. Dr. Ökmen Sümer, “Sadece İzmir özelinde değil, Ege yani Türkiye’nin batı kıyılarında 2002 ve 2004’te başlayan bir süreç var. Gökova Körfezi’nde bir deprem fırtınasıyla başlayarak, 2017’de Bodrum’da sürüp 2020’de bildiğiniz gibi İzmir depremi ve 2022’de Buca depremleriyle kuzeye taşınan bir hareketlilik söz konusu. Bu da özellikle kuzeyde deprem beklediğimiz faylar üzerindeki stresin de artmasına neden oluyor. Bu durumdan her fay, eşit miktarda etkilenecek anlamına gelmiyor” diye konuştu.

‘İZMİR’DE 6’NIN ÜZERİNDE DEPREM ÜRETEBİLECEK 25’E YAKIN FAY VAR’

Dokuz Eylül Üniversitesi olarak, hangi fayların nasıl etkilendiğini yaptıkları çalışmalarla az çok ortaya çıkardıklarını vurgulayan Doç. Dr. Sümer, “Şimdi hangi faylar tehlikeli? Öncellikle ilk önce tehlikesiz olanlardan bahsedelim. İzmir’de 6’nın üzerinde deprem üretebilecek 25’e yakın fay var. Gülbahçe Fayı, Yağcılar Fayı, Tuzla Fayı’nın güney segmenti gibi faylar deprem üretmişler, tarihsel dönemlerde. Yani 1389, 1040 gibi, MS 47 gibi. En son 1992’de Doğan Bey’de yaşadığımız deprem gibi. 2005’te özellikle Gülbahçe’nin güneyinde yaşadığımız 5.9’luk depremler gibi. Bu faylarda deprem tekrarlama periyoduna baktığımızda rahat faylar olarak değerlendirebiliriz. Çünkü Ege’nin tamamına baktığımızda, buradaki fayların 1500 ila 2 bin yılda bir, 7’ye yakın bir deprem ürettiğini gösteriyor. Gülbahçe Fayı, Yağcılar Fayı, Tuzla Fayının güney segmentinde deprem olmuş, o nedenle orada çok büyük deprem riski beklemiyoruz” ifadelerini kullandı.

‘ÖNCE HAVZADA ÇALIŞMA YAPMAK GEREKİYOR’

Nelere dikkat edilmesi gerektiğini de anlatan Doç. Dr. Ökmen Sümer, “İki şey çok önemli. Deprem ne zaman ve ne büyüklüğünde olacak? Bu sorular önemli. Ama öncelikle deprem olsun olmasın ilk yapmamız gereken şey, deprem bilincini geliştirmek. Bunu ilköğretim seviyesinden itibaren yapmak. Yani sosyal sorumluluk projeleriyle halkımızı deprem konusunda eğitmemiz gerekiyor. Depremde nasıl davranacaklarını bilmeliler ki bu ikincisi ve en önemlisi. Özellikle yerel yönetimlere çok büyük bir sorumluluk düşüyor. Mikro bölgeleme çalışmaları önemli. Büyük alanlarda yapılacak yer bilimsel çalışmalar olmadan mikro bölgelemeye gitmek bizi geriletebilir. Yapılması gereken, önce büyük alanlardaki yer bilimsel verileri toparlamak. Havzaya bakacağız. Bilimsel verilerini çıkartacağız. Sonra bizim yönelebileceğimiz yerlerde mikro bölgeleme çalışmaları yapacağız. Yeni yer bilimsel verilerini oluşturmalıyız. Dolayısıyla Konak gibi özellikle Kaşıyaka ve Mavişehir gibi alanlarda bizim Bornova Havzası’nda yaptığımız gibi büyük alanlardaki yer bilimsel verilerin mutlaka elde edilmesi gerekiyor” diye konuştu.


Okumaya devam et

Çevre

Antakya ve Defne’de okullara ‘sağanak’ tatili

Hatay’ın merkez Antakya ve Defne ilçelerinde kuvvetli sağanak yağış nedeniyle tüm okulların 1 gün tatil edildiği açıklandı.

HATAY-Hatay Valiliği, kentte dün etkili olan, bugün de etkisini sürdürmesi beklenen kuvvetli sağanak nedeniyle merkez Antakya ve Defne ilçelerinde tüm okulların 1 gün tatil edildiğini duyurdu. Ayrıca 24 saat esasına uygun olarak tüm ekiplerin 315 araç ve 666 personel ile sahada hazır olunduğu bildirildi.(DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.